-
226.
+1Yakın zaman-Tümünü Göster
Gece ile sabahı bağlayan saatler., eskiden çıkmasını beklediğim evin önünde, belki gelir diye bekliyorum.
Gelmeyecek çocuk, haklısın. Kabullenmesi zor geliyor..
Yağmur vardı ardından birkaç şimşek sesi, ardından mesaj..
-Bir şey olursa mesaj at demiştin
Ne olabilirdi bu saatte ?
• Neyin var ?
- Korkuyorum..
• Kimden, neyden ?
- Alay ediceksin biliyorum.
• Etmem, anlat bakalım.
- Şimşekler çakıyor, çok kötü. Uykumdan uyandım.
• Korkularla yüzleşmeden başa çıkılmaz
- Hazır değilim korkularımla yüzleşmeye
• Güçlü birisin sanıyordum
- Senin yanında öyleyim
Bulvara doğru yönemiştim, geçerken bir iki sokaklığına yolumu uzattım, ordaydım.
• Cama çıkabilir misin ?
- Korkuyorum.
• Geçmesi için.
Cama çıktı, gülümsedi.
Birilerini mutlu edebilmek güzeldi.
Biliyorum beni görmek istemişti bu yüzden yapmıştı bunları, ama bunu bilmekte iyiydi.
Lakin birinin size güvenmesi üzerinize çok büyük sorumluluklar yüklüyor, bu çok ağır çocuk.
O gülümsemeden sonra bunu daha fazla anlamıştım, böyle bir yük alamam tekrar, hayır olmaz..
---
Gözaltlarım mora yakın. Ölüme doğru koşuyorum.
Ellerimin içindekini merak edenler, toprak kokusuna alışık.
Yüz hatlarındayım, hiç hatırlayamadığım. Bir zamanlar bağımlısıydım.
Bir şey söylemek istiyorum, sonra devamı gelir diye susuyorum. Konuşmaya korkar oldum hatıralar canlanır diye.
Bugünü dünlerimde yaşamak, hiç var olmayan gerçekliğimi aramak gibi.
Sidelyam..
Tavırlı mıyım ? Hayır.. Biraz yorgunum. Fazlaca.
Bulamayacağını bile bile arayan insanlara deli mi derler sahi ? Bir kez görüyüm onlar bilmese bile kafi, gerçekten bak.
Kötü olmayı ben seçmedim, biz seçmedik çocuk. Yargılayamazlar beni, bizi.
Artık sadece annem için yaşıyorum ve iki mezar taşının başındayım bolca.
Baba yaşasaydın istemeye giderdik sidelyamı, öyle işte. Hangi hayalin kaçıncı satırı bu devam edemediğim tamdıbına.
Mutlu olmak için ölmemi istiyorlar, ne yapmalıyım ulan ?
Elimde o günün hatırası bir kırmızı kurdela, birkaç madde falan.
Paylaşmayı beklediğim onlarca satır var..
Ellerim kanlanıyo duvarlara attığım yumruklardan, sonra çıkayım şu ringe öleyim bugün diyorum.
Sonra insanlara o zevki tattırmak istemiyorum, tam ölecekken savaşıp kazanıyorum.
Fimlerdeki gibi ha, işte öyle aynen.
Soruyorum aynanın karşısına geçip, değdi mi söyle lan ?
Tamam tamam daha fazla devam etmem.
Karmaşık işte bugünler çocuk, çıkıp gideyim ulan diyorsun ama olmuyor.
Ölümden korkmayan bizler, birinin kalbini kırmaktan korkarız, ne ironiktik değil mi ?
Şehrin arka sıraları, sokakları burası. Züppe kesimin korktuğu hani.
Birkaç tebessüm hatırlamak güzel gelir belki.
Canımsınız çocuk, tek isteğim dikkat etmeniz kendinize.
insanlar gaddar, acımasız. Kandırırlar, sonra zerre arkalarına bakmazlar, giderler.
Umut verirler, aldanmayın.
Bir şey olursa ben burdayım, gücüm yettiğince.
Artık yetmiyor... -
227.
0
-
228.
0Arada giriyim bir şeyler karalıyım diyorum, kalem pas tutmasın hesabı. Olmuyor sözlükte problem var, en iyisi düzelene kadar ara vermek. Yeni bir şeyler karalıyorum üst entry ile eşleşiyor, sql problemlerinin düzeltilmesi gerek.
Bir süre ara çocuk. -
229.
0Çok doluyum çocuk inan çok doluyum, elimi kana mı bulayım ne yapayım ? Hangisini hak ediyor bunlar ?
-
230.
0Eylülü yaşamak için.
-
231.
0Elimi kana bulamadan seni gerçekten sevemem, geliyorum kırmızıyı yaşayarak.
-
232.
0Ben ölümü yendim, geride bıraktım. Kim yıkacak beni yukarıdakinden başka ?
Varsa getirin, karşıma çıkarın. Namlusunda sidelyamın olmadığı hiçbir şey korkutamaz beni.
O da gitti, artık kaybedecek bir şeyim kalmadı.
Gelip bir kere gülse, ölüme kendim giderim ama.
Ben Azraili boynuma urganı geçirdiğim gün geride bıraktım.
Kelimeler yetmez maviyi anlatmaya.
Ama ne yaptılar ? insanlar kandırır çocuk, kandırırlar.
Şimdi gidip ölümü hakeden birini ölümle kavuştursanız hak ettiğini verseniz, doğru olan bu değil mi ?
Ama niye basit olanı yapasın, bunu soruyor insan kendine.
Sevdiği insanın toprağı susar mı lan hiç ona ?
Tüm gün ona bakıyorum odamda bir kavanozun karşısında.
Bu hiç hoş değil.
- Ağlama
• Böyle olmamalı, bu kadar zaman sonra. Böyle saçma şeyleri karşına çıkartmak istemiyorum
- Ağlamanı izlemek istemiyorum, halledilemeyecek bir şey yok.
• Neden ama neden ? Ne sorunu var seninle ?
- Sen güldükten sonra hiçbir sorun yok, gel buraya.
• Ne yapıcaksın peki ?
- Konuşucam
• Gerçekten mi konuşucaksın, yoksa ?
- Başka bir şey olabilir mi ?
Kinimden, sinirimden bir ayrılabilseydim..
Özgür olduğuna inandıracaklar çocuk, lakin değilsin.
Sen kabullenmesinde bağlısındır birilerine, bir şeylere. -
233.
0Her şeyi anlatsam ne olur ? Korkar mısın benden ? Bunu istemiyorum, anlatamam. Bazı kelimeler sır olarak kalmalı.
Hele anlatmaya çekindiğim biri var, kıskanırım kalem kağıttan. Özü saç tellerinin arasında yatan mis.
Hep doğruyu duymak istesekte çekinmez miyiz gerçeklerden ? Ağır gelebilir, hazır değilsindir belki.
Bazen yalanlara inanmaz mıyız ? Onlar mutlu etmez mi bizi ? Gerçekler işinize gelmez çünkü.
1-2 fırt. Bak güzel.
Damardan girerler bazen, gözlerinde hayali.
Hadi şimdi ne yapayım, ne yapalım ?
Hadi itiraf edelim şimdi, etmelisin.
Senin olmayan çok şey istedin bu hayatta, hala istiyorsun. Belki bir zamanlar senindi.
Ama artık değil, niye kabullenemiyorsun ?
Size bir sır vereyim, istanbulun toprağını güzel yapan benim Sidelyamın içinde bulunmasındandır.
Düşmemeliyiz, ama güvenmemeliyiz. Ne büyük yük bu böyle.
Kimse olmamalı, hep uzaktan sevmeliyiz. Neymiş ? Tehlikeliyiz.
Hayır.
Hadi ellerimizi bulayalım tek gerekli olan biraz kan. Sonra temizlenir etraf.
