-
1.
+5ne oluyor lan bana yolun sonuna mi geldik diyorum kendi kendime yas daha 19. neyse sonunda eve ulasiyorum. bizimkilere caktirmadan odama geciyorum. ama bu semptomlar giderek artiyor. hizli nefes alis veris. ellerin ayaklarin karincalanmasi. aldigin nefesin yetmemesi. kalbin patlayacak gibi carpmasi, bas donmesi vs.Tümünü Göster
iyice kontrolden cikiyorum. bari diyorum bizimkilere diyeyim. kapiyi acip ben oluyorum lan, kurtarin beni diyorum. ne oldu diyolar kalp krizi diyorum. herkes yusuf tabi, hemen taksi cagiriyorlar.
3 dk da hastanenin aciline variyoruz. ataturk devlet hastanesi, adi degismediyse hala yesilyurtta duruyor olmali.
hacilar acildeyiz. bagiranlar cagiranlar inleyenler kan revan icinde olanlar vs. boyle hastalari kabul ettikleri kucuk bolmeler var her bolmeye 2 hasta sigiyor. beni onlardan birine tikiyorlar. yan sedyede de koylu kiyafetleri icinde yatan bir kadin var. oy anam diyip duruyor. o oy anam dedikce ben daha bir geriliyorum. arada kafasini kaldirip soruyor, o arastirmaci anadolu ruhu sedyede bile devrede. ne oldu yawrim sana? kalp krizi geciriyorum teyze diyorum. vahhh vahhhhh bizim bi eniste varidi o da boyle erken goctu gitti diyor.
ozamanlar reality showlar var, sicagi sicaginalar var. insanlarin nasil ssk kosesinde bagira cagira oldugunu haber yapan kanallar var. abime bagiriyorum, lan huur cocugu getirdin beni devlet hastanesine kimse sallamayacak bizi burada. olecegim lan beni ozele alin diyorum. o sirada beyaz onluklu bir doktor geliyor. genc biri muhtemelen gibe gibe acile nobete yollamislar onu.
doktor; yegen sorunun ne diyor. doktor bey oluyorum ne sorunu soruyosun kurtar lan beni diyorum. niye oluyorsun diyor. kalp krizi geciriyorum diyorum. yuzunde yavas gecir yerles yas gibi bir tebessum oluyor. ben yine bagirmaya basliyorum. yandaki yasli teyze kendisini birakip iyice bana sariyor. vah vahhhhh cok genc cok yazik diyor. doktor susun ulan cekiyor ikimizede, doktor beni kurtar susmak ne kelime ayaginin altina paspas olurum gibisinden bir bakis atiyorum.
doktor steteskopla kalbimi dinledikten sonra, 5 dk sonra iyi olacaksin diyor. ne diyor bu doktor diye kafamdan cumleler geciyor. bu arada baska bir pratisyen hekim odaya giriyor fis pis konusmaya basliyorlar. dinlemeye calisiyorum fakat, olmek uzere oldugumu dusundugum icin, herseyi yarim yamalak duyuyorum. bu sirada bir hemsire geliyor odaya. elinde igne, doktorlar kapinin onune cikarak konusmaya basliyorlar. hemsire ac gotunu annem birazdan iyi olacaksin diyor. ben caresiz gotu acip igneyi yiyorum. igneyi yedikten 2 dk sonra, hersey degisiyor. gayet normalim, 10 dakika onceki benden eser kalmamis durumda. sonradan gelen doktorun yaptigi yorumu ise o olaydan 8 yil sonra anlayabildim ancak. -
2.
+4sevgilim terk etmis, arkadaslar yuz cevirmis, anam bile oleceksen ol der gibi bakiyordu. ya da o pgiboloji icinde ben oyle algiliyordum. aslinda var olan her iliskinin bir cikar iliskisi oldugunu, sevginin askin ve dostlugun aslinda sen ayakta durabilirsen var oldugunu yasadigim surec bana ogretiyordu. o siralar anladim bir insan neden intihar eder. karar vermistim benim icinde tek cikis yoluydu kendimi oldurmek. ama bir engel vardi. bunu anlamayacak bir kisi vardi o da anamdi. bunu nasil o kadina yapabilirdim. tum yasamini ben adam olayim diye harcamis bir anaya bunu nasil yapardim. bu kadar bencil olabilirmiydim.Tümünü Göster
hastalik iliskilerimi yok ederken, beni bitirirken. aslinda bir seylerde bana katiyordu. benimle ayni yoksunluklari yasayanlari okuyordum nietzsche, søren aabye kierkegaard, arthur schopenhauer vb. baska bir dunyanin kapilari da aciliyordu beynimde. ve butun bu yasadigim gundelik taktanlik ve yoksunluklarin beni ittigi yer aslinda cok degerli bir yerdi. insanin varolusu hakkinda bu amcalarin soyledikleri, acinin aslinda yasamin terk gercegi oldugu, yasamin gereksizligini yazmalari vs. bana baska kapilar aciyordu. ve ben cektiklerimin beni nereye tasidigini gorunce usuldan da siritmaya baslamistim.
sokaga cikamasamda kosturamasam da normal insanlar gibi otobuse binemesemde. birseyin farkina varmistim. 3 dakika huzurlu olup bir otobuse binebilsem yada bir gun batimini seyredebilsem, normal gundelik yasamini yasayan insanlarin es gectigi bu seylerin benim bunyeme bir orgazm gibi girisi bana verilen bir armagandi. kim otobuste sadece seyahat edebildigi icin mutlu hisseder ki. ya da gun batimini izlerken mest olabilir hem de digerlerinin hissettiginin belki de 10 bin kati bir hissiyatla bunu yasar. tabi bunlar belki de 3 ayda bir yasayabilecegim 10 dk lik gecici sureclerdi. ve aslinda ozaman insan anliyor, gunluk yasamda ne kadar degerli seyi gormezden geldigimizi. ve ayrintilar derin ayrintilar bir bir gorunmeye basliyor. soyle dusunun gozune teleskop takan biri oluyorsunuz bir anda.
anlamistim ki, aciyi cekmeden bunlara ulasmak imkansiz. gundelik yasaminda olan bir insana, bunlari anlatmak imkansiz. zaten cogunuz bir gibtir git cekecektir. ama anlatacaklarimi iyi dinleyin, sizlere neleri es geciyorsunuz ogretecegim. normal bir nefes almanin ne kadar degerli bir sey oldugunu anlatacagim size. ama ozet gececegim merak etmeyin.
elle tutulacak hic bir sey kalmamisti. anami karsima aldim ve dedim ki, diz cokerek yasamaktansa ayakta olmek yegdir. anne gidiyorum dedim. nereye gideceksin dedi. istanbula dedim. kendi yasadigi sokagi terk etmekte zorlanan ben, istanbula gitmeye karar vermistim. anne belki olecegim ama gitmem lazim dedim. bana bakti ogul dedi; delisi olan hergun olusu olan 1 gun aglar. anam okuma yazma bile bilmiyor, ama bana filozoflarin bile zorlanacagi bir cumle kurdu. bir sey diyemedim. ivedilikle odami toplamaya basladim yazilarim, ders notlarim. hatiralarim. eski saglikli yasama dair anilarim. istanbula tasiniyordum. bilmedigim bir kente gidiyordum. annemin bin bir emekle koyden alip 12 yil boyunca okuttugu amcamin oglunun yanina. -
3.
+4o sira da ilk cd mi satmistim bile 2 milyonu cebime atmanin sevinci ile hersey rengarenkti. derken bir tane bir tane daha sattim. metro bosalmamisti ama bana dogru bir kalabalik geliyordu. onlara bakmamaya calistim korkuyordum. benden baska kimse yoktu benim icin. kimse de kicimi kollamayacakti. yuzu gozu cizik elinde tesbih olan insana benzemeyen bir yaratik onculugunu yapiyordu kalabaligin. lan burasi dingonun ahiri mi? dedi. pardon abi dedim. elimi cebime attim. kaybedecegim hic bir sey yoktu. cebimde bir bicak vardi. onu tutuyordum. lan ben urfali bilmem ne diye saymaya basladi. olmeye geldin lan buraya dedi. kalabalik etrafimdaydi.Tümünü Göster
lan dedi bu tezgahi kapatiyorsun, bir daha da seni burda gormeyecegim tamam mi dedi. yok abi gidecek baska bi yerim yok, bu gun burda olmem gerekiyorsa olecegim dedim. bicagida cebimden cikardim. eleman guldu, lan muallak cikardin madem gotun yiyor saplasana dedi. o an benim kel kafali cd ci geldi. dokunmayin lan elemana o da ekmek parasinin derdin de dedi. kendi aralarinda tartismaya basladilar yari kurtce yari turkce devam ediyordu. urfali dondu bana, lan burda kalacaksin ama programdan baska birsey satarsan anani bellerim dedi.
tamam abi dedim. benim yasli cd ci bana dondu sen kopru deki tek turksun, o yuzden yanlis yapma ayagini kaydirirlar dedi. ve bana gunluk kac lira urfali icin, meydanda bekleyen polisler icin ve zabitalar icin ayirmam gerektigini anlatti. bu rakam 30 tl ye denkti. anladim ki ilk 30 tl sistemin islemesi icin var.
vay canina dedim. istanbulda bir koprudeyiz. ve bu koprude turk olan tezgah acamiyor. isin ironik yani kurd olsaniz bile abidin baskana gitmeniz lazim yani ulkucu birine. aklima su geldi dedim ulan diyarbakir da bir ust gecit olsa ve orda sadece turkler calismaya calissa, o kopruyu yakarlar lan. yanlis anlasilmasin bunlari yasamama ragmen irkci degilim. ve en yakin arkadasim da kurd tur. ama istanbulun gobeginde bir yabanciydim artik.
neyse komsu tezgahlar vardi ve bende onlarin komsu esnafiydim. kimisi fake marka satiyor kimisi camaken icinde calinti telefon, zamanla beni sevmeye basladilar. isimde ilerlemeye baslamistim. cok iyi satiyordum gece de 300 milyon bana kaliyordu, bazen assagi inip kopru altinda ki bufelerden arnavut cigeri yiyordum. mutluydum lan, 4 saat calisip iyi para yapiyordum. bir gelen bir daha geliyordu, cunku programdan anlayan tek bendim ve gelenlere cok ayrintili anlatiyordum. beceremezler diye mail adreslerini alip, crack konusunda yardim ediyordum. hatta uzak masaustu (vpn) baglantisi ile program kurdugum bile oluyordu. bu arada amca oglu evlendi ve baska eve tasindi. ve ben o evin kirasini karsilayacak kadar adam olmustum. -
4.
