bugün gece onikiye kadar bu başlıkta yazacagim

ya hakkaten bu kafa bomontiyle falan olmaz ya ne kullanıyorsun söyle hemen

bir keresinde hiç unutmam, memleketten istanbul'a geliyorum... daha ilk gelişim ve ilk kez otobüse binişim... mersedes 303'tü yanlış hatırlamıyorsam... ki o zamanlar sigara da içiliyor otobüste... neyse cam kenarında oturuyorum... yolu yarıladık, gecenin bir yarısı çişim geldi, ne yapacağımı da şaşırdım dıbına koyayım... koskoca otobüs, benim sidiğim için mi duracak dıbına koyayım diye koyuvermiştim... sonrasında bayağı üşümüştüm... ilkin sıcaktı da sonraları bildiğin ayazda kalan taşak gibi...

bir de o gelişin gidişinde sigaraya başlamıştım, yaş 17... tüttürüyorum otobüste... önümde oturan yaşlı bir amca yeter çocuğum zehirledin bizi demişti, takmamıştım... yanımda da kimse yok... memlekete kadar bir paket kırmızı malbora içmiştim... hem de uzun... vay dıbına koyayım...

yine özel mesaj geldi, bakalım kim ne diyormuş.

"tadaş olalım"a karşılık "tutturabilirsek olalım" diyor...

neyi dıbına koyayım, neyi?

neyse o şimdi başka mevsimlerin rengi, özüne dönünce yazar...

17 yaş dedim de aklıma geldi, 14'ümde sünnet olmuştum ki o da sorunlu geçti dıbına koyayım...

sünnetçinin asıl mesleği züccaciyeciydi, tabak çanak satıyordu, hafta sonları da sünnetçilik yapıyordu... 3 kardeşimle birlikte sünnet olduk... en büyüğü bendim ve en önce benimkini kesti ama huur çocuğu kısa kesmiş... ilk 3 gün bir şey yok ama sonrasında acılar başladı, bu akşamları pansumana geliyor ama iflahımı gibiyor, elinde tahta bir şey gibimin derisini kurcalıyor ama ruhum çekiliyor gibi, sonra kısa kesmişim dedi babama bir daha keseceğim, kes dedi babam; ne desin... neyse bir akşam üstü tekrar vurdu iğneleri kesti... bu yine akşamları pansumana geliyor ama bağırıyorum ben içeriden, sarı bir su döküyor, sonra kurcalıyor yalnız o bu işlemi yaparken ben kendimden geçiyorum... neyse fazla uzatmadan huur çocuğu bir daha keseceğim dedi babama, çocuğun yaşı geçmiş haliyle gibi de büyük kestiremedim dedi...

babam bırak kalsın dedi, çüksüz mü bırakacaksın oğlumu... yalnız babamın ağzından bu lafı duyunca nasıl rahatladığımı anlatamam...

bir de ilk ve son etek giyişim de o yıllara dayanır, vallahi güzeldi... ne yalan söyleyeyim hoşuma da gitmişti hani, alttan püfür püfür esiyordu... bir de ağustosun sıcağında sünnet olmuştum... ilaç gibi gelmişti dıbına koyayım... hatta daha "iyileşmedi" numarasından bir 10 gün de fazla giymiştim...

acıktım lan, ne yiyek... muzlu kek mi, meyveli mi?

meyveli panpa

seni mi kıracağım lan, açtım meyveli kekin tekini,

aslında meyvelilerin ikisini de mi zütürsem...

bu arada eteğim gaffurun pijamasının aynısıydı... mavi beyaz çizgili ve uzun... yalnız oturunca kötü oluyor lan, tuvalet çok kolay oluyor,

çömelirken sıyırıyon, ediyon...

kadınların erkeklerden daha çok ciks düşkünü olduğunu biliyor muydunuz?

vay dıbına koyayım, koltuk altı kıllarım meme ucuma yetişiyor... durun bi taşak kıllarıma bakayım...

şunu diyeyim; yannanımdan uzunmuş dıbına koyayım...

bu arada yannanım inik vaziyette ölçüm, birazdan kalkarsa öyle de ölçerim...

o değil de yannanın kalkması da çok ilginç lan, benimki turşuluk acur kadarken dolmalık kabak (ama kalın ve uzun) kadar olabiliyor... sertliği de cabası...

muzlu puding olsa da yesek

şu hayatta doğumun günümü hatırlayanın biri var; p da şebeke servis sağlayıcısı. ne kadar acı değil mi?

ama gerçek...