Pisleten sizsiniz.
Kalpleriniz, hayalleriniz, amaçlarınız.
Etinizi sermaye yaparsınız, ne için ? ihtimal. Ne ihtimali ?
Para.
Yok lan böyle, izin yok size.
Anlam kazandıralım maviye, gel. Bulutlardasın zaten, çoktan kazanmış.
Ben de kazandım, bir zamanlar.
Kalp dediğin içinde canan varsa atar.
Yürek olur.
Yürek dediğin can dilediği zaman yanar.
Kalemi güzel tutabilmem ödünç bir lütuf.
Kelimeler bu kadar güzel anlam kazanabiliyorsa gül yüzündür sebebi.
Birkaç tahir duygunun birleşimi, eşsiz.
En tehlikesi mi ? Bu işin simsarları.
Gerekirse savaşırız, korkma çocuk. Yanındayım.
Beşaşetine can olayım, gamzelerine kul.
El ele tutuşan iki candan daha kıymetlisi var mıdır ?
Anlıyor musun böyle işte.. Duygular başka yerlerde, savruluyor.
Biraz haya. insanların ihtiyacı bu.
Ondan biraz pay kapın. -
234.
0* Boş mu ?Tümünü Göster
- Öyle gibi.
Paketi açtı bir sigara aldı..
- içer misin ?
Aldım bir tane. Önce onunki sonra kendiminkini yaktım.
10-20 dakika sessizlikten sonra
• Saatler önce buradan geçtim, bu banktaydın. Hala gitmemişsin, neden ?
- Gözlerimin uzaklara dalmasına sebep olucak bir hikayem vardır belki.
• Bir masal..
• Masalın iyi adamı mısın yoksa kötü mü ?
- Her ikisi, belki.
• Hangisisin peki şimdi ?
- iyiler mi yalnız olurdu masallarda kötüler mi?
• Her masal farklı değil midir ?
- Bazıları.
• Seninki ?
- Neyi öğrenmek istiyorsun ?
• Yanlış bir şey söylediysem özür dilerim. Sadece kendi masalımdan. uzaklaşmak istedim.
- Onunla yaşamayı öğrenmelisin.
• Biraz zor.
- Değiştirme imkanın olsa ?
• Daha zor. Keşke geçmişe dönebilsem. ilk hatamı yapmasaydım..
• Kalbinin hızlı atmasını, onunla yan yanayken karnının ağrımasını bilir misin ? Öyle bir şeyin içindeydim, ilk aşk ilk hayal kırıklığı oluyor aslında.
• Sonradan öğreniyor insan. Biri vardı aynı sınıftaydık. Çok seviyordum, belki öyle sanıyordum. Ama öyle böyle bir çok değil bu, bambaşka..
• Her gün servis gelmeden saatler önce kalkıp hazırlanıyordum, biz kızlar biraz fazla takıntılıyız sanırım. Kusursuz olmasını istiyoruz her şeyin.
• Ama sonradan öğreniyorsun, kusursuz hiçbir şey yok, duygular bile. Onu görmek için okula gittiğimde, bir yanım üzgün kalıyordu aslında.
• Bakışlarını izlediğimde baktığının ben olmadığını farkediyordum, konuştuğu ben değildim. Ama umut taşıyordum hala içimde.
• Bazı duyguların tadı tek kişilikken daha güzel, saflığı bozulunca bambaşka bir hal alıyor.
• Bir gün her şeyin daha farklı olucağını hissederek uyandım. Her şey güzeldi, her zamankinden daha güzeldim o gün.
Gözleri parlıyordu anlatırken, soluksuzca. Yaşıyormuş gibi. Biliyor muyum sonunun ne olacağını ? bilmesem bile her sevenin üzüleceğini biliyorum.
Ama deseniz bunları yaşamama şansınız var değiştirme şansınız var ne yaparsın, herkes tekrar yaşamak ister. Bunlar benliğimizi oluşturur aslında.
Hayal kırıklıkları, ekgiblikler. Bazen kısa süreli sevgiler.
• Çoğu erkek bana baksa bile önemsemezdim, onun bakışları dışındakileri. Ama o gün, o da bana bakıyordu.
• Sınavlar yaklaşıyordu ve notları isteme dönemi yaklaşmıştı sınıfta.
• Erkeklerin haylazlığı her ülkede aynı
Türkiye'de yaşamadığı belliydi, ama nerede yaşadığını hala bilmiyordum.
• Notları istemek için yanıma gelmişti, okuldan sonra buluşmak istiyordu notları bahane edip.
• Aylardır beklediğim şey buydu aslında ama, hemen evet demek olmaz. Biliyorsun biz kızları.
• Gün içinde işimin olduğunu vakit ayırabilirsem ona ulaşıcağımı söyledim.
• Nasıl ulaşabilirsin demesiyle telefon numaramı istedi, bu şekilde başladı masalım.
Dinliyordum merakla, mutlu sonla bitme ihtimali var mıydı ? Olsa burada olur muydu ..
• Bilirsin hızlı gelişti her şey, gözüm bir şey görmüyordu. inanmak istiyor insan o saflığa, ve aklına hiç kötü bir şey getirmiyor.
• Arkadaşlarım beni kullandığını söyleselerde onların kıskanç olduğunu düşünüyordum, doğruları dışardan bakanlar daha net mi görüyorlar sahi ?
• Sevgilisinden ayrıldığını, barışmak için beni kullandığını söylüyorlardı, Kıskandırmak için.
• Olamazdı bu, yapar mı öyle şey.
• Bakışları, o güzelliklerin heyecanıyla bir süredir bıraktığım hep nereyi izlediğini merak edip takip ettiğim bakışları.
• Takip etmemle gözlerinde onu gördüm, ona bakıyordu.
• ilk günler yatıştırdım kendimi, eskiden sevdiğini kolay unutamazdı çünkü insan.
• Ama. Her şey tepetaklak oluyordu yavaşça.
• ilgisini azalmıştı, arkadaşlarıylaydı genelde, beni bir hava atma aracı olarak görüyordu.
• Bakın ben kime sahibim, o benim gibisinden. Herkesin peşinden koştuğu kız benle.
• Ama ben onu sevmiyorum bile, o bunun farkında değil kullanıyorum onu der gibi.
• Şimdi düşündüğümde komik geliyor ama anla işte, çocuksun.
• Bakışların ardından mesajlarını yakalamam uzun sürmedi.
• Her yalanına inanmam, ne utanç.. Kandırabiliyordu beni, neden ? Madem sevmiyorsun ?
• Hiç sevdiğinden iğrendin mi , nefret ettin mi ?
Bakıyordum öylece, konuşamıyordum.
• Ben ettim. Benim elimi tutmasından sonra sevindiği anı hatırlıyorum. Nereden nereye.
• Eski sevgilisini öpüyordu.
• işte yıkılan bir hayal, masal.
• Değiştirmek isterdim, ilk hatamı yapmamak isterdim diyorum kendime bazen, ama bir ilk olmak zorunda. Öyle.
• Belki doğru kişiyle olsaydım insanlara karşı olan duygularım bambaşka olurdu.
Alman bir anne Türk bir babanın kızıymış Alis. Almanya'da büyümüş, babası vefat ettikten sonra buraya gelmiş.
Bilirsin çocuk alışık olduğumuz kız tiplerini, öyle değildi o. Farklıydı biraz. Anlatıcak bir şeyleri vardı, anlatmak istediği.
Sustuk bir süre, uzaklara baktık.
Yağmur başlamıştı, çantasından şemsiyesini çıkarttı.
Islanmayı sevsem bile o farklı bir şey istiyordu.
Tutmamı rica etti, elime uzattı, elime temas ettiğinde hafif bir tebessüm vardı yüzünde.
Kırılmıştı, incinmişti, güçsüzdü. Ölüm ve hayal kırıklıkları birleşince güç olur her şey.