+4otobusteyken odeyecegim en agir bedellerinden biriyle karsi karsiya oldugumu bilmiyordum. ve kacinilmaz olan geldi catti. 100 kere olseydim de bunu yasamasaydim dedigim bir durumla karsilastim. bagirdim durdurun lan bu otobusu oluyorum diye. sabah sabah isine giden herkes, hem aval aval hemde ulan bu gun degigib birseyler yasadik diye yuzume bakiyorlardi. talih mi kader mi bilemem, ataturk devlet hastahanesi duraginda indim.Tümünü Göster
kosarak acile gittim yine. doktor yuzume bakara yapabilecegimiz bir sey yok eve git ilik dus al dedi. iste olaylar bu asamadan sonra basladi.
ben universiteyi kazanmis bir genctim. ve bilmedigim birseyle karsi karsiyaydim. ozamanlar arama motoru olan altavista.com a panik atak yazinca 3 sonuc cikiyordu. ki google aga yoktu hatta fikir bile degildi.
neyse burda ozet gecmiyecegim konu butunlugu saglansin diye.
universiteye basladim. ege universitesinin onunde bir yol calismasi vardi. hatta yarim kalan bir viyaduge kamyon soforunun girip orada oldugunu bilirim. hatay bornova arasi eski koruklu otobusler de 1.5 saaat surmekte. ve ben 10 dakikasina bile dayanamiyorum bunun. soyle dusunun agzina kadar tikabasa dolu bir otobus var ve otobuste duramiyorsunuz. iste bu boyle karin agrisi birseydi. sonralari minibus i tercih etmeye basladim ama, babam piyango bileti satan bir emekci idi. minibus luks kacmaktaydi bana. hersey kabus gibiydi, ve uyanmak istemedigim bir gune zorunlu olarak uyaniyordum.
herhangi bir cikis yolu yoktu fiziksel olarak saglam gorunen ben, aslinda icimde curuyordum ama kimse bunu sallamadi. bilenler bilir e cafe ye az ugramadim ege uni de. ordan redhouse az yapmadim. ama kimseye ayak uyduramadim. pikniklere gidemedim. partilerde playboy olamadim. ulan derslerime bile giremiyordum playboy olmak benim neyime.
sevgilim posta koymaya basladi, sen hic bir yere gelmiyorsun benimle, biz hic bir sey yasamiyoruz beraber, bak kusura kalma boyle devam edersen gotune tekmeyi yersin dedi. kiz gercegi soyluyordu bana, zayifsan elenirsin diyordu. onceleri kabullenmek zor geldi. sonra anladimki kiz gercekci.
iste bunu ogrenmem hayli zaman aldi. en onemlisi insanin caresiz oldugunu kabul etmeye calismayasiymis. bir insan kendine ogretirse bunu galiba ulaslismis en buyuk erdemlerden birini ulasmis olandir.
hic kimse kendini o pozisyona koymaz. hic kimse kendine caresizligi yakistirmaz. her kabullenisimizin ardinda bir baska umut yatar. umutlarin sondugu yere bu hayattayken ulasmak her babayigidin harci degildir.
etrafimdaki herkes birer birer kaybolmaya basladi. artik herhangi bir faaliyete beni cagirmaz oldular. zordu bunu kabullenmek ama onlari suclayamazdim da cunku kim ister ki ayak bagi yaninda. giderek yalnizlasiyordum. bir anam vardi bana uzulen. odamdan bile cikmiyordum. inanmayacaksiniz evden 4 yil cikmadim dersem yeridir. hic cikmadim demiyorum. ama nerdeyse butun zamanim evde geciyordu. tabi bu asamada bir de yasadigimiz sosyal cevrenin baskisi var. sana tepeden bakiyorlar, deli muamelesi yapip iyice disliyorlar. hele ki annemin uzerinde baskilari yuklenmek daha zor.
senin oglun neden hep evde neden bir is bulup calismiyor. neden hep iciyor. tabi anne olarak kadin bunlarin karsisinda eziliyor. ve bunu kabullenmek benden daha da zor onun icin.
icim icimi kemiyor. icimde firtinalar kopuyor ama degistirecek ne gucum var ne sagligim. o siralara ege universitesin de doktor erhan bayraktar a gidiyorum. bana parasiz bakiyor. en son o da gibtiri cekti. paran varsa gel hastaneye yat dedi yoksa geber der gibi bir cumle kurdu. bir pgibiyatr dan bile gibtiri yemistim. ve sorular kafamda donuyor du. nerden geldik nereye gidiyoruz. butun bu acilarin sebebi ne? bir kere adam gibi olmek gunde binlerce kez olmekten iyidir demeye basladim. intihar dusuncesi giderek hakim olmaya basladi beynime. -
5.
+4ben ne oldu simdi neden iyi hissediyorum derken, doktor bana donuyor sende bir hastaligin baslangici var diyor. icimden aha kanser yada kalp diyorum. sende diyor panik bozukluk baslangici var. pardon ne var diyorum panik bozukluk diyor. o ney ya diyorum. bu gun pazar sen pazartesi poliklinige gel diyor.
neyse diyorum eve gidiyoruz hersey normal. pazartesi poliklinige gidiyorum. durum icler acisi, kapida doktor gormeyi bekleyenler, baska servisler kanamali hastalar, allahtan pgibiyatri poliklinigindeyim kan dehset vs yok. yanimda bir eleman beklemekte benimle birlikte, elinde fotomac mi ne var. uzerinde fb tisortu. bana donuyor, biliyormusun fb kaybedince hayatim karariyor diyor. dinlemeye calisiyorum. benim ismim okununca iceri giriyorum. icerde nur isminde bir doktor var. durumu anlatiyorum. bana bakmadan receteye birseyler yaziyor. ben bitirdigimde o da receteyi yirtip elime veriyor. siradakiiii diye bagiriyor.
elimde bir recete var. anafranil ve xanax. gidiyorum eczaneye aliyorum ilaclari. bilenler bilir xanax yesil recetelidir. neyse ilaclari aliyorum. anafranilin yan etkilerini okumaya basliyorum. 4 sayfa yan etkisi var. guzel etkisi ise yok denecek kadar az. amma xanax kardes oylemi, bir iciyorsun, beynindeki herseyi siliyor. yan etkisini de sallamiyorsun boylelikle.
herneyse yeni bir yasam baslamisti benim icin ve ben farkinda degildim. antidepresan ve xanax mal gibin yapmisti beni. ama bana bu ilaclari veren ve belki de icinizden birilerine terapi yapan doktor hanim bana solememisti. bu ilaclari aldiginda ilk haftanin anamin aglayacagi hafta olacak diye. bende ayni aspirin icer gibi bu ilaclari iciyordum.
ilk haftam baslamisti. ve ben olacaklardan habersizdim. avuc avuc hap yutuyordum. nerden bileydim ki o haplar beni duvara toslatacak. antidepresan kullanmayanlar bilmez. -
6.
+3sirin evlere tasindim, gece kondudan bozma carpik kentlesmenin en guzel ornegi bir semt. yururken binalardan dolayi, gokyuzunu bile gormekte zorlanacaginiz. dogu kokenlilerin yogunlukta oldugu, kalabaliginda kaybolacaginiz varos semti sirinevler. anam ozamanin parasi ile 1 milyar vermisti, onu da sapka orup pazarlarda satarak kazanmisti. 2 hafta sonra amca oglunun davranislari degismeye basladi. niye geldin ne kadar kalacaksin der gibiydi. oysa o bizde 12 yil kalmisti. ve hic bir karsilik beklemeden, bunlari yapmistik ve ben kardes gibi gorurdum. evde bir siginti gibi hissetmeye basladim kendimi, yani bu kadar da kotu olmamaliydi bu yasam. is bakiyordum ama disari cikmakta bile zorlanan birine isi kim verir.Tümünü Göster
cd satmanin altyapisini olusturmaya calisiyorum. cd poseti cd zarfi bos cd vs. neyse bir gun sokagin birinde bir tezgaha rastladim. tezgahin basinda, kafasi kel yuzu icine cokmus kirli sakalli, 50-55 yaslarinda biraz cakal gorunumlu bir adam var. tezgaha musteri gibi yaklastim. gardas hayvanli ferre da var diyerek elinde poseti gosterdi, ben aslinda cd almak istemedigimi sirinevler koprusunde cd satmak istedigimi bu yuzden zarf ve poseti nerden bulabilecegimi sordum. iznin var mi dedi, belediyeden mi diye sordum aklima o gelmis ti ilk. guldu yok dedi ocaktan iznin var mi ne ocagi diye sordum.
