/i/Hikaye

Herkesin bir hikayesi var, ya senin hikayen nedir?
    başlık yok! burası bom boş!
  1. 1.
    +1
    kız korku içinde ellerimi tutuyor.. nolur bitsin artık bunlar.. ağlıyordu.. sevgilim.. gözümün önüne geliyor.. tetiği çekişim.. kendimi öldürüşüm..

    sokaklarda ilerledik. hızla.. yanımızda tek tük beliren zombilere aldırmadan.. ilerledik.. ta ki araba sert bir fren yapana kadar ilerlemeye devam ettik. karşımızda otoyoldaki olduğunu düşündüğümüz grup.. arabayla ortalarından geçemeyiz.. kalabalıklar.. geri vites.. geri gidiyoruz.. arabanın arkasına zombiler çarpıyorlar. araba üstlerinde sekiyor.. "anayola girmeliyiz" dedi diğer asker. tek çare buydu. ilerledik. boş arabaların arasından geçmeye çalışıyoruz. bzen yol kenarına çıkıyoruz.. ama ilerliyoruz.

    fazla uzun sürmedi.. tamamen tıkanan yolda inmek zorunda kaldık.. yürüyerek devam ediyorduk yolumuza.. fakat içimde her dakika kötüleşen bir his vardı.. biz ilerledikçe sanki etrafımız çevriliyor gibiydi.. bir ilerledikçe çember daralıyor..

    çok vakit geçmemişti ki arabaların arasından ilerleyen onlarca süliet gördük. yaklaşıyorlar. sesimizi duyuyorlar. kokumuz alıyorlar.. peşimizi bırakmıyorlar.. tekrar ara sokaklara girmek zorunda kaldık. zaman daralıyor. stadyuma gitmek için dakikalarımız kalmıştı. ama hala uzaktık.. telsizde duyulan ses yine heyecanlanmamıza sebep oldu. "ben 3. harekat timi komutani. stadyuma gelebildiniz mi"...

    ilerleyemiyorduk.

    "hayır komutanım. etramızı sardılar ilerleyemiyoruz."

    belli belirsiz cızırtıların ardından şu sesi duyduk. "hastaneye yakın olmalısınız oraya intikal edeceğiz protokol değişti. doktoru bulmalıyız"..

    doktor.. kimdi bu adam. sordum. başkanla beraber kurtarılması gereken kişi.. bir çözümü olduğunu iddia ediyormuş.

    devamı geliyor
    ···
    1. 1.
      0
      BEKLIYORUM BiRAZ SERii WALKiNG DEAD AN ALINTI OLMUŞ BiRAZ AMA GÜZEL
      ···
  2. 2.
    +1
    bütün evi dolaştım. duvarda aynı filmlerdeki gibi kanlı bir el izi vardı. düşüncelerimi izlediğim filmler doldurmaya başlamıştı. 7. katta olduğum için balkondan dışarı baktım. tek bir hareket bile yoktu. korktum. yapabileceğim şeyleri yaptım. ilk bulduğum bıçağı kavradım ve evdeki erzakları dün gece halı sahaya giderken spor malzemesi koyduğum çantaya doldurdum.

    yavaşça evden çıkıp güvenli bir yer bulmalıydım. apartmanda korkutucu bir sessizlik vardı, ve bu beni ürkütüyordu. ev arkadaşlarım neredeydi ? kafamdaki deli sorularla merdivenleri yavaşça inmeye başladım...

    yavaşça evden çıkıp güvenli bir yer bulmalıydım. apartmanda korkutucu bir sessizlik vardı, ve bu beni ürkütüyordu. ev arkadaşlarım neredeydi ? kafamdaki deli sorularla merdivenleri yavaşça inmeye başladım...

    kapı açıktı. yavaşça ittim. kapının gıcırtısı kalp atışlarımı bastıramıyordu. elimdeki bıçağı önde tutarak yürüdüm. ev düzenleri aynı olduğu için dizayna alışıktım. önce oturma odasına baktım sessizce.. boştu.. kafamı mutfağa çevirdim yaklaştıkça sesler artmaya başladı. mutfak kapısından içeri baktığımda yediğim herşeyin bir anda ağzıma hücum ettiğini hissettim.. kendime zor hakim olarak karşımdaki tabloyu idrak etmeye çalışıyordum. aman tanrım...

    tek görebildiğim öğretmenin ikiye ayrılmış bedeni ve dışarı çıkmış bağırsaklarını kemiren bir insandı.. artık insan olduğunu pek sanmasam da bu gördüklerimi değiştirmeyecekti. ne yapmalıydım. arkamı dönüp uzaklaşmak istiyordum ancak bu tehdidi ortadan kaldırmalıydım.

    o anda sırtımdaki çantadan çıkan seslerle kendisine ziyafet çeken zombi bir anda bana döndü. donup kaldım. yaptığım tek şey hiç bir şey yapmamak oldu. garip sesler çıkararak üzerime yürüyordu. bense sadece geriye gidiyordum.. ta ki duvara deyene kadar. belki ölüm anım bu diye düşündüm.. zombi üzerime geliyordu, ellerini omuzlarıma attı ve korkunç bir güçle beni kendisine çekti ısırmaya çalışıyordu. benimde yaptığım tek şey elimdeki bıcağı göğüs kafesine saplamak oldu.. hiç bir etki etmemişti.