• Yağmur damlalarını izleyelim, ama ıslanmadan. Farklı olalım onlardan. Siyah ve beyaz gibi. Beraber ama uzak aslında.
Omzuma yaslandı, siyah eldivenleriyle koluma girdi.
Kulağıma fısıldıyordu
• Sana güvenebilir miyim ?
Bana güvenen insanları sonu malumken ne diyebilirdim ? Ama bir hayal kırıklığı daha yaşatamazdım.
- Evet
dedim sadece.
• Biliyorum
demişti. Garip bir hava, garip bir tad.
• Yağmur damlaları gibiyiz, herkes farklı yerlerde. Öylesi daha iyi aslında. Birleştiğimizde sel gibi oluyoruz, taşıyoruz, kırıyoruz. incitiyoruz.
Konuşmayı sevmesem bile birinin bir şeyler anlatması güzel geliyordu, insan başka renklere bürünüyor.
Ve en güzeli sessiz kalmam onu rahatsız etmiyordu, dert etmiyordu bunu. Olduğum gibiydim, kendim.
• ikinci geçişim için gelirken hala burada olmanı istemiştim, çokta kötü bir gün değil aslında.
• Hiç birisine anlamsızca güvendiğin oldu mu ? Nedenini anlayamıyor insan, ama kendini rahat hissediyor onun yanında.
Susmuştu, yağmurdaydı.
Döndü biraz sonra.
• Senin masalın ? Hala düşündüğüne göre finali oynanmış olamaz. Değiştirmek istediğin bir şey var bence .
Öyle miydi, değiştirebilir miydim ? Hafızamın türlü oyunları vardı bana, olamazdı bu.
- Sürgündeyim, sürgünün bitmesini bekliyorum.
• Ne zaman peki ?
- Ne zaman isterse..
Sessizlik.. -
235.
0Bir sabah çocuk, bir sabah.Tümünü Göster
Uyanırsın ve her şey değişir.
Herkes sana düşmandır, rüyalarında göremeyeceklerin gerçektir.
Günaha bulanmışsındır.
Kader gülüyordur. Bak, artık oyunumda sıranı savdın der gibi, 'elde ettim istediğimi..'
'Şimdi sen beni değil ben seni yazıcam..'
Hissettiklerimi hissedebiliyor musun sende çocuk ? Çünkü amacım bu, istediğim.
Elinde biraz kan, biraz mavi.
Kafan karışıktır, bilmiyorsun.
Bir yanda hayatın sana sunduğu kareler.
Bir urgan, ondan kalan gömlekte kan izleri, mermi kovanları.
Bababan kalan bir kol saati.
Ölümden mi korkuyorlar yoksa dirimden mi ?
Anlamıyorum, niye böyle ?
Biraz daha kan, yerlerde, parkelerin arası falan.
Bir tablo başındasın, bakıyorsun. Saatlerce
Çamaşır makinesini izleyen o çocuk gibi hani, aynen öyle.
Bir akvaryuma karşı..
Gidiyorlar, bakıyorsun.
Tebrikler, sen de bizdensin.
Sar başa sar sar sar.
Anladın sen.
Çeek.
Kahramanın değilim lan artık senin, başını belalardan kurtaramam artık.
Yokum ben, bıraktım.
Bir sokak ortasındayım. Karşımda o.
Yürüyorum, belki kan bulaşır ellerime, birazda günah.
Görüyor musun ?
Ayaz var. Gecenin karanlığı, güzel.
Yanına gidiyorum kayboluyor. Gel dercesine, biraz daha ileride.
Koşuyorum.
Bitsin artık.
Kabullen lan artık çocuk, kimse kimseyi sevmiyor. Bak yok öyle bir şey.
Herkes için önce kendisi gelir, kabullen.
Kahmaranın kendinsin.
Hayat basit olduğu kadar gariptir. Zorlaştıran bizleriz, yalanlara inanıyoruz mutlu olmak için.
Aslında her şeyin doğrularını biliyoruz.
Alınma, alınma.
Bir lan de bağır içinden geldiğince.
Doğruyu bul şimdi.
Karşılaşalım mı bir gün ?
Doğruları kabullendiğinde.
Anlatıcam dinle.
Cebinde paran varken senin için ölen o kız hani elini tuttuğun.
Kaybolacak, ne zaman mı ? Senden daha zenginini bulduğunda.
Çocuk salağa yatmak işine geliyor insanların değil mi ?
Öyle mutlu çünkü ademoğlu.
Bir insan kaç farklı maske takabilir.
Giderken bugün yolda baktım öyle, suriyeli ufak çocuklar dolanıyordu etrafımda.
Günahlardan habersiz, genç kızların onlardan korktuğundan da.
Onlar günahsız be abla, suçları ne ?
içlerinde bulundukları durum hakkında en ufak bir fikirleri yoktu, oyun oynuyorlardı kendilerince.
Tuttum birini, asık bir bakışla baktım suratına. Korktu hemen.
Onun gözünde oyununu sevmemiş bir yabancıyım belki.
Bir şey yapıcağımı sandı, sonra sıktım yanaklarını hafif bir tebessümle.
Yandaki bakkala girdik, aldım bolca bir şeyler.
Neye yarar be çocuk, hayatını değiştirebilir miyim ?
Umarım arada beni hatırlayıp insanlara kin beslemezsin ufaklık.
Ben hepimizin yerine yeterince besledim son senelerde, bir faydasını göremiyorum. -
236.
0Bu ara ne mi yapıyorum ? Baya bi sorguluyorum.
Niye niye niye ? Ne yapıyoruz böyle ?
'Ve iyi biliniz ki, mallarınız ve evlatlarınız birer imtihan aracından başka birşey değildir. Allah katında büyük ecir vardır.'
'Mal ve oğullar, dünya hayatının süsüdür. Bakî kalacak olan iyi ameller ise, Rabbinin katında, sevabca da hayırlıdır, ümid yönünden de daha hayırlıdır.'
' Biliniz ki dünya hayatı bir oyun, bir eğlence, bir süs ve kendi aranızda övünme, mal ve evlat çoğaltma yarışından ibarettir. Bu, tıpkı bir yağmura benzer ki; bitirdiği ot, ekincilerin hoşuna gider, sonra kurur, onu sapsarı görürsün, sonra çerçöp olur. Ahirette ise çetin bir azab; Allah'tan mağfiret ve rıza vardır. Dünya hayatı, aldatıcı bir zevkten başka bir şey değildir. '
' Doğrusu mallarınız ve çocuklarınız sizin için bir imtihandır. Büyük mükafat ise Allah'ın yanındadır. '
Bu satırlarda çok şey yatıyor, inanın bana insanları anlayamıyorum. Bakıyorum öyle izliyorum garip bir şekilde.
Sonra satırları okuyorum, tekrar ve tekrar. Bunların neden yazıldığını yavaşça anlıyorsunuz, insanların tamamen paraya endeksli olduğunu sadece ve sadece kendilerini düşündüğünü gördükçe
Ne mi anlatmak istiyorum, onlar gibi olmayın. Karakterinizi satmayın, benliğinizden ödün vermeyin, pişmanlıktır bunlar. Yıllar sonra sizi ağzınızdan çıkanlarla anacaklar. -
237.
+1Hazırlan, çakmak, ateş.Tümünü Göster
Bir fırt.
Bir sır, sadece gerçek aşıkların bildiği, onların arasında olan.
Sizin öğrenmenizde bir mahsur yok, artık hayatımın bir parçasısınız.
Yaklaş.
iki..
Milyonlarca yıl önce Rab kainatı yaratırken o eşsizliğiyle, tüm güzelliğini yansatırken ruhlar hazır beklermiş cennet bahçesinde.
Nefsten uzak. Temiz, beyaz.