iste ulkenin carpikligi da karsima cikmaya basliyordu. ne ocagi abi dedim. abidin baskana gitmen lazim dedi. abi dedim. vergi vermiyoruz. zaten yapacagim is yasadisi, niye birinden izin alayim. siritarak yuzume bakti. kurd aksani ile bu isler o kadar kolay degil dedi. anladim ki koprude yasadisi satis yapmak icin bile birilerinin onayi lazim. abi dedim ben kimseden izin almayacagim cikacagim oraya bir kac gune kadar. cunku baska bir secenegim yoktu.
neyse o tanistigim cd ci bana babacan davranmaya basladi. senin icin reisle konusurum felan demeye basladi. tabi ki killandim. ne saticaksin dedi, senin yasin genc ferre felan satma benim 15 tane mahkemem var ama 12 tanede cocugum var, baska sansim olmadigi icin bunu yapiyorum dedi. benimde baska sansim yok dedim. bedel her ne ise odenecek dedim. neyse adam bana zarf ve posetler icin gerekli adresleri verdi. ben o sirada internet cafe nin birinden program indiriyordum. sirin evlerde bir marangoz buldum. tezgahi da yaptirdim. tum varimi yatirmistim bu ise.
programlari basmaya basladim. nero cd den kapak ta dizayn ediyordum. 16x lg cd room la yavas yavas basiyordum. xp, xp service pack 2, muhasebe programlari, visual studio net 7, ingilizce egitim programlari vs gun gelmisti herseyimle hazirdim kopruye cikmaya, ulkeye dair ilginc bir gercegi ogrenecegim bir geceydi.
elimde tezgah yavas yavas cikiyordum merdivenleri, elinizde tezgah olunca saticilar size daha degigib bakiyor. bu eleman ne yapmaya calisiyor gibi. benim tezgah kucuktu digerlerine oranla, bir kose bakiyordum girecek. neyse bir hamle ile tezgahi kurdum. ilk musteriden once, mekanin sahiplerinden biri geldi. siz o kopruden gecerken onlari fark etmezsiniz arkaplanda dururlar. gardas niydiysen burda dedi. abi cd satiyorum dedim. aynen diger cd cinin dedigi gibi gardas iznin var mi? dedi. yok abi dedim, paraya ihtiyacim var o yuzden satmam lazim. beni bastan asagi suzdu gitti. ama hissetmistim, firtina oncesi sessizlikti bu. -
7.
+3ertesi gun gumuscu beni aradi. cafe nin sahibi seninle konusmak istiyor dedi. ciktim evden. cafe agzina kadar dolu yaklagib 15 kisi de sira da pc bekliyordu. aklimdan ulan delimi gibti. baska cafe ayri bir net mi veriyor bunlara dedim. tabi ozamanlar, satin almanin aslinda onemli bir sey oldugunu bilmiyordum. satin aldigin seyin senin degerini gosteren bir dunyadan cok uzaktim. mc donalds da yemekle, donerciden durum almanin ne demek oldugunu bilmiyordum. satin aldiklarimizin bizlerin sahibi oldugunu bilmiyordum. gonullu koleler oldugumuzu bilmiyordum. nike diye bir ayakkabi almak icin asgari ucretimizi gozlerimizi kirpmadan. aslinda nike in bizi satin almasi icin harcadigimizdan haberim yoktu. belki var di ama sesi mi cikaracak gotum yoktu.Tümünü Göster
karsina gectim oturdum. dedi kardes dun bizi 1 haftalik taktan cikardin. istiyorsan bizle calisabilirsin. abi dedim benim boyle bir ortamda calismamin mumkunati yok. cok kalabalik, ben asosyal birisiyim, burda yapamam. iyi sen bilirsin dedi. yalniz bisi daha isticem senden dedi. cafede ki oyunlari guncellememiz lazim. bize oyun kurarmisin diye sordu. kac tane abi dedim. 30 civari dedi. yaparim abi dedim. sana 700 milyon vericem bunun icin dedi. gozlerim yerinden cikicakti. oha lan 30 oyun 1 gunde kurar gibtirir gidersin. tamam dedim. bana ust katta bir pc verdiler. ilk hatam, deep freeze kaldirmadan 10 kadar oyun kurmak oldu. allahtan oyunlarin biri reset isteyince aslinda hic bisi kurmamis oldugumu anladim. ne dehset bir belaydi bu deep freeze. bana kir pidesi soyluyorlardi. oh oyun kur para kazan ise bak lan. dedim allah yardim ediyor iste. megerse etmiyormus.
1 gunde kuracagimi dusundugum sey 10 gun aldi. cunku bir makinaya kurup imaj alip digerlerine atmak yeterli degilmis. bunun red alertinin key leri cakisir oyun patlarmis. her oyunun yamasi var mis. kil musteriler yamalari da istermis. saati bir milyona senin ruhunu isterlermis nerden bileyim.o zamanlar bu knight online denilen oyun daha yeni orataya cikmakta. millet solucan kesmek icin parti yapiyor o denli yani. 9 gunluk bayram sureci idi ve cafe agzina kadar dolu, liseliler kantir icin sira bekliyor. benden baska pc den anlayan yok kafede. birisi ama bu programi kapayamiyorum diyince ben gidiyorum. kullukleri bile temizliyorum
anam belleniyor hic aligib olmadigim bir ortamdayim. xanax ustune xanax iciyorum. 700 milyon icin 700 milyon kere gibtirdim. neyse sonunda herseyi hallettim. bayram sonunda patronun karsisina gectim. ne de olsa o ortamdan kurtulacaktim. abi dedim, bitirdim. kardesim eline saglik deyip, parayi cikardi saymaya basladi. bana 700 soz vermisti ama sayarken 700 u coktan gecmisti. dedim heralde ayiracak. 1500 dedi ve durdu al kardesim dedi. abi dedim, 700 e anlasmistik. al dedi sen 10 gundur kafede eleman gibi de kosturuyorsun. hak ettin. aldim parayi, bana bakti kardesim calismak istiyorsan kapim her zaman acik dedi. abi dedim inan yapamam ben disarda duramiyorum. kalabalik beni boguyor. ben bir yere bagli kalamam yapabilsem memur olurdum. ama yapamam dedim. bana dedi ki kardesim, teknik sorunumuzda oldugun da gel sadece gunde 1 kac saat ugra. ben senden kafede baska bir sey beklemiyorum. abi dedim bir dusuneyim. bana bak dedi, bana dusuneyim diyen adami bir daha karsima almam. ama git ne tak yiyosan ye yarin karsima gel.
eve gittim. dusundum. dedim kopruye ciktin kurdler anani belleyecekti, derdin ne lan bayram boyunca yaptin gerisi de gelir lan. ertesi gun gittim tamam abi dedim. calisicam ama dediklerimi unutma. tamam dedi canin gibildikca ugra. ok dedim. 800 milyon maas vericem dedi. yemen icmende burdan. ssk felan yok. basladim calismaya, is saati gibi bir derdim yoktu kafam esince cikiyordum. sonra geri eserse geri donuyordum. bazen ariyorlardi sorun oldugunda. gidiyordum. bu arada amcamin bir kizi ozel bir hastane de calisiyordu. ona yalvariyordum. doktorlar bana yesil recete yazsin diye. ilk isim cafe programini degistirmek oldu. easy cafe yeni cikmisti ona gectik. patronumun cok hizli bir yasami olmustu biz tanismadan once. akliniza gelmeyecek unlulerle yatip kalkmisti ama biz tanistigimiz da cemaatle ic iceydi. gunde 5 vakit namaz kiliyordu. -
8.
+3rezerve
-
9.
+3rezerve
-
10.
+5 -2Sözlükte başlığı uçmuş olan tezek abimizin yazdığı GÜNDE 2 LiTRE ŞARAP iÇiYORUM adlı hikayesini tekrardan word arşivinden buraya aktarıyorum. internette blog olarakta bulabilirsiniz.
___Sene 2003 universite bitmis. 1999 da bitmesi gereken uni anca bitmis. ha sebep ne derseniz panik atak diye bir hastalik var otobuse binip okula gidemiyorum. sinavlara calisiyorum, xanaxlari yutup tamam bu sefer olacak diyorum. hooop acildeyiz yine. doktorlar hemsireler gotuyle guluyor. durum vahim herkes pgibolojik diyor. kimse sallamiyor. bense o siralar. ulan bir kolum bir bacagim olmasaydi da bunlari yasamasaydim diyorum.
neyse hikayeyi basa saricam 1996 ya gitmemiz lazim flashback olayi yani. hadi zamanda atlama yapioz.
sene 1996 lise biteli 2 sene olmus 2 yildir dershanedeyim. O zamanlar oss ve oys var. birini gecmen yetmiyor ikisinde de basarili olman lazim. sene 96 1 mayis arkadaslarla sinemaya gittik loca da filmi bekliyoruz. civil civil bir gencim anlayacaginiz.
filmi bekliyoruz bana garip birseyler olmaya basladi nefes alamiyorum. etrafimdaki hersey yabanci geliyor. sigara da iciyoruz. ozamanlar kapali alanlarda sigara icmek mumkundu. ellerime bakip bunlar benim ellerim mi felan diyorum. arkadaslara ben bir tuvalete gideyim dedim. kendime bakiyorum ama sanki cok yabanci kalbim yerinden firlayacak gibi atiyor.
yuzumu yikiyorum felan nafile. giderek iyice korkmaya basliyorum. locaya gecip beyler ben iyi degilim eve gidiyorum diyorum. bilet parani biz odedik otur diyorlar ama. ben cikiyorum. yer izmir sevgi yoluna yakindi. ama uzun zaman oldu sinemanin adini felan hatirlarmiyorum. sadece tek hatirladigim sinemanin onunde oturdum insanlar bana bakiyordu. ve onumde harley davidson marka bir motorgiblet vardi.
filmler de gorursunuz insanin basi doner sanki hersey sis perdesi arkasindan gelisir oyle bir durum. yanlis hatirlamiyorsam eger 86 numarali otobuse bindim, fahrettin altay a gitmek icin. hala ayni numaramidir bilemem.
otobuste kafami camdan cikardim mayis ayinda agustos sicagi izmirde. nefes almaya calistikta sicak hava vuruyor yuzume. ozamanlar klima da yok otobuslerde. daha sanos markalar bile yok o denli yani. eshot un o eski uzun koruklulerinden birindeyim. daha boynuzlular yeni kalkmisti yollardan -
11.
