-
26.
+2- olur ya sıktı zaten burası.
hesabı ödedim ve dışarı çıktık. cebinden çıkardığı kısa parliament pakedini bana doğru uzattı, kendisi de bir sigara aldı.
- güzel bir hava var.
- öyle.
konuşası yok gibiydi. ilişkimizde üstün tarafın o olduğunu ikimiz de bilirdik. o benle ilgilendiği için kendimi şanslı sayardım, onu sıkmaktan da fena halde çekinirdim. dolayısıyla eğer bir muhabbeti uzatmazsa, o muhabbet bitmiş demektir. o gece de değişen bir şey olmadı. sessizce eve doğru yürüdük. o sessizlikle yol her zamankinden daha uzun geldi...
• **
- ne izleyelim?
- bir dakka, filmden önce sana bir şey göstermek istiyorum.
elim sağlamdı, bakalım onun elinde neler vardı? -
27.
+1ona kendi videosunu izletmek gibi bir aptallık yapmayacaktım elbette. yine benzer bir video açarak tepkisini gözlemleyecektim.
- şey, ilginç bir şeye rastladım internette. senin fikirlerini merak ediyorum.
- aç bakalım.
- miden bulanabilir ama uyarayım.
videoda kurban öldürülüp tecavüz edildikten sonra sofraya oturtuluyor ve hep birlikte yemek yeniyordu. değişik bir absürdlüğü vardı videonun, sofraya ölü adamla birlikte oturan katiller görgü kurallarına olabildiğince özen göstererek neredeyse komik bir video çekmişlerdi.
- nedir bu?
- internette rastladım da garip geldi.
- sever misin böyle şeyleri?
etkilenmemişe benzemiyordu, sanki havadan sudan bahseder gibi soğukkanlı şekilde konuşuyordu.
- sevilecek şeyler değil ki bunlar?
- neden?
istemsizce yutkundum. başıma büyük bir bela almaya hazırlıyordu tükürük bezlerim beni. -
28.
+1 -1- ne demek neden? normal bir insanın yapacağı şeyler mi bunlar?
- normallik nedir ki?
ben onu sıkıştıracakken o beni sorgulamaya başlamıştı sanki. suçlu olan benmişim gibi ter basmıştı her tarafımı. terli ıslak ellerimi tişörtüme silerek devam ettim.
- insan öldürmenin normal bir şey olduğunu savunmayacaksın değil mi?
- her gün binlerce insan öldürülüyor çeşitli sebeplerden ve kimsenin buna tepki gösterdiği yok. sence anormal olsa tepki çekmez miydi?
omlet yapmaktan bahsediyorduk sanki. artık emindim, ve yavaş yavaş kendimi tehlikede hissetmeye başlıyordum.
- bu konuyu kapatabilir miyiz artık?
- sen başlattın, sen kapat elbette. -
29.
+2saçma bir komedi filmi açtım, bir kez bile güldüğümüzü hatırlamıyorum. kafamdan binbir çeşit düşünceler geçiyordu ki deniz'in sesiyle kendime geldim.
- aykut gitsem sıkıntı olur mu? baya yoruldum, dinlenmek istiyorum biraz.
- tabi tabi geçireyim seni.
- iyi geceler.
- sana da.
kapı kapandı, derin bir soluk verdim yaşadığım her şeyi dışarı atmak istercesine. deniz'in soğukkanlı şeytaniliği karşısında buz kesmişti her tarafım. kaç kişiyi öldürmüştü? nasıl bu kadar normal gözükebiliyordu? beni de öldürecek miydi? ve en önemlisi neden yapıyordu bütün bunları?
anlamak istiyordum. anlamak için her şeyimi verebilirdim, geri dönüşüm yoktu artık. -
30.
+1yaklaşık bir hafta boyunca normal hayatıma devam ettim. deniz de aynı oyunu oynuyordu, bir şeylerden şüphelendiyse bile kesinlikle belli etmiyordu. iyi bir oyuncu olduğunu biliyordum zaten... 1 hafta sonunda aramızdaki sessizliği bozacak bir hamle geldi deniz'den.