Biraz mavi..
Sınav başlamadan önce hazır bırakmış ruhları Tanrı, son bir gün.
Sonsuzlukta milyarlarca ruh, özgürler.
Sadece 1 gün.
Şelaleler, dağlar, ovalar, ağaçlar, çınar ağaçları. Hepsini hayal edip gerçekmiş gibi yaşayabileceklermiş.
Bir rüya gibi.
24 saatlik bir rüya.
içlerinden erkek olan bekliyormuş bir köşede, rüyasına onu ortak edecek biri çıkar diye.
Yalnızmış..
Bir gülüş sesi, bir daha.
Başkasının rüyasına dahil olduğunun farkında olmadan.
Gökkuşağında kayan o kız. izlemiş, dakikalarca.
Ya biterse, en güzel anında ? Ne yaparım demiş kendi kendine.
Bilirsin çocuk, rüya en güzel anında ya biterse ?
Var mıdır dönüşü ?
Aşk yüz hizasındadır unutma çocuk, bu dünyalık bir tavsiye.
Bir şelale hayal etmiş çocuk, yanına çınar ağaçları, bizimki gibi değil sonsuzluğa uzanan.
içinden kelimeler, şiirler akan bir şelale. Kıza hangi kelimeyi söylerse söylesin yetmeyeceğini, yeterli olmayacağını düşünüp duruyormuş.
O hangisini beğenir ?
Bir kelebek gibi uçuyormuş kız, kelebeğin özgürlüğünden ne olur ?
Uçmuşlar beraber, nehirlerden akmışlar, şiirlerin içinden geçmişler.
Ve sonra konuşabilmiş çocuk, gel demiş. Ağzından akıyormuş artık kelimeler.
-Gel.
Kız izlemiş, takip etmiş. Nehirlerden akmışlar Dünya diye bir yere. 24 saat sonunda bir gün gidecekleri yere.
Saatlerce..
Dünyanın en güzel yerlerine uçmuşlar, belki istanbul belki Paris. Ne önemi var adının ? Onlar için neydi belki adları ?
Bir şelalenin yanındaki çınar ağacındadır belki.
insanlar bilmesede, nefslerini yenenlerin içinde ulaşabilecekleri saf ve temizliğin olduğu bir parça varmış.
Yoksa nefs olmadan bu iki can nasıl bir olabilirler ? Duyguları birleştiren bir parça..
Çocuk burada buluşalım demiş, güçlükle.
Tam burada.
Korkmuş kız, bunu başaramazlar diye.
Zaman bitiyormuş.
• Nasıl ?
- Bilmiyorum ama başarabiliriz.
• Lütfen doğru olabileceğini söyle
Yalan söylemeyi bilmezlermiş ki, ne yapsınlar ?
Yaratıcılarının onları izlediğinden habersiz, düşünürlerken.
Yaratıcılarından bir dilek dilemenin son çare olacağını düşünmüşler.
-Tanrım bize sonsuzluğu bir günlüğünede olsa vermenin bir sebebi olmalı.
Beklemiş çocuk.
- Biliyorum oradasın, senden tek isteğimiz aynı zaman diliminde var etmen bizi.
- Birbirimizi bulacağımıza söz veriyorum, veriyoruz. Başarıcaz bunu.
- Lütfen bizi yoklukla sınama, bizi var etmen için yalvarıyorum sana.
Bu iki ruhun bir günlük aşkı etkilemiş Tanrılarını.
izin vermiş aynı zamanda yaratılmalarına.
Çocuk elini tutmuş kızın. Tam burada demiş, birbirimizi bulucağımız yer, tam burada.
Rab belkide nefs olmadan birbirine aşık olan bu iki özgür ruhtan etkilenmişti, kim bilir ?
Neredelerdir şimdi, hala bekliyorlar mıdır ? Yoksa çoktan kavuşmuşlar mıdır sonsuzluğa.
Sevdiğinizi bir daha görememe ihtimali nasıl bir şey ?
Anlayabiliyor musun çocuk ? -
238.
0
-
239.
0
-
240.
0Dün ekgib girilen entrynin tamamı...Tümünü Göster
http://www.youtube.com/watch?v=MwBlO7NwgYk
Bir pazar sabahı.
Sağ dizimde kızım, saçlarında kırmızı kurdela.
Annesinin özenle bağladığı.
Gamzeleri mi ? Annesininkiler gibi.
• Baba parka gidelim mi bugün ? Gerçi annem beni zütüreceğini söyledi ama sen de gelir misin ? Gelmeyeceksen küsücem ama baştan söyleyeyim.
- Ee gelmeme ihtimalim kalmıyor bu durumda ?
• Evet
- Çok işim var ama kızım, başka zaman gelsem
• Başka zaman istemiyorum ama.
Bir gazete sayfası daha çevrilir.
• Anne..
Fay hatlarındayım sanki hayatın. Anne demesi.. Garip bir duygu.
Orada, bana bakıyor. Gülüyorum sebepsizce. Bilmiyorum neden ?
Ayağa kalkıyorum, ona yürürken kızım ayağımda. Gitme baba cevap vermedin daha ama diyor.
Alıyorum kucağıma. Yaklaşıyorum ona.Yanına gidiyorum, dokunuyorum.
Garipsiyor, onu çok özlediğimi hissediyor ama anlam veremiyor.
Gülüyor, şaşkınlıkla. Gamzelerinin çukuruna bakıyorum. Bir tarafta kızım.
- Dur. Sessiz ol ama.
Sarılıyorum, kokluyorum bolca.
- Al bu tabakları sofraya zütür bakalım, park işini düşünebilirim ona göre' diyorum küçük meleğime.
Masmavi.
Pıtır pıtır yürüyor yavaşça, yüzünde mutluluk.
Gözlerine bakıyorum sidelyamın.
-Kahve içelim mi ?
40 yıl hatrı var mı sahi ?
Kahvelerimizi alıp sofraya geçiyoruz.
insan her gün yaşadığı bir şeyi özler mi çocuk ?
O da anlamıyor..
Dertleri bir tasa koyup kaldırıyorum rafa.
Elini tutuyorum sofrada.
Hadi diyorum. Hadi.
- Gidiyoruz.
: Nereye sevgilim böyle
- Gel sadece.
Tutuyorum bir elimde o kucağımda melek.
O çınar ağacına gidiyoruz.
- Hatırlıyor musun diyorum ?
Gözleri doluyor.
Öpüyorum yanağından. Yürüyoruz.
• Baba burası park değil ama, parka gidicektik hani ?
Salıncağını kuruyorum meleğin.
Sidelyama bakıyorum, yüz hatlarına.
Bir rüzgar esiyor, şalını atıyorum sırtına.
Elinden tutuyorum.
- Mutlu musun ?
Bakıyor biraz şaşkınlıkla.
• Evet sevgilim
diyor ardında.
• iyi misin sen ?
Çok iyiyim diyorum, gözlerim doluyor.
-istediğin gibi mi her şey ? diyorum.
• Sen yanımdasın, bebeğimiz yanımda. istediğim her şey burada.
• iyi misin gerçekten ? Bir şey mi var benden sakladığın ?
Bakıyorum gözlerine.
- Yo hayır. Sadece, sadece.
- Emin olamıyorum bazı şeylerden. Seni ne kadar sevdiğimi, değer verdiğimi sana yeteri derecede gösteremedim gibi geliyor.
• Niye böyle düşünmeye başladın, mutsuz gibi mi gözüküyorum. Seni üzecek bir şey mi yaptım ne olur söyle ?
- Bunu unut. Sadece, bazı şeyleri anlamanı istiyorum. Şu hayatta, sen benim gerçeğimsin. Her şeyimsin.
- Yaşayabileceğim tüm mutluluk sensin. Aklına geldiğimde seni sevmediğimi düşünme ne olur.
- Elini ver bana.
