-
126.
+2 -1zamanla ayşe'ye alışmaya başladım . kız sevgiye açtı , bende gırla sevgi vardı paylaşıyorduk öyle . maddi durumu benimkine yakındı , yükseklerde gözü yoktu . tasavvuf'a meyli vardı ama öyle kapalı bir kız değildi . inancı ciddi anlamda çok kuvvetliydi , bazen beni karşısına alır öğüt verirdi hayatı çok ciddiye almamam hususunda .
-
125.
0rezerve
-
124.
+1 -1güzelmiydi ? sanırım cidden güzeldi . yani öyle söylediler ne bileyim . ben pek anlamam güzellik denen olaydan , benim için 'meyveler arasından gider turp seçer derler ' . sanki kendileri sevişecekler aq , gönül kimi severse güzel odur . her neyse en azından toplumun bir kıstası ile uyuşuyordu güzeldi , benim boylarımda ince yapılı güzel gözlü bir kızdı . o da daha önceden çok yara aldığı bir ilişki yaşamıştı , elbette olay ciddiye binmeden herşeyi açık açık konuştuk . fakat beraber iken bir kez bile geçmişimizden söz etmedik . bazıları vardır ki ; sürekli eski ile yeniyi kıyaslar . kısacası kâr amacı güder . böyle insanlarla zaten işiniz olmasın . aşk ticaret değildir . tüccar gibi yaklaşırsan iflası göze almalmalısın . ayşe'ye aşık değildim sadece saygı ile karışık bir sevgi . dişi olduğu için koruma içgüdüsü . bana insanca yaklaştığı için insanca yaklaşıyordum , içimde büyüyen bir minnet hissi vardı . hangi kız atkı ördü bana ondan başka : ) el emeği çok kıymetlidir benim için . uğraşılan her saniye ürün değersiz olsa bile milyarla eşittir .
-
123.
-1ayşe bana karşı duyarlıydı . o dönem aslında duygusal ilişki değilde sözümü dinleyecek bir asker arıyordum sanırım . kısacası duygusal ve fikri paylaşımdan daha çok ego tatmini . kız da her sözümü dinliyordu , aslında hoşuma gidiyordu . her ne kadar yollarımız ayrılmış olsa da , benim şu an olduğum 'hiçlik' noktasına ta o zaman ulaşmış kaliteli bir insandı .
-
122.
+2 -1uzakta durup izlemek ise herkesin olduğu gibi benimde çok zorlandığım bir meseleydi . kendimi yine zorladım , sevmeye çalıştım . aslında daha önce umrumda olmayan , ama onda görünce bir yanından tutunma çabası ile ' haaa bak ben bir kızda buna çok dikkat ederim ' dediğim saçma özellikler buluyordum . kısacası kriter dediğiniz zıkkımı ondakiler olarak belirliyordum ben . evet , zorlayarak sevdiğim doğrudur fakat bir süre sonra bir insanın sevilmesi en zor ve en son uzvunu sevdiğimi farkettim . aşil tendonunu ... yok lan yok , kalbini sevdim . kalbi sevmek ve kalpten sevmek çok ama çok zordur panpalar .kalbini sevebildi isen maddeden çok ama çok öteye adım atmış demeksin . eğer o kişi ile olabilirsen dünyanın en mutlu insanı artık sensin , hiç sıkıntı yok . fakat bir şekilde kalbine meyledip cisminden uzak kalırsan o zaman yannanı yedin demektir , artık iflah olmazsın . dünya sana bir cezaevinden farksızdır . çünkü bu dünya madde hamuru ile yoğrulmuştur , manaya pek yer yoktur . aslında mana maddeden çok ama çok kıymetlidir , insanların her şeye sahip olup yine de huzursuz olma nedeni bu mana ekgibliğidir . samimiyetle bakan bir çift gözü , bir cam parçasından ayıran şeye mana denir .
-
121.