+2bakirkoye gidiyorduk. muayene icin acil girisi ile ayni yerden iceri alinacaktik. bizleri acilin onundeki demirlere kelepcelediler. hastalar bile zombi gormus gibi bize bakiyordu. yine bir acil onundeydim. bu sefer ellerimde kelepce vardi. agliyordum yine. yanimda oturan polis geldi derdin ne lan senin, adam gibi dursana icinde azcik erkeklik yok mu senin dedi. herkes bana bakiyordu. kendimi toparlamaya calistim. egilip kelepceli ellerimle yuzumu gozumu silmeye calistim.Tümünü Göster
doktorun karsisina ciktim. doktor halimi gorunce memur beyler disari dedi. bana dondu dovduler mi seni dedi. yok dedim. oglum korkma artik yasalar degigib sana birsey yaptilarsa bana soyle dedi. yok doktor bey dedim, bana hic bir sey yapmadilar. gibayetin yok mu dedi yok dedim. iyi dedi imzaladi kagitlari ve polisleri iceri cagirip verdi.
minubuse bindik bu sefer sadece sofor ben beni yakalayan polis ve minubuste yanimda oturan polis vardi. ve hepsi sivil giyinimliydi. ben pencereden disari bakarken, cd sattigim yerleri gectik. bavulumu surukledigim yerlerden gectik. olmeye geldim lan istanbul dedigim yerlerden gectik. bulundugum pozisyon olumden beterdi. dizel motorun sesi esliginde karakola dogru gidiyorduk. iki polis aralarinda konusmaya basladilar. yanimda ki bana dondu, lan huur cocugu karakolda hic birseyi imzalamayacaksin dedi bana. ben yuzune bakinca, ben sana ulan imzalayacaksin burayi deyince bana imzadan imtina ediyorum avukatimi istiyorum diyeceksin dedi. ben saskin bir sekilde bakinca. lan gerizekali imzadan imtina ediyorum avukatimi istiyorsun diyeceksin dedi bana.
tamam dedim. karakola vardik. baska bir sivil polis lan burada hepiniz adam olacaksiniz, burda kral da allah da benim dedi ve elinde jop vardi. herkes dut yemis bulbul gibiydi. eleman simdi herkes tezgahinda ki cd yi sayacak dedi bizler saymaya basladik. ben en son da idim. 800 cd si olan 200, 500 cd si olan 100 diyordu. bana sira geldi 135 dedim. minibusteki polislerden biri bu salak sayi saymayida bilmiyor. korkudan odu takuna karismis, universiteli bu hatayi yaparsa digerlerini hosgormek lazim diyip, bu salagin tezgahta 15 cd var dedi. gorevli memur tutanaklara 15 cd olarak gecti.
ben yine en sonda idim. sonradan anladim neden en sondayim. bir sira halinde tutanak tutan memurun onune yazilanlari imzalamak icin gidiyorduk. ve herkes okumadan imzaliyordu. beni minibuste uyaran polisler ise gozumun icine bakiyordu. evet imzalamayacaktim. hayatin en taktan pozisyonunda 2 polis bana yardim ediyordu. oysa polis benim icin tiksinilmesi gereken bir pozisyon ve kurumdu. sira bana geldi, onumde tutanak vardi. ben silik bir sesle avukat istiyorum dedim. onumdeki polis ne diyon sen lan dedi bana. elinde jop olan lan imzala yoksa beynini bu jop la dagitirim dedi. dondum bir an icin bir sey diyemedim korktum ve imzalamak uzereydim. minibuste olan polislerden biri, elini masaya vurdu. lan gotos hem yasadisi is yapiyorsun hemde imzalamayacagim diyorsun. yaz lan oraya imzadan imtina ediyorum diye. ben yine bisi yapamadim ensemden tuttu yazsana lan imzadan imtina ediyordum diye dedi. ben minubustekilerini dusunerek o sekilde yazdim. jop lu olan, gencler show bitti simdi nezarete bakayim diyerek. boruyu ufledi.
filmlerdeki gibi degil nezaretin soguk demirlerini avuclamak, o an da butun yasaminiz gozunuzun onunden gecer. pasli demirleri avuclayinca aslinda, kapali kaldigim evimde bile ne kadar ozgurmusum onu anladim. ellerimde superman olup bukemeyecegim demirler var. ve ben baskalarinin sinirlari icindeyim, tek sucum ise yasamak istedim. ozamanlar su aklima geldi. ben ferre bile satmiyorum ama, ferresi revacta olan gulben ergen el ustunde tutulmakta. ne vatanima ne milletime bir huurlugum olmadigi halde demir parmakliklarin arkasinda olmak durumunda olan benim. -
12.
+2bir gun abi dedim bu knight online a yatirim yapmamiz lazim. liseliler icin cok cekici bir oyun dedim. tamam dedi ne gerekiyorsa yap dedi. ozamanlar knight onlide selam dersen birine wtf diyordu turkler cok azinlik durumda idi. cafede projeksiyon vardi ve dedim tum gun login ekraninda soluk alan canavar (boynuzlu biseydi) duvarda gorunecek. bakan geldi bakan geldi. tabi sorunlar yasamaya basladik. oyun icin gelen zombilerle sanal ciks icin gelen chatci ler birbirlerine kem gozlerle bakmaktaydi. oyuncu tayfasi icindeki hayvani hic dusunmeden ortaya doken ana avrat kufur edenlerden olusurken, chat tayfasi disardan cok saygin gorunen ama ozellerini okudugumda (5000 kisiden fazlasinin duzenli olarak okudum) o saygin bey yada bayanin yerine, cinsel fantezilerde sinir tanimayan, dirty talk tan hoslanan diger bir hayan kismi vardi. aslinda nicelikte var olan farkliliklari, nitelikte ayni idi. bir kisim egosunu oyunla tatmin ediyor. diger kisim ic gudulerini msn de torpuluyordu.Tümünü Göster
insanlarinin ozellerini okudukca, aslinda nasil bir pislikten uzakta kaldigimin farkina varmaya basladim. yalandan baska birsey yoktu. mesela bir kiz iki tane pencere acip hatta camera acip. uzun vadeli olan iliskisindeki bireye aaa cicim ne yaptin bu gun nerelere gittin diye sorular sorarken. digerine su an cok islamdim diye yaziyordu. yada bir baba karisi ve cocugu ile konusurken metresi ile de konusuyordu. bu konuda bana kizanlar olabilir. izledigim hic bir seyin kaydini tutmadim. ve o kisiler aleyhinde kullanmadim. takim elbiseler icinta filinta bir genc, kafeden girince artik ne yakigibli delikanli cocuk diyemiyordum. cunku 10 dakka sonra camera da penis actirip oh ne guzel onu yalarim diyordu. ayni sey cok hanim efendi gelen kizlar icinde soz konusu idi. turbanlisi acigi kapalisi, hepsi ayni taktu. ilginc bir sey ortaya cikiyordu. hic birsey gorundugu gibi degil.
ulan nasil bir dunyaydi burasi. sokakta delikanliyi oynadigimiz icimizde ise kendimizden bile utanarak disari cikardigimiz bir muallaklik bir yavsaklik tiksinclik vardi. kendimi sorgulamaya basladim lan bende bunlardan birimiyim diye. ozamanlar anliyordum aslinda uzaginda kaldigim gerceklerin ne kadar tak icinde oldugunu. sirinevlerde penislerini sallayan tinerciler bizden cok daha temizlerdi. ortada buyuk bir suc vardi ve bizler, tiner cekerek beynini uyusturmus, bize cevap verebilecek kadar direnci olmayan insanlari gunah kecimiz yapmistik. oysa bizdik lan en kirlisi. bugulu gozlerler bize bakan sumugu akan o cocuklar, inanin bizlerden daha temiz. onlarin herseyi ortada. peki size soruyorum bu yaziyi buraya kadar okuyanlar, sizde biliyorsunuz ki penisinizi sirinevler meydaninda sallamaya cesaretiniz yok. peki ne kadar kendiniz olabiliyorsunuz lan. size dair ne var hayatinizda. markalarinizi arabanizi paranizi sizden alirsak geriye ne kalacak? bunlara cevabiniz var mi…
knight online liseliler sarmaya baslamisti. her gun yeni bir zombi geliyordu cafeye. abe kinayt oynicem masa lazim yarim saat acan mi? bir suruyu kenardan izliyordum. bazilari cafe nin acilisindan kapanisina kadar orda idi. hepsi liseli degil di kultur universitesine cok yakin oldugumuz icin ordan da zengin picleri geliyordu. ve bu elemanlar 10 saat bu oyunu oynuyorlardi. kendime sordum alkol niye iciyorsun? anksiyeteyi dindirmek icin. bu adamlar neden bunu oynuyor. unutmak icin. evet koyun surusu dedigimiz kitle aslinda standarttan kacmak icin cafeye geliyorlardi. okula gitmemek yada calismamak, yada iyi bir koca olmamak icin. aslinda bilinc altlarindan gelen bir tepkiydi bu. neyse konuyu cok felsefeye vurmayacagim bu asamada. ama ilerki chapterlar da bu konuda birbirimizi zorlayacagiz gencler. tum omrunuz boyunca size adam olmaniz gerektigi soylendi. izlediginiz filmler den tutun. giydiginiz elbiseye kadar size satin almak istiyorsan ( ki bu bazen am olmakta) once musteri olabilmelisin denildi. yani ha deyince musteri bile olamiyorsunuz.
zombiler artmaya basladi. zaten konuyu biraz bilirseniz. durum cok vahimdi. bu oyun icin esinden ayrilanlar, birbirlerini dovenler. her meslek grubundan insan gorebilmek mumkundu, adam kafeye gelip, haftasonunu isemek ve sicmak disinda masadan kalmadan, surekli tost ve cay soyleyerek. gozunu ekrandan ayirmadan. aha simdi savas baslicak aha simdi unique item dusurecem diyerek geciriyordu. her yastan her meslekten insanlar ayni yerde ayni taku yiyorlardi. ulan inanamiyordum. konumlarinda olmak icin herseyimi verecegim tipler, kendilerini bu oyunda kaybetmislerdi..
oha diyerek durumu izliyordum. neyse zamanla oyun turklerin eline gecmeye basladi, bu arada oyun parali oldu. yabancilar kacmaya basladi oyundan. hatta oyunda iyi bir karakteriniz varsa, surekli size pm atiyorlar aga 1k pls seklinde. lan oyun bastan asagi turk oldu. hileler pustluklar vs. kontrol tam anlamiyla turklerindi artik. -
13.