- Bak şu elin elime değerken yapamayacağım şey yok, tek gülüşün için, tek göz yaşın için yapamayacağım hiçbir şey.
Gözlerime bakıyordu.
• Sevgilim.
Ağlıyordu, anlam veremiyordu bunca şeye.
- Şşhh.. Gel buraya. Sadece ekgib kalmasın diye söylüyorum bunları sana.
- Sepya da ki halimi hatırlıyor musun ?
Gülümsedi
• Unutamıyorum.
• Hatırlıyor musun gerçekten o günü ?
- Her şeyiyle.
• Tesadüfen orada değildin biliyorum, bu sefer de inkar etme ama.
Gülüyordu, gözleriyle.
- Benim seninle olan hiçbir anım tesadüf değildi Sidelyam. O gün dakikalarca seni bekledim orada, gecikmiştin ilk defa.
- Merak ediyordum, belki gitmem gerekli diyorum kendi kendime. Yapmamam gerekli gibi. Sonra yendim içimdeki o fısıltıyı. Bekle dedim, o gün bugün.
- Sen indin arabadan, bakıyordum. Öyle bi bakıyordum ki geleceğim bu der gibi.
- insanlara bağırmak istedim o gün, bakın işte geleceğim orada gidiyor. Bu yolun kaldırımlarında.
- Deli desinler farketmez. Beni gördün sonra, anlamıştım konuşmak istiyordun senle.
• Yalaan.
Elimi tutuyordu.
- Ne yapsam bilemiyordum, takıldım peşine ama ne yapmalıydım. Kırmam gerekliydi bu cesaretsizliğimi, tek sana karşı olan.
- Bu salak o yolda senden başkasını görmüyordu. Koskoca bir cadde ve bir tek sen vardın. Sadece sen.
- Güneş sana yansıyor, sen güneşsin. Koskoca binlerin içinde sadece sen.
Gözlerime bakıyordu sıcak bir tonla. Aşıkmış gibi, aynen işte.
- Sonra o işaret, beklediğim. Layla, yerdeydi. Çocuğun teki şalını almaya çalışırken elinden nasıl aldığımı bir bilsen.
- O benimdi, benim işaretimdi, senin değildi. Bırakması lazımdı, bu benim şansımdı. Geleceğimdi.
- Bilerek düşür müştün di mi ?
• Hiçte bile
- Yürüdüm...
• Sonra yanımdaydın, bakar mısınız dedin, herkese meydan okuyan o çocuk gitmiş bambaşka biri gelmişti.
• Bakar mısınız dedin ? Gözlerime bakıyordun, utanıyordun belki. Utangaçlık asillerin beslediği bir duyguymuş sevgilim.
• Anladım o an, ve insan sevdiğinin gözlerine bakarken bir başka bakarmış. Biliyordum artık.
Şalı elimdeydi.
- Şalınızı düşürmüşsünüz
• Hem geç kalıyorum, hem eşyalarımı düşürüyorum. Teşekkür ederim.
- Gittin sonra. Sana baktım, öylece sana baktım. Saatlerce..
- O bastığın basamakları yapana teşekkür etmiştim..
• Seni seviyorum.
Sarıldım bir kez daha.
Melek geliyordu, aramıza. Küçücük kollarını açıyordu. Yeni uçacak bir kuş gibi.
- Bu çizik nasıl oldu ?
• iki sene önce hatırlamıyor musun ?
- 2 sene mi ?
Geçmişi düşünemiyordum, kafam çok karışık.
Birazdan kaybolacaktı tüm her şey, biliyordum.
Başımı ellerimin arasına aldım bir süre.
-Gel yanıma otur ama gitme sakın.
• Gitmiyorum sevgilim, burdayım.
- Gideceksin işte, neden kandırıyorsun beni ? Bizi seneler önce bitirdin sen.
- Kurduğumuz hayaller, orada mı hala ?
- Bak kokun gerçek, ama geri kalanlar..
Canım yanıyor çocuk.
insan çok sevdiği birine kızabilir mi bu kadar ?
Bir anda kızımısın annesi olan Sidelyam gidip senaryo değişmişti, kan bulamış elbisesi gelmişti üzerine.
Beynin oyunları. Rabbim sabır ver.
Mutluluk satırları gidiyordu, dram başlıyordu bir anda. Nasıl bir karmaşa bu ?
• Yanında olmayı ne kadar çok isterdim biliyor musun ?
• Tek avuntum yanımda senin olmandı,o an kendimi avutabildiğim tek şey buydu.
• Yok olurken varoluş nedeniyle beraber olması insanın nedir bilir misin ?
Beynim bana bu oyunları oynadığı için şanslı mıydım tam aksi mi ? Damarlarım donuyor, parmaklarım uyuşuyor.
Kaç kez ölüp kaç kez dirilebilir bir insan ?
Sahi bedenin canlı olması yaşıyor sayar mı bizi ?
Komada kalan binlerce insan, yaşıyor mu ki ?
Hayat böyledir işte çocuk, kandırılırsın. Kurduğun hayalleri kurmana sebep olanlar yanında olmaz bir an gelir.
Suç belki senindir belki onun belki başkalarının.
Sonra o hayalleri yaşamaya çalışırsın tekrardan.
Kendini bir teras katın parkelerinde bulursun, aralarına kan bulaşmış hani.
Aynen kardeş aynen çocuk, işte o.
Ayağa kalkamazsın hani başta.
Düşlersin, gerçek miydi ?
Farkı ayırt edemezsin.
Herkesin korkuları vardır çocuk sadece bazıları belli etmez.
işte o korkulardan biridir o rüyaya geri dönememek.
Gözlerin buğulu bakar, tavana bakar durursun saatlerce.
Gerçek olsaydı lan dersin.
Sonra çıkarsın trafiğe kendi canını tehlikeye atmak yetmez başkalarının da atarsın.
Yanlıştır.
280 basarsın azraille baş başasındır. Beraber yürürsünüz o yolda.
Olsun bitsin ulan dersin. Olmaz işte.
Ama yaşadıklarınızdan dolayı o yanlışları yapmaya hakkınız vardır belki.
Annenizin yanınızdasınızdır.
Sizi gördüğü gibi sarılır. bir gün bile görmese bir ay bile görmese delicesine özler.
Sonsuz güven duyar çünkü size.
Aç mısın der hemen.
Bakarsınız gözlerine.
Anlar hemen, gözlerinizi. Belli etmez ama moralinizi bozmamak için.
Canım yanıyo anne, bu aşk bambaşka bir şeymiş demek istersiniz.
Gidemiyorum, özlüyorum ama gidemiyorum dersiniz. Gözleriniz onun toprağına bakar bir kavanozun içindeki.
Konuşamaz anneniz.
Annenizin dizlerine yatarsınız sonra, bacaklarında uyuturdu geçmişte sizi.
Özlersiniz o günleri biraz.
Uyuya kalırsınız öyle güçsüzsünüzdür işte.
Uyandığınızda her şey bambaşka olsun istersiniz.
Günaydın oğlum desin anneniz istersiniz size. Sevdikleriniz bir toprağın altında değilde yanında olsun istersiniz. -
241.
+1https://www.youtube.com/watch?v=dJYBqWCVww8Tümünü Göster
Küçüklüğüm.
Sana kolay tabi hayat, 4 oda 1 salon evde büyüyüp her akşam yemeğinde ailenin yanında olmak.
Şimdi bak bir çocuk düşün. Daha 12 yaşında, eve gidemiyor pgibolojisi çökmüş.
Hep bu yüzden yıllarım kayboldu.
Bir park bankında o çocuk, geceyi orada geçiriyor bolca. Gözleri şişiyor, okula gittiğinde arkadaşları tarafından dışlanıyor.
Muhtemelen aileleleri görüşmesini istemiyor onla.