+3 -1birkaç gün içinde ayle ile ufak ufak sohbetlere giriştik . ilk görüşmenin yarattığı hafif itici atmosferden sıyrılma ve şansımızı zorlama aşamasıdır bu . hani 'zorlasak sever miyiz ? ' oysa charles bukowski der ki ; 'sevdirmeye gayret etme kendini , sevilmeye terket ' . bu zorlamalar sonucu ister istemez şartlanmalar oluştu , ortak yönler bulmaz çabamız arttı. coca cola mı ? pepsi mi ? haaaa bende pepsi severim al bir ortak yön daha '' muhabbetleri . sanki ikisi de çok ayrı takmuş gibi . kendini şartlandırırsan emin ol bir sinek ile 1.derece akraba olduğunu bile kanıtlarsın .
-
120.
+2 -1o gün bir şekilde atlatıldı , sanırım devamı olmayacak diye düşünerek evime yürüdüm . muzaffer ile o eski güzel günlerden uzaktık . ikimizde aynı işin içinde olsak dahi ayrı hevesler peşindeydik . çaktırmasak da aramızda bir ego savaşı baş gösterdi . ufak taşlamalarla sirayet eden bir ego yarışı . birbirimizin ekgib yönlerinden bahsedip duruyorduk insanların önünde . elbette olaylara herkes kendi penceresinden bakar , muzaffer'e soracak olsanız o da bu yarışı benim başlattığımdan bahseder . muzaffer ayşe'nin varlığından haberdar değildi , ondan habersiz bir şekilde görüşmüştüm . bunun sebebi biraz acı olsa da muzaffer'le başlayan ego savaşımızda bir şekilde mutsuz olmam adına birşeyler çevirdiği düşüncesiydi . fazla artniyetli bir düşünce olabilir öz eleştirimi yapmam gerekirse ama tuhaf hisler hakimdi onun adına . dostlukları çok farklı şeyler bozar en temelleri ; para ( şöhret arzusu) , kadın , din ve siyaset üzerine tartışmalardır . muzaffer'in karı kız ayağı pek yoktu , dini pek kıstas almazdı , siyasi olarak ta elbette düşünceleri vardı ama çok göze sokmazdı . bizim aramıza 'üste çıkma arzusu' girdi . skortak'lara gittik dese biri muzaffer bozulurdu , muzaffer'i görmeye geldik dese bir ortak arkadaşımız ben bozulurdum . kardeşim dediğim adamdan bana zarar gelebileceği gibi saplantılara girdim . buna birazda aslı sebep oldu , bende yarattığı 'masumiyet katliamı' herkese karşı dikilen bir önyargı anıtına sebep oldu . her sene o anıt önüne çelenk çiçek koyar , kaybettiklerimi ve uzaklaştırdıklarımı anarım
-
119.
+3 -1ayşe ile o ilk ciddi buluşmamızda put gibi oturmuştuk resmen . normalde kendini çok kasmazsa ve rahat olduğumu hissedersem en azından tebessüm ettirebileceğime inanıyordum , oysa berbat geçmişti . o beğenmediğimi düşünmüş , ben ise duygularımı fazla belli edememenin cezasını çekmiştim . bir ara orta doğunun geleceği hakkında bile konuşmaya çalıştık desem sanırım durumun vahameti aşikar olur : )
-
118.
0rezerve
-
117.
+2 -1anlayamadığı nokta şuydu , mesele onu beğenip beğenmemekten öte kafamdaki denklemde nereye konulacağıydı . kaldı ki allah suretlerimizi sanırım bakılması adına yarattı . sen hiç birbirini dirseğinden tanıyan adam gördün mü ? yok onu bende görmedim ama cüzdanından tanıyanları biliyorum
not : bu arada mesele kısmen uzun ve emin olun bunları yazmam gerekiyor bir noktadan sonra çözülecek işler var . ancak ara geçişler ve sonrası birleştirecek noktalar bunlardır . mesele x eylemini yaptım dediğimde y kişisini hatırlarsınız tarzı bağlamalara ihtiyacım olabilir . -
116.