    ısırmak üzere olduğu kolumu çekince bıçağı göğsünden alabildim ve gözlerimi kapayıp var gücümle yüzüne doğru savurdum. bıçak sert bir zamine çarptıktan sonra elimden kaydı. bir yıkılma sesi işittim. gözlerimi açtığımda zombinin alnında bir bıçakla yerde yattığını gördüm. her tarafım kan içindeydi. fakat bu benim kanım değildi. ve o an yediklerimin hepsini çıkardım..
    Tümünü Göster
    ···
  3. 3.
    0
    evin arkasına dolaştım. arka kapı açık. olamaz ! kapı açık.. içeri girdim. tek katlı evi dolaşmaya başladım. ses yok. kalbimin çarpmasından başka nefes alışımı bile duymuyorum. ev boş. hayallerim gibi bomboş ! arka kapıyı kapattım. burada kalmalıyım bu gece. çok yorgunum.. kilerde bulduklarımı bir çantaya doldurdum. içeride değil kilerde kendime yatacak bir yer hazırladım. bu gece buraa geçecek..

    rüyalar, kabuslar. terler içinde uyanmama sebep olan şeyler. ölen kız arkadaşım geliyor gözümün önüne. rüyamda onu görüyorum. sanki onu öldüren canavar benmişim gibi. vicdan azabı. nefes alamıyorum. ağlamaktan. uyandığımda gözümün kenarından süzülen bir damla yaş vardı.. sildim.. kalktım kilerde bulduğum şeylerden atıştırdım.. çıkmalıydım. üs buradan çok uzak. yaya gidemem. ne yapmalıyım. araç kullanamıyorum. tüm yollar tıkalı. şehirde gruplarca ölü dolaşıyor. bense oturmuş bişeyler yiyor ve ölen arkadaşlarıma ağlıyorum.

    kendimi toplamam lazım. yüzümü sildim. kilerden çıktım. bulduğum kırık bir ayna vardı üstü çamurla karışık kan içinde. temizledim. aynada kendime baktım. kızarmış gözlerim ve korku içindeki surat ifademe baktım...
    ···
  4. 4.
    0
    evden çıkmalıyım. ön kapıdan çıkamam. arka kapıdan çıktım bahçedeyim. bahçe kapısını açtım. 20 metre uzakta bir şey var. 4 ayaklı. gözlerini bana dikmiş bakıyor... ama normal bir bakış değil. hiç hareket etmeden bakıyor. adetA uzun zamandır görüşmeyen iki arkadaş gibi bakışıyoruz. ağzından damlayan kanları gördüm. hayır.. üstüme koşmaya başladı. havlıyor.. ses.. hepsini buraya çekicek.. bahçeye kaçtım kapıyı kapatamadan girdi içeri. çantam.. açtığı ağzını vücuduma geçirmek üzereyken çantayla siper aldım. ısırdı. koparırcasına bir güçlü ısırdı çantayı. kenarındaki bıçağı çekip defalarca karnına sapladım. olağan gücümle savurdum çantayı. ağzı çantadan ayrıldı. ağacaa çarptı ve kemiklerinden gelen kırılma sesini duydum. hava hırlıyordu. bense ne yapmam gerektiğini zaten biliyordum...

    daha böyle bir dünyaya uyanalı 24 saat olmamıştı.. ama her yer bana yabancı geliyordu. az önce havlayan köpeğin sesine toplanmadan uzaklaştım oradan. askeri üsse doğru ilerlemeliyim. acaba orası güvenli mi ? tek başıma sıcakta ilerliyorum.. yine gizlenerek ilerliyorum. şehir merkezinden uzak durmalıyım.

    şu an bulunduğum yerden şehrin bir kısmı gözüküyor. biraz yüksekte.. herhangi bir hareket var mı diye bakıyorum. çevre yolunda dikkatimi birşey çekti.. ilerleyen araçlar var. aman allahım. gerçekten hareket eden araçlar var. yaklaşıyolar. çevre yoluna indim. terkedilmiş araçların birinin içindeyim. arka koltuğa yattım saklanıyorum. araçların sesleri yaklaşıyor duymaya başlıyorum.
    ···
  5. 5.
    0
    ama garip birşey var. korku içinde sesler duyuyorum. "geliyorlar daha hızlı" . 2 araç yan şeridimden geçti. arkada koşan insanlar var. gerçekten insanlar. aman allahım hemen arabanın dışına çıkmalıyım. ama durdum. çıkmadım. kötü bir his var içimde. berbat bir his. arkalarında birileri var. "geliyorlar" diye bağırıyolarlar. "daha hızlı". çığlıklar var. koşan adımlar. ön camdan baktığımda yüzlerce zombinin geldiğini gördüm. işte o an gerçekten herşeyin biteceğini düşünmüştüm. ama benim için değil.

