1. 76.
    0
    guzel bı yazı dızısı elıne saglık
    ···
  2. 77.
    0
    okuyoz işte yaz bin
    ···
  3. 78.
    0
    okusanız mutlu olurum.
    ···
  4. 79.
    0
    Gerçekten de muhteşem hikaye panpa.Her dakika gibişli bi taklar anlatan, ilgi görmek için zütünü verenler var. Emeğine sağlık.
    ···
  5. 80.
    0
    panpa yeni hikayelerin varsa yaz sen okucam ben
    ···
  6. 81.
    0
    bikaç...
    ···
  7. 82.
    0
    bikaç kişi..
    ···
  8. 83.
    0
    ve bikaç kişi daha..
    ···
  9. 84.
    0
    @164 dna testinin sonucuna bakmadım, ama biliyorum. doruk benim oğlum.
    ···
  10. 85.
    0
    güzel hikaye panpa, ama öğrenemedik gitti abi çocuk senden mi değil mi şimdi en merak ettiiğm şey bu, abi türk izleyicisiyiz sonunda annelerimizden anneannelerimizden böyle öğrendik...
    ···
  11. 86.
    0
    @160 hemen panpa, hem bana da bahane olur *
    ···
  12. 87.
    0
    önder diye bi arkadaşım var liseden.
    diğer arkadaşlarımın aksine oturaklı,
    yaşının ağırlığını taşıyan, iş güç sahibi biridir.
    lisedeyken ben haşarı çocuktum o olgun çocuk,
    benim yaptıklarımı kalben yapmak istediğini
    mantıken yapmaktan hep vazgeçtiğini hep hissetmişimdir.
    onu o yapan mantığıydı zaten,
    hayatını şekillendiren de o oldu.
    uçak mühendisi, tai'de.
    ayda yılda bir görüşsek de,
    her zaman aramız çok iyidir.
    kimseye anlatamayıp sadece ona anlattığım bi sürü derdim vardır.
    ve onlara bir yenisi daha eklenecektir.
    lisede gittiğimiz bi mekanda buluştuk,
    kivili oralet içiyoruz.
    doruk'tan bahsettim.
    kapıdaki karşılaşmamızdan,
    kucağındaki mektuptan,
    embesil yüz ifadesinden,
    müziğe olan yeteneğinden,
    'evet' kelimesinden,
    yürüyememsinden,
    ona aldığım küçük darbukadan,
    pastanedeki huur hatundan,
    herşeyden bahsettim.
    bir bir anlattım.
    hiç şaşırmadı,
    gözlüğünü çıkardı.
    gülümsedi...
    ···
  13. 88.
    0
    tuvalet alışkanlığı edinmişti.
    banyoya gidip kapıyı tıklattığında
    ben yanına gidiyor,
    altındakini indirip onu kaldırıyor,
    klozete koyuyordum.
    sifona bastığındaysa
    onu almak için geri dönüyordum.
    ancak son zamanlarda,
    tuvalete benden kaçmak için gider olmuştu.
    onu yürütmeyi kafama koymuştum,
    sürekli jojo mayer'ın videosunu yüksek sesle açıyordum.
    ben videoyu açınca,
    tuvalete gidip kapıyı tıklatıyordu.
    sifon sesi ise, ben videoyu kapadıktan
    on ya da on beş dakika sonra geliyordu.
    yaptığımın onu sadece üzdüğünü,
    baskıladığını anladım.
    cartoon network'ü açtım,
    dışarı çıktım.
    ···
  14. 89.
    0
    gözüme zarf çarptı koltuğun üzerindeki.
    zarfı aldım,
    tekerlekli sandalyeyi kaldırıp,
    oturdum.
    elimde zarf,
    ayağımla sandalyeyi ileri geri yapıyor,
    kendimi hafif hafif sallıyorum.
    hoşuma gidiyor.
    bu zarfın da dışı sarıydı.
    ebatları aynıydı.
    acaba gayrımeşru bir oğlum daha mı var
    diye düşündüm.
    zarfı kenara koydum,
    yatağıma gidip uyudum.
    ···
  15. 90.
    0
    devam okuyucu beklemez
    ···
  16. 91.
    0
    eve geç döndüm.
    sahneye gittikçe,
    yavşak arkadaşlarımın
    yavşak ortdıbına girdikçe
    eski doruk oluyordum.
    bu kadar sorumluluğun,
    düzenin, yaptığım babalık taklidinin
    alışık olmayan bünyeme fazla geldiğini düşünüyordum.
    ama eve gidince unutuyordum gidiyordu.
    anlamıyordum.
    beni kendine bu kadar bağlayan,
    eve geldiğimde bana resimler yapan,
    evde beraber top oynadığım,
    sokakta koşup oyunlar oynadığım,
    parkta arkadaşlarıyla nasıl oynadığını izlediğim bir çocuk değildi.
    o zaman nasıl bağlıyordu beni kendine,
    bu embesil embesil duran çocuk?
    eve girdiğimde tekerlekli sandalye yan yatmıştı.
    endişelendim.
    hışımla içeri girdim.
    tekerlekli sandalye yerdeydi,
    ama bizimki kanepeye uzanmış uyuyordu.
    'güzel 'dedim,'bi taku becermişsin.'
    sonra kendi kendime düzelttim.
    'aferin, aferin... '
    ···
  17. 92.
    0
    rezeredd
    ···
  18. 93.
    0
    devam panpa çok iyi yazıyorsun
    ···
  19. 94.
    0
    adım atmasını istedim,
    atmadı.
    ayaklarını hareket ettirmesini istedim,
    yapmadı.
    bacaklarını isterse hareket ettirebilirdi,
    çatal batırdığımda acımıştı.
    ama hareket ettirmedi.
    tekerlekli sandalyesine oturttum.
    akşam sahnem vardı.
    evden çıkarken cartoon network'ü kapadım.
    youtube'da jojo mayer'ın davul solosu videosunu
    yüz yüz elli kere arka arkaya koydum playlistte,
    tam ekranda çalıştırdım.
    karşısına doruk'u geçirdim.
    evden çıktım.
    ···
  20. 95.
    0
    ayağa kalktım.
    tekerlekli sandalyesini
    salonun geniş kısmına çevirdim.
    karşısına geçtim.
    gel dedim. tekerlekli sandalyeyi
    bana doğru sürmeye başladı.
    durdurdum. eski yerine zütürdüm,
    tekrar karşısına geçtim.
    gel dedim.
    kalkmaya cesaret edemedi.
    kollarını sandalyenin kenarlarına koydu,
    kendini biraz kaldırdı.
    gözlerinin dolduğunu hissettim.
    yanına gittim.
    öptüm.
    ortamı yumuşatacak bir iki şaka
    ve mal mal hareketler yaptım.
    gülümsedi.
    arkasına geçtim,
    'bana güven tamam mı?' dedim.
    evet demesini beklemedim,
    bana güvendiğini biliyordum.
    koltuk altlarından onu kavradım.
    kaldırdım.
    ayakları yere basıncaya kadar
    yavaş yavaş aşağı indirdim.
    koltuk altlarında ellerim,
    ayakta duruyordu.
    yaklaşık 40 kiloydu
    ve ben o 40 kilonun 40 ını da
    ellerimde hissediyordum.
    ayakları sadece yere dokunuyordu.
    vücudunu taşımıyordu.
    belki de buna,
    o izin vermiyordu.
    ···