- aykut benim televizyonun uydu alıcısında sorun var galiba. bugün gelip bakabilir misin?
bakabilir miyim? bakabilirdim elbette. soğukkanlı bir katil olmasaydın eğer...
- şey, bugün işim var aslında biraz. başka bir zaman baksam?
- yarın?
kurtuluşum yoktu bu pislikten.
- pekala yarın olur.
içeriye bir grup müşterinin girmesiyle bir süreliğine kurtuldum deniz'den. -
31.
+2 -1o gece, tüm bu olanları düşünmek adına yatağıma uzandım, son bir haftadır hep yaptığım gibi. deniz'in beni evine davet etmesi temkinli hareketlerimi alt üst etmişti. eninde sonunda gidecektim şeklinde düşünürken ne kadar haklı olduğumu kanıtlarcasına telefonum çalmaya başladı.
- aykut?
deniz'di bu, sesi ağlamaklı geliyordu.
- noldu deniz, iyi misin?
- çok kötüyüm, hemen gelebilir misin?
bu işte bir pislik vardı. lakin, hayır gelemem çünkü sen bir katilsin diyemezdin deniz'e...
- ne oldu söyle?
- gelmen lazım.
evet, gidecektim... bugün belki de hayatımın son günü olacaktı ama gidecektim yine de. sıkılmıştım artık bu oyundan, ne olacaksa olacaktı. -
32.
+2 -2artık plan yapmaya gerek yoktu, işler deniz'in istediği gibi yürüyecekti ne de olsa. korkmuyordum garip bir şekilde, hissettiğim en baskın duygu meraktı. deniz'in evine vardım ve kapısını çaldım, kimbilir kaç kişinin son gördüğü ev olmuştu burası?
kapı açıldı. gayet normal görünüyordu deniz, ağlamış birinin ifadesi yoktu yüzünde. hiçbir şey söylemeden kolumdan tutarak içeri aldı beni.
- teşekkür ederim geldiğin için.
- önemli değil. ne oldu?
- göstereceğim.
salona aldı beni. içerde bir adam daha vardı. -
33.
+2 -1- aykut, doruk. doruk, aykut. siz takılın ben çay hazırlayıp geliyorum.
çay? çay nedense ortama pek uygun değildi. çay içilen bir evde bu tip cinayetler işlenmesi nereden baksan saçmaydı aslında... bu absürd düşünceleri kafamdan atarak doruk'a odaklandım. kimdi bu herif?
- arkadaşı mısınız deniz'in?
- evet, bir süredir tanışıyoruz.
- nereden?
- internetten.
bu gece bu evde bir şeyler olacağı belliydi. -
34.
+2- kabalığımı bağışlayın ama beni neden çağırdınız?
- deniz anlatmadı mı durumu?
neyi ulan neyi?
- yoo?
- öyleyse onun anlatması daha uygun olur.
hava iyice ağırlaşmıştı artık evde. göğsümü sıkıştırıyorlardı sanki.
- çaylar geldi. buyrun.
titreyen elime verdi çayı deniz, imalı imalı bakmayı da ihmal etmedi. deniz, onun gerçek kimliğini bildiğimi biliyor olmalıydı. artık hiçbir şüphem kalmamıştı.
bugün bu evde birisi ölecekti. -
35.
+1- şeker alabilir miyim denizciğim?
- tabi doruk ne demek.
karşımda kalitesiz bir ilkokul müsameresi oynanıyordu sanki. titreyen ellerimle çayı içemeyeceğimi fark edip yanımdaki sehpaya yerleştirdim bardağı. genzim kurumuştu, konuşmaya çalıştım fakat başaramadım. tüm gücümü toparlayıp,
- biri bana neler olduğunu anlatacak mı, diyebildim ve koltuğa yığılırcasına yaslandım.
ikisinin de gözleri bana bakıyordu şaşkınca.