    ileride yol tamamen tıkandı. araçlar ilerleyemiyorlar. silah sesleri. onlarca el silah sesi. yaklaşan zombilerden kaçan insanların rastgele açtıkları ateşler. benim olduğum arabaya da çarpan mermiler. araçlardan indiler. kaçıyorlar. zombiler arabamın yanında geçiyorlar. hiç bitmeyecekmiş gibi geçtiler. bense sadece kafamı eğdim ve sessizce arka koltuğa uzandım. korkuyordum. bunu damarlarımda hissediyordum. kalbimde, beynimde.. çoğu öldü.. bir kaçı kaçabildi sadece. bir kaçının koşarak uzaklaşmasını izledim.

    kaçtıkları yeri biliyorum. son zombi de yanımdan geçip gidince arabadan çıktım. şehrin ara sokaklarından gitmem gerek. yüzlerce zombiye arkadan bakıyorum. biri dönüp baksa belki de öleceğim. ama dedim ya çok iyi göremiyorlar. ama duyabiliyorlar.

    tahmin ettiğim istikamette koşmaya başladım. şu anlık sokaklar boştu. ayaklarım acımaya başlamıştı. ama koşmaya devam ettim. ileride hala silah sesleri vardı. oraya doğru koştum. bir kadın sesi var. "acele et,hadi geliyorlar"..
    ···
  6. 6.
    0
    köşeyi 3 kişi döndü. arkalarına bakarak koşuyorlardı. bir anda durdular. karşılarında ellerinde silah ve sırtında çantalı bir adam gördüler. yaşayan birini. hırıltılar yaklaşıyor. 4 kişi birbirine bakıyor. beni süzüyorlar. kadın sordu. "ısırıldın mı". anlamadım. ama sanırım böyle bulaşıyor. "hayır manasında kafamı salladım. adam kızı uyardı. "gidelim hadi geliyolar".

    yanlarına giderken nereye kaçabileceğimizi düşündüm. tek mantıklı yer aklıma geliyordu. geceyi geçirdiğim ev. "takip edin hızlı koşun" dedim ve arkama bakmadan koşmaya başladım..

    koştuk.. arkamıza bakmadan koştuk. hiç birisi nereye koştuğunu bilmiyor, sadece bir yabancıya güveniyorlardı. ama koştuk.. anayola çıktık. evin arka kapısına kadar nerdeyse emekleyerek gittik. çünkü hala etrafta tek tek dolaşan zombiler vardı. eve girince arka kapıyı sürgüleme ihtiyacı duydum. kapıyı kapattım.. arkamı döndüğümde hepsi bana bakıyordu. hepsine sarılmamak için zor duruyordum. gözlerim dolu.. canlı bir insan görmek...

    "bu şehirde canlı birisi kaldığını sanmıyordum" dedi adam. ismini bilmiyordum, kim olduğunu yaşını burcunu hiç birinin hiç bir özelliğini bilmiyordum. ama şu an dünyada bana en yakın insanlar onlardı. "uyandığımda herşey böyleydi. bilemiyorum" dedim. hala beni süzüyorlardı. güvenmedikleri belliydi fakat hayatlarını kurtarmıştım. "dinlenin.. askeri üsse ulaşmamız lazım... "

    ciddiyetle söylemiştim bu sözleri. ama adam gülmeye başladı. kahkahalarla güldü. manasız ve boş gözlerle izliyordum gülmesini. "askeri üs mü.. en son gördüğümde binlerce insan birbirini parçalıyordu, kaçabilenler kaçtık. ama orda kimse yok dostum.."
    ···
  7. 7.
    0
    tüm ümitlerin bittiğinde bir boşlukta kalırsın. bu boşluk o kadar derindir ki asla bitmez düşüşün. ben o düşüşü her saniye yaşadım. içimdeki tek umudun birbirini parçaladığını idrak etmek zorunda kaldım. ancak asker olduğunu anladığım adamın sözleri bitmemişti. "ordu yeni bir yerleşkede.. şehrin dışında. ama oraya ulaşmamız imkansız. Aracın var mı ?"

    aracın var mı... su toplamış ayaklarımın yeterli cevap olmasını umuyordum...

    yediler, dinlendiler.. kadın sivildi ancak 2 adam askerdi. 20 kişilik bir ekipten 3 kişi hayatta kalmıştı. şehirde kalan ve kaçmaya çalışan belediye başkanını kurtarmaya gelen bir ekip. yanlarına kurtarabildikleri sivilleri de almışlar. ancak sonu malum. zombiler.. yüzlercesini öldürdüklerini anlattılar. şehirdeki güvenli evlerin nasıl istilaya uğradığını anlattılar. bana şanslı olduğumu söylediler..

    hayatımı verdiğim kızı öldürmek.. işte şanslı olmak deyimini bunun için israf etmişlerdi.

