şimdi üniversiteye geçiş var. ama bundan önce son yaz tatilimi anlatayım. üzerinden geçmezsem olmaz. arada bi yerde dediğim gibi abim hollanda da master yapıyordu, şu an da çalışıyor orada. bize de vesile oldu gittik hollandaya. 20 gün kardeşimle beraber. (3 kardeşiz panpalar) 15 gün de annem babamla kalacaktık. farklı bir ülke bu benim dünya sularına açılmamdaki kilit nokta olmuştur. bu arada kardeşim benden abaza. (18 posta attığı var arkadaşın peçeteye harita çiziyordu ben acımıyo mu olm 6dan sonra diyodum esas zevk orada başlıyor diyodu) anlatmaya çalıştığım abazalıktan ölen iki türk genci hollandaya gittik. ilk abim bizi amsterdamdan aldı, red light street diye bir tak var bilmeyen google imagede arasın, açık hava keranesi. sokak boylu boyunca kerane. vitrinde kızlar var. japon türizler bakıyor amcalar filan çok komik ben zikim kalkmasın diye dua ederek gitsem de bi yerden sonra koy verdim gitti. çok değişik şeyler gördüm. abim şey demişti, şeyden korkuyorum bazen yaşlı şişman kadınlar oluyor, görürseniz fobi olur pgibolojiniz bozulur, o yüzden ilk ben bakayım siz sonra bakın diyodu ajklsdja. bu arada o an abimi sevmiştim. yoksa kendisi çok baskıcı bir insandı. bilgisayar bile oynamama izin verilmezdi evde amk.

bi yaz bu work and travel la amerikaya gitti. 1 yaz boyunca gta sanandreas oynadım. annem evden çıkınca kalkıp başlıyorduk. sabah 8 den akşam 6 ya kadar. annem eve gelince hiç oynamadık diyip daha oynuyorduk. kuran kursu vardı o ara. çok komik bi hoca vardı biz kardeşimle yarılıyoduk adam konuşurken. biz sure okuyoruz konu bitiyor, adam esneyip ulan veledler nez nasıl yapıyo "sakkın sakın sakın ha" diyip ellerini açıp kafasını sallıyor taklid ediyordu. o hoca da bizden di :D neyse biz sure mure hiç çalışmazdık. sıra bize gelirdi okumak için, biz gülmeye başlardık. çalışmadınız demi lan derdi, biz gene gülerdik yarın ezberleyin gelin zikerun bak derdi o da gülerdi, bi şekilde okumayı öğrenmiştik ama. bide millet mal ak, sabah 8 de giderdi kursa, millet sure okusun diye bekliyon 11 e kadar sıra sana ne zaman gelirse okup herkes bitirince de gidiyon eve. biz direk 11 de gidiyoduk, (11 e kadar gta/ gtada at yarışı/ her türlü itlik karı gibip öldürüp parayı geri alma) biz girerken millet çıkıyor lan bitti kurs bitti diye bize sözde ayar veriyor. biz bunlara bıyık altından gülüp, hocanın yanına gidiyoruz. lan nerdesiniz siz, buradayız hocam :D sonra bizi gülme alıyor zaten. 2 3 kişi sıra bekliyoruz okuyamayıp geri dönüyoruz. mal bi bebe vardı o kursta evi başka bi camiye daha yakındı ama bizimkine geliyodu niye diye sorduk, gerizekalı caminin mikrofonundan kapatıyorum diye açıp ezan okunması gereken yerden ismail yk nın bomba bomba şarkısını söyleyerek dünyada kuran kursundan atılan ilk mal ünvanına hak kazanmıştı.

eve gidince kahvaltı bile yapmazdık gün boyu yemek yemezdik. direk gta. görev kasma. akşam üstü masayı toplardık annem kızmasın bi tak yemediniz gene diye.

kardeşimle iyi binlikler yaptık. kardeşimle aram çok iyidir. abimle tam tersi adam çok baskıcı. korkuyorum adamdan. hatta bir kere eve geldim bu yatılı okuyor, açtım şahan 107 gol videosunu izliyorum (nasıl bilinç altıma işlediyse lise ikide olan şey hala aklımda). bu dallama eve erken mi geldi noldu, okuldan mı kaçtı neyse artık. merdiven sesini duydum kapadım bilgisayarı çıktım yukarı. napıyodun dedi, dersim vardi araştırma yapıyodum dedim. tamam dedi. sonra ben yukarıda dua ediyorum, kasabı bekleyen koyun gibi. bağırdı adımı barış koş çok güzel bişi buldum diye.

