-
1.
0ne zaman gidicek beyler üniversite biticek benim surat hala sivilce kesem bu kafayı amk hiçbirtaka yaramıyor tak gibi kafam var birde full sivilce
edit: panpalar vallahi artık kabullendim ama yaşanmazkilan böyle aktif gibi sürekli kıpkırmızı dıbına koydumun şeyleri
-
2.
0alkol döküp yaakacam
-
3.
0kafayı kes at panpa
-
4.
0ayar vermeye calıscaktım da üzüldüm. sigara cildi bozar panpa bol su iç bi de. osbir cok da etkili diil bol yesil cay ic bol ter at enginar bi de cilde cok faydalı benim tavsiyeler bunlar
-
5.
0Everest DağıTümünü Göster
Vikipedi, özgür angiblopedi
Koordinatlar: 27°59′17″N 86°55′31″E (Harita)
Başlığın diğer anlamları için Everest (anlam ayrımı) sayfasına bakınız.
Everest Dağı
Nepal'deki Kala Patthar'dan Everest'in görünüşü
Everest Dağı
Everest'in haritadaki yeri
Diğer adlar
Konum Nepal ve
Çin Halk Cumhuriyeti
Koordinatlar 27° 59' 16″ Kuzey
86° 56' 40″ Doğu
Sıradağ Himalaya Dağları
Yükseklik 8.847,842 m, 8.848 m, 8.844,42 m veya 8.850 m[kaynak belirtilmeli]
Çıkıntı
Tür
Son patlama
Jeolojik yaş
ilk çıkış 29 Mayıs 1953,
Edmund Hillary ve
Tenzing Norgay
Oksijensiz ilk çıkış
En kolay rota
Everest Dağı, (Tibetçe: Çomolungma, Nepali: Çonnolugma Sagramata), dünyanın en yüksek dağı. Himalayalarda, yaklaşık 28 derece kuzey enlemi ile 87 derece doğu boylamında, Çin–Nepal sınırı üzerinde yer alır. Çıplak Güneydoğu, Kuzeydoğu ve Batı sırtları en yüksek noktalara Everest (8.848 m) ile Güney doruğunda (8.748 m) ulaşır. Everest Dağı Kuzeydoğudaki Tibet platosundan (yaklaşık 5.000 m) tam olarak görülebilir. Eteklerinden yükselen Çangtse, Khumbutse, Nuptse ve Lhotse gibi doruklar Nepal'den görülmesine engel olur.
Konu başlıkları [gizle]
1 Oluşumu
2 iklimi
3 Buzullar
4 Akarsular
5 Tırmanış Girişimlerinin Tarihi
5.1 Türk Dağcılar
6 Konusu olduğu filmler
7 Kaynakça
8 Dış bağlantılar
Oluşumu [değiştir]
Everest Dağı etrafında Sanal uçuş
Büyük Himalayaların oluşumu, Miyosen Bölümde (yaklaşık 26-27 milyon yıl önce) Hindistan yarımadasıyla Tibet yaylasının birbirine yaklaşmasının yol açtığı, jeolojik tortul havzalardaki sıkışmayla başladı. Bunu izleyen evrelerde Katmandu ve Khumbu napları (kırık ve devrik yamaç kıvrımları), sıkışıp yukarı doğru çıkarak birbirlerinin üzerine kıvrıldılar ve ilkel bir dağ sırası oluşturdular. Kuzeydeki arazi kütlesinin toptan yükselmesi, bölgenin yüksekliğini arttırdı. Napların yeniden kıvrılmasıyla bölgenin tümü yeni bir tabakayla örtüldü ve Pleyistosen Bölümün (yaklaşık 2,5 milyon yıl önce) Mahabarat Evresinde Everest Dağı ortaya çıktı. Karbonifer Dönemin (yaklaşık 345-280 milyon yıl önce) sonu ile Permiyen Dönemin (280-225 milyon yıl önce) başından kalan ve başka yarı-kristalleşmiş tortullarla ayrılmış olan kireçtaşı katmanları, senklinal katmanlaşma yoluyla biçimlendi. Günümüzde de süren bu biçimlenmenin yol açtığı sürekli yükselme aşınımla dengelenmektedir.
Güneş ışıkları altında Everest Dağı'nın zirvesi.