    geceyi evde geçirdik. bana bir silah verdiler. adı uziymiş. ağırdı. istemedim. ama almanın en mantıklısı olacağını düşündüm. sabah olunca ne yapmamız gerektiğini düşündük. nereye gitmeli.. ne yapmalı.. sonsuza kadar burada bekleyemezdik. zaten burada kalırsak sonsuzluk çok yakında başlayabilirdi. çünkü pencereden bakınca evin önünden geçen yaratıklar sanki her geçen sakika daha da artıyordu. sanki bizi bekliyorlardı. bizimle oynuyorlardı.
    ···
  8. 8.
    0
    " gitmemiz gerek. ". en çok duyduğum söz buydu. çıktık. 4 kişi elimizden geldiğince sessiz bir şekilde ilerliyorduk. alt geçitte gördüğüm telsiz numarasını askerin telsizinden deniyorduk. ama boş bir hışırtıdan başka bir şey bulamıyorduk. sanki bize pes etmemizi söyleyen boş bir hışırtı.

    eski bir caminin yanına ilerledik. daha önceki günlerde buranın askeri bir sığınak olarak kullanıldığı belliydi. içeride cephane aramamız lazım olduğunu söylediler. girdik. genişçe bir camiydi. yerde kan izleri yer yer cesetler inanılmaz kokular yayıyordu. yemek borumun yer çekiminin kuvvetiyle yukarı çıkan şeylerle dolduğunu hissediyordum. parçalanmış askerler, çocuklar, cesetler, insanlar... dayanılması güç bir görüntü..

    ama haklılardı. bir kaç mermi ve biraz da su bulmuştuk. camiden çıkınca karşımızda bir 6 7 kişilik bir grup zombi vardı. ama bizi görmüyorlardı. hemen ağildik, şadırvanın arkasında saklandık. grup sesleri işitmiş olmalı ki bu tarafa doğru geliyordu.. ama bizim yanımıza değil. camiye.. içeri girdiler. hemen arkalarından onlarcası daha akın etti. çevreye. burada mıydılar. onları neden görmedik. şimdilik saklanıyorduk. sessizce beklemeye devam ettik. allahtan dikkatlerini dağıtacak birşey oldu. başka bir yöne gitmeye başladılar. çoğu ayrıldı. biz hala korkuyla bekliyorduk. caminin arka kapısına ulaşıp var gücümüzle ordan kaçmamız lazımdı. hala çok kalabalıklardı.

    ama kaçamıyorduk. hala çok fazlalar. durduk. askerlerden birisi bana döndü.. dikkatlerini dağıtmamız lazım o zaman kaçabiliriz dedi. beynime hücum eden kan yüzünden başım ağrıdı.. benden onların dikkatlerini dağıtmamı mı istiyordu ? yanılmıştım.. kendisi bunu yapacaktı. yanımızdaki duvardan atladı. silahıyla kapıdaki 2 zombiyi vurdu. yere düştüler. ancak hala sürünüyorlardı. bir anda onlarcası üstüne gelmeye başladı. o bağırdı. "kaçsanıza".. ben donmuş onu izliyordum. kız elimden tutarak kaldırdı beni ve arka kapıdan hızla koşmaya başladık. onun kaçtığı yön tam ters istikametimizdeydi. aklımda tutmaya çalışıyordum. onu öylece geride bırakamazdık.
    ···
  9. 9.
    0
    sokaktayız.. koşmaktan ayaklarım kanıyor.. artık yürümeye dermanım yok. nolursa olsun şuraya oturup ölmek istiyorum.. bu düşüncelerimi bozan bir şey var.. bir yer bulmalıyız. sığınak, bodrum ve ya bir çatı.. ne olursa..

    açık bir kapı var.. koşarken gördüm. içeri girdk. evlere girmiyoruz. tehlikeli. direk çatıya çıktık. yapabileceğimiz tek şey beklemek.. yüksek bir bina olduğu için bazı yerler görünüyor. asker ! orada hala koşuyor. onu görüyorum. arkasında onlarca zombi. bir işaret fişeği yükseldi havaya. yardım etmemizi bekliyor. duramadım. ayaklarım beni aşağı indirdi. onlara beklemelerini söyledim ve koştum o istikamete doğru..

    var gücümle koşuyorum. köşeyi dönünce tam önüne çıkmalıyım. yanılmadım. tam önüne çıktım. nefes nefese koşuyordu 100 metre ilerimde bana doğru. ona koştum. arkasında hala onlarcası vardı. çok yavaşlamıştık. koluna girdim. hızlandık. bir binanın yan tarafında demir çitlerle kapalı bir yere tırmanarak girdik. onlarcası demir çitlere yüklendi bir anda. 1 metre uzağımızda bizi parçalamak için durmaksızın çaba harcayan onlarca yaratık.. bekledim.. çitler dayanır.. dinlenmesini bekledim.. nefesini topladı. çitlerin arkasına, apartmanın arkasına yürüdük. duvarı tırmandık.. kömürlük olduğunu tahmin ettiğim bir çatıya çıktık ve aşağı atladık. karşımızda çatısında bizi bekleyenlerin olduğu bir bina vardı.
    ···
  10. 10.
    0
    çatıdayız. bekliyoruz. ne beklediğimizi bilmeden bekliyoruz.. koşmanın etkisiyle hızlıca aldığımız nefesler yankılanıyor kulağımda.. fakat nefes alışların yanında bir ses daha belirdi kulağımda. telsiz.. cızırtıların içinden çekip çıkarabildiğim bir kaç kelime.. "yaşayan var mı ? ... bölüğü.. yaşayan var mı. başkan emniyette mi ?"

