-
51.
0beyler..
gidip çocuğu öptüm.
teşekkür ederim dedim.
bekliyor olmalı ki, neye teşekkür ettiğimi hemen anladı. gülümsedi.
uyumak ister misin dedim.
'evet' dedi. yine.
'evet' dedim, düzelterek, doğrusunu gösterek.
hafif kaşlarını çattı, 'evet' dedi aynı şekilde.
'evet' dedim sesimi yükseltip vurgu katarak.
söylemedi bi daha. korktu nedense.
'lan dedim, oğlumsan benden daha gibişken olman lazım
daha evet diyemiyosun çok işimiz var seninle' dedim.
yok lan yüzüne demedim, içimden dedim.
o halde bile taşak yaptım kendi kendime.
gidip yatağıma yatırdım, tek bir giysisinin olduğunu farkettim
o da tak kokuyordu.
üzerini örttüm, yanına yatmadım.
ışığı kapayıp salona geçtim.
tekli koltukta uyumuşum. -
52.
0sabah 7 gibi gözlerimi açtım.
çocuğa bakayım dedim, hagibtir.
yine altına sıçmış olma ihtimali aklıma geldi.
gibtin yatağı diye odaya girdim.
yine benden önce uyanmış embesil gibi yatıyordu.
pikeyi kaldırdım altına baktım, sıçmamıştı.
tuvaletin var mı dedim, başını salladı.
kucaklayıp tuvalete zütürdüm, donunu indirip klozete oturtmamla
kol gibi bi parça bıraktı.
'hani tutamıyordun?' dedim tebrik edercesine.
gülümsedi, 'özür dilerim' dedi.
saçlarını karıştırdım.
ömrüm boyunca bi çocuğun saçını karıştırıp sevmişliğim yoktu
o ana dek...
salona zütürdüm, çizgi film açtım.
önceki günden kalan salamları yedişer yedişer ekmek arasına koydum,
peynir ve domates ekledim.
yanına oturdum, ben ten denen gibik şeyi izliyordu.
ekmeği elinle verdim, ben de gibik ben ten'i izleyerek yemeye başladım.
bi ara gözüm ona kaydı, ekmeğin içinden salamları seçiyordu.
güldüm, tişörtümü çıkardım.
övünmek gibi olmasın, boyum uzundur ve biraz kaslı biriyimdir.
tişörtümü çıkardım, büyüyünce böyle olmak ister misin? dedim.
evet anlamında başını salladı.
'o zaman, ekmek ye!' dedim. -
53.
0bu arada, doruk odamda uyuyor. rutinini bozmazsa, bir saate uyanacak *
-
54.
0cartoon network diye bi kanal olduğunu öğrendim.
sabah akşam çizgi film veriyormuş,
dışarı çıkarken o kanalı açıp çıkıyordum.
dışarı çıkarken dediğim, sadece sahne için çıkıyordum.
hayatım bu embesil çocuk olmuştu.
dükkan desen, arkadaşın emekli babası idare ediyordu.
hem adam evde sıkılmıyor üç beş bişeyler kazanıyordu,
hem de ben doruk'la ilgilenirken bi yerden para geliyordu.
arkadaşlarım yaşlarına rağmen amerikan rock n roll peşindeydiler halen,
kimselerin haberi yoktu doruk'tan.
o yüzden evde manken rehin ettiğimden, sabah akşam gibtiğimden şüpheleniyordu
benim yavşak arkadaşlarım.
onlar öyle dedikçe farkettim,
ben bu çocuktan başka kimseyi görmez olmuştum
marketteki kolları kıllı kasiyer dışında.
hayatıma yeni bir renk geldi ondandır diye kandırıyordum kendimi,
ama açık ve net her şey. ben, kan bağı var ya da yok, babaydım sanki. -
55.
0@84 onu buraya malzeme yapmak istemiyorum panpa.
inanmıyorsan anlarım, ancak popülerlik derdim olsa
bunu yazmaya gecenin üçünde değil de akşam onda başlardım. -
56.