Everest Dağı
iklimi [değiştir]
Everest Dağı, troposferin üçte ikisini geçerek oksijenin az olduğu üst katmanlara ulaşır. Oksijen ekgibliği, hızı saatte 100 km ye varan sert rüzgarlar ve zaman zaman -70 dereceye kadar düşen aşırı soğuklar yukarı yamaçlarda herhangi bir hayvan ya da bitkinin yaşamasına olanak vermez. Yaz musonları sırasında yağan kar rüzgarla ufalanarak yığılır. Bu kar yığıntıları buharlaşma çizgisinin üzerinde olduğundan genellikle buzulları besleyen büyük buzkar çanakları oluşmaz. Bu nedenle Everest’in buzulları yalnızca sık sık düşen çığlarla beslenir. Ana sırtlarla birbirinden ayrılan dağ yamaçlarındaki buz katmanları dağın eteklerine kadar bütün yamacı kaplamakla birlikte, zaman içinde iklimin değişmesiyle ağır ağır çekilmektedir. Kış aylarında kuzey batıdan gelen güçlü rüzgarlar karları süpürerek doruğun daha çıplak bir görünüm kazanmasına yol açar.
Buzullar [değiştir]
Everest Dağı'nın kuzey yüzü
Everest Dağındaki başlıca buzullar Kangşang Buzulu (doğu), Doğu ve Batı Rongbuk Buzulları (kuzey ve kuzeybatı), Pumori Buzulu (kuzeybatı), Khumbu Buzulu (batı ve güney) ve Everest ile Lhotse-Nuptse sırtı arasında kapalı bir buz vadisi olan Batı Buzyalağıdır.
Akarsular [değiştir]
Dağdan çıkan sular birbirinden ayrılan kollarla güneybatı, kuzey ve doğu yönünde akar. Khumbu Buzulu eriyerek Nepal’de Lobucya Khola Irmağı'na karışır. imca Khola adını alarak güneye doğru akan bu ırmak Dudh Kosi Irmağıyla birleşir. Çin’deki Rong Çu Irmağı Everest’in yamaçlarında Pumori ve Rongbuk buzullarından Karma Çu Irmağı ile Kangsang Buzullarından doğar.
Tırmanış Girişimlerinin Tarihi [değiştir]
ilk denemeler
Everest´i feth etme girisimlerinin tarihi 1904 senesine dayanir. Ancak ilk deneme tarihi olarak her ne kadar zirveye varma amaci olmamasina, sadece jeolojik ölcüm ve olasi zirve yolunun tespitine dayali olamasina ragmen 1921 senesi olarak alinabilir. Zamanin Ingiltere Kralligi adina görevlendirilen George Mallory ve Lhakpa La yaklagib 31 bin kilometrekarelik bir alanin Jeolojik ve Topografik analizlerini yapmislar ve olasi zirve tirmanisi icin kuzey yamaci rotasini tespit etmislerdir. 1922 ile 1924 seneleri arasinda zirve tirmanisi bir cok deneme olmasina ragmen hepsi basarisizlik ile sonuclanmisdir. 1930 ile 1950 yillari arasinda kayda deger bir zirve tirmanis denemesi olmamistir. Buradaki etken sebeb ise 2. Dünya savasi ve bölgenin siyasi yapilanmasi olarak adlandirilabilir..
ilk başarı
1953 senesinde Ingiliz Kraliyet Cografya Dernegi destegi ile John Hunt liderliginde iki ekip olusturulmustur. Ilk ekip Tom Bourdillon ve Charles Evans den olusmustur kapali oksijen sistemi kullanan bu ekip 26 Mayisda güney zirvesine ulasmalarina ragmen Bourdillon´un babasi tarafindan gelistirilmis olan kapali oksijen sisteminin donmasi sebebi ile tirmanisin son asamasini gerceklestiremeden geri dönmek zorunda kalmislardir. Ikinci ekip ise Edmund Hillary, Tenzing Norgay ve Ang Nyima dan olusmustur. Acik oksijen sistemi kullanan bu ekipden Edmund Hillary ve Tenzing Norgay 29 Mayis saat 11:30 da Everest zirvesine ulasmislardir. ( Ang Nyima 8510 metrede tirmanisi birakip tekrar inise gecmistir.) Everest tirmanisinin en zorlu etaplarindan bir tanesi günümüzde Edmund Hillary anisina Hillary Step olarak anilmaktadir.
