bundan 5 yıl önce yaşadığım inanılmaz

ses verin beyler. kendi kendime anlatmayayım...

neyse ben başlıyorum anlatmaya.

2005 yazıydı. her yaz yaptığım gibi yine yazlığa gittim. gitarımı da sırtlandım. vardım. yazlık ege'de küçük bi sahil ilçesinde. sakin bi yer. ama bütün arkadaşlar ortam vs orda olduğu için çok güzel eğleniyoruz. anne baba da eylülde gelecekler yazlığa. yani 3 ay tek başımayım. ulan diyorum bu sene de inşallah nasibimiz vardır da birkaç kızla takılırız. öyle içten söylemişim ki bunu hikayenin sonunda anlayacaksınız. allahım duymuş sesimi dualarımı kabul etti...

yazlığa varır varmaz eşyaları bıraktım. arkadaşların takıldığı kumsala gitmek için atladım arabaya. tatile yeni başladık ya içim nasıl kıpır kıpır anlatamam. kumsala varmadan hemen bi sokağa parkettim. elimde havlum... yavaş yavaş yürüyorum. bi baktım bütün cemaat orda. en az 20 kişi. beni görünce hemen kalktılar "oo kanka hoşgeldin, beş gittin, çok iyi ya, ekip tamamlandı"... hemen oturdum yanlarına. ulan bi baktım. grupta bi sürü de kız var ama tanımıyorum. bizim elamanların sitedenmiş kızlar da . ama daha önce hiç dikkat etmemişim...

vay dıbına koyim. lan nerdesiniz muallakler?

burdayiz panpa sen anlat dinliyorz

çok gibici şeyler anlatma lan bin mermer gibi oluyo sonra

tamam devam ediyorum...

anlat sen biz takipteyiz

devam et yarraam

.. neyse bir arkadaşlarla muhabbet ediyoruz. hemen plan yaptık. gece kumsalda öküz gibi içelim, çalalım söyleyelim diye. biz bunları konuşurken yandaki kızlar da bizi dinliyor. biz planımızı yaptık. en az 20 kişi akşam kumsalda içicez... sonra kumsala başka bi kız geldi diğer kızların yanına oturdu. bizim gruba seslendi "arkadaşlar akşam napıyoruz yaaa" diye. yanındaki kız da "ya bunlar akşam tımbırtı yapacaklarmış kumsalda" dedi. aha dedim ben burdan lafa girerim. "tımbırtı mı? aşk olsun ya, tımbırtı yapmıyoruz gitar çalıp şarkı söylüyoruz valla kırıldım" dedim. kız da "yaa öyle demek istemedim kusura bakam" falan derken biz muhabbete başladık. adını öğrendim filiz'miş. sonra akşam üstü oldu vedalaşırken "biz akşam burda tımbırtı yapıcaz isterseniz gelin siz de" dedim yüzü kızardı falan, utandı... aha dedim oluyooooorrr...

filiz sevişelim mi?

neyse akşam oldu biz kolilerle biraları yüklendik, bazı muallakler olmeca almışlar. limon falan bi sürü teferruata girmişler. gittik kumsala. başladık çalıp söylemeye. 2. biralardan sonra baktım 4-5 kız geliyo. ahaa filiz de aralarında. bunlar geldiler. ehh ben bu fırsatı kaçırır mıyım. daha önceki hikayeyi okuyanlar biliyorlar ne kadar romantik bir bin olduğumu. hemen yaşar'dan, sezen aksu'dan başladım minör gamlardan şarkı söylemeye. bunlar da bi yandan içmeye başladılar. kafalar güzel oldukça zırlayıp ağğlıyorlar acıklı, romantik şarkılara. ben şarkıları söylerken sürekli filiz'in gözlerine bakıyorum ama. o arada gözlerini kaçırıyor, utanıyor. ama ben içtikçe coşuyorum veriyorum minör gamı, veriyorum yaşar'ı...

sonra moruk

andersenden masallar amk

gece ilerledikçe muhabbet harlanıyor. en sonunda yoruluyorum. zaten saat de 4 oluyor. millet yavaş yavaş dökülüyor evlere. o gece vedalaşıp ayrılıyoruz. ertesi gün yine kumsalda bütün gün beraber takılıyoruz. bu arada filiz mayokini giyiyor. bir vücut var beyler. süt gibi. beden eğitimi bölümünde okuduğu için 1 gram yağ yok. sahile bir geliyor bütün gözler onda. e tabi benimkiler de... neyse yine akşam için plan yapılıyor. plan yine aynı. ama bu sefer kızlar ısrar ediyor kumsalda içelim, çalalım söyleyelim diye... ben de itiraz etmiyorum. işime geliyor. abazalarla dolaşmaktansa kumsalda kızın gözlerine baka baka şarkı söylerim daha iyi...

gibtin bitti

akşam yine başlıyoruz çalıp söylemeye. bu sefer filiz bi farklı bakıyor bana. artık utangaçlığını atmış şarkılara eşlik ediyor. ben yine ona baka baka söylüyorum. o gazla biraya da öyle bi abanıyorum ki kafam iyice güzel oluyor. çalarken saçmalamaya başladığımı farkediyorum. parmaklar gitmiyor artık. dilim de dolaşmaya başlıyor derkeenn filiz'den o muhteşem davet geliyor "ya umut sanırım kötü oldun, sana bi kahve yapayım mı bizim terasta ne dersin?" "he diyorum olur, güzel olur, iyi olur"... milleti kumsalda bırakıp hemen kumsalın dibindeki evlerine gidiyoruz. ben terasa oturuyorum o da içeri gidip kahve yapıyor. bu arada kafamı masaya koymuşum ve uyuya kalmışım. filizin seslenmesiyle uyanıyorum "umuut kahvee". kafaı kadlırıyorum bana gülümsüyor. kahveyi içiyorum. zehir gibi. ulan kafamız güzel de bu kadar sert yapılmaz ki be arkadaş. sonra muhabbete başlıyoruz. derken saat geç oluyor ben "filiz telefon numaranı versen, ararım ben seni, msj falan da çekerim" diyorum. veriyor... oynaya oynaya kumsala geri dönüp gitarı alıyorum ve eve gidiyorum...

görür görmez sövdüm bin destan yazmışın.

hala gibemedi züt lalesi hadi gib artık