    sadece benim değil 4 ümüzün de gözleri açıldı bir anda.. heyecandan elleri titreyen asker sarıldı telsize. "başkan ve birçok kişi kayıp. biz bir çatıdayız. yardım gerekiyor. 4 kişiyiz. 2 sivil. tamam".

    kulağım telsizin cızırtısından gelecek bir kaç kelimeye kilitlenmişti. bekliyorduk. "asker sizi almamız çok zor toplanma yerine ulaşmalısınız. tamam"... toplanma yeri... lanet yer şehrin dışında. biz şehirden çıkamıyoruz. çatıda bekliyoruz. neyi kimi beklediğimizi bilmeden. belki de ölümü erteliyoruz.

    -"komutanım imkansız etrafımızda yoğun hareket var burnumuzu çıkaramayız. tamam."
    +"tamam oğlum sıkın dişinizi. stadyuma 2 saat içerisinde harekat takımı gelecek onlara katılabilir misiniz ?"
    -"katılırız komutanım"
    +"Allah yardımcımız olsun asker"
    -"saolun komutanım"

    2 saat.. stadyum çok uzak sayılmaz.. 2 saatte ulaşabiliriz. işte yine içimizde pervanelenen bir umut var.

    bir an önce gitmemiz gerekiyordu. binadan inmeden önce etrafa baktık. ortalık sakin.. stadyumu buradan görebiliyordum. uzak sayılırdı.. ama gitmeliydik..

    yola çıktık binanın önündeki araçlardan birine düzkontak yapmaya çalışıyorduk. çok ses çıkıyor.. bi an önce çalışsın.. toplanmasınlar. araba çalıştı.. derin bir oh çektik 2 asker öne ben ve kız arkaya oturduk. köşeden yavaş yavaş geliyorlardı. gaza bastı..
    ···
  11. 11.
    0
    hızlıca boş araçlarla dolu yola girdim. saklanıyorum. etrafımda yanan araçlar zaman zaman patlıyorlar. uzak durmalıyım onlardan. hiç bir hareket yok. buradan bakınca evin önündeki zombileri hala görebiliyorum. beni bekliyorlar. ordan çıkmamı. ilerledim. anayoldaki araçları kendime siper yaparak ilerledim. alt geçide geldim. karşıya geçmem lazım. ortada hızlı tren yolu var. kenarında dikenli teller. alt geçit tek şansım. yavaşça merdivenlerden aşağı indim. karanlıktı. ancak görebiliyordum. duvarda bir yazı var. spreyle yazmışlar. "kaçabilenler askeri üsse gelin". yanında bir radyo yayın frekansı ve bir telsiz numarası var. ama bende hiç biri yok. üs. tek çarem orası. arkadaşıma ulaşıp gitmeliyim.

    yoldan çıktım. hava iyiden iyiye kararmaya başlamıştı. çok dikkatli olmam lazım. lanet olsun. keşke gözlüklerim yanımda olsaydı. uzağı net göremiyorum. ama 1 derece çok büyük gelmediği için genelde takmazdım gözlüklerimi. şimdi buna çok pişmanım. çünkü ilerde bir karartı var. ve ne olduğunu kestiremiyorum. insan mı ? zombi mi ?

    arkadaşımın evinin önündeyim. bahçeli bir evde. bahçedeyim. köpek klübesinde kan var. kopmuş zincir var, fakat köpek yok.. evin kapısı kanlı el izleriyle dolu. ancak sürgülenmiş. yani birisi bişeyleri dışarıda tutmak istemiş. içimde yeşeren bir umut var. ya hayattaysa. o zaman , işte o zaman çok iyi olur. yalnız olmak büyük dezavantaj. nasıl ve nerede uyuyacağımı bile bilmiyorum..
    ···
  12. 12.
    0
    yan binadayım.. balkon kapısı açık. içeride kan yok. şanslı mıyım. ses de yok. sessizce girdim eve.. dolaşıyorum odaları. her yer boş. önce bir çanta bulmalıyım. sonra evdeki eşyaları doldurmalıyım içine. özellikle su. hava çok sıcak.. çeşmelerde su akmıyor.. marketlere gidemiyorum. hala korkuyorum. henüz o kadın haricinde bir insan göremedim. insanlar.. korkuyla çarpan kalpler hala var mı.. acaba bu şey başka yerlere yayıldı mı ?