Türk Dağcılar [değiştir]
2006 yılında zirve yapan Serhan Poçan liderliğindeki Türk ekibi
Everest'e tırmanan ilk Türk dağcı 1995 yılında Nasuh Mahruki oldu. Eylem Elif Maviş ise 2006'da Everest'e tırmanan ilk Türk kadın oldu.[1] Aynı tırmanış, Türklerden oluşan bir ekibin ilk Everest zirve çıkışıydı.[2] Ekibin hedeflerinden olan ilk Türk oksijensiz tırmanışını[3] ekip lideri Serhan Poçan ve Bora Maviş gerçekleştirmeyi denemekle birlikte, zirveye oksijenle çıkacaklardır. 2007 yılında Fenerbahçe Spor Kulübü'nün 100. kuruluş yılı etkinlikleri kapsamında Tunç Fındık ve Mustafa Kalaycı beraber zirve yaptılar. 2010 yılında Nasuh Mahruki ve Yılmaz Sevgül güney rotası üzerinden tırmanış gerçekleştirmişler ve 23 Mayıs 2010 günü zirveye ulaşmışlardır.[4]
Konusu olduğu filmler [değiştir]
Sherpas: Everest´in gercek kahramanlari SF[5]
Kaynakça [değiştir]
ingilizce Encyclopaedia Britannica, Mount Everest başlığı
^ Atlas dergisi sitesinden
^ Everest ekibinin internet sitesi
^ 28 Mart 2006 tarihli Hürriyet haberi
^ Zirve yapan Türk dağcılar: Nasuh Mahruki (1995, 2010), Tunç Fındık (2001, 2007), Bora Maviş (2006), Burçak Özoğlu Poçan (2006), Eylem Elif Maviş (2006), Haldun Ülkenli (2006), Meltem Çolak (2006), Mustafa Cihan (2006), Serhan Poçan (2006), Serkan Girgin (2006), Soner Büyükatalay (2006), Suna Yılmaz (2006), Mustafa Kalaycı (2007), Fırat Eren (2007), Yılmaz Sevgül (2010)
^ http://www.youtube.com/watch?v=Y3UQmGws5HY/ -
6.
0@3 aynen onu düşünüyorum panpa body yaptık o kadar o vücuda o kafa yakışmıyor bağışlıcam mehmet vakfına
-
7.
0yüz temizleme jelleri al onlar işe yarıyor loreal paris'in bi jeli vardı üzerinde aparatı da var onunla cildini temizle
edit: az 31 çek -
8.
0roaccutane kullan panpa
-
9.
0KAZANDiBi TARiFi
Sütü kaynatın, pirinç ununu az suyla karıştırıp şekerle beraber süte ekleyin ve karıştırarak pişirin. Kullanacağınız tepsiyi az yağlayıp pudra şekeri serpin, karışımı bu tepsiye dökün. Altının kahverengi olması için tepsiyi ocak üzerinde döndürerek muhallebiyi kızartın. Kullandığınız tepsi büyüklüğündeki başka bir tepsiyi soğuk su ile doldurmuş olun; kızaran muhallebi tepsisini buna batırın. Kazandibi tepsiden kolayca sıyrılacaktır. Soğuduğu vakit tatlıyı karelere bölün, spatula kullanarak kaldırın tabağa katlayarak yerleştirin. Böylece kazan dibinin yanık kısmı da üstte olacak.
Başka bir Kazan dibi Tarifi
Malzemeler :
• 1 su bardağı şeker
• 1 litre süt
• 5 çorba kaşığı pirinç unu
• 1 çorba kaşığı margarin
Yapılışı:
Bir tencereye pirinç ununu koyup kısık ateşte hafif sararıncaya kadar kavurun. Daha sonra tencereye sütü ve şekeri ilave edin ve karıştırarak, kaynayıp göz göz olana kadar pişirin.Bir tepsiyi yağlayıp pudra şekeri serpin. Tepsiyi un eler gibi sallayarak, pudra şekerini tepsinin her tarafına yayın. Üzerine pişirdiğiniz tatlıyı döküp soğumaya bırakın. Daha sonra ocağın üstünde çevire çevire altını kızartın. Soğuduktan sonra dilimleyip, kızarmış kısmı üste gelecek şekilde servis tabağına alın. -
10.
0panpa benzamycn kullan benmde hep öyle geçmişti
-
11.