+2madem ahlak dedin;Tümünü Göster
burdan devam edelim ne de olsa bu organik bir hikaye, yon verme sansiniz var yani.
insanin en buyuk hapisanesi kendi vicdanidir. fiziksel anlamda ozgurluklerini sinirladigimiz bir insani, kendi hapisanesine kapatmazsak, yasamini o dort duvar arasinda yine kendi var olusuyla surdurur. birini oldurursen 30 yil icerde yatarsin dedik. bunu engeleyebildik mi? ceza evleri ahlak anlayislarinizin urunudur. ve hepsi tika basa dolu. bize ogretilen bu ahlak ve bunun icinde kalmazsak ceza cekecek olusumuz, bizi engelledi mi? hala insanlar birbirini bogazliyorsa, ahlak diye onune konulan seyi sorgulamak lazim. suru yapmaya calistigin bir toplulukta, ahlak; icinde kaldigin surunun kurallaridir. suru yerine birey yetistirmeye calisirsak, kendini hisseden, evrenseli de yakalayacaktir. surude kalmak icin kirbac yiyen herkesten, ahlakli olmalarini beklemek ahmakliktir. insanlari bir kendi haline bak, illaki dogruyu bulacaklardir.
ncelikle, bitmemis bir hikayeye boyle bir elestiri getirdigin icin tesekkur ederim. soylediklerine bir bir cevap vermeye calisacagim. ama bazilari ciddi elle tutulacak seyler olmadigi icin es gececegim.
oncelikle seni bir arada suru seklinde tutmaya calisan sisteme gondermelerim seni neden bu kadar gerdi anlamadim. bu sistemden memnu musun? yani birileri herseye sahipken birilerinin cop karistimasini sorgulamak seni neden geriyor.
panik atak (bozuklugu) hakkinda akedemik kitaplarda bulabilecegin bir istatiksel bilgi vereyim sana, her 10 panik hastasindan 2 si bunu omur boyunca yasar. yani ulan cok cesaretli olacagim herseyin ustune gidecegim demen, bunun icin yetmez. cunku senin de dedigin gibi bu genlerinde vardir. hergun ben savasiyorum bununla merak etme.
civciv oldurme, ve bebeklere tecavuz konusunda direk gotunden anlamissin. insan merhametinin nerde baslayip nerde bittigine dikkat cekmeye calistim. bebege tecavuz edenle civciv kesenin bir farki yok. senin bakis acinla bu hormonsal, yani icgudulerimiz hormon, madem oyle bu adamlari niye sucluyoruz. bunu senin gibi genetik bakis acisi ile ele almak lazim. es gectigin sey insani var eden sey, genetik var olsunun yaninda sosyo kulturel cevresidir. genlerinin bilgisi degistirilemiyor (simdilik) ama beynine yuklenen degerler etrafindaki sosyal cevrenin urunu. umarim burdan bir sonuc cikarirsin.
ogretmen konusuna gelince, benim direncimi olcmek neden onun sorunu olsun. o sevdigin ogretmeni okuldan da attilar. sebep ben degilim kendi yanlislarinin toplamiydi. birisi benim direncimi olcecekse o kisi ben olmaliyim. biraz pgiboloji okuduysan, bunu kendi disimdakiler yapmaya calisirsa, ben cok daha takun icine girerim. yani bu benim irademle olmali.
evrimin zayif halkasi oldugum konusunda biraz salaklik etmissin, bu konuda cok uzun uzadiya yazmayacagim. cunku sen evrimi salt hayvanin evrimi olarak almaya calismissin. bilissel evrim konusunda birseyler okumani salik veririm. yani neden bilinc var oldu konusunda birsey okursan, belki anlarsin beni.
ha dedelerimin de benim gibi kactigini nasil cikardin bunu anlamadim. burda zaten elle tutulacak bir sey yok. hic dokunmuyorum bile.
hastaligini yenmene cok sevindim. umarim tekrarlamaz, cunku tekrarlama olasiligi cok yuksek. kendini cok inandirma yendim diye. sonra cok uzulursun. yanlis anlama amacim seni korkutmak degil. bir daha karsilasirsan ayni direnci gosteresin diye. ben alkolu hastaligi yenmek icin almiyorum.
koprude cd satmak cesaret degil demissin. istersen git bir kendini sina orda. -
14.
+2anamakina da cd room var. ve anamakinanin altinda 48 lik 3 tane swicth var. ve modem bu switch lerden birine bagli, programi kurarken modemi. switclerden sokup direk ana makineye bagliyorum. ohaaaaaaaa net var. sesimi cikarmiyorum ama. client olanlara bakiyorum local ip static verilmis. modemin ip havuzu ile diger makinelerin havuzu ayni degil. masadan kalkiyorum abi sizin net var ama kucuk bir hata yapmissiniz diyorum. bakiyorlar yuzume aval aval. abi diyorum. modem 10.0.0.1 ile basliyor sizin makineler 192.168.0.1 ile bu yuzden net yok diyorum. futbolcu olan patron ayaga kalkiyor, birader ben 35 yasimdan sonra ilk pc mi aldim. ne diyosun anlamiyorum diyor. abi diyorum, client ve ana pc de ip yi degisirsek herkesin neti olacak. kuskulu bakiyorlar bana. zira adamlarin 4 gundur interneti yok.Tümünü Göster
hemen bosta olan bir makineye gectip dhcp olayini otomatik yaptim. tak net geldi. patron agliyacak nerdeyse adam kavga etmedigi kisi birakmamis. telekomdan gelmisler kac kere bir tane mal farkina varamamis. bilenler bilir ozamanlar net cafelerin kapisina 512kbs yazilirdi. bu amcam 2048 almisti. her makineye ayni islemi uyguladim. her makina da net vardi. sene 2003 sonlari. savas kazanmis bir komutan gibi eve dondum. aksama tel geldi, bazi makinalarda yine net yok. yine dondum cafe ye. bir baktim ip ler statik olmus yine. yahu diyorum kim yapti. patron diyorki teknik elemani sen gittikten sonra kovdum ondan baska kimse bilmiyor valla. ama o gittikten sonra oldu diyor. duzeltiyorum herseyi, makinayi iki kez resetledikten sonra hesey ayni oluyor. oha amina koyayim kabus.
deep freeze diye bir yarak varmis. bilmeyenler bilmez ozamanlar makinayi en az 2 kere resetleyince hersey basa sariyordu. birsey yukluyorsun veya kaydediyorsun makineye ama 2 kez reset atinca basa sariyor. sonrada gelistirdiler programi. 1 kere reset atiyosun sadece. ve makine dondurulmadan onceki haline donuyor. dedim amina koim sizin makinalarda bi sorun var. kayit islemi olmuyor ne yaparsam yapayim siliniyor. bir tane pic eleman vardi. deep freeze var dedi. o ney lan dedim. iste resetleyince basa donuyor dedi. ozamanlar ole bir programin varligindan haberim yok. bildigim bir kart var onu pc ye takiyosun, aynen programin yaptigini yapiyor. tabi bu isin program olarak piyasada oldugunu bilmedigim icin. hay amina koyayim diyorum. butun makinalarda deep freeze i deactive edip hepsine otomatik ip veriyoruz. hepsine net geliyor fakat… bu sefer de ana makina da her pc gorunmuyor. biraz arastirinca anliyorum ki ip cakismasi.
bir sonraki gun dinleyen bilir ( metallica cividiktan sonra i disappear de geri donmeye calisti ya ki olmadi) iste o sekilde bir gun oldu. kendimi kahraman hissettim. birilerinin gotunu kurtarmistim. adamdim lan, sokakta ki en gereksiz kisi kadar bile olsa adamdim. kalabalik icinde pelerinimle yuruyen koca bir kahramandim. sizinde bildiginiz gibi varligimin farkinda olan hic kimse yoktu. ayni sizin gibi hayellerimin bas kahramani bendim. sanki, binlerce pc si bulunan bir bankanin database ini kurtarmistim. iste basaridan yoksun kalinca boyle taktan seylerle bile insan gurur duyabiliyor.
ilk kez bir seye imza atmistim. alkolumu alip eve dondum yine. 14″ lik pc nin karsisinda, yine sanalda kizlara dunyada istedikleri her seyi sundum. ve uyudum. -
15.