    düşünceler beynimi kemirirken artık gitmem gerektiğini farkettim. hava kararıyordu. ben göremiyordum karanlıkta.. ama onlar da göremiyordu. bu benim için bir avantaj.. dinlenmem gerekn bir yer bulmam lazım. burada kalamam. aşağısı zombi kaynarken.. binanın zemin katına indim. kapıyı tırmalayan zombiler var. ancak şanslıyım. arka kapıdan çıktım. hızlıca bir arabanın arkasına saklandım. etrafımı kontrol etmeliydim.

    ses seda yok. hava ön sokaktalar. anayolu geçince ileride arkadaşımın evi var. oraya ulaşmalıyım..
    ···
  13. 13.
    0
    daha önce düşünmediğim birşey bu. küçücük bir çocuk. belki 10 yaşında. ama ölü. yürüyor, yiyor, parçalıyor.. ama ölü.. üzerime geliyor. ne yapmam gerek. küçücük bir kızı vuramam ya. annesi ne kadar sevmiştir bu kızı. saçı bile yeni örülü. ama yapmam gereken şey belli. yaşamam gerek. bu küçük kızın ise ölmesi.

    nasıl öldürdüğümü anlatmayacağım. çünkü bu içimde bıraktığım ikinci büyük yara oldu. ellerim soğuk. sıcacık kana bulanmış şekildeler. ama soğuk. aynı kalbim gibi. insanlara bile saygısızlık etmezken şu an hiç tanımadığım şeyleri öldürüyorum. içimde kaybolan şeyler var. bazı duygular. ama bunun yerine yaşamak duygusu ön planda. her şey mübah diyor bana. sen yaşa.. başkaları yaşamasa da olur. çok bencilce !

    aşağıda hala hırıltı ordusu görevini yapıyor. balkondan baktım. çok daha kalabalık olmuşlar. bu binadan uzaklaşmalıyım. çatı.. tek mantıklı yer orası. merdivenlerden çıkıyorum. bir kaç mermisi olan silahım elime artık ağır gelmeye başladı. dinlenmeliyim. yoruldum. saatlerdir kaçıyorum. nereye kaçtığımı bilmiyorum.. sadece kaçıyorum yaşamayan şeylerden.

    çatıya çıktım. ama lanet olsun ki diğer binalara geçemiyorum. çevresi çok boşluk. en az 3 metre. atlayamam. çantamın tek kolu koptu tırmanırken. tek kolla takıyorum. o omzum ağrıyor. adrenalinin sıcaklığı geçtikçe hissediyorum..

    ellerim terli.. demiri zor tutuyorum. ayağımı yan balkonun demirine attım, sonra da kolumla tutundum... diğer elimle de yakaladım demiri.. ama ayağımı atamıyorum. çünkü kaymaktan korkuyorum.. cesaretimi topladım.. aşağıdaki grup beni izliyor. aşağıya düşmemi bekliyorlar.. yan balkona geçerken çantanın diğer kolu koptu. çanta aşağı düştü.. suyum yiyeceğim herşeyim aşağı düştü.. az daha beni de zütürüyordu yanına..
    ···
  14. 14.
    0
    kendime gelmem epey vaktimi almıştı. üstümdeki kanı temizledim, evin her yerini dolaşmak için epey bi cesarete ihtiyaç duydum. güvende olmalıyım. şu an önemli olan da buydu. Balkona çıktım. sol tarafta anayol görünüyordu. alabildiğine bir araç kuyruğu. ama garip birşeyler vardı. tek bir hareket bile yoktu. koca şehirde ne bir siren çalıyor, ne bir kuş uçuyordu.. tanrım.. onca insan.. neler oluyor ?

    Ev arkadaşlarım, Ailem , sevgilimmm.. beynime çakılan şimşeklerle aklıma gelen tek şey kız arkadaşımdı. ailem.. yüzlerce kilometre uzaktaydılar. acaba ne oldu. telefon çekmiyordu. internete girmeye çalıştığımda ise hiç birşeye erişemiyordum. karar vermeliydim. sonsuza kadar bu bilmecenin içinde sıkışıp kalamazdım ya.

    Evden çıkmam biraz zaman alsa da çıktım sonunda. elimde yine bir bıçak vardı. ama ne yapmam gerektiğini biliyordum. apartman yöneticimiz emekli polisti. evinde bir silah olamlıydı. 2. kata indim. evinin kapısının önündeydim. kapı açıktı. içeriyi uzun bir süre dinledim. ses yok. güvenliydi. kapıyı açtım, içeri yavaşça ilerledim. sanki hiçbirşey olmamış gibi düzenliydi her yer. nerede bu insanlar ? !