0@4 panpa vallahi çok ezik hissediyorum kendimi 2. sınıfım lan bu dıbına koduğumun suratını yakacam heryer kırmızım kırmızı lanet oolsun lanet olsun
-
12.
0olmadı doktora git sivilce kremi mi hapı mı ne var bizim arkadaşlar kullanıyordu ama cildi çok kurutuyor
-
13.
0Antoine LavoisierTümünü Göster
Vikipedi, özgür angiblopedi
Antoine Lavoisier
Modern Kimyanın Babası
Doğum 26 Ağustos 1743
Paris, Fransa
Ölüm 8 Mayıs 1794
Paris, Fransa
Antoine-Laurent de Lavoisier (Telaffuz: [ɑ̃ˈtwan lɔˈʁɑ̃ də la.vwaˈzje]) (d. 26 Ağustos 1743, Paris – ö. 8 Mayıs 1794, Paris) Fransız kimyacı.
Yaşamında iki devrim görmüş bir kişidir. Devrimlerden biri, yüzyıllar boyunca "simya" adı altında sürdürülen çalışmaların, bugünkü anlamda, kimya bilimine dönüşmesidir. Lavoisier bu devrimin kahramanıdır. ikinci devrim, "1789 Fransız ihtilali" diye bilinir. Lavoisier bu devrimin getirdiği terörün kurbanıdır.
Konu başlıkları [gizle]
1 Biyografi
1.1 Flogiston Teoremi
1.2 Kütlenin Korunumu Kanunu
2 Kaynakça
Biyografi [değiştir]
Antoine-Laurent Lavoisier Parisli zengin bir ailenin çocuğu olarak dünyaya gelir. Daha küçük yaşında iken annesini yitiren Lavoisier, babasının yakın ilgi ve bakımıyla büyür; başlangıçta belki de onun etkisiyle, hukukçu olmaya yönelir. Ancak bu arada uyanan deneysel bilim merakı, çok geçmeden bir tutkuya dönüşür. Yirmi bir yaşına yeni bastığında, Paris'in sokaklarını aydınlatma proje yarışmasında birinciliği alır, Fransız Bilim Akademisi'nce altın madalya ile ödüllendirilir. 25 yaşına geldiğinde, özellikle kimya alanındaki çalışmaları göz önüne alınarak Akademi'ye üye seçilir. Bu arada hükümetin özel bir komisyonunda görevlendirilen genç bilim adamı, metrik sistemin oluşturulması, Fransa'nın jeolojik haritasının çıkarılması gibi etkinliklerden tarımda verimin yükseltilmesine uzanan pek çok uygulamalı bilim çalışmalarını düzenler. Ayrıca o sırada bir tür abluka altında olan ülkesinin savunma ihtiyacı barutun üretim sorumluluğunu üstlenir. Genç bilim adamı bu kadarla da yetinmez; ilerde yaşdıbını yitirmesine yol açan bir işe, ülkenin bozuk vergi sistemini düzeltme işine el atar. Ama tüm bu uğraşlarına karşın Lavoisier, kendisini asıl ilgilendiren bilimden kopmamıştır; her fırsatta özel laboratuarına çekilip deneylerini sürdürmekten geri kalmaz.
Flogiston Teoremi [değiştir]
Flogiston deneyi
Lavoisier bilim dünyasında en başta yanma olayına ilişkin geliştirdiği yeni kuramıyla ün kazanır. Ne ki, simya devrimini oluşturmada başka önemli çalışmaları da vardır. Ayrıca, deneylerinde, özellikle ölçme işleminde gösterdiği olağanüstü duyarlılık, kendisini izleyen yeni kuşak araştırmacılar için özenilen bir örnek olmuştur. Kimya dili; mantıksal düzen ve kuramsal açıklama yönlerinden bilimsel kimliğini Lavoisier'e borçludur. Tüm bu çalışmalarında ona büyük desteği eşi sağlar: deney şekillerini çizer, yabancı dillerden kaynak çeviriler yapar, makale ve kitaplarını yayıma hazırlar.
Lavoisier araştırmalarına başladığında, kimyada Antik Yunanlıların maddeye ilişkin dört element (toprak, su, ateş ve hava) öğretisinin yanı sıra yanmaya ilişkin flogiston kuramı geçerliydi. Bilindiği gibi, bir tahta ya da bez parçası yandığında duman ve alev çıkar, yanan nesne bir miktar kül bırakarak yok olur.