Sonra sokak ortamında çocuklarla tanışıyor.
Sen bunları yaptıkça annen kahroluyor, kafayı yiyor evde.
Yataklara düşüyor kadın.
işte sen o gecelerde park banklarında bıçak sallamayı öğreniyorsun.
Daha kaç yaşındasın, 12 ulan 12.
Neler gördü bu gözler.
ilkokulda sizi seven bir kız vardı hani, bak geldi gözlerinin önüne. Hatırlıyor musun ilk seni seviyorum dediğini ?
işte o kız sana seni sevdiğini korkarak söylüyor ailesi öğrenir diye.
Sonra bir gece o çocuklar gel diyor gel. Çok güzel bir iş var.
Baban evde diye eve gitmediğin bir gece yine. O evde olmasa gideceksin ama gitmiyosun işte lan. Gitmiyosun.
Her adımında kalbine bir yük biniyor giderken.
Gitmiyim dönüyüm diyorsun anlıyorsun bir şey olacağını.
Gitme işte be çocuk gitme, niye gidersin ?
Yanındaki çocuklar bir fırt uzatır.
Aklına gelir annenin sana görüşme dediği kötü çocuklar.
Gülersin içinden kahkaha atarsın.
Ağlarsın sonra.
Annenizin kollarında uyumak istersiniz.
Düşersem üzülme anne.
Cesaretiniz yerine gelir sonra. Bir duman daha.
Bir dükkana gidersiniz beklersiniz içerisinin boşalmasını.
Sonra dükkan boşalmıştır içeri girmeye hazırlanırsınız.
Kırıp kapıyı girersiniz içeri.
Girme işte çocuk, girme. Yapma bunu çocuk.
Dükkanda saklanan paraları bulacaklarmış.
Dükkan sahibi kötü biriymiş zaten. O yüzden giriyormuşuz.
Öyle tabi.
Dükkanda yatıya kalmış biri çıkar sonra arka taraftan, bakar size. Silahını çeker size doğrultur.
Sonra yanındaki çocuklar ağlamaya başlar abi yapma der. Bizi affet derler, biz küçüğüz derler.
Adam bırakır silahı acır bunlara.
Acıma be abi, acıma.
Sonra o çocuklar bıçağı o adama saplar, niye yaptın bunu be çocuk ?
Sana acıdığı için mi yaptın bunu ?
Bakarsın öyle mal gibi. Kalbine bir burukluk oturmuştur.
işte anlarsınız dıbına koyim o sizi seven kızın sevdiğini size söylerken neden korktuğunu.
Sonra devriye gezen polisler şüphelenip sizi yakalarlar.
Bir ekip arabasında saatlerce dayak yersiniz gidersiniz bi karakola.
Bi onların üstüne başına bakarlar bi benim.
Garip gelir, nereden aldığını-çaldığını- sorarlar aslında.
Yumruğunuzu sıkarsınız, gücünüz yetmez ama.
O ufacık çocuğun gözleri gerçekleri anlatır aslında ama yetmez.
Sonra saatlerce süren işkence gibi saatlerden sonra babanız gelir sizi almaya zorla çıkartır sizi oradan.
4 saatlik yolculuk yaparsınız nereye gittiğinizi bilmeden.
20 metrekare bir odaya gidersiniz ulan 20 metrekare.
Üç ay.
Üç ay çocuk
Tam üç ay orada kalırsınız. Anneniz, yok.
Okul, yok.
Arkadaşlarınız yok.
Uyku yok.
Temizlenecekmişsiniz.
Ruhunuz, kalbiniz.
Baba temizliğe ihtiyacım yok be, sana ihtiyacım var.
Orada yemeklerinizi getiren bir kişi vardır, günde 3 kere onu görürsünüz.
Anneme haber ver dersiniz, gelsin beni alsın dersiniz.
Duymaz sizi. Duymaz dıbına koyim duymaz.
O huur çocuğu sizi duymaz.
Babanız gelir haftada bir.
Baba beni almaya mı geldin ? dersiniz, koşarsınız sarılmaya.
Ölüp ölmediğinize bakmaya gelmiştir aslında.
Baba dersiniz, evimi özledim. Anlamaz işte.
Sonra bir gece amcanız adresinizi bulup çıkıp gelir adamlarıyla sizi almaya. O sizi duymayan huur çocuğuna hayatı zindan eder orada.
Tek bir lafınızla öldürecektir onu. Acırsınız işte, acırsınız.
Kucağına alır sizi, aslanım der. Aslanım benim der size lan.
Sarılırsınız, amca dersiniz. Çok özledim seni.
Vücudunuzu görür sonra. O adamın gözlerinden yaş gelir.
Oğlum der size.
Babam nerde dersiniz, işi varmış oğlum der.
O da gelsin dersiniz.
Çocuksunuz lan işte, çocuksunuz.
Dayanamaz işte.
Üç ay çocuk, gördüğünüz sadece dört duvar.
Pencere istersiniz, pencere lan sadece. Dışarıyı görmek istersiniz.
işte Dünyanın renklerine küsersiniz o zamanlar daha.
Sonra bu bağımlı Sidelyasına bu kadar neden bağlanıyor dersiniz, renklerinizi o geri vermiştir size.
Ne demek bilir misiniz insanların size sağır olması ?
Özledim çocuk, çocukluğumu değil ha. Masumiyetimi özledim.
Dört duvar arasında bana sağır olan o insanların yitirdiği masumiyetimi.
Renkleri özledim.
Maviyi özledim. -
242.
+1https://www.youtube.com/watch?v=v_C1GXC7misTümünü Göster
Beyaz bir önlükleyim, kefenden hallice.
Işığa doğru koşuyorum, gücüm tükeniyor.
Durmuyorum, yürüyorum ayaklarım izin verdikçe.
Yanlarımda maviye boyalı duvarlar, altımda bulut.
Üstüm kızılımsı sonsuzluğa uzanıyor.
Ah kalbim, atmıyorsun, hangi yaradasın ?
Ölümle yaşam arasında kalmış biri gibiyim, araftayım.
Çocuk sesleri geliyor, bir parktayım sanki. Sonra çığlıklar.
Bakışlar görüyorum, kötü baya. Öldürmek istiyorlar, sinirli baya.
Kinli bakıyorlar çocuk.
Düşüyorum, yerdeyim. Yanımda bir ayna.
Çocukluğumda düştüğüm o yolları görüyorum dizlerim oluyor bolca kan ve yara.
Kalkıyorum.
Aynalar beliriyor ardı sıra, hepsinde bir hayat hikayesi.
Hepsinde aklımda yer etmiş anlar.
Biliyorsundur zaten çocuk beyin gözlerin gördüğü her şeyi kaydeder ve bir yerlerde bekletirmiş.
Gerektiği zamanlarda ortaya çıkarır.
Çok muhteşem bir sistem, bu kusursuzca yapıyı yapması anca usta bir yaratıcının eseri olabilir diyorum kendi kendime.
Sonra beynimin oynadığı oyunlarda hep neden sevdiğimin yeri var anlıyorum, gerektiği zamanlar demiştim ya.
Hep gerekiyor bana o anlar.
Hayaller ve gerçeklerin arasındayım.
Bir aynaya daha bakıyorum, bir hastane odasındayım.
Başımda annem, ağlıyor.
Üzülüyorum, ne kadar güçsüzmüşüm.
Adalet mi bu ?
Annecim ellerimi bırakma.
Ben de seni ölmedikçe bırakmam.
Ama özür diliyorum güçsüzüm, sidelyamı koruyamadım ya senide koruyamazsam ?
Gitmem gerek, burası fazla ağır oldu.
Ama söz ver annecim, ağladığımı kimselere söyleme.
Koruyamamaktan korkuyorum sevdiklerimi.
Bu yüzden ringe çıkıyorum bazen anlıyorum.