10 gibi devam ederim ama genede 1 part yazayım.

her şey çok sıkıcı geliyordu. ne yaptığım espriler anlaşılıyor ne gibleniyordum. hatta arada o amcık okuldan kaçıp eski okuluma gidiyordum. taşındığımız için eski okulum çok uzaktı. gitmek baya zahmetliydi + 1 gün devamsızlık + masraf. o zamandan belliymiş. sevdiğim şey için fedakarlık yapacağım. ama bazen gidince orada normal bir olaymış gibi karşılanıyordum. üzülüyordum biraz. bunlar da ileride yaşayacaklarımın spoileriymış ama farketmemiştim. aslında biraz zeki olup şu sonucu çıkarsaydım, daha mutlu olurdum.

bir şeyler için fazla umutlanıp o şey için gereğinden fazla emek verme. her zaman umutlarını minimumda tut. böylelikle oraya gitme sebebini daha iyi anlayacak ve istenmeyen bir durumla karşılaştığında üzülmeyeceksin.

matematiksel olarak açıklayımda iyice otursun kafanıza.

diyelim karıya gideceksiniz. bunun puanı 10 olsun. umutlanmaya başladınız, işte karı sarışın mavi gözlü olacak +5 puan ince belli koca zütlü olacak +5 puan göğüsleri kocaman olacak+5 puan. kafanızda kuruyorsunuz daha, işte inleyecek huurluğun zirvelerini yaşatacağım ona. aşkım bir daha diye yalvaracak vs+ 10 puan. toplamda olay 10 puanlıkken kafanızda onu 40 -45 puana çıkardınız.

şimdi gelelim giderlere karının ücreti 100 lira (- 10 puan yani) gireceğim günah (-10 puan) birine görülüp yakalanma riski rezil olma riski - 10 puan. toplamda 30 puan gideriniz var. geliriniz ne kadar 45 puan. değer mi? değer. net 15 puan elinizde kalıyor.

gittiniz, pekekente parayı verdiniz, geçtiniz salona karılar leş. travesti size el sallıyor gel canım benim diye, içlerinde hafif iyi biri var, o da size bakmıyor işim var diyor uzaklaşıyor, ölmek üzere olmayan am deliği leğene dönüşmemiş bir tanesini seçtiniz, kadın domaldı, strese girdiniz gibiniz bile tam sertleşmedi, tam moda gireceksiniz gözlerinizi kapattınız, kadın boşaldın galiba boşaldıysan çıkar gibi gereksiz bir soru sordu sizi soğuttu. donunu giydi toplanıyor. daha boşalmadım filan derken, elle yaparım ikinciyi istiyorsan +50 tele istiyor. kabul ediyorsunuz gereksiz masraf çıkıyor. (aşırı saçma bir örnek oldu kusura bakmayın ama örnek net ne dediğimi iyi anlarsınız en azından) sonuçta boşalıp eve gidiyorsunuz, keranenin kapısında mahallenin dedikoducusu bin alican la karşılaşıyorsunuz ooooo abim diyor selam veriyor sırıta sırıta, karıya gittiğiniz haberi habertürkte son dakika diye veriliyor. yanda da vegibalık resminiz gözünüze bant çekmişler. işte o adam diye anlatıyorlar.

beklenti neydi 45 puan, gider neydi 30 puan. ne kadar gitti 35, ne kadar geldi 5 bilemedin 10. aa noldu üzüldüm. eğer hiç beklentim olmasaydı. umutlanmasaydım baştan. bu işlere hiç girmezdim. girsem bile olumsuz şeyler olduğunda gibime takmazdım

anlatmaya çalıştığım şey umutlar güzeldir. ancak her zaman gerçekleşmeyeceğini kabul edin. eğer bu olgunlukta değilseniz sakın umutlanmayın en baştan.

neyse gidiyordum liseye arkadaşlara anlatıyordum adamlar böyle mal şöyle mal diye inanmıyorlardı bile. diyordum 1 ders saati boyunca konuşmuyorum ağzım açılmıyor diyodum. abartıyosundur vs diyolardı. adamlar hayal bile edemedi yaşadığım taktan anları. neyse şimdi ikinci lise maceralarımdan devam edellim. 10 da geri döneceğim.

devam ediyorum. iyi geceler.