Yürürlükteki kurama göre, yanma; yanan nesnenin flogiston denen, ama ne olduğu bilinmeyen, gizemli bir madde çıkarması demekti. Odun kömürü gibi yandığında geriye en az kül bırakan nesneler flogiston bakımından en zengin nesnelerdi. Bilim adamlarının çoğunlukla doyurucu bulduğu bu kurama ters düşen kimi gözlemler de yok değildi. Bunlardan biri yanma için havanın gerekliliğiydi. Bir diğeri, kurşun gibi madenlerin, erime derecesinde ısıtıldığında, yüzeylerinde oluşan "calx"ın, madenin eksilen bölümünden daha ağır olmasıydı. Aslında yanma olayını açıklamadaki güçlüğün bir nedeni gazlara ilişkin bilgi ekgibliğiydi. 1756'da iskoç kimyageri Joseph Black "sabit gaz" dediği karbon dioksidi buluncaya dek bilinen tek gaz hava idi. ingiliz kimya bilgini Joseph Priestley daha sonra deneysel olarak 10 kadar yeni gaz keşfeder. Bunlardan biri onun "yetkin gaz" dediği, ileride Lavoisier'nin "oksijen" adını verdiği gazdır.
Priestley, oksijeni bulmasına karşın flogiston kuramından kopamaz. Üstün bir deneyci olan bu ingiliz bilim adamı, kuramsal yönden rakibi Lavoisier ile boy ölçüşecek yeterlikte değildi. Lavoisier yanma olayı ile 1770'lerin başında ilgilenmeye başlamıştı. Kapalı bir kapta fosfor yakınca gazın ağırlığının değişmediğini, oysa kabı açtığında havanın içeri girmesiyle birlikte gazın ağırlığının az da olsa arttığını saptamıştı. Bu gözlemin yürürlükteki kurama uymadığı belliydi, ama daha doyurucu bir açıklaması da yoktu.
Kütlenin Korunumu Kanunu [değiştir]
Lavoisier'in Hôtel de Ville-Paris'teki heykeli
"Mösyö Lavoisier ve Karısı" adlı portre
Lavoisier aradığı açıklamanın ipucunu birkaç yıl sonra Priestley'le Paris'te buluştuğunda elde eder. Priestley cıva oksit üzerindeki deneylerinden söz ederken bulduğu "yetkin gaz"ın özelliklerini belirtir. Lavoisier yayınlarının hiç birinde Priestley'e hakkı olan önceliği tanımaz; sadece bir kez, "Oksijeni Priestley'le hemen aynı zamanda keşfetmiştik," demekle yetinir.
Doğrusu, oksijenin keşfinde öncelik Lavoisier'nin değildi; ama bu gazın gerçek önemini ilk kavrayan bilim adamı oydu. Priestley'in deneylerini kendine özgü dikkat ve özenle tekrarlamaya koyulur. Belli miktarda havaya yer verilen bir kapta cıva ısıtıldığında, cıvanın kırmızı cıva okside dönüşmesiyle ağırlık kazandığı, havanın ise aynı ölçüde ağırlık yitirdiği görülür. Lavoisier deneylerinde bir adım daha ileri gider: cıvadan ayırdığı cıva oksidi (calx'ı) tarttıktan sonra daha fazla ısıtır; kora dönüşen kırmızı oksidin giderek yok olmaya yüz tuttuğunu, geriye belli sayıda cıva taneciğiyle, solunum ve yanma sürecinde atmosferik havadan daha etkili bir miktar "elastik akıcı" kaldığını saptar. Elastik akıcı Priestley'in "yetkin gaz" dediği şeydi.
Lavoisier üstelik bu artığın ağırlığı ile cıvanın ilk aşamadaki ısıtılmasından azalan hava ağırlığının da eşit olduğunu belirler. Dahası, cıva oksidin ısı altında cıvaya dönüşmesiyle kaybettiği ağırlık etkili bölümüyle (yani oksijenle) birleşmesiyle gerçekleşmektedir. Başta önemsenmeyen bu kuram, suyun iki gazın birleşmesiyle oluştuğuna ilişkin, Cavendish deney sonuçlarını da açıklayınca, bilim çevrelerinin dikkatini çekmede gecikmez. Cavendish deneylerinde, asitlerin metal üzerindeki etkisinden "yanıcı" dediği bir gaz elde etmiş, bunu flogiston sanmıştı. Ancak Priestley'in bir deneyi onu bu yanlış yorumdan kurtarır. Priestley, hidrojen ve oksijen karışımı bir gazı elektrik kıvılcımıyla patlattığında bir miktar çiyin oluştuğunu görmüştü. Aynı deneyi tekrarlayan Cavendish daha ileri giderek patlamada "yanıcı" gazın tümünün, normal havanın ise beşte birinin tüketildiğini, öylece oluşan çiyin ise arı su olduğunu saptar.