Korkusuz gibi görmek istiyorum kendimi.
Ama öyle değil işte.
insan kendini kandırmaya çalışıyor.
iyi bir insan olmak istiyorum.
Aynalarla dolu başka bir odadayım daha sonra,
Karanlık bir tabut, sahi nasıl ışıldar ki ?
Buralar..
Bu gece kafam iyi değil kardeş, tamam mı ?
Antika bir telefon var karşımda, yağmur yağıyor elimde kitabın dökülen sayfaları.
Kitabın arasında birkaç damla mavi, birkaç damla kan.
işte öyle, gel.
Bekliyorum dedim defalarca, gel.
Şşş.
Telefon sesi geliyor inceden, hani filmlerde haber beklerken antika telefonların bir çalış melodisi vardır.
O işte.
Ölümü hatırlatıyo bana.
Bekliyorum haber gelmesini.
Bir kapıya, bir telefona bakıyorum.
Sonra şehrin manzarasına dalıyorum.
Gel diyor, gel.
Gözlerim kapanıyor, yorgunum.
Hafiften gözlerimi açtığımda saate gidiyor gözüm 3 ü geçiyor.
Tekrar dalıyorum.
Sabah ezanıyla uyanırken çalmaya başlıyor.
Elimi uzatmaya çekiniyorum, açıyorum sonra.
Bekliyorum öyle, o da öyle.
Sanki iki tarafında söyleyipte içine attıkları var, susuyoruz öyle karşılıklı. Boğaza karşı.
-Orda mısın ?
• Gelemez misin ?
- Sen gelebilirsin bir gün, ama daha değil. Gitme.
Gözlerim açılıyor bu sefer gerçekten çalan telefon sesiyle, ufak bi hayal bana ne anlatmaya çalışıyordu..
Ya gerçekse, beni korumaya çalışıyor mu yoksa sidelyam hala ?
Telefonu açıyorum bir adres veriyorlar, gel diyorlar. Gitme demişti.
Yere damlayan birkaç damla kan.. Burnumun kanaması tekrar başlamıştı bu aralar.
Artık neyin hayal neyin gerçek olup olmadığını anlayamayacak hale geliyordum.
Tamamen mavi bir odadaydım, amcamın evlerinden birinde benim odam.
- Yanımda olmaman yanlış beni duyuyorsun biliyorum, sus dinle beni. Konuşmama gerek yok, kalp atışları anlatır bazen.
Bomboş bir oda, siyah bir tek kişilik koltuktayım. Pencereye doğru bakan..
istanbul bana içini dök, anlat bakalım. Son defa dertleşiriz belki.
istanbul bazen martı sesleriyle, bazen dilencisiyle, bazen tinercisiyle, bazen bir fahişesiyle içini döker.
Hepsinin ilginç hikayeleri vardır kesinlikle.
Çıktım turluyorum banklar bakıyor, ben onlara. Kesinlikle bu bankları birileri çok iyi hatırlıyor, bak emin ol çocuk.
Her aşığın bir hatırası vardır banklarda yareniyle. ilk defa elini tutsak, gelseler.
Saate bakıyorum daha 5 e gelmediğini görüyorum, ya duyduğum ezan sesi ?
Sahi bu sefer miydi her şey, bitiyor muydu ? Ne ifade ediyordu..
Hayal gördüğümü kabullenmek bile istemiyordum, ölümümün ipucuydu bu.
Hoşgeldin diyor, sorma kaldırımlar nasıl konuşur mu diye, konuşuyorlar işte.
Okulun önüne gidiyorum. Ateş oturmuş takıldığımız yerde yine kavgalı kafasındakilerle.
Koşarak yanıma geliyor, napıyor bu ?
- Kardeşim napıyorsun, ne bu hal ?
Koluma giriyor, napıyor böyle ? işin garibi konuşamıyorum..
Sendeliyormuşum. Öyle diyor, öyle değil.
Dostum diyo, susuyor bi süre.
-Kardeşim napıyosun kendine. Öldürecek misin sen beni, söyle kardeşim istediğin ne ? Ne ulan amacın ?
Bakıyorum öyle, gözlerim seyiriyor.
• Yanıma gel Sidelya
diyebiliyorum güçlükle.
Ateşe bakıyorum, gözleri doluyor. Ağlıyor öyle, niye ağlıyo bilmiyorum.
Sarılıyor bana, yapma kardeşim diyor. Yapma, kaç kez ölebilir bir insan diyor.
Neden bahsediyor, ölüm kim ? Bize bulaşmasın, mutluyuz böyle.
Sokak lambaları sönüyor bir an.
• Korkma Sidelyam.
-Öldü ulan öldü, yeter artık. Biz de mi ölelim ? Ne istediğin, git ulan bu şehirden git ülkeden git, diyorsun her fırsatta gidicem diye bırakamıyorsun ya sonra bir ölü yüzünden.
- Git dostum, git kardeşim. Gerçekleri kabulleniceksen git. Ailene, seni sevenlere eziyet etmeye hakkın yok. Öldü, öldü kardeş,Öldü dost, öldü yoldaşım benim.
- Bir ölüyle yaşayamazsın bir bedende. Kaç ruh sığar buncacık yüreğe ? Yürü ulan, gel benle.
Koluma giriyor, napıyor böyle anlamıyorum hiçbir şey. Sidelyamı üzüyor böyle.
Mezarlığa gidiyoruz, ölülere neyi sorabiliriz ki ?
Maskelerin düştüğü yerdir mezarlık, gerçek aslında.
Giriyoruz biz bizeyiz, ölülerin diyarındayız.
Yürüyoruz, konuşuyor ruhlar aralarında.
Merak ediyorlar bizi, kim bunlar kim, kim ?
' Niye geldiler
" Neden buradasınız ?
Ahhh, sesler. Susun.
Yağmur yağmasa.
Çakmak nerdeydi çocuk ?
Yak, ışık ver.
Bir mezar taşının başındayız, bak diyor Ateş
- Görüyor musun ?
- Beyaz bu kardeş, ölümün beyazı.
- Oku, oku kardeş.
Gözlerimi kaçırıyorum, bilmiyorum ne yazıyor orada ? Hangi lugat bu ?
Bak diyor bana.
Sidelyam yanımda benim, elimi tutuyor oysa. Kimin o mezar, kim yatıyor orada ?
- Bana bir bak kardeşim, ne olur Allah aşkına.
Burnum kanıyor yine, daha hızlı daha kırmızı.
Ayağa kalkıyorum.
• Yanıltamazsınız lan beni, kandıramaszınız. Ne olum sizin istediğiniz ? Niye mutluluğumu istemiyorsunuz, derdiniz ne ?
• giberim yaşantızı, yalanınızı. Gerçek dediğiniz hayat daha yalan lan. Ben size göre yalan olanlarla daha mutluyum. Her şeyi gibtir ederim bir saniyesi için.
• Gerekirse giderim bu dıbına kodumun yerinden, kentinden.
• O gelir ulan benimle, anlıyor musun ?
• Korkak de, deli de, piskopat de, istediğini de. Hepsinden daha beterim hatta.
• Kötüyüm kardeş, hepinizden daha kötüyüm.
Akan kan daha da hızlanmıştı, bilinç yarısı kadar açık bile değildi daha kötüye gidiyordu.
Koluma girdi Ateş, sarıldı öyle. Öyle içten ki.
Bazen bu denli sosyopat olmamı aklım almıyor, sahi bir sosyopat düzelebilir mi ?
Tedavisi mümkün mü ? Bilmiyorum inan
Peşimde sürekli geçmişimden insanlarla yaşıyorum, ölüm kavramı anldıbını yitirdi artık.
- Dostum benim için.
O adresi hatırlıyorum, o telefon. Aklıma geliyor, uykumdan uyandıran.
Ruhlar oturmuşlar, izliyorlar.