    Mantıken silahını yatak odasına koyar diye düşündüm. o yüzden evin koridorunu geçip yatak odasının kapısına geldim. kapıda kanla yazılmış bir yazı var. "sakın açmayın". yerde de kan var. içeride birşey var. yürüyor. ayak seslerini duyuyorum. boğazından çıkan hırıltıyı duyuyorum. nefes alışımı kontrol edemiyorum. ellerim terliyor.

    daha önce bahsettiğinde bir silahı olduğunu duymuştum. burada olmalı. bu odada. aramdaki tek engel bu kapı ve ardındaki o şey. lanet olsun !. ilkinde şansım beni kurtardı. ama bu sefer bunu yapamam. cesaret edemiyorum. ama elimdeki tek şey bu. bir silah bulursam... en azından elimde kendimi koruyabileceğim bir şey olur... kapının deliğinden baktım. evet yanılmamışım. içeride. yürüyor. ara sıra yerde duran kemikleri yiyor. kemikler... oğlunu yiyor.

    1 hafta önce ders çalıştırdığım çocuk yerde vücudunun çoğu yenmiş şekilde yatıyor. ne güzel bir manzara !. kapıyı yavaşça açıp kafasına bıçağı saplayacaktım. planım buydu. kolu yavaşça aşağı indirdim. kapının aralığından baktım. hala yerdeki artıkları kemiriyordu. arkasından yaklaşıyordum. yer kan içinde. kaygan. dengemi bozmadan ilerledim. hayatında et bile kesmemiş olan ben tüm gücümle elimdeki büyük bıçağı ensesine sapladım. yere yığıldı. ama hala hayattaydı.
    Tümünü Göster
    ···
  15. 15.
    0
    oooo yalan alırım bi dal
    ···
  16. 16.
    0
    izlediğim filmler bana kafasına ateş etmemi söylüyordu. bir kez daha filmleri dinledim. bıçağı sol şakağından beynine sapladım. inanılmaz. ellerim deli gibi titriyordu. 2 zombi öldürmüştüm. böceklerden korkan ben. ölüm korkusu insana neler yaptırıyor. hemen kapıyı kapattım. davetsiz bir misafir şu an en son beklediğim şey olurdu. odayı aramaya başladım.

    bulduğum havluyla ellerimi temizledim. yatağın yanındaki çekmeceleri didik didik aradım. odanın her yerini aradım. yatağın altında bulduğum kilitli kutuyu açmam lazımdı. şifreli. ne koymuş olabilir ki ? adamı tanımıyordum, evlilik yıldönümünü ya da doğum gününü bilmiyordum. elimdeki tek silah lanet bir kutunun içinde açılmayı bekliyordu.

    yerde yatan kemikler.. oğlu.. bir adamın en değerli varlığı oğlu.. doğum yılı. söylemişti. sormuştum.. ders çalıştırırken.. evet 1998.. şifre bu.. kutuyu açtım karşımda bir silah. hayatımda hiç silah kullanmamıştım ama çok oyun oynamıştım. en azından mermisine bakmayı ve emniyetini açmayı akıl ettim. şimdi sırada ne var.. şimdi sırada ne var.. kendime en çok sorduğum soru bu oldu.

    bir an önce bu binadan çıkmam gerekiyordu. içimdeki korkunun soğuk soğuk terlettiği vücudumu taşımakta zorlanıyordum. ancak silah bana güç veriyordu. nolursa olsun elimde bir güvence vardı. ne yapmalı ? yürüme mesafesiyle 10 dakika ötede kız arkadaşım oturuyor. oraya gitmem gerek. gitmeliyim. buna mecburum

    binadan çıktım. hala öğle vakti. sıcak kemiklerime işliyordu. gözlerimi açmakta zorlanıyordum. yavaş yavaş ilerliyorum. yoldan uzak durmalı. bahçelerden atlayarak ilerledim. hiç hareket yok. kimse yok. sanki bu kocaman şehirde bir tek ben kalmış gibiyim. sırtımdaki çanta her dakika bana ağır gelmeye devam ediyor. sanki içinde ölen tüm arkadaşlarımı taşıyor gibiyim.
    ···
  17. 17.
    0
    hangi kitap?
    ···
  18. 18.
    0
    kulaklarıma hücum eden bir ses var. aman tanrım. siren. ambulans, polis ya da itfaiye. fark etmez. belki de yaşayan birileri vardır. belki de insanlar bir yere sığınmışlardır. ses ilerki sokakta. ışıklarını seçebiliyorum.

    köşeyi döndüm. ama bir anda ayaklarıma hücum eden soğuk adrenalin yüzünden zor ayakta durdum. bu da ne ? hemen saklandım. korkudan nefes alamıyordum. sanki ileride duran şeyler nefes alışımı duyacak ve bir anda beni yakalayacaklardı. bakmalıydım. kafamı kaldırdım duvarın üstünden. karşımda 20 belki de 25 tane zombi vardı. sese gelmişler. ters dönmüş polis arabasındaki zavallı polisi parçalıyolarlar. adam hala hayatta. elimdeki silahı doğrulttum. ateş mi etmeliyim? ama o zaman bana dönerler. kaçmalıyım. arka sokaktan dolanmalıyım.