+2sirinevlerde adim duyulmustu. program icin herkes bana geliyordu. gunduzleri evde iken toptan isler icin calisiyordum. tezgaha yigmiyordum herseyi, satabilecegimi yanima alip kopruye, sener sen in topuklari gotune vurdurarak kosmasi gibi kosuyordum. bu arada bir gumuscu ile tanismistim asil isi ise cd satmakti. yani dukkan onden gumuscu gibi gorunse de arka planda cd satiyordu eleman. elazigliydi. bana oglum bak kopruden iyi para kazanirsin ama orasi tehlikeli sen okumus adamsin o isi yapma.Tümünü Göster
abi baska carem yok dedikce sadece bana toptan yap ben burda satarim, koprudekilerin sicili zaten dolu sende onlardan biri olma diyordu. kaliteyi bile yukseltmistim. aldigim cd ler olsun kapak dizayni olsun yeni bir tarz yaratmistim. urfali bile, yegen sen cok iyi ilerliyorsun diyordu.
bir gun yine tezgahim elimde, kopruye gidiyorum ama. ayaklarim hic gitmiyor. icimde bir isteksizlik var. donum noktalarin biri daha karsimda idi ve ben isteksiz bir sekilde gidiyordum kaderime. her gece rutinden di ‘kacin lan polis’ lafini duyduktan sonra tezgahi kapip kacmak. ama o gece sessiz di. bilmiyorum keyfimde yerinde degildi.
bir adam yaklasti tezgaha, kardes kac para bu dedi. 3 milyon abi dedim. o an koprude buyuk bir kargasa baslamisti. polis iki yani ablukaya almis. kacacak yer kalmamisti. herkes bir telas icindeydi. adam bana bakti kimligini gosterdi elini omzuma koydu kacarim diye. topla tezgahi gidiyoruz dedi.
direnis gostermedim gosterecek halimde yoktu. bana bakti iyiysen artik kelepceyi takmam lazim dedi. tamam abi dedim.
o sirada omzumdan tuttu ve ben bir olu gibi kimildamadim. kelepceyi takti. gozu digerlerine bakiyordu. cok buyuk kargasa idi, yakalananlar hayir ben satmiyorum diyordu. zaten baskin sadece cd ciler icindi. tanidigim bir kac kisi kalabaligin arasina sizmis bizi izliyordu onlarda cd ci idi ama benim gibi acemi degillerdi. memur bana bakti lan olm senin sorunun ne dedi. yok abi sorunum dedim. iyi beni takip et dedi. koprunun altinda polis minibusleri bizim icin bekliyordu. o sirada kader midir nedir, amca oglum oradan geciyordu, bana bakti, gozlerinden belli idi korktugu. ses cikarmadan devam etti bende basimi onume egdim. cunku yasalarin karsisinda idim, ellerimde kelepce polisi takip ettim.
bunu ikinci minibuse alin lan dedi, beni yakalayan polis. ikinci minubuse bindirdiler. en arkaya oturdum. yanima bir polis oturdu. beni yakalayan da orda idi. cikar bakayim kimligi dedi. abi arka cepte dedim. cekti cuzdani arka cepten. ben kafayi cama dayadim. istanbul tum cumbusu ile akiyordu. renkler arabalar, insanlar. koca istanbulda bir polis arabasinda ellerim kelepceliydi. usul usul agliyordum. birden polis durttu beni, lan sen universite mi bitirdin dedi. elinde ogrenci kimlik kartim vardi. evet abi dedim. niye bu isi yapiyorsun dedi. mecburum abi dedim. zaten beni agliyor olarak gordukten sonra, beni yakalayan ona dondu dedi ki dokunma ona. yanimdaki kpss ye niye girmedin lan dedi. abi girdim iyide puan aldim ama ben o kosullarda calisamam dedim. anlamadilar tabiki. yuzume aval aval baktilar. -
16.
+2aslinda cok daha kotu bir sey oldu o gece, beni kelepcelerle goren amcamin oglu, anami arayip durumu bildirmis. ana yuregi, dayanamamis. hic aramamasi gerekenleri aramis. ben sirin evlerde cd satarken, karsi kiyida atakoyde villalarda oturan dayimi aramis. kendinin en buyuk sorunu icin bile kardeslerine eywallah demeyen yoksul anam benim icin kardesini aramis. yawrumu ordan cikar demis. bir evlat olarak en cok ezildigim anlardan biri de buydu. sirinevlerin koprusunde huur olurken bile eywallah dememistim ben onlara.Tümünü Göster
bir polis geldi, aktif olmayan sadece o bina da gorevli olan ( merkezin adini vermeyecegim cunku o iki polis olmasa idi hersey degigib olacakti) gencler karakolun bazi ihtiyaclari var dedi. cay seker vs. siz de sigara icmek istiyorsunuz biliyorum. o yuzden cepleriniz de getirdiginiz paralardan biraz alip, hem size sigara alip hemde karakolun ihtiyacini giderecegim dedi. hep bir agizdan ne gerekiyorsa yap abi dedik. herkes acikmisti, ve bize cig kofte geldi, kisi basina da bir sigara. ben ozamanlar sigara icmiyordum ama, tum bunlar 2 milyardan fazlaya mal oldu. kimsenin cebinde para kalmadi bir dal sigaraya, tum geceyi heba ettik. iclerimizden birisi cikti, sakalini sivazlayip dondu bize, ulan nezaretteyken bile bunlari harciyamiyorsaniz nerde harcayacaksiniz. ki dogru idi, nezarette pintilik yapmak neye denk gelir lan.
bir battaniye verdiler, benden oncekilerin kokusu sinmis icine. bilenler bilir tuvalette bulunur nezaret te. ama birakin isemeyi bakmaya bile iciniz el vermez. neyse tuvaletten havalanan sivrisinekler kokusmus battaniyelerimizle bizi sariyordu.
gece 3 sulari idi. bir polis copla durttu beni elinde el feneri vardi. kalk lan dedi. ne oluyor abi dedim. cikiyorsun burdan dedi. yukariya ciktim 3. kata bilgisayarlarin oldugu odaya, karsimda bir komser, avukatlari ile dayim vardi. gecenin 3 u butun istanbul uyuyor. dayim var karsimda, bana istanbula geldigim de ona ayak bagi olurum diye yuz ceviren dayim. ve biz komserin onunde konusmaya basladik. avukatlar surekli not aliyor. dayim; 14 yasinda zorla evlendirilmis, o basarili olsun diye taklu donlarini yikamis annemi malzeme yapmaya calisiyor. sen nasil bunu yaparsin, diyor. sanki adam oldurmus muamelesine tutuluyorum. sen bunu annene nasi yaparsin diyor. benim kafamda taslar yerine oturuyor. annem dayimi aramis. annem ki kendisi icin bir kere bile eywallah etmedigine benim icin eywallah etmis. iste ana yuregi dedikleri seyi burda anliyoruz kendi geberse de senin icin dunyalari yakar ana yuregi.
karsimda serefsizlik ve iki yuzluluk vardi. karsimda ki dayim da olsa, annemle ayni karinda yatmis olsa da, bana merhamet beslermis gibi duran bir akbaba vardi. cok sonradan deger verdigim bir arkadasimin tanimlamasi ile size sunarsam bunu eger; akraba degil akbaba dir onlar. evet aynen oyle idi, akraba degildi bana yardimci olmaya calisan, curumus etimi yemeye gelen akbaba idi. soyle bir baktim. devlet zaten ihtiyaci olana avukat veriyor benim size gereksinimim yok dedim. dayim afalladi ne diyorsun lan sen diye. sonra ayaga kalkti, komseri asagilamaya basladi. universiteyi okumus bu genc cd satmaktan burda ise bu devletten hesap sormak lazim. memur sesini cikaramadi, cunku dayim zengindi. 3 tane avukatla ordaydi. dayima en acimasiz tokadi ben attim. ve ona orda ihtyacim olmadigini soyledim. ne halin varsa gor diyerek olay mahalini cantasi ve avukatlari ile terk etti.
komiser dayim gittikten sonra, bana donup oglum sen angutmusun bir cuval inciri tak ettin. adam seni korumaya gelmisti burda dedi. bende ic cekerek disi seni ici beni yakar dedim. nezarete dogru yol aldim.
sivrisineklerin aman vermedigi, tak kokusunda bogulan, pasli ve kalin demirlere sahip olan nezarethanim demirleri bir kez daha uzerime kapanmisti. ama bu sefer amansiz bir varolus savasi icindeydim. lan bakin su asamada diyeyim size, sonu iyiyle bitecek birsey okumama ihtimaliniz yuksek.
battaniyeme sarildim, ayni benden oncekilerin yapmis oldugu gibi, ve sert zeminde uyumaya calistim. hatta battaniyeyi kafama gecirdim. sivrisineklerden korunmak icin. benden oncekilerin tatmis oldugu bu deneyde onlarin kokularini icime cekerek uyumaya calistim. -
17.