Bakıyorlar, ağlıyor birkaç tanesi.
Sesler kulağımı tırmalıyor, fısıltılar. Binlerce..
-işte o diyor işte o.
'Bak o diyor diğeri.
"Evet evet o
+Nasıl olmuş
=Bilmiyorum
Uzaklaşıyorum oradan hızlıca, ah kalbim. -
243.
+1rötuşlar vesaire. Kafalar yukarı
-
244.
+1 -1https://www.youtube.com/watch?v=c4RO9QiwvTMTümünü Göster
Bir siren sesiyle uyandım demin.
Senin anlayacağın şekilde değil, aslında gerçeklikteyim şu an.
O mezarlıktayım yine fakat bu sefer yer değişik, biraz altta.
Bir tabutlayım, yumrukluyorum. Sinirliyim, kinli ama bir o kadar sakin.
'Nasıl ? ' diye sorma.
Sorma dedim di mi ?
Yandan geliyor bir beyaz, şşş diyor sakin. Tutuyor elimden, kalkıyoruz yukarı.
Hafif koyu bi kalabalık.
Siyah niye giymiş bunca kişi ?
Anlaması güç.
Bakıyorum estikçe, estikçe..
Annem son zamanlarda o kadar ağlamıştı ki artık mecali kalmamış, ruh gibi.
Ruh mu dedim ? Burada bolca..
Herkes bekliyormuş gibi bunu aslında, ama yediremiyorlar.
'Daha gencecikti' diyor içlerinden biri, kim çıkaramıyorum.
Kulaklarıma yankılar geliyor.
Çok gürültülü burası, kaçmak istiyorum.
Gidebilir miyim diyorum dur diyor.
-Lütfen
• Dur çocuk.
Bu lafı bir yerden hatırlıyorum.. Garip
• En çok sevdiklerin onlar değil mi ?
- Evet
• Aslında sevmediklerin.
• Hepsi kızıyor şu an sana.
Etrafımdaki tüm mezarların taşları var, içlerinde en yeni benim anlayacağın.
Arkamı dönüyorum tekrar kazıyorlar, kaç kere gömeceksiniz beni ?
Tekrar bir çukur.
Bir şey ekgib sanki.
Bir ritüelin bir parçası ekgib yapılmış gibi.
Alet olmak istemiyorum..
Kasvetli bir hava var.
Niye ?
Bilmiyorum, bakıyorum öylece. Dalıyorum.
O geceye gidiyor aklım, bir bıçak darbesi..
Kollarımda sevdiklerimin ölümlerine gidiyorum.
Sonra bu kadarı fazla diyip Sidelyama gidiyorum.
Sonra kararıyor gözlerim, yok artık.
Yokum ben de yokum.
Ölümü mü bulmuştum ?
• Çok konuşuyorsun..
Ne diyor bu ? Anlamıyorum..
' Kim bu sahi ?
" Gelmiş mi ?
: Bizimle mi artık ?
/ Bitti mi sonunda ?
Susun diyorum.
Ateşe bakıyorum öylece
Siyahlar giymiş, ölüme bakıyor.
Gerçekten.
Bitti diyor artık, bitti.
Bizim çocuklara bakıyorum öylece.
Ne olacak şimdi ?
Yağmur yağmaya başlıyor hafif hafif.
Belliydi zaten.
Siyah şemsiyeler açılıyor hep beraber.
Çok garip.
Unutucaklar mı beni gittiklerinde ?
Annem düşüyor.
Koşmaya çalışıyorum, gidemiyorum.
Bağırıyorum tutun onu diye, tutun.
Elinden tutuyorlar, çok güçsüz.
Tek güvendiği insanda yok artık.
Naptım ben ?
Sonra beni tutuyorlar, durun diyorum, yapmayın.
Tutuyorlar öyle işte. Bırakıyorlar toprağa.
Ateş bakıyor öylece beyaza, neyzer..
Gözlerinden yaş akıyor, çok saçma.
Sonra üzerime toprak atmaya başlıyorlar, bizim çocuklardan biri dayanamıyor.
Yapmayın diyor, yapmayın.
Gözlerim bulanıyor toprak geldikçe, göremiyorum, kim o ?
Şşş diyor yanımdaki.
Bitiyor..
Yavaş yavaş, görülmemiş hesaplarım..
Gerçek mi bu ?
Sidelyamla olan fotoğrafım, yanımda. Ateş tutuyor sözünü.
Çok yalnızım, hatta korkuyorum sanırım.
Napıcam ?
Bir şimşek sesi geliyor.inceden yağmur. Sonra gitmeye başlıyorlar yavaş yavaş.
Nereye ? Mezar taşım bile yok, nereye ?
Nasıl tanıycaksınız beni, neden gidiyorsunuz ?
Ya bulamazsanız beni ?
Şşş diyor.
Gidiyorlar diyorum.
-Öyle.
diyor.
Amcam orda, uzakta, görüyorum.
Ağlıyosun amca, neden ?
Aslanını yalnız bırakmamışsın, gelmişsin amca.
Saçmalık bu.
Böyle anlatmadılar bana.
Bir hırkam bile yok burada.
Üşüyorum biraz.
Islanıyorum.
Herkes gidiyor, o bile.
Sonra ateş geliyor yanıma.
Herkesi yolcu ettim kardeşim.
Bak burdayım diyor.
' ilk gecende yalnız bırakır mıyım sandın ?
' Sen beni bırakmazdın.
' Nereden biliyorsun deme, biliyorum işte.
' Ordasın di mi ?
Burdayım. Duyar mı sesleri mi ?
' Buluştun mu artık hayalinle, sahi mutlu musun şimdi ?
Susuyor.
' Ben mutlu muyum bilmiyorum, çok garip bu.
' Oğlum affetmiycem lan seni, neden ?
Yapma bunu.
' Neden lan neden ?
Üşüme kardeşim benim için. Git, yaralama hem.
' Konuşsana, bak en azından. Her zamanki gibi, konuşmazdın bakardın ya hani, gel bak öyle.
' Ama gel olum çok saçma bu.
Gözlerim kapanıyor.. Nereye ?
Hayırdır ?
Işıklar var.
Şşh diyorlar.
Sus çocuk.
Sana demedim, benim bu.
Sidelyam geliyor uzaktan.
Gözlerimde herkesin gidişi.
Bir şimşek, biraz yağmur. Karanlık, yalnızım.
Bu çok çılgınca.
Garip hem.
Ellerini dudaklarıma zütürüyor, anlıyor musun diyor ?
Gözlerimde bin bir tane ışık var, seçemiyorum.
Suçlu kim çocuk ?
Boşver.
Ayrılığın hangisi daha zor seçemiyorum, ölmek mi yaşamak mı ?
Gözlerim bir iki saniyeliğine geri geliyor karanlıktayım çakmağım var taşı yok.
Parlıyor, bir zamanlar gözlerimin parladığı gibi.
Olmayan gücümün son raddesiyle bir yumruk sallıyorum, o tahta parçaları kaplıyor üzerimi bırakmıyorlar.
Gidiyorum tekrar. Çekiyor kendine.
Anladın mı beni diyor ?
Araf gibi. Geliyorum geri karanlığa.
Kaldıramıyorum ellerimi.
Ve tekrar.
Ölüm ne zor şey sahi ?
Sonra sesler geliyor.
Ağlıyorlar, annem. Birkaç kare geliyor gözlerime, yatağımda kokumu içine çekiyor.
Ateşin sesi, Hayır.
Hayır diyor.
Hatta o bank. Yaklaşıyorum yanına, Sidelyam da orda.
Ben gelince gidiyor, nereye ?
Anlıyorum artık.
Günahlarımın kefaretini ödeme vakti. -
245.
+2Ben sadece Sidelyaya olan borcumu ödüyorum. Bir sözüm var.