280.20 yaş dişlerinin yada apandistin doğal seleksiyonla nasıl açıkladığını merak ettiğim teori.
malum doğal seleksiyon 2 birey arasında diğerine üstünlük sağlayan bireyin hayatta kalıp soyunu devam ettirmesi esasına dayanır.
şimdi 20 yaş dişi domuzlardaki yada fildeki gibi bir dişmidir? buna sahip insanlar eş bulamayıp soylarını devam ettiremeyecek ve yerini 20 yaş dişi olmayanlara bırakacaktır.
evrim teorisinin temelini anlamamış kişilerin savunması sonucu gayet komik argümanlar ortaya çıkmaktadır.
ayrıca birazda genetik koddan bahsedelim sizin şu an okuduğunuz siteyi oluşturan kodların komutları ile herhangi bir ferre sitesinin kodlarıda birbirine benzemektedir ama kodların yeri, sırası,kullanış şekli farkı ortaya koymaktadır.bizzat kod olayı bile bir coder olduğunun bile yegane kanıtıdır bence...
ha dersenki türler kendi aralarında değişiklik geçirmez mi geçirir, bir cinse ait türlerin genlerinde taşıdığı özellikler doğal seleksiyon mekanizmasında kendine üstünlük sağlıyorsa üstün özelliğe ait tür hayatta kalacaktır.beyaz ayıların kutupta boz ayıların ormanlarda bulunması gibi...
fakat o türün kodunda olmayan bir özelliğin mutasyonla o türe ekleneceğini söylemek radyasyonda kalıp süper kahramanlar oluşması hikayeyelerine benziyor.ben bir program yazarken kodun bir kısmında oluşan bir bozulmayla daha iyi bir program oluşabilir diyen bir programcı tanımıyorum.
bir not daha evrim teorisi darwinle başlayan bir teori değildir.daha önceden ortaçağda bir çok bilgin tarafından canlılığın kökenleri
merak edilmiş hatta islam bilginlerinden bir kısmı (tam hatırlayamıyorum zira yaklaşık 10 yıl önce okuduğum bir kitaptı) taş>bitki>hayvan>insan>melek gibisinden bir evrim sıralaması yapmıştır.
ayrıca 6 gün kavramı ile bir iki söz söylemek isterim; gün kavramı gezegenin kendi etrafında dönmesi ile ilgili bir kavram olup güneş sisteminde bile farklılık göstermektedir.
http://www.ntvmsnbc.com/news/419383.asp ki tanrı için gün kavrdıbının bizimle aynı oldmağını hristiyanlık ve museviliği bilmiyorum ama ayetlerde gayet açık belirtmiş
meâric/70:4. "melekler ve rûh (cebrail), oraya, miktarı (dünya senesi ile) elli bin yıl olan bir günde yükselip çıkar."
din adına konuşan nice cahiller olduğu gibi bilim adına konuştuğunu zannedip neyi savunduğundan haberi olmayan ve kendini cahil müslümanlarla karşılaştırıp kendini aydın sanan insanların dikkat etmesi gereken noktalardan biride bugünün teknolojisini oluşturan bilim insanlarının hepsi ateistmiş gibi bir havaya bürünüp tanrıya inanan biri bilim yapamaz savınıza karşılık einstein , newton ,mendel gibi bilim insanlarının hayatlarını okuyun derim.
din adına hareket eden bağnazlarla dinin kendisini karıştırmayalım. nitekim tolstoy bunu bir hikayesinde çok güzel anlatmıştır;(ki okuyan bilir tolstoy dindar bir insandır ve kilise tarafından afaroz edilmiştir.bugün bile gerek islami kaynaklarda anlatılan gerek hristiyan kaynaklarında anlatılan bir çok hikaye onun eseridir.bana komik gelir bu afaroz meselesi... )
tolstoy kısa bir hikayesinde, kiliseyi hz isa'yı ve tüm öğretilerini inkar edercesine kurulmuş kurumun binası olarak nitelendirir... hikaye şeytan'ın isa peygamber arşısında yenilgiye uğraması ve cehennemin dibine, zifiri karanlığa hapsolması ile başlar...
aldığı malubiyetin etkisi ile cehennemin dibinde 300 sene kadar yerde yarı baygın yatıp başından geçenleri düşünen şeytan, başucunda ufak bir şeytancık'ın belirmesi ile kendisine gelir... küçük şeytan'dan yeryüzünde kendisinin burada yattığı 300 yıl boyunca nelerin değiştiğini öğrenir ve duyduklarıyla bir nebze rahatlar... hz isa o denli kusursuz bir öğretiye sahiptir ki şeytan bu iyiliğin karşısında gücünü büsbütün yitirmişti... hz isa şeytan'ın baş edemeyeceği türden bir rakiptir ve inananları da benzer kusursuzluktadırlar... zina yapmıyor, başkasının malına el uzatmıyor, herkes komşusunu sevip kolluyor derken insanlar 300 sene boyunca hz isa'nın öğretileri ile mutlu mesut yaşıyorlar... ancak 300 sene kadar sonra insanların arasında dolaşan küçük şeytancık isa'nın inananlarının aralarında bir konuyu tartıştıklarına şahit olur... insan'lar sünnet olmanın şart olup olmadığını tartışıyorlardır... şeytancık da bu tartışmanın sebep olduğu zayıflığı görerek fırsatı değerlendirmek için araya girer ve en iyisinin kilise kurmak olduğunu, kilisenin başına da din'i en iyi anlayanların getirilmesini, bu kişilerin akılları karıştığı zaman inananlara doğru yolu gösterebileceğini söylerler... insan'lar bu fikri cazip bulurlar ve bir kilise inşaa eder, önde gelen din adamlarını da kilise'nin başına getirirler... işte o dakika şeytan yeniden kazanır, din bozulur, kilise hiristiyanlığı bir kazanç kapısı haline getirir... tecavüzün, kendi kızına tecavüzün, adam öldürmenin, hırsızlığın ve her türlü ahlaksızlığın bir kaç kuruş, en fazla bir iki altın karşılığı afedildiği kilise ortamı inananlardan çok günahkarlara hizmet etmekle yetindi...