Flogiston teorisi yıkılmıştı artık. Yeni teorinin benimsenmesi, kimi bağnaz çevrelerin direnmesine karşın, uzun sürmez. Kimyada geciken atılım, sonunda gerçekleşmiş olur. Lavoisier, ulaştığı sonucu Bilim Akademisi'ne bir bildiriyle sunar; ne var ki, tek kelimeyle de olsa Priestley, Cavendish, vb. deneycilerin katkılarından söz etmez. Lavoisier'in aslında ne yeni kimyasal bir nesne, ne de yeni kimyasal bir olgu keşfettiği söylenebilir. Onun amacı yeni ve işler bir sistem kurmaktı. 1789'da yayımlanan Traité Élémentaire de Chimie adlı yapıtı, kendi alanında, Newton'un Principia'sı sayılsa yeridir. Biri modern fiziğin, diğeri modern kimyanın temelini atmıştır.
Lavoisier'i unutulmaz yapan bir özelliği de nesnelerin kimyasal değişimlerini ölçmede gösterdiği olağanüstü duyarlılıktı. Bu özelliği ona "Kütlenin Korunumu Yasası" diye bilinen çok önemli bilimsel bir ilkeyi ortaya koyma olanağı sağlar. Lavoisier, kimi kez kendi adıyla da anılan bu ilkeyi şöyle dile getirmişti:
« Doğanın tüm işleyişlerinde hiç bir şeyin yoktan var edilmediği, tüm deneysel dönüşümlerde maddenin miktar olarak aynı kaldığı, elementlerin tüm bileşimlerinde nicel ve nitel özelliklerini koruduğu gerçeğini tartışılmaz bir aksiyom olarak ortaya sürebiliriz demiştir ve modern kimyanın temelini atmıştır. »
ölüm tarihi -
14.
0@12 stres yapma panpa nasılsa gececek dermatologa gideydin bi
-
15.
0vallahi insanın özgüveni gidiyor haksızmıyımla
-
16.
0Çocuğun sivilcesi yok sivilcenin çocuğu var amk
-
17.
0@14 panpa anasını sıkeyım para yok hastahanede dıbına koduklarım 1 ay sonraya randevu veriyorlar ama gidicem yoksa kalacak gitmicek dıbına koyayımya
-
18.
0çten yanmalı bir tür motor. Gazı (havayı) sıkıştırıp, (yakıtın yanması sonucu) ona ısı ilave ederek genişlemesini, dönme hareketine çevirir. Bu hareket devamlı ve düzenli olarak ort Aya çıkar. Bu özelliği yönünden benzin ve dizel motorlarından
fark eder. Benzin ve dizel motorlarında dönme hareketini elde etmek için ihtiyaç duyulan krank miline burada gerek yoktur. gaz türbinleri hemen hemen bütün güç motorlarında yaygın olarak kullanılmaktadır. Ayrıca Elektrik elde edilmesinde, gazların boru ile iletilmesinde ö nemli bir yeri vardır.
En yaygın ve basit gaz türbini “açık devreli” olanıdır. Burada hava bir kompresöre çekilir. Basıncı birkaç atmosfere yükseltilir. Sıcaklığı yanma odasında Sıvı veya gaz Yakıt kullanılarak artırılır. Basıncı yüksek gaz, Atmosfer basıncına düşürülürken, türbini döndürür. Jet motorlarında bu genişleme bir
lülede gerçekleştirilir. Türbin ve kompresör bir mille birleştirilmiş olup, türbin aynı zamanda kompresörü çalıştırır. Sıkıştırma ve genişleme basınçları oranları hemen hemen aynıdır. Türbine giren gaz yüksek sıcaklıktadır ve genişlemesi sonucu, sıkıştırma için gerekli olandan daha fazla iş ort aya çıkar. Bu -
19.
0kesele kamka 1 hafta iz kalır geçer
-
20.
0@16 o derece saç sakal bırakıyorum gene gizlenmiyor