bu yeni lisemde, 2 kızı sevdim. ilki beyaz tenli uzun boylu, mavi gözlü güzel bir kızdı. ben asosyal asosyal sınıfın camından aşşağı bakardım, bu kız da yan sınıftaydı, aşşağıda arkadaşlarıyla voleybol oynardı. ezilmiştim ama ezik değildim. içimde baskılanamaz bir bin vardı. aşşağıdaki kızlara gözlerimi dikmiş izliyordum. bi ara aralarında biri farketti hepsi durup bana baktılar, sevdiğime gözümü dikip el salladım, böyle slow motionda romantik pgibopatlar gibi. tamamen iç güdüseldi. güldüler filan, tenefüs bitti bunlar yukarı çıktı kendi sınıfının kapısında duruyor bu bana bakıyordu, ben de biraz bakıp gittim içeri. gidip konuşsam olurmuş. ama şu anki kafada olmadığım için o an bişi yapamamıştım. sonra bi gün sınıfta oturuyorum yan sınıftan kızlar geldi içeri hocaya soru soruyor, 5-6 tane kız. ben de arkamı dönmüş bişiler konuşuyorum arkamdaki gerizekalılarla. sonra masanın etrafından erkek sesi geldi. bayaa gür. şaşırdım ana erkek yoktu ki arkada bu kim diye kafamı çevirip bi baktım. benim kız orada ve erkek sesi ona ait. bi anda ondan soğudum.

başka bir kız daha vardı bu arada anlatırken hatırladım üçmüş iki değil. bu da zengin binleriyle takılırdı suratının yanında tak sıçramış gibi iz vardı. ama ben onu da seviyordum çekici geliyordu. beyler zaten aşk biraz da bu. başkalarını hatalarıyla sevmek değil onların hatalarını sevmek. zaten harika bir insana aşık olmazsınız. illaki hataları olur. bu hataları seversiniz. zaten aşk ta bu. hatalar onu farklı yapandır. hepinizin illa ki bir evresi olmuştur kimsenin yüzüne bile bakmayacağı kızı sevdiğiniz. bu kızın adı pizza olsun, ileride tekrar değineceğim.

sonra üçüncü kıza gelelim. bu kız çok ciksiydi. bambaşkaydı. hafif güzeldi ama davranışları çok ciksiydi. hep aklımdaydı, her sabah 15 dk uyanınca onu düşünürdüm. hatta son senenin ikinci dönemi aramız iyi oldu, benim fiziğim iyi panpalar. fizikte hocayla yarırşırdım. hoca yeni bir konuya başladığında önce formül verirdi sonra ilk örnek soruyu sorardı mesela. hani millet yapamasın ben nasıl çözülceğini anlatayım diye, ben ilk örnek soruda bile cevabı yapıştırırdım. konu fizik olunca kafadan yapabiliyorum her şeyi. yatkınlığım var. tüm sınıf fiziği bana sorardı.

hatta bir ara çok daşşaklı bi hocam olmuştu. kimse sevmiyor okuldan adam aşırı kazık filan soruyor. çok sağlam anlatıyor hatta, tam öğrencinin sevmeyeceği hoca tipi. lise hayatımda din vs gibi gibko dersler hariç tek 100 ü ondan almıştım. çünkü adam ne yazdığımı anlayabiliyordu. mal hocalar bunu yapamıyordu. yanlış yaptım sanıp puan kırıyordu. halbuki ben kendi yolumdan çözerdim soruları. dersanede fizikte soru sorardım hocaya millet mal olduğu için sorumu anlamazdı saçmalıyorum sanardı gülerdi filan ama hoca demişti ki aslında çok güzel bir soru soruyor ama siz anlayamıyorsunuz siz burayı dinlemeyin ben cevap vereyim sonra devam edelim derse demişti. benim züt tavan tabii. dersanede ortamım baya iyiydi ama espriler havada uçuşurdu. 3 tane lakabım oldu biri doktor öbürü superman öbürüne geleceğiz. neyse amma övdüm kendimi kıssadan hisse fiziğim iyiydi. işte bu kız bana fizik sormaya gelirdi ben uzun uzun anlatırdım. başka dersler de anlatırdım arada bunu çalıştırırdım. bu arada benim ses tonum değişiktir çok sakin konuşurum. yüksek sesle konuşmayı da sevmem konuşanı da sevmem. daha başlayamadığımız kısımlarda tanışacağınız eski sevgilim sesimin çok barışçıl olduğunu insanı rahatlattığını söyler, ukraynada bir kız sesimin çok ikna edici olduğunu beni reddedemediğini söyledi, hollanda da (abim orada yaşıyor) hilal abla diye biriyle tanıştım dünyadaki en daşşaklı kadın tanıdığım. arabasının arkasında OTTOMAN yazıyor hollanda da :D çok değişik biri onu da anlatırım ileride, neyse o da bana kimseyle tartışmadan geri çekilmem hep lafı gediğine koyarım. ama senle konuşurken kabul edesim geliyor çok ikna edici konuşuyorsun demişti. işte bu kız da konuşurken kafiyeli konuştuğumu söyledi (rap dinlemenin faydaları). kıssadan hisse konuşmam çok sakindir. ve hiç bir agresif tavrım olmadığı için karşımdaki insan savaşmak yerine direk kabullenir. gene kendimi övdüm ak. buraları vallahi kendimi övmek için anlatmıyorum sadece benle ilgili detay. yazarla aranızda samimiyet olsun diye. işte bu kız da bana 3. lakabım olan üstad'ı kullanıyordu. sevdiğiniz kızın size üstad demesi tatmin edici bir his. ama bu kıza hiç açılamadım. sadece iyi arkadaş olduk. hatta bir kere, sınıfta tek bu ve ben varım beraber çalışıyoruz. etek giymiş benim etek fantezim var panpalar. tüm inci tayfasının havada atıp tuttuğu muhabbet anlayacağınız. ciks filan olmadı tabii ama ben eve dönünce olayı değerlendirdim tabii hayal gücümde :D