+1neyse yegen seninde dedigin gibi yasin biraz kucuk, cesaretle bazi seyleri karistirmis gibisin, kendimi dislanmis hissetmem senin cikarimin. suruyu izlemek cesurluk degil korkaklik ornegidir. seni surude neler tutuyor iyi bak. taa baslarda bunalimin tanimini yapmistim, pek okumamissin. ben aslinda kendimden kacisimla baslayip, sonra nasil suru disinda kendimi buldugumu anlatmaya calistim. suru disina cikisim, bilincli bir hamle degildi. hep soyledim orda olsam cok daha mutlu olurdum. ama iste burda mutluluk tanimi ortaya cikiyor. ikimizin mutlu oldugu seyler kesinlikle ayni degil. olmak istemeye calistigimiz seyler farkli oldugu icin, tadimlarimiz da farkli olacak. yani kendi dunyanin kurallari ile beni yargilama kardes, cok farkli bir boyuttayiz. sen orda mutlu isen ne guzel devam et. ben yanima gel demiyorum.Tümünü Göster
xanax ve sarap satin alabilecegin legal seyler, madem zararlari var. git o sahip ciktigin sisteme de ki niye satiyorsunuz bunlari. ha senin baktigin evrimsel acidan bakarsak, beni okuyup kendini alkole verecek olan varsa zaten zayif olandir. birak elensinler lan, geriye senin gibi tertemiz caki gibi delikanlilarin dunyasi kalir.
herneyse burda polemige devam etmek istemiyorum. bende zaten bu hikayeyi bitirmek istiyorum. senden ricam, eger cok cevap verme istegi hissedersen pm at yada baska baslikta devam edelim.
mutluluk sahip olduklarınızsa ve sahip olduklarınız ancak bu kadarsa acınacak haldesiniz demektir.
yaşamın size sundukları sizi mutlu edebiliyorsa. mesela bir evi kiralamanın bir evi almaktan farklı olduğunu düşünüyorsanız aslında almış olduğunuz evin size ömrünüz boyunca kiralandığının farkında değilseniz. ortada sorun var demektir.
sahip olduğunuz her şey kiralık aslında. çünkü kiralık olan ömrünüz! bir evi satın aldığınızda onu sonsuza kadar sizin olacakmış gibi hissetmeniz, vasiyet denen şeyle mümkün kılınmış. vasiyet size ait olanı bir sonrakine gönüllü olarak bırakmaktır. aynı genlerinizi bıraktığınız gibi, işte zaten o satın almadaki huzur buradan gelmekte. satın alışınız devamlılığınızın bir parçası.
güce ve paraya olan tutkunuz sizden sonrakilerine bir şeyler bırakmak istemenizden kaynaklanmakta. yaşama en çok sahip çıkan en büyük hazzı alacaktır. bu acıktığında bir bisküvi için taklalar atan bir köpek olmaktır. o taklayı attığınızda yaşam size bisküvisini verecektir. o bisküvi ise kısmi huzurdur. ne yazık ki size mutlak huzuru verecek kadar bonkör değil, ama o varmış gibi sizi kandıracak kadar akıllı.
karnı doyması için taklalar atan köpek yine acıkacaktır. yaşam tarafından bir süre başı okşananlar, yine okşanmak isteyecektir. hep huzuru yaşadığınız bir yaşamın ne değeri olurdu ki sizin için?
öleceğinizi bile bile huzurun peşindesiniz. bazen koşullar o kadar ağır ki içinizden biri öldüğünde huzura kavuştu diyebiliyorsunuz. buna aslında huzursuzluktan kurtuldu demek daha doğru olur. yaşadığınız müddetçe çok küçük huzurlar için çok büyük bedeller ödeyeceksiniz. elde edilemeyen huzur hep tatlı gelecek. oysa buraya kadar yazdıklarımı iyi analiz ederseniz, yaşam denilen şeyin huzura karşılık gelmediği apaçık ortada. yaşam da huzur olmaz, bu yaşamın var oluşuna ters bir durum. yaşamdan huzur sağlık mutluluk beklemek ahmakçadır. çünkü yaşamın size sunduğu şey ölümdür. bu ölüme de bütün bunları kaybederek düşersiniz. mutlu ölüm yoktur kimse huzurlu ölmez. ölümlerimizin bir sonrakilerin ayakta kalması için var olması. ve bizlerin onlara bir şeyler bıraktığımızda ki anlık huzurumuz. görevimizi yerine getirmiş olmamızın bas okşanmasıdır.
her yaşadığınız saniye, sizi yaşamdan çıkaracak olan ölüme bir adım daha yaklaştırıyorsa, huzurluyum yalanı ile kendinizi kandırmayın. huzurlu değilsiniz, aldığınız her nefes ölüme gebe. ve aldığınız her nefesin son olma ihtimali olduğu bir yerde huzur kandırmacasına kanmayın. -
18.
+1chapter geriye donus;Tümünü Göster
sene 2009 gold coast tayiz tony ile, kiraya verdigi evinin terasinda, devasa bir ev, hersey ultra luks, okyanus ayaklarimizin altinda, 27. katta fish and chips yiyoruz. bu ev benim diye gulumsuyor. mutfakta bulagib yikayan tony, benimle bir terasta ufka bakip konusuyor. kafam almiyor almak da istemiyor. o zamanlar es gececegim seyler soyluyor bana. butun bunlari nasil elde ettim ogrenmek istiyormusun diyor. ben he olur ama biraz karnimi doyurayim su manzaraya bakayim diyorum.
5 tane tarlam vardi diyor. ne tarlasi diyorum, cevap vermiyor ellerini belinde baglayip okyanusa bakip, ben nasil ferrariye bindim saniyorsun diyor. durum ciddi, elimi papates ve baliktan cekmem gerektigini anliyorum. karsimda ki mutfaktaki tony degil, gecmisten birseyler fiskiriyor tony nin icine. duymak istemiyorum ama, anlatma sirasi onda. suclunun sucunu itiraf etmesi modunda, zaten o da dinleyip dinlemedigimi umursamiyor. okyanusa bakip daliyor, eeee diyorum. bak diyor burasi benim, ama ben burda kalabilecek kadar huzurlu degilim, o ferrarilere binerkende kendimi huzurlu hissetmiyordum. hikaye ilginc bir hal almaya basliyor. hayirdir tony diyorum, bak diyor asagidaki yola, bakiyorum; f1 i izlemek icin millet yer kapisiyor ben burdan kus bakisi izliyorum diyor.
aklindan neler geciyor bilmiyorum ama konusmalarimizin bir itirafa denk geldini anlayacak konumdayim. sana demistim ya diyor. hani night club in kapisini actigim da zengindim, iste o yalan diyor. aslinda ben ondan once zengindim. nasil yani diyorum bana hikayesini anlatmaya basliyor.
kotu adamlarla nasil tanistigini anlatiyor. satmasi gerekenin kaynagina ulasmak icin neler yaptigini anlatiyor. aklima knight online da nasil da kaynaga ulasmak istedigim geliyor. senden cok daha gencken bir adamla tanistim dag basinda yasiyordu, bize ot ve magic mushroom getiriyordu diyor. cok gucluydum, ozamanlar burda olsan sana vatandasligi 10 dakika da cikaririrdim diyor. sonra bir cadi avi basladi, ben kactim 2 yil. arkadasimdan biri de 20 yil yedi. tony nin icin de bir huzun vardi, 20 yil yiyen ise arthur du. bu geziden once bunu bilmiyordum. simdi esyalarimi toplarken, baska seyler vardi kafamda
sarmagiblarla kapli eski bir evin kapisini zorlayarak aciyordum, orumcek aglari bulasiyordu bana, ama icerde ne olduguna dair merak, herseyi esgeciyordu. bu koca malikane cok ilgincti, ve ben bazen kapidan bazen pencereden deniyordum sansimi. tony okyanusa bakarken ben dudaklarimi duyumsadim, ruzgarla kurumus. icecek birseyler yok mu dedim. dedi sana sarap vereyim, ben araba kullanacagim icemem sen benim yerime icersin. bilmiyordum ki, sarap arthur reyise ait. ayni tadi duyumsayana kadar da bilmeyecektim. yasam garipti yani.
evin hizmetcisi bile vardi, 60 kusur yaslarinda aborjin bir kadin, gozleri icine cokmus, su yasami tamamlasamda gitsem der gibi bakiyordu. ama hic yabanci gelmiyordu, ben o bakislari gun ortasinin sicaginda, koyun sagan anadolu kadinlarinda gormustum cocukken. agizlarinda rengarenk tullerle koyunun kicina kafalarini yaslayarak, tak duserse elleri ile ayiklayarak, koyun sagan anadolu kadini. agizlarinda ki tuller sus olsun diye degildi. kumacik denen seyden kurtulmak icindi. koyun sagarken agzini sarmazsan eger, sinek agzina girer bogazina yumurtalarini birakir, o kurtcuklar orda buyur, ve sen en az 1 hafta cigerlerin cikarcasina oksurursun. gunduzun koleleri, aksam yatakta cariye olmak zorundadir. yatmadan once son bir sey kalmistir yapilacak, kocaya hizmet etmek. onu da sessizce yapip uyurlar. aborjin kadin iste oyle bakiyordu, yediklerim bogazima dizildi. gozlerimi kadindan kacirmaya calisiyordum. sadece kendimizi mutlu hissedelim diye neleri yikiyorduk. aciyi tatmamis insan, mutluluk icin gozunu kirpmadan acimasiz olur.
mutlu insanlarin ulkesindeydim, ama bu mutlulugun arkasinda neler gizli, bu mutlulugu daim kilmak icin kimlerin cani yaniyor, biliyordum. neden irak’a komsu olan ulkemdeki petrol burdan 3 kat daha pahaliydi, neden heryer yesil ve cimendi, neden kimsenin gelecek kaygisi yoktu. cunku birileri uzaklarda bedellerini oduyordu, bunlarin. ilk basta bunlar icin kafamda bir aciklama olusturmak zorluyordu beni. ama irak’tan 17 bin km uzakta olan bu ulkede petrol neden 1 aud idi? ulkemizden boru hatlari gecse de petrol kuyularimiz olsa da durum degismeyecekti. bu bir dunya politikasi idi. birilerinin refahi icin birilerine kiyilacakti. orda cabaladiginiz her dakikanin bir kismi burdakileri mutlu etmek icin. paraniz yoksa buralara ancak televizyondan bakarsiniz. tek bir kosul var o da para! paran yoksa, boyle bir dunya gercek mi? test bile edemezsin bunu.
