-
1.
+21 -3Gözümü açtım fakat açıp açmadığımdan bir türlü emin olamamıştım. Israrla gözümü kapatıp açmam bir şeyi değiştirmiyordu. Zifiri bir karanlık... Nerdeydim ben? Naftalin kokusu ve toprak kokusu harmanlanıp burnumun direğini sızlatıyordu. Hareket kabiliyetimi kaybetmiştim ama zihnim tamamen açıktı. Aniden karanlığı bir ışık huzmesi yarıp bana yaklaştı. Rabbin kim dedi. Bu bi oyun olmalıydı, evet evet bu bi oyundu muhakkak. Ölmüş olamazdım. Bu kesin bizim Kamil'in bir oyunuydu. Ölüp ölmedidğimi anlamanın bir yolu olmalıydı. Birden kafamda şimşek çarptı. Hissetmeliydim, tüm konsantrasyonumu vucudumun alt kısmına verdim, ve hissettim. Pamuk olması gereken yerdeydi. Yoksa bunu da mı Kamil??? o kadar da olmazdı heralde. Tekrar soruyu sordu. Rabbin kim! Sorun şuydu ki deist idim ben. Ölünce yeniden bir ananın rahminde bulacaktım kendimi, burada değil. Bu soruların cevabını biliyordum ama dilim bir türlü çözülmüyordu. Işık birden kayboldu ve karanlığıma tekrar gömüldüm. Peki bundan sonra nolacaktı?
-
2.
+8Karanlık git gide bir sis haline dönmeye başladı. Sis ise git gide netleşiyordu. Sanki boyutlar arası bir geçiş, bir simülasyon gibiydi bu. Ve her şey tam netleşince kendimi bir yeraltı tapınağında buldum sanki. Ortam ateşle aydınlatılıyordu. Diğer ölümlüleri gördüm. Hoşgeldin dediler bana. Egzotik bir yerdi. Belki burada, yer altı dünyasında kafamı dinlerdim. Ama onların yüzünde hiç tebessüm yoktu. Babannemin anlattıkları aklıma geldi. Kabir azabı... Babacan bir ses bana seslendi. Sualin nasıl geçti?
-
3.
+5Sorunun geldiği sese yöneldim ve başımı hafifçe bikaç kez sağa sola sallayarak durumu izah etmeye çalıştım. Üzülerek baktı bana. Yaşın da gençmiş dedi. Harbi nasıl öldüğümü halen bilmiyordum. Sana bir iyi, bir kötü haberim var dedi ihtiyar. Kötü haberden başlarım hep ilk önce. Kötüyü söyle dedim. Istırabın dibini yaşayacaksın dedi. Ondan zaten şüphem yok ihtiyar, iyi haber ne dedim. Çektiğin acılar ahiretteki ıstırabını hafifletecek dedi. Vereceğin iyi habere sokayım dede mürted'im ben. Sınırsız azap ve işkence... Orada dahi gerçeği görmüş olsam bile bir şeyi gene sorguladım. Adalet!
-
4.
+4 -1O gün iyi bi azap çektim, dayanılacak gibi değildi. ihtiyara ne zaman bitecek bu diye sordum, kıyamete kadar dedi. içerisi şampiyonlar ligi gibiydi. Frigyalısı da vardı, romalısı da vardı, meşrutiyet'i görmüşü de vardı, ilk çağdan geleni de... En garibanı ilk çağdan geleniydi. ilk muhabbet ettiğimde "abi siz ilkel primatlar değil miydiniz ya" dememe bozulmuştu ilk başlarda. Güneşe taptığından binlerce yıl kabir azabı görmüş gariban. En tazesi bendim ama ben bile milyonlarcasının yüzünü gördüm, zaman kavramı yok olmuştu adeta burada. Beklenen an gelmişti. Sonunda kıyamet koptu sur düdüğünün üflenmesiyle. Hemen hemen herkes seviniyordu ama ben ve birkaç kişi için değişen bir şey yoktu.
-
-
1.
+1En saçma yeri de bura olmuş. Güneşe taptığından binlerce sene... okumuyorum ya kusura bakma ama cidden zırvalamışsın
-
1.
-
5.
+3 -7Manzara muazzamdı, mahşer meydanında herkes toplanmış, hesaba çekileceği ânı bekliyordu. Tıpkı mahalle maçlarında sırayla takım seçilir gibi, cennet ve cehennemlik diye ayıracaklardı bizi. Herkese sırayla günahları izletiliyordu. O an kıpkırmızı kesilmiştim bunu öğrenince. Herşeyi anlarım da günahlarımı neden izletiyorlardı sanki. Hem de herkese. Tesla reyizi aldılar mizana. Yaptığı tüm icatları sırayla sevap diye geçtiler, sonra dediler ki iman yok, tüm sevapları sildiler. Cehennemlik diye ayırdılar adamı. Sonra bi arap emiri geldi, monitöre yansıttılar, altından araba, altından klozet, islamın ve imanın şartı var, hobaa cennet tarafına ayırdılar. Hepimiz içimizden lan böyle iş mi olur diyoruz ama el mahkum.
-
-
1.
0Liseli ve din hakkında bilgisiz olduğunu o kadar güzel belli ettin ki devdıbını okumicam. Beyler siz de okumayın günaha falan gitmeyin şu mübarek ayda
-
-
1.