- bir şey mi oldu aykut?
bitir artık şu saçma oyunu anlamında sırıttım deniz'e. birbirimizi o kadar iyi tanıyorduk ki...
- eh madem öyle küçük sırrımızı senle de paylaşabiliriz. -
36.
+1- öldürecek misiniz beni?
birbirlerine bakıp ortamın ağırlığına hiç de uymayan bir kahkaha patlattılar.
- o nasıl söz aykut, ne saçmalıyorsun sen?
deniz anlamsızca rolüne devam ediyordu.
- her şeyi biliyorum deniz.
- güzel, bu bize zaman kazandırır. aykutçuğum doruk'un bizden küçük bir isteği var. sen anlatmak ister misin doruk?
bardağın dibinde kalan soğumuş çayı bir hamlede içen doruk söze başlamak için boğazını temizledi. -
37.
+1 -1- aykut lafı çok dolandırmayacağım. sen temiz bir delikanlıya benziyorsun, öncelikle seni de bu işe karıştırdığımız için özür dileriz. fakat deniz senin bunu kaldırabileceğini düşündü.
neyi ulan neyi? deniz barbie bebek yapmacıklığında bir gülümseme oturtmuştu suratına.
- beni öldürmeni istiyorum senden.
odada sessizlik konuşuyordu artık. doruk ve oturduğu koltuk nedense yan dönmüştü ve yukarı doğru çıkıyordu. sorunun onda değil, benim, bayıldığım için yere doğru düşen kafamda olduğunu uyandığımda fark ettim. -
38.
0beyler bir 10 dakika sigara-kahve molası verelim. geliyorum.
-
39.
+1 -2uyandığım anki pgibolojimi kelimelere dökmeye dünyanın hiçbir dili yetmez. etrafıma bakındım, uyandığım zaman evimde olduğuma ilk defa şaşırdım o sabah. evet, yaşıyordum ve evimdeydim. dün yaşananlar rüya mıydı? sanmıyordum, sanki o lanetli çayın kokusu hala burnumdaydı...
deniz'i bulmalıydım. cevaplarım ondaydı. üstüme giyinip doğru işyerine yollandım. kapıdan içeri girdiğimde deniz'i 9 yaşındaki bir çocuğa, alacağı bilgisayarın özelliklerini anlatırken buldum. böylesi şeytanlar sokaktaydı, aramızda yaşıyorlardı. işin sosyolojisini sonraya bırakarak deniz'in karşısına dikildim.
- dün ne oldu?
- ne?
- dün ne oldu!!
- neden bahsediyorsun?
- doruk'tan.
tuhaf bir şekilde suratıma bakıyordu.
- oturup sohbet ederken bayıldın bir anda. biz de seni evine bıraktık.
- doruk nerde şu anda?
- şey, yurtdışına çıktı uzun bir süre gelmeyecek.
hadi ya? -
40.
+2omuzlarından tutup sertçe rafa çarptım. görevli arkadaşlar bizi izliyorlardı.
- oyun oynama benle.
- bırak beni, canımı acıtıyorsun.
- türk filmi çekmiyoruz burada, neler olduğunu anlatacaksın bana.
suratıma baktı, ilk defa bu kadar keyifsiz gözüküyordu.
- iyi bu akşam 22'de geçen gittiğimiz pub'da buluşalım.
- tamam.
çıkmak üzere döndüm ki arkamdan seslendi.
- aykut, unutma bu işe kendi isteğinle karıştın. bu dünyayı bir kez gördükten sonra istediğin anda unutamazsın.
o sırada omzumda bir el hissettim. şefti bu.
- kovuldun aykut.
- çok da gibimdeydi.
içinde bulunduğum durumun iyi tarafı da buydu belki... dünyevi şeylere verdiğim önem hayli azalmıştı. -
41.