0sahnem vardı.
cartoon network'ü açıp evden çıktım.
o gece bir hatun düşürdüm, pek de güzel sayılmazdı
ama evine gittik. evi dikmendeydi, benim ev ayrancıda
gece üç gibi eve geldim televizyon açık
tekerlekli sandalyesinde uyuya kalmış.
kafam iyiydi, hap atmıştım.
normalde alkol sarhoşluğu gibi değildir,
başın dönmez, ama nedense girerken ayağımı ayakkabılığın kenarına vurdum.
acıdan bağırdım.
uyandı.
gecenin o saatinde gidip müzik açtım.
queen - we will rock you.
(şarkı bu http://www.youtube.com/watch?v=-tJYN-eG1zk )
televizyonu kapadım.
evin içinde dolanırken, banyodayken, mutfaktayken şarkıyı söylüyorum.
bilen bilir şarkıyı, ritmi herkesin aklındadır.
evde dolanırken, mutfak tezgahında, salonda koltukta
sürekli şarkının ritmini tutuyorum dup dup şak diye.
müzik çok yüksek, şarkıyı söylerken kendimi duymak için bağırıyorum.
koltuğun üzerinde telefonun çaldığını gördüm. duyamadım müzikten, gördüm.
o geceki hatun arıyordu, müziği kısıp telefonu açtım.
'alo' dedi ve bir şeyler söyledi. alo'dan sonrasına dikkat edemedim.
çünkü doruk bana bir şok daha hazırlamıştı.
sandalyenin kenarları ve eliyle,
we will rock you'nun ritmini tutuyordu.
ve konuşma konusundaki gibi beceriksiz değildi hiç, ama hiç... -
57.
+1dipnot: otistik engelli bireyler, sanatsal faaliyetler konusunda fazlasıyla yeteneklidir.
sinir sistemlerindeki bir değişiklikten kaynaklıymış, sonradan öğrendim. -
58.
0'... yaramaz değildir,
ama yaramaz bir çocuğu kakasını tutamayan bir çocuğa tercih ederdim.
fazla yemek yemez, ama çabuk susar ve müzik dinlemeyi sever.'
anlaşılan sadece dinlemiyormuş.
ne kadar yetenekli olduğunu merak ettim.
led zeppelin - communication breakdown 'u açtım.
(şarkı bu http://www.youtube.com/watch?v=TWUBHA2DBDA )
ve onu izlemeye başladım. biraz dinledi, denedi. olmadı.
sadece şarkının ana riff ini deniyordu, nakaratın altındaki ritim
onun için zor gerçekten.
şarkı bitti, bi daha açtım.
ve tekrar denedi. ve küçük hatalar dışında becerdi.
öptüm.
gecenin bu saatinde ses yapmaya utanmıyor musun dedim,
anlamadı. üzüldüğünü anladım.
uyuyalım mı? dedim. gülümsedi, başını evet anlamında salladı.
anlamadım? dedim. tekrar başını salladı.
tekrar, vurgularayak, üstüne basa basa, uyuyalım mı? dedim.
'evet' dedi.
yatağıma yatırdım. üzerimi değişirken uyuya kaldı.
yanına uzandım.
uyumuşum... -
59.
0ertesi gün, öğlen saatlerinde
cartoon network'ü açıp çıktım.
4 ya da 5 saat sonra döndüğümde, elimde bir darbuka vardı.
normal ebatlardan küçüktü.
bu ebatta bir darbuka bulabilmek için şehrin öbür ucuna kadar gittim.
televizyonu kapadım.
elimdekini gösterdim.
'o ne?' dedi.
darbukaya bi tane vurdum.
gözlerinin içi güldü *
bir şeyler söylemeye çalıştığı belliydi,
'söyleyebilirsin' diye ısrar etmek istemedim,
gülümsedim ve söylemek istediği şeyi beklediğimi belli ettim.
içini ısıttığımı hissetim.
gülümsedi ve konuştu.
'senin adın ne?' -
60.
0@93 teşekkür ederim panpa ancak up olayını pek sevmiyorum, belki doruk uyanınca bırakır yarın devam ederim öyle okuyan okur. sana iyi geceler panpa
-
61.
0panpalar her şey iyi güzel hoş da, kendimizi tanıtmamıştık iyi mi *
-
62.
0'doruk' demedim.