    şehirde yalnız değilim. acı bir görüntüyle bunu idrak ettim. grup halinde dolaşıyolarlar. adeta sürü gibi. o köşeden hemen uzaklaştım. ilkokulun arkasındaki parktan kısa bir yol var. arkalarına çıkıyor. oraya gitmeliyim. ilkokul boş hafta sonu olduğu için. ilkokulun bahçesine girdim. duvarın üstünden parka baktım. boş. atladım. koşarak parkta çalıların arasına gizlendim. bekliyordum. sol tarafımdan sesler geliyor. uzaklaşmasını bekliyordum. hiç bir şşey yapamadan.

    az önce polisi parçalayan zombiler. parkın ilerisinden geçiyorlar. ayağa kalkamam. göremeseler bile cesaretim yok. düşün.. düşün.. en kısa yol ne.. her zaman evine bıraktığım kıza en kısa nereden gidebilirim. gitmeliyim. sol tarafımdaki sesler uzaklaştı. avm ye doğru ilerliyorlar. işte fırsat. kalktım. ilerlemeye başladım. öğle sıcağı yüzünden üstümdeki tişört ter içinde kalmıştı.
    ···
  19. 19.
    0
    tam ters yöne gitmeyi düşündüm önce. ama yolu çok uzatıyordum. ev avmnin ilerisinde kalıyor. ve ben yolu uzatarak başka gruplarla karşılaşma riskini göze alamam. düşmanının seni tek farketmeyeceği yer arkasıdır. zombilerin peşinden gidiyorum. yaklaşık 70 metre önemde aylak aylak yürüyorlar. bu kadar insan nasıl bir anda zombi olabildi. ben ne zamandır uyuyorum ?

    sorular.. kafamın içinde adeta onu parçalayan bir zombi var. farkedilmemek için bahçelerden bahçelere atlıyorum. arabaların arkasına saklanıyorum. ilerliyorum. grup hızlanmaya başladı. ne gördüler ? kulaklarıma dolan çığlık sesi.. bi kadın. kaçıyor. kucağında çocuk var. önümde kaçıyor. çok yavaş. kaçamayacak çok yavaş. zombiler koşamıyor fakat kadın kaçamıyor. bileği yaralı. kan içinde. yapmam gereken tek şey var. insanların ölmesi insanlığın ölmesi anldıbına gelmiyor. koştum. zombilerin yanından tüm gücümle kadının yanına koştum. belki de yapmam gereken tek şey buydu. elimdeki silahı rastgele zombilerin üzerine ateşledim. bir kaçı devrildi. kadına işaret ettim. "kaç".. şimdi sıra bende. benim peşimdeler..
    ···
  20. 20.
    0
    ciğerlerim artık daha fazla nefesi kabul etmeyinceye kadar koştum. başlarda peşimdeki grubu atlatmadım çünkü hala kadının üzerine gidebilirlerdi. şimdi koşuyorum. peşimdeki zombiler geride kaldı. kadının gittiği yönü hesaplamaya çalışıyorum. yardım etmeliyim. ilerledim.. ancak geldiğim yeri durunca farkettim. önündeydim. ayaklarım ben farketmeden buraya kadar geldi mi ? sevgilim.. 4 katta oturuyor. bina kapısı kapalı. silahın arkasıyla camı kırıp kilidi açtım. kapıyı kapattım. apartman karanlık. ilerlemem lazım fakat ilerledikçe hiç birşey göremiyorum. sessiz olmam lazım. ellerimle soğuk duvarda bir düğme arıyorum. bir ışık düğmesi. duvar ıslak. ama sıcak bir ıslaklık..

    sonunda elimle duvarda bir çıkıntı hissettim. düğmeyi aşağı doğru indirince apartman bir anda aydınlandı. evet duvarda hissettiğim şey kan. ellerim kan içinde. sessizce merdivenleri çıkmaya başladım. yerlerde inanılmaz kan birikintileri var. merdivenler kaygan.. demire tutunuyorum kaymamak için. geldim. kapısının önündeyim. kalbimin atışının duyulduğunu hissediyorum. içeride ne var ? içeride neyle karşılaşacağım.. 2 yıldır beraber olduğum tüm kalbimi verdiğim kız nerede ?

    kapı kapalı. burdan eriye dönemem. merak içimi kemiriyor. ses. ne kadar çıkarsa çıksın. var gücümle kapıya vurdum. açılmadı. tüm apartman yayılan sesle yankılanırken bir daha vurdum. kapı açıldı. önümde kanlar içinde bir ev. elimdeki silah terden sırılsıklam olmuştu. eve girdim. oturma odasında yerde yatan bir ceset var. yenmiş, parçalanmış. ama bu o değil.. ilerledim. mutfak, boş.. onun odasının önündeyim. içimde korku yok.. sadece merak.. kapıyı açtım. ve karşımda..

    son hatırladığım şey dalgalı saçları ve bana masumca gülümsemesiydi. şimdi o gülümseye ağız kanla dolmuş ağzından kanlar akarak bana saldırıyor. o an ölmek istedim. onun beni parçalamasına müsaade etmek istedim. gözlerim yaş içindeydi. o üzerime gelirken apartmanda sadece bir el silah sesi duyuldu..
    ···