+1 -1şimdi dediğim gibi ortada 'birbirimizi seversek , sevişirik bilene ' mantalitesi ile yürüyünce iş ve biraz da görücü zırvasına yakın bir hal alınca ister istemez stres oluyor bünyede . gerçi ben çok panik değilimdir ama lanet olası izleme huyum yüzünden ilk 10 dakika da fırçayı yedim . ben kızın ağzına yüzüne bakarken aslında kafamda basit bir denklem kurmaya çalışıyordum . ayşe = süleyman olabilir mi ? ayşe fazla mı güzel ? ayşe fazla güzelse sorun olur mu ? ayşe beni aldatır mı ? olursa iyi mi olur ? dur hele yüzünü beynime kaydedeyim ... ben bunları düşünürken ister istemez yüzüne odaklandığım için hönkürdü
' ne oldu , beğenmedin mi ? ne bekliyordun ki ? beğenmedin mi ? konuşsana , beğenmedin mi ?
içimden 'iki dakika susarsan sanırım beğendim ' demek geçti, kendimi celep eline düşmüş kurbanlık alıcısı gibi hissettim .
not : işte bi sussa : ) -
115.
-2sanırım az çok o dönem ki ruh halim hakkında kafanızda bir tablo oluşturabilmişimdir . septizmin doruklarında bir hal ancak yararlı açıdan bir kuşkuculuk değil apaçık paranoya zirvelerine ev sahipliği ediyor zihnim . kendi halimizde etrafımıza insan topluyor onlara ufak ufak şeyler söyleyip hem günü kurtarıyor hem yalnızlıktan sıyrılıyoruz . oysa öyle tuhaf bir şeydir ki bu yalnızlık , kelle sayısı artınca kurtulunacak bir halta benzemiyor . bir zaman sonra tamamen tesadüf eseri bir kızla tanışıyorum . saçma sapan bir tanışma biçimi oluyor bizimkisi , tamamen tesadüf dediklerinden . gerçi ben tesadüflere ciddi manada inanmam ve ihtimal dışı görürüm . kızın adı ayşe olsun . sanırım şu yazdıklarımı görse idi ayşe'nin çok sıradan bir isim olduğunu düşünecekti . neyse ki göremeyecek kadar uzaklarda , uzakta kalması dileği ile . her ne ise bir şekilde kendisi ile tanıştım , nasıl tanıştım ? okul çevresinden bir arkadaşımın arkadaşı idi diyelim , sanırım böylesi biraz daha doğru olacak . bir şekilde dost arkadaş ısrarları ile oturup bir konuşalıma bağladık meseleyi . daha önceden de konuşmuşluğumuz vardı ama yüz yüze hele ki ;'ben seni seversem , sen de beni sevcen mi ? ' tarzı abuk bir mesele üzerine değil
-
114.
+1 -1bu şekilde şuursuzca zamanımı tüketiyordum aslında tükettiğim tek şey aşırı tütün yanında gençliğimde . alnımda zamanla oluşan türkiye haritasının yegane sebebidir . gerçi bana yeterli sayıda sigara , bir demlik kaçak çay ve birazcık da samimiyet verirseniz gerisi kendiliğinden gelir genelde . hoş sohbet bir adam mıyım bilmem ama kesinlikle boş sohbet değilim , kendimi biraz önemsedim sanırım ve bu benim gibiler için pek hayırlı değildir . çevre artınca zamanla boyumun uzadığı fikrine kapıldım bazı bazı , oysa boyum uzamamış zütüm kalkmıştı . saçma bir hayat tarzına geçişin temellerini atabilecek bir dönemdeydim . her haltı sorguladığım bir dönem . öyle bir dönem öyle bir hal ki bu oturup hangisi gerçek hangisi kurmaca diye hatıra ayıklamaya çalışıyorsun . bir çoğunu ayıklıyorsun da , kıçına kaçanlardan arınmak çok zor oluyor .
-
113.