tony nin de gecmisi temiz degildi. bu durdugumuz yerleri almak icin kimbilir kac can yakmisti. ne tarlasi diye sordum, dondu bana bakti, domates tarlasi degildi onlar dedi. simdi anladim mutfakta bulagib yikayan tony nin dokunulmazligini. hatta onun hatalarinin fircasini ben yerdim. ama kimse birsey demezdi ona. bana ilk kalp krizini anlatirdi hep, defalarca dinlemistim. nasil kolu uyusmus, terlesmis basi donmus. doktorun cok sanslisin dedigini bana defalarca anlatirdi. seviyordu gecirdigi ilk krizini, o beni durulttu diyordu. bunlari az kisi biliyor, bunlari sana anlatiyorsam bil ki seni kendimden hissettigimdendir diyordu. basina birsey gelirse, ilk arayacagin kisi benim diyordu. dostluk boyle birseymis, mekan ulke dil din irk tanimazmis. calistigimiz yerin patronunu bile patron yapan, mutfakta benle bulagib yikayan zengin biri vardi karsimda. ozamanlar sehirdeki gokdelenler de kac tane dairesinin oldugunu bilmiyordum. zaten anlamak da zordu, okyanusa karsi bu evin varsa bulagib niye yikiyorsun diye sorular soruyordum. heyecan denen herseyi tatmisti, harley motoru bile vardi. bana donup, su korktugun konumda olsam keske diyordu. lan bi gibtir git, malmisin sen diyecek gibi oluyordum ama, konusmasini kesmiyordum. yasamdan aldigim en buyuk zevkleri senin yasinda iken gelecek kaygisi icinde bogusurken almisim diyordu. herseyi satin aldim ama o dakikalara bir daha donemedim. adamin fantezisine bak, taka batmak istiyor yine. sahip olmak istediklerime sahip biri olmak istemedigim su anki konumuma ozlem besliyordu, anlasilacak birsey degildi. dur dedi sana yemek yapayim, o sefleri adam saniyorsun, birde benim yemegimi ye. aklima bir tas icinde ordek eti yedigimiz gun geldi. sefler yagli kisimlari kesip derin bir tas icine toplamisti. bu da o tas i kacirip gelmisti yanima. localardan birine oturup yemeye baslamistik ordek etini, ya tony bunu cope atacaklar ne diye yiyoruz diyordum. onlar anlamaz etin neresi guzeldir diyordu. biraz yedikten sonra icinde plastik eldiven bile bulmustuk. ulan bu ne tony dedigimde bosver copten yiyenlerden kotu durumda degiliz diyordu. stadyumun localarindan birindeydik, stadyum ayaklarimizin altinda. senesine 25 bin dolar odedikleri 12 kisilik bir locadayiz. menu plastik eldivenli ordek eti. -
19.
+1tony yemek o ordek etine benzemesin dedim. baya bir gulduk. aborjin kadin olurda birsey deriz diye kiyida bekliyordu. benim bundan rahatsiz oldugumu anladi, kadina git baska seyler yap bizi unut dedi. kadin yuksek huzurumuzdan cekildi. bulagibcilar olarak seflere soverken, simdi seflik oynuyorduk. karanligini ucundan acmisti ve gerisi gelecekti.Tümünü Göster
mutfaktaki ac herseyi yiyen tony gitmis yerine etleri asilzade edasinda yaglarindan ayiklayan biri gelmisti. acele etmeden, yapiyordu isini. ben 27. katta elimde satin alamayacagim kadar pahali bir sarapla, etrafi suzuyordum. gor anam izmirin hangi pazarinda elinde corap satiyordu. ogul olmak da zordu ana olmak kadar. hadi ananin corap sattigini dusunerek sarap icsene, gitmiyordu iste. bakarken huzur aldigimiz okyanus maviden karaya calmisti.
okyanus ayaklarimizin altinda, zengin bir menude pahali saraplarla yemek yiyorduk. bundan 10 yil once bana iste hayal ettigin dunyalarda boyle hissedeceksin deselerdi, yine de gelirmiydim acaba? sisteme en buyuk karsi cikisim sirinevlerde cd satmakti. ve icinde bulundugum bu luks cd satarak alinamazdi. aklima neden uyusturucu satmak en karli is diye sorular geliyordu. yani reklami bile olmadan neden bu kadar cok satiliyordu, neden en pahalisiydi. magzadan pahali kot almaya benzemiyordu bu. ve alicilar, oleceklerini bile bile neden buna deli gibi saldiriyordu. insanlarin uyusturulmak istedigi pazar neden en buyuk pazardi? neden en buyuk para bu pazar da donuyordu. alkol yetmiyordu bu elemanlara, daha fazlasi gerekti.
talep edilenin elbetteki saticilari olacakti, maddelerin etkisine gore bazilari legal, bazilari illegaldi. alkol legal, esrar illegal, xanax legal, kokain illegaldi. aslinda hepsinin yaptigi sey, beynimizde bir dizi olaya aracilik etmek. uyusturucular, anlik hislerin temsilcisiyken, antidepresanlarla uzun vadede iyi hissetmemizin dozaji ayarlaniyordu. en gotu taklu depresan a baslarsaniz eger size en az 6 ay diyecekler. 6 ay duzenli icerseniz, artik ne sistemi ne kendinizi ne de cevrenizi sorguluyorsunuz, seyreltilmis uyusturucu, damarlariniz da akarken, amma bunalimdaymisim lan diyorsunuz. oha duruma bir bakin, herseyi bomtak gorurken, kaniniza bir kimyasal katiyorsunuz, nasil oluyorsa daha pozitif oluyorsunuz. hani nerde o koca maneviyat, iki ilac yuttun kaplan saniyorsun kendini.
butun bu dusunceler beni pgibologa gitmeye zorladi, amacim tedavi degil, ilaclari denedikleri gruplara katilmakti. denek olmak istiyordum zaten bir sekilde denektim de. diana ile o surecte tanistim, 30 yildir panik bozuklukla mucadele eden bir pgibolog tu. daha ilk bulusmamiz da soyledim, senin o davranissal bilissel terapi tekniklerini biliyorum sakin uzerimde denemeye kalkma. ise yaramadiklarini defalarca test ettim. yok dedi bende panik ataktan muzdaribim, seni anliyorum. ( aynen her pgibologun dedigi gibi) ne anlasilmaya ne de cozume ihtiyacim vardi. istedigim sadece konusmakti.
benim icin rahatsiz edici bir durumdu bu, para aliyor diye seni anliyorum diyen biri ile yuzyuze gelmek. oysa beni karsiliksiz anlayabilen birileri daha yararli olurdu sanki. dianaya karsi cok acimasizdim. karsimda pgibolog olmasina izin vermedim. tuttugu notlari bir kenara birakmasini soyledim onceleri direndi. sonra aldigi notlari bile okumadigini ona hissettirecek seyler soyledim. not aliniyormus gibi yapiliyordu, cunku ben musteri idim ve onemli hissetmem icin kagida birseyler yaziliyor gibi yapiliyordu, oysa gencler hic bir sey yazmiyorlar. cunku receteniz belli, cozumler bireysel degil, cozumler cogunluk icin. ve ben her bulusma da neleri unuttugunu hatirlatiyordum ona. bu asamadan sonra daha dikkatli olmaya calisti, ama iplerin ucunu kacirmisti. elimde bir koz vardi, o da ilk zamanlarimiz da beni dikkate almayisi, ve ben herseyi oraya yukluyordum. kusura bakma es gecmisim diyordu. aslinda duymamisti bile onlari.
bakti durum, taka sarmakta beni baska bir kariya havale etti. sirt ustu uzan kendini ormanda dusun diyen tiplerden biri. -
20.
+1hadi size ordan birseyler sunayim.
ormandasin, karanlik bir orman, ilkel bir topluma ait birisin, neyden korkuyosun soyle bana? jaguar orda otede caliliklarin icinde, her an bana saldirabilir. sansin yok mu jaguar a karsi? nasil olabilirki burasi onun mekani ve ben yerli kiyafetleri icindeyim. hissediyomusun jaguar yaklasiyor sana, yapraklarin ve dallarin sesini duyuyorsun. ne istersin yaninda bir mesale mi yoksa bir mizrak mi? odadayiz ve diana da var benim gozler kapali ormandayim.
duyumsamaya calisiyorum herseyi, kari soruyor gozlerine bakabilecekmisin, jaguar in, koltugumda biraz pozisyon degisip, hazirim diyorum. paril paril tuyleri ile kara jaguar karsimda, icimdeki koca canavar, cok uzun zaman oldu. ve ilk kez karsi karsiyayiz. kadin soruyor mizrak mi ates mi istersin diye. ates diyorum, bastan asagi suzuyorum jaguari, oysa nasilda kendini gizlemisti gecen 14 yilda.
oldureceksen mizrak verelim diyor. yok diyorum, elimde ates olsun sinirlarimizi bilelim. o olurse bu ormanin anlami kalmaz. elimdeki atesin ne oldugunu umarim cozersiniz. oldurmek istemedigimin ne oldugunu umarim anlarsiniz.
kadin bana dunyaya don diyor, ama hic cikasim yok burdan. ama ise gitmem lazim bulagiblar beklemekte. gibe gibe kalkiyorum.
tony nin pisirdigi etler agzimda, eve donmem lazim ama, burda kalabilirsin derse ne guzel olacak. gozler cift gormekte, ama biliyorum ki, gecmisinin pisligini burda dinlemezsem, kim bilir baska ne zaman bu kivama gelir tony. anlattikca ayiliyorum, anlattikca kanim donuyor. bu gunah cikartmaya neden peder oldum bilmiyorum ama, tanri seni affeder de diyemiyorum. 40 tas su dokunudum der gibi bakiyor bana. benim tek derdim isyerin de saat 9 da olmak zorundayim, bu yuzden 8 de kalkmaliyim var.
başlık yok! burası bom boş!