çocuğun evde bana doruk diye seslenmesini istemem amk.
doruk susadım, doruk tuvalet, doruk çizgi film, bu ne lan.
'sen bana 'abi' de' dedim.
darbukayı unutmuştu.
bi tane daha vurdum darbukaya,
onu koltuğa oturttum.
darbukayı kucağına koyup arkasını yastıkla falan
az çok sağlamladım.
gidip we will rock you'yu açtım.
çalmaya başladı.
biraz çaldı,
sonra düşündüm.
baba olmuşuz hale amerikan rock n roll peşindeyiz
giberim amk dedim gittim mezdeke açtım amk.
yok lan mezdeke degil de, kolay darbuka parçaları buldum youtube'dan.
duyduğunu çalıyordu, kulağı gerçekten iyiydi.
müzikle ilgilendiğim için,
daha ayrıntılı inceleyebiliyordum nasıl çaldığını.
müzikte metronom konusunda genel olarak yeni başlayanlar sıkıntı yaşar,
ama o yaşamıyordu.
yeni sekme'ye bastım. google'ı açtım.
arama kutusuna 'otizm' yazdım. -
63.
0iki üç entry sonra bırakıyorum, yarın öğlen devam ederim akşam sahnem var.
-
64.
0asla gerçek bir arkadaşının olmayacağını,
asla mekandan hatun kaldırıp gibemeyeceğini,
asla gerçek anlamda düzgün konuşamayacağını,
asla onun oynadığı futbol maçlarını izleyemeyeceğini,
neden müziğe bu kadar yetenekli olduğunu öğrendim.
ama neden yürüyemediğini öğrenemedim.
ve o an çok absürt bir şey dedim.
'doruk. yürüyüşe çıkalım mı?'
yürüyüş, evet yürüyüş dedim.
'evet' dedi. on günden fazla süredir evde
cartoon network izliyordu.
dışarı çıktık. hoşdere caddesinde ilerledik.
michael schumacher gibiydim,
tekerlekli sandalyesini formula 1 arabasına çevirmiştim
ve hoşuna gitmişti. ama yorulmuştum
ve biraz dinlenmem gerektiğini o yüzden
yavaşlayacağımı söyledim.
tamam dedi. hava güzeldi, ankaranın ilk baharı güzeldir.
yürümeye devam ettik.
bir ara, karşı kaldırımda tanıdık bir simaya rastladım.
pastanedeki hatun.
baktım, o da bana baktı. gülümsedim.
duyarlı erkek ayağına hatunu kaldırırız dercesine,
doruk'tan hiç çekinmeden gülümsedim.
ama benimle beraber gülümseyen hatun degil,
doruk oldu.
hem de çok mutlu bir şekilde,
dudaklarında hafif sesli bir gülücük ile.
tekerlekli sandalyenin elimden kaydığını hissetim.
kontrolü doruk almıştı, kaldırımdan pata küte inmiş
caddenin ortasından karşıya geçmeyi denemek üzereydi.
hoşdere caddesi,
ankaranın en vızır vızır caddelerinden hoşdere caddesi.
hatun döndü arkasını koşmaya başladı,
doluk yolun ortasında.
en son, korna sesi duydum... -
65.
0@104 eyvallah panpam güldürdün *
-
66.
0panpalarım, bu günlük bu kadar.
bizim kereta uyanır, erkenci biraz huyu kurusun.
evet en heyecanlı yerinde bıraktım, binlik değil mi.
ama siz de sonrasını okurken keyif almazdınız burda bırakmasam.
bu öğlen 3-4 gibi devam edip bitiririm,
uzatmıyorum zaten gördünüz.
yalnız gitmeden bir iki yorum yapar mısınız?
yorumları duymak beni mutlu ediyor * - 67.
-
68.
0panpalarım bana müsade.
öğleden sonra yine burada olacağım,
isterseniz sonra da okursunuz,
ancak ben yazarken burda olursanız da ayrıca mutlu olurum.
şimdilik bana müsade,
biraz salam, biraz cartoon network, biraz uyku.
öğleden sonra yine buradayım, iyi sabahlar. -
69.
0geldim. birazdan başlıyorum.
-
70.
0kimler burada?