+1 -1zamanla çevremiz hadsiz hesapsız büyümüştü , insanlar kulaktan kulağa yayılan ufak namımızı duyar hale gelmişti . bu söylemimden 200-300 liraya bakım yapan ultra şarlatanlardan olduğumuzu sanmayın , dediğim gibi benim amacım sadece aslı'dan sonra meşgale edinmekti . elbette insanların size haddinden fazla saygı ve kıymet göstermesi en mütevazi kimsede bile bir değişiklik yaratabilir hele ki bu ilgi toy zamanlarınızda size sunulan bir halt olmuşsa . tıpkı aç adama sunulan yemek , susuzluktan kurumuş kimseye verilen bir damla su gibi kıymetliydi o dönemler . ben aslı meselesinden sıyrılmak ve kısmen hayattan intikam almak ( - ki o zamanki ufak beynimle ömrümün yarısını adadığım kızı , başkasına veren yaradana karşı çocukça bir trip ) için girmiştim . muzaffer ise ciddi anlamda bu işte derinleşmek hevesindeydi , her işlemde uzmanlaşmak hevesindeydi . bu eylemlerimizde bir süre sonra kızlara ihtiyaç duyduk . size gülünç ya da şehvani hisler eşliğinde yapılmış bir mesele gibi gelebilir ama kazın ayağı cidden farklı . bir kızın kanına ihtiyaç duyulan işlemler vardı ve muzafferle samimiyeti günden güne artan aysel isimli bir kızı da ritüellerimizde kullanmaya başladık . kanı ve enerjisinden yararlanıyorduk , aslında kıza meseleyi kabaca geçmiştik bir nevi 'sinyal verici' görevini üstlenmişti . bu varlıkların tuhaf istekleri vardır ve inanın insandan insana olduğu kadar , cinsiyetten cinsiyete de farklılıklar var bu alanlarda . size küçük bir öğüt gün gelir de bu taklara dalarsanız sakın ola ki 1 damla kanınızı vermeyin . kanın önemini mahiyetini daha evvel yazdığım hikayede detaylıca anlatmıştım zaten . merak edenler tekrar dönüp karıştırsa anımsayabilirler diye umuyorum .
-
112.
+3 -2bu arada aslı'dan sonra dedim de ; objektif bakınca , aslı'nın beğenip beğenmediği hala muamma ben çok senelerdir irdeliyorum , deşeliyorum bir gibim bulamıyorum bu mesele hakkında . hani gerçek manada beni beğenmemiş te olabilir yani , durduk yere yaprak sıfatlı kardeşlerime umut pompalamayayım . gönül tersine meyillidir ama siz azmedip denginizi bulun aq . ben şu zamana kadar bulamadım siz bulun . fazla beklentiler içine girmeyin ' hayat sana umduğunu vermeyecek , o kızla devam et ' diyen tipler çıkabiliyor ve kızla ilişki noktalanınca kısa süre sonra 'aslında biz neden birbirimizi hiç o açıdan düşünmedik ? '' diyebiliyor ayık olun . demek ki karıların ters pgiboloji taktiği daha gelişmiş oralara da gelecem . hepsi bir örgü halinde gelecek , sabır talep ediyorum ey bebek zütünden hassas cilde sahip okuyucu kardeşim
-
111.
0reserved
-
110.
+2 -2çok fazla memmuniyetsizlik ifadeleri görürürüm sarkmış suratlarda . gözlerini ufka dikiyorsa birisi ve hafif kısık bakıyorsa ( - bunu yaparken 'haberim yokmuş gibi çek panpa' durumu mevcut değilse ) emin olun geçmişi bayağı gibimsonik olaylara sahne olmuştur . öyle adamlar da öyle derin bakışlar gördüm ki ben , hayatı tarihin en kısa meydan muharebesine 'mohaç' a mekan olmuştu ve sanırım kendisi macar ordusundandı . belki bunu okuyanların nicesi de böyle , gibik hayatlarımızda tek dönümlük ömrün 3 nefeslik periyodunda yarenlik ediyoruz klavyemizle . neyse fazla derinlere dalıp , aramızda yaşça genç kardeşlerimizin boğulmasına sebebiyet vermek istemem . hayat sizi zamanla daha dibe batıracak ve nefesinizi kontrollü kullanmayı öğreneceksiniz zaten . o halde şimdi hepsini bir kenara kaldıralım ve size iyi bir haber vereyim bari . evet , arada güzel şeylerden de bahsedebliyorum * emin olun ne kadar gibik bir tipiniz olsa da , birileri çıkara dayalı olsa dahi birgün sizi beğenebiliyor . aslı'dan sonra biri daha beğendi beni ordan biliyorum .
-
109.