bu arada bu anlattığım son kızın adını vereyim onun muhabbeti ileride tekrar dönecek çünkü adı çay olsun.

şimdi arka sırada fodka içme anım :D
benim kafada olan panpam. zengin binlere uyuz olan panpam hep okula takma planları bu malların ağzına sıçma planları yapardı. bu osmangazide oturuyordu (her türlü doğa olayının doğal felakete dönüştüğü gecekondu mahallesinden hallice tak gibi bir yer) mahallenin tek okuyanı oydu galiba. kar yağar yollar tıkanırdı, yaz olur kuraklık sular kesilir camiden tüm mahalle su taşımaya giderdi. anlayacağınız bebe çekiyordu. fakir olmak da zor. bunun esrarkeş tinerci arkadaşları vardı. bi gün onlarla takılırken bi kamyon yaklaşmış arkasını bi açmış adam, ful vodka rakı bira. mallar tekel patlatmış. bu arkadaşıma da vermişler vodka filan. hasjkdaskhdkas. bana sordu yarın içelim mi okulde içelim dedim. su şişesine doldurdu getirdi. kantinden cappy vişne aldık. karıştıra karıştıra içtik. ders sırasında. amcık bi kimyacı vardı uyuz olurdum. o sayede ders güzel geçmişti. hatta çay ve panpası önümde otururdu onlara da ikram etmiştik. onlarda kantinden kek mek getirmişti bildiğim mini alem yaptık ders sırasında. hoca gelip kolanyamı döktünüz demişti :D hahaha sonra bu fakir bin okulun projeksiyon aletlerini çalmıştı ahjksdaskda.

okula da neden uyuz olduğumu anlatayım. tam bir çarpıklık örneği müdür filan. bu zengin binlerin ailesi müdüre müdür yardımcına yurt dışından kanyak çikolata filan getirirdi. adamlar son sene rapor bile almadı. ben devamsızlığım yetmiyor diye tek başıma okula gidip geliyordum. bu huur müdür yardımcısına gidip hocam tek başımayım sınıfta eve gidebilir miyim? gidersin ama yok yazılırsın demişti.

bu arada sınıf aşırı pısırıktı. internet kafe nerede demiştim ilk gelidğimde bilimiyoruz şurada var galiba gibi bir şey demiştlerdi. bi de bana serseri gözüyle bakmışlardı. amk hocalar gelmezdi. dışarı çıkalım maç yapalım yok... sınıfta otururlardı hoca gelir yoklama alır diye. ulan dallama hep beraber çıkarsak herkesi yok yazamayacağına göre bi gib olmaz. anlatamadım mallara.

