bu devlet karşısında susup oturacak mıyız

diye provoke edilen kanı deli türk gencine yazıyorum, iyi okuyun;

Susmamayı sokağa dökülmek olarak mı görüyorsunuz gerçekten ? bağırmak, tencereleri birbirine vurup, kornalara basıp size hiç bir zararı dokunmayan insanların günlük yaşantılarını zora sokmak, arabaların yollarını kesmek, vandallık yapmak, agresifleşip, sonucu kaosla aramak, anarşiye başvurmak daha mı tatlı geliyor size peki ? birşeylerin değişip değişmemesinden çok neden değiştiğini, ne gibi yararları dokunacağını düşünmek size bu kadar zor mu geliyor ? bu ülkenin başına geçen insanların geçmiş hükümetler tarafından o kadar zulüm görmelerine rağmen sokaklara çıkıp bağırarak, devlet malına zarar vererek, polise hemkirerek mi oraya geldiklerini zannediyorsunuz ? insanlar herşeyin farkında. bu ülkede zararlı şeylerin insanların hayatını daha çok mahvetmesini engelleyecek yasalar, düzenlemeler size "özgürlüğe kısıtlama" olarak geliyor, tabiri caiz ise nefislerinizin istediği herşeyi yapamayacak olmaktan öyle korkuyorsunuz ki... ama merak etmeyin bu hükumetin inanın ki çok samimi söylüyorum böyle birşey yapmayacak. bu insanlar halkın ne istediğini gayet iyi biliyor, halkın yararına olacak şeyleri gayet iyi planlıyorlar. söylediğiniz argümanların adeta bir papağan gibi dayanaksız bir şekilde alkol tüketiminin muntazam birşeymiş gibi gösterildiği nesil tarafından heryerde söylenmesi sizi az da olsa bu bilgisizlikten ötürü rencide etmiyor mu ? argüman bulmak, insanları anlamak, öğrenmek size bu kadar zor mu geliyor gerçekten ? araştırın. herşeyi araştırın. bakın ben şu anki hükumetten dolayı bir türk genci olarak çok memnunum. olay tayyip falan değil, olay ülkeye birşeyler katmaya çalışan insanlar. bugün tayyip olur yarın ali olur veli olur. lütfen bu ülkede çoğunluk oldukları için koyun diye itham edilen insanların neden bu kadar hizmeti gözardı etmediğini, neden nankörlük yapmadığını, nasıl bu kadar barış ve huzurlu bir şekilde (geçmiş 80 yıla nazaran) yaşadıklarını anlamaya çalışın. uzun zamandır gözlem yapıyorum, insanların sokaklarda nasıl büyük güçler tarafından kullanıldıkları o kadar aşikar ki. bunu anlamayıp hala sokaklara dökülmek, niyetiniz iyi olsa bile o insanlarla aynı safta bulunmanın insanları nasıl rahatsız etmediğini düşün düşün aklım almıyor. söyleyecek çok şey var içimde ama, lütfen yalvarıyorum size. temkinli olun, hoşgörülü olun, kimse size içkiyi yasaklayacağım demiyor, istediğiniz şeyi istediğiniz mahremiyette emin olun yapabilirsiniz. bu kısıtlamalar zaten yüzyıllardır insanların kafasının içindeki vicdanı kıstlamalardır, hiçbir hükümetin de bunları yasaklamasına ne imkan, ne hak vardır. Teşekkürler.

Avrupa’nın en büyük adliyesine çevik kuvvetle baskın düzenleyip avukatları cüppeleri üzerlerindeyken yaka paça gözaltına alıyorsanız zaten diyalog miyalog istemiyorsunuz demektir.

• Camiyi yaralı insanlara açan imamı görevden alıp, göstericiye kurşun gibi gaz bombasını sıkan, kör eden polisi korumakta ısrar ediyorsanız bu işi başka türlü çözmeyi kafanıza çoktan koymuşsunuz demektir.

• Kordon’da oturan zavallı kızları saçından çekip coplayan polisin ceza olarak görev yerini değiştiriyorken bu anın fotoğrafını sosyal medyada paylaşan kızların evini basıp kollarından tuttuğunuz gibi savcının karşısına çıkarıyorsanız niyetiniz baştan farklıdır demektir.

• Yakılan araç sayılarını, tahrip edilen kamu mallarını alt alta sayıp rakamlarını açıklarken binlerce yaralanan insanın sayısı bilançonuzda yer almıyorsa zaten vicdan balatalarını sıyırmışsınız, haberiniz yok demektir.

• Bir hiç uğruna şehit olan gencecik polise üzüldüğünüz kadar, bir hiç uğruna ölen göstericiye de canınız yanmıyorsa konuşacak zaten çok da bir şey kalmamış demektir.

• Eğer bir meydandaki protestoya başka bir meydanda miting ile karşılık vermeye kararlıysanız bir ülkeyi birleştirmiyor, bölüyorsunuz demektir.

• Ağaç isteyene başörtü mağduriyetini anlatmaya girişiyorsanız asıl meselenin çok uzağına düşmüşsünüz demektir.

• Şehrin orta yerine barikatlar kuruluyorsa, bütün bu olan biteni “işte demokrasimizin zenginliği” olarak tanımlama eşiğini geride bırakmışsınız demektir.

• Kendi meydanını doldururken, otobüs kaldırırken diğer meydan dolmasın diye vapur seferlerini iptal ediyorsan içine düştüğün durum bayağı zor demektir.

• Gazetecilerin susması değil soru sorması haber olmaya başlamışsa zaten çoktaaaaan ‘yandı gülüm keten helva’ demektir.

• BDP’li ile ulusalcı ellerindeki bayrakları bırakmadan el ele tutuşup polisten kaçıyorsa ve tam o sırada yanlarından geçtikleri adam ülkücü işareti yaparken aynı fotoğraf karesinin içine sık sık sığmaya başlamışsa farkında olmadan kendi % 50’nin karşısındaki % 50’yi birleştirmişsin demektir.

• Karşındakine kulaklarını tıkadıysan, senden farklı düşünen kim olursa olsun düşman bellediysen, mücadele çıtasını ‘ümüğünü sıkma’ noktasına getirdiysen haklı davanda bile haksız olacaksın demektir.

Tüm bu saydıklarımız ve daha fazlası eğer aynı ülkede olmaya başlamışsa çok #ACiLDEMOKRASi’ye ihtiyaç var demektir...