+1 -1dünyayı algılama biçimim değişmişti şu son günlerde yaşanan olaylardan dolayı. insan hayatına verilen önemin ne kadar düşebileceğine şahit olmuştum. şu dünyada yaşama verilen önem bile bu kadar düşükse, neyin değeri kalırdı ki? bugüne kadar inandığım tüm değerler yıkılmıştı bir anda. hiçliğin sularında yüzüyordum sanki.. tuhaf ve hoş bir histi bu.
buluşma saatine kadar 4 paket sigara bitirdim. para durumum da sıkıntılıydı, hoş paraya değer vermesem de şu dünyada onun sözü geçiyordu. giyindim ve dışarı çıktım. eskiden olsa param olmadığı için hesabı nasıl ödeyeceğimi dert edinirdim fakat şu anda gibimde bile olmadığını fark ettim.
pub'a vardım. deniz aynı masaya oturmuştu. süzüldüm ve yanına oturdum. bardağındaki birayı süzüyordu. -
42.
+2sessizliğini bozmasını bekledim 5 dakika boyunca. sonunda konuşmaya başladı.
- aykut şu hayatta en değerli şey nedir biliyor musun?
- nedir?
- güçlü olmaktır.
felsefe yapmaya gelmemiştim buraya... konuşmasına müsade ettim bir süre, eninde sonunda açıklayacaktı olanları.
- canından çok sevdiğin annen öldükten sonra bile ayakta kalabilmektir. annenin yası bitmeden bir gece babanın senin yatağına süzülmesine ses çıkarmadan katlanabilmektir. o tecavüzcü pisliği, hiç beklemediği bir anda öldürebilmektir güçlü olmak.
kendi kendine konuşuyordu. anlattıkları umrumda değildi, ben istediğimi hala alamamıştım. -
43.
-3beyler bugünlük bu kadar diyelim, sizi de bekleterek sıkmayayım. yarın devam edeceğim.
-
44.
+1 -1@283 @284 bugünlük bu kadar panpalar. naza falan çekmiyorum kendimi, yazmak için kafamı toparlayamıyorum artık. yarın sakin kafayla devam ederiz.
-
45.
+1- dinliyor musun aykut?
- ne?
dalıp gitmiştim o sırada, günahlar içinde boğulmuş iç dünyamdaki bataklıklarda yüzüyordum.
- bak, benim hikayemi anlamadan sorularına cevap bulamazsın. şimdi dikkat kesil ve dinle. bu taka girdiysen boğazına kadar batacaksın, başka yolu yok.
aslına bakarsanız hikaye dinlemeyi oldum olası sevmişimdir. herkesten öğrenecek bir şeylerim olduğunu düşündüğüm için de iyi bir dinleyiciyimdir genel olarak. fakat şu an içinde bulunduğumuz durum normal değildi. uzun zamandır yoksunluk çeken bir madde bağımlısı gibi cevaplara açtım. bütün bunlara rağmen önümde tek bir yol gözüküyordu..
- pekala anlat.
bardağın sonunda kalan birasını bitirdi, yeni bir sigara yaktı ve anlatmaya başladı.
bundan sonrasını deniz'in ağzından anlatacağım.
-
yeni din hocanız ördek hoca
-
cccrammsteinccc bu resimde ne görüyorsunn
-
bi kadınn geldii
-
şu instada bı kız takip isteği atıp
-
ferre kategoris nerde söyleyene 100 tl
-
ben grand hariltonu havaya uçuracak olan kişiyim
-
mesaj atmak için çok yensiinn
-
minguziyi öldürenler
-
29 temmuz 2025 karnımın acıkması
-
sözlük içi gibişebilen şanslı
-
deniz akkaya 10 yıl sonra akrep nalanaa
-
kaptan kirk göğüs kılı
-
taşaklarım takumu içiyorrrrrrr
-
bana ilk reis diyeni sağk kolum yapcam
-
en az 3 gün burdayım
-
beni taşak kökümden bağlayıp tavana asıp
-
bakircan umudunu kaybetme
-
aga taylanda gitsem saglam bir femboy bulup
- / 1