ilk lisemde allahın her günü kaçardım ama stratejik kaçardım. mesela yangın tatbikatı olurdu ben vınnn. belli yoklama alamazlar. ilk haftalar sınflar karılmıştı, ama geri birleştirilcekti öğrenciler özel izin çıkarıp sınıfını değiştiriyodu filan tam bir karambol anlayacağınız ben çaktım tabi hemen köfteyi bunlar gibsen yoklama alamaz. direk vınlıyordum. bi ara devamsızlıkları gösteren kağıt çıktı. benim 10 milletin 15 16. bana sitem etmilerdi senin nasıl bizden az lan diye. okula girmiyodum resmen. ilk dersler fiks internet kafeye giderdim. ikinci dersin başında gidip müdüre hocam ilk derse geç kaldım 5 dk hoca yok yazmış, dersi bırakıp gelmek istemedim. geç kağıdı yazarmısınız diyodum. ikinci dersten giriyodum derslere hep. bi de sabah 4 ders var öğleden sonra 3. ilk dört derse girmeyen de yarım gün yok yazılıyor son üçe girmeyen de. ben sabahları kaçardım 4 ders mis. okulun son günleri yoklama fişini alır giderdim internet kafeye, hoca düşmüş heralde diye yeni isterdi, onu doldururdu. gün sonunda okula dönüp ilk ders var yazıldığım fişle gün boyu yoklama alınan fişi değiştirirdim. gerçeğini imha ederdim. tüm gün var yazılırdım. hatta bi kere internet kafeden özel olarak çağırıldım gel hoca yoklama alıcak alsın gene git diye :D

yani ilk lisede yaşadığım saltanatı düşünün. ikinci lisedeki eziklenmelerimi sınıfın pısırık olmasını düşünün.

hayatımın şu ana kadar özeti başarılı ilişkim olmadı, eziklik sinyalleri çalmaya başladı, hala kendime has bir öz güvenim var. şimdi bunun 2 senede nasıl dıbına koyulacağını izleyeceksiniz.

yeni okuluma geçtim. (taşınmıştık eski arkadaşlarımı özleyeceğime emindim.) ama yeni arkadaşlarım da olacaktı, umutluydum. bu arada yeni geçtiğim lise puan olarak daha yukarıda bir lise ancak sosyal çevre olarak tamamen zengin binlerinden oluşan bir okul. benim eski okulum fakirdi ekmek arası patates yer severdik, ben onu bile almazdım para gitmesin diye, burada onu alsan daşşak geçerler. küçümserler. neyse kaydım yapılacak, müdür yardımcısının odasındayım, ailemle konuşuyor müdür. odada bilgi işlem aylin gibi biri var, 2 tane kız geldi bişiler sordular kadınla samimiydiler espri filan yaptılar gittiler, kızlar da güzeldi allah günah yazmasın.

hani kızlardaki samimiyeti gördüm, iyi dedim. çıkınca kızlar dışarı, bilgi işlem aylin okulumuzun kızları güzeldir sen de yakışıklısın hemen ısınırsın ortama dedi, benim gib böbreğime saplandı içeriden. aha dedim oldu bu iş. ismail yk mod on.

sınıfa girdim, bi yere oturdum etrafımda 5 tane kız var. ben aralarına daldım gibi oldu, tam ne dediler hatırlamıyorum ama yakışıklı vs diyorlardı bana, kız arkadaşın varmı filan. benim ego tavan yaptı. yan masamda çıkartma yapıştırmış biri, anime karakteri gibi bişi züt göbek açık bir kız resmi. oha lan diyorum içimden. nasıl yere düştüm resmen 4 ayağımın üzerindeyim vs. zamanla o kızların şakirt olduğunu öğrendim. zaten o günden sonra hep soğuk davrandılar. yerimi değiştirdim 2 bebe vardı durmadan beni ezmeye çalışıyor mal yerine koyup eğleniyor filan. sınıf düzenini anlatayım kısaca,

orta ön dörtlü inek tayfa, birbirlerni ders çalışmasın diye oyalayan insanlar. aralarında biri vardı onu eziklerlerdi ben elimden geldiğince korurdum onu vs. sol tarafta zengin puştları insanları küçümsüyor ezmeye çalışıyor tenefüste arkada sigara içip çok kuul oluyorlar. sağ arka sıra ilk başta aralarına düştüğüm şakirt kezban inek kızlar. bu arada o ilk baştaki olayı neden anlattım? şunu demeye çalışıyorum aslında bunların da içinde bir kaşar var, ortama yeni biri girince onu tehtid olarak görmeyip istedikleri gibi davranıyorlar, ayıkdıkca olaya mesafe koyuyorlar. emin olun etrafınızdaki kızların özellikle kesinlikle yapmaz dediklerinizin hepsi kaşar.

hatta hikayenin ilerleyen kısımlarında keyfim eserse şakirt bi kızı nasıl ayartıp yiyiştiğimi anlatacağım.