0böyle şeyler okuyunca günaha girdiğini sanmanda ilginç
-
1.
-
1.
-
6.
+4 -1Tüm bu keşmekeşte önümdeki kadının mia malkova olduğunu anlamamıştım bile. Onu da mizana aldılar, aralıksız ferre yansıttılar monitörden. Onu da cehennemliğe ayırdılar. Sıra nihayet bana gelmişti. Tüm hayatımı o monitörden izledim, 25 yılın bir kolajı... Sonsuz bir zaman dilimine kıyaslarsak bu 25 yıl orada saliselik bir değere sahip. Her şeyiyle ayan beyan döktüler ortaya. Filmin sonunda ölümümü de gördüm. Karbonmonoksit zehirlenmesi... Ulan fakir yaşadık, bari fakir gibi ölmeseydik dedim içimden ama yapacak bir şey yok. Ayırdılar beni de cehennemlik tayfasına.
-
7.
+2 -1Tüm insanlık, orada cennet ve cehennem ehli olarak ikiye ayrıldı. Son duruma şöyle göz gezdirdiğimde ise tablo fazlasıyla ironikti. Bizim tayfada her kafadan eleman vardı. insanlığa ışık tutan Edison, Einstein, Graham Bell'den insanları katleden Stalin'e, Hitler'e, Pol Pot'a kadar her kafadan insan vardı. Bu taraf resmen dünya karması gibiydi. Ee şimdi nolacak dercesine herkes birbirine bakıyordu. Sırat köprüsü vardı sırada. Oraya vardığımızda karşı uçurumda cennetin kapısı bizi bekliyordu. Önce cennet ehli geçecek dendi. Olayın mantığını kavramak üzere havadar bir yere oturup seyrettim.
-
8.
+2 -2Boğaz köprüsünden bile geniş olan bu köprüden geçmekte ne var acaba? Cennet ehli elini kolunu sallaya sallaya geçiyordu rahatça. Enayinin biri köprünün ortasında durup köprünün kenarından bize hareket çekerek "huurtaşlılar puhaha bem sisin qötünüsü siqim" diyip dengesini kaybederek aşağı düştü. Mal olduğu her halinden belliydi bu enayi her kimse. Özürlü kadrosundan cennete girmiş, o hariç herkes geçti. Sıra bize geldi. Biz de yerimizi aldık. Fakat az önceki geniş köprü gitti, yerine kıl kadar bi köprü geldi.
-
9.
+2 -3Cehenneme gideceksek bu köprünün olayı neydi, hepimizin aklında deli sorular.. Gereksiz bir atraksiyondu. ilk adımda herkes düşüyordu. Aşağı düşenlerin giderek azalan feryatlarını duyunca korkudan tir tir titriyordum. Sıra git gide bana da geliyordu. Bu yetmezmiş gibi, bir de boynumuza şişeler bağlamışlardı. Dünyada iken içtiğimiz içkilerin şişeleri sırat köprüsünde boynumuza takılıyormuş. Orada öğrendim. Lan zaten düşecez, niye gerilim yaratıyorsunuz diyorum içimden. Direkt bıraktım kendimi boşluğa. Ve işte cehennemdeydik. Hepimiz korkuyorduk ama hiçbirimiz aklımızdaki sorulara yanıt bulamıyorduk halen daha. Edwin Hubble dünya gezegeninden başka bir gezegenden canlı türü arıyordu ama yok. Tüm alem öyle oralarda bilinmeyen bir gizem olsun diye konulmuş fuzuli şeyler... insanın aklı almıyordu. Darwin primat arıyordu o da yok. Ciğerlerimize kızgın şişler sokuyordular. Beşeri ve hayvani duygular nasıl olur da bir tanrıda fazlasıyla olurdu. Kin duygusu... Tüm iç organlarım ağzımdan gelene kadar zincirlerle karnıma vuruluyordu, peki sebebi neydi.? Ona ulaşmam için illa bir kılavuza ihtiyacım yok dediğim için mi? Peygambere ihtiyaç duymadığım için mi? Yaptığım şey farz edelim ki yanlıştı, bu kadarını hak edecek kadar mı büyük hata yapmıştım. Tanrı bu kadar cani mi idi? insanlığı yaratmadan önce beni habibim diye yaratsaydı, ben şimdi burada mı olacaktım? Ölen her insan için üzüldüm diye mi, savaşlara karşı çıktım diye mi, yunus emre gibi ne uçmakta yer eyledim ne tamuda, bana seni gerek seni dediğim için mi bunca acıyı çekiyordum. Hurilerle eğlenen insanlar benden çok mu iyilerdi.? Hayır, dilediğin kadar acıyı tattırsan da şu an orada olan herhangi birinin benden kesinlikle iyi olabileceğini sanmıyorum. Tüm bu alev huzmeleri içinde birden Kamil'in beni dürtmesiyle uyandım. Dehşet verici bir rüya olsa da bir daha kurtulamadım bu rüyanın etkisinden. Peki bu, allahın bana yaşayacaklarımı gösterdiği bir rüya mıydı, yoksa herhangi bir rüya mı? Hayat..
Son. -
10.
+1 -1Kısa ve saçma bir hikaye diyebilirsiniz. Hikayelerimi az buçuk okuyanlar bilir. Absürt hikayelerden başka hikaye yazmam. Böyle kısa tuttum. Dilimiz sürçtüyse affoluna
başlık yok! burası bom boş!