+1 -1elbette ilk günlerdeki kadar kuvvetli tesir etmiyordu artık , fakat kırılmıştı zaten kuş kadar olan özgüvenim . her sabah aynaya bakıp ' naber lan yaprağım ' diye somurtarak selamlıyordum suretimi . evet kısmen yaprağa benzediğim doğrudur , ancak ben değiştiremeyeceğim özelliklerimi eleştirmekten vazgeçtim . eğer senin de bu tarz sıkıntıların varsa sende vazgeçmelisin . emin olun 'hepsi gibime benziyor ki okuyucularım , onlarda tak gibi tipler' diyerek kendimi rahatlatmak değil şu yaptığım . zaten şahit olduğum 1-2 tipi mumla arasanız bulamazsınız o derece şekiller * fakat istisnalardan sıyrılıp işi genele dökersem , toplumda tıpkı benim gibi yaprak sıfatlı herif çok . artık şunu anlayın ki ben iyi bir gözlemciyim . banklara falan oturup saatlerce türlü türlü insanları izler , mimiklerinden falan içinde bulunduğu pgibolojiyi varsayımlarla tahmin eder ve senaryolar oluştururum .
-
108.
+1 -1muzaffer ile içine girdiğimiz durum ve tutumdan kabaca bahsetmiştim . benim tekrardan giriş sebebim tamamen aslı'yı kaybetmek sonucu düştüğüm saçma boşluktan ileri geliyordu , hafızaları tazelemekte fayda var . he tamam aq kuyruk acısı da diyebiliriz bunda gocunacak bir mesele yok yıllar sonra anlıyorsun . kaybetmek çok acıdır , tercih edilmek berbat bir iş . başına gelebilecek en büyük manevi travmalardan birisidir belki de bu tercih edilişler . hele ki sen tercih sebebi olmak adına kasarken yaşandıysa bu kaybetmişlik sendromu. çoğumuzun başına gelmiştir , yine çoğumuz yiğitliğe tak sürdürmeden saklayabilmiştir bu yarayı . işte bende bu tercih edilişi , kısmen kendi elimle sağlanmış olsa dahi derin bir acının içindeydim .
-
107.
+2 -2bekleyenim varsa beklettiğim için özür dileyerek başlamalıyım sanırım . elimde olmadan geç kaldım . olgun insanlara bu yakışır biraz ukalaca olabilir ama ben olgun bir insanım . olgunluk denen mesele çok farklı bir olgu aslında . yaşadığın gün sayısından ziyade ne yaşadığınla ilintilidir bana kalırsa . zaman daldaki armutları falan olgunlaştırabilir sadece . bırak şimdi genele dökersen ' zütünün kılı ağarmış adam daha iyi bilir ' tribi vardır , cumhurbaşkanlığı için bile 40 yaş uygulaması olan bir toplumdan söz ediyoruz . oysa olayı bir de benim gözümle görmeye yeltenirsen emin ol 'sadece daldaki armutları olgunlaştırır zaman ' . kesinlikle bu böyledir . benden daha fazla doğumgünü pastası yedi diye kimseye saygı göstermedim ben , sen de gösterme . 'tecrübe denen , kalpte kalan izdir ... yanılma ! '
-
banane olm
-
bazi insanlar sadece dunyanin
-
cccrammsteinccc ve jordi el nino adlı yazarlar
-
niye yaşıyoruz harbi
-
bozdun mu ulan kızı
-
turkiyede dogmak
-
buraya uğrayınca
-
bu evrende ölürsek diğer evrenlerde de
-
abi karı milleti sevilmez zaten
-
dua lipa travlara benziyor
-
çoook sıkıcı
-
sozluge gelen tum trafik ferredan geliyo aq
-
sabahtan beri kakılmışa kakıyom
-
vajinanın sidikli tadı ve kekremsi kokusu
-
sozlugun yavaslik
-
allah dünya hayatına müdahele etmiyor
-
benim bi akrabam var kıçında don yok
-
sözlüğe 1 gigolayt ram vermişler amg
-
karının makata aparat taktırnak istiyorum
-
çaylak olan adam niye sinyal atar
-
başladıysa geç yazmalar
-
travesti ile el ele gezen incici
-
muallak taşı gerçekten havada duruyor mu
-
simetrik olmayan yüz ve göz
-
ateistlere de bise demiyorum
-
keşke manifest grubundan bir kızla sevgili
-
sıradan bir incici cuck aile fotosu
-
beyler geelin re cep tayyibe neden oy verdiklerini
-
izmirde yine grev mi var
-
a101 den hadi kart alırken kimlik gerekiyor mu
- / 2