sen ki ulaşıldıkça ulaşılmaz olan hasretimsin.

Sen ki ya bir köşe başında kan sızarak kaşından, gebereceksin
ya da bir darağacında can vereceksin.

iyi bak yıldızlara,
belki göremezsin onları bir daha

Güzel günler göreceğiz

139 gündür yazmamışım, atayim imzami da

Elimden gelse ben çıkıp gelicem,
Of.

ölmedim.

Bak!
hisleri sönen bir ses gibisin

Akdeniz kadar büyürdü fevkalade gözlerin,
ve boynundan yekpare dirhem dirhem elbisenle..

Ölümü hissetmek.. ölmeyi bu kadar severken, gözü kapalı yaşamayı seçmek..

Ben sende yaşıyorum,
sen bende hüküm sürmektesin..

Bırak da ben söyleyeyim güzelliğini,
rüzgarlarla,
nehirlerle,
kuşlarla beraber.

Günlerden sonra bir gün şayet,
sesimi farkedemez isen;
rüzgarların,
nehirlerin,
kuşların sesinden;
bil ki ölmüşüm.
fakat yine de üzülme, müsterih ol.

ve unutmadan;
hırpalanmıştır gömleği ve onuru,
söyle dedim;
bu çetrefili sen mi seçtin?

bir kadının adını aradı..

Sai

Fezanın yangınlarından yadigar halim.

Sen bir kere gitmişsin, ben her gün uğurluyorum.

Ben sana mecburum, bilemezsin

" Uzaktan seviyorum seni! 
Kokunu alamadan,
Boynuna sarılamadan.
Yüzüne dokunamadan.
Sadece seviyorum!

Öyle uzaktan seviyorum seni! 
Elini tutmadan.
Yüreğine dokunmadan.
Gözlerinde dalıp dalıp gitmeden.
Şu üç günlük sevdalara inat,
Serserice değil adam gibi seviyorum.

Öyle uzaktan seviyorum seni,
Yanaklarına sızan iki damla yaşını silmeden.
En çılgın kahkahalarına ortak olmadan.
En sevdiğin şarkıyı beraber mırıldanmadan.

Öyle uzaktan seviyorum seni! 
Kırmadan,
Dökmeden,
Parçalamadan,
Üzmeden,
Ağlatmadan uzaktan seviyorum.

Öyle uzaktan seviyorum seni; 
Sana söylemek istediğim her kelimeyi,
Dilimde parçalayarak seviyorum.
Damla damla dökülürken kelimelerim,
Masum beyaz bir kağıtta seviyorum."

Cemal Süreya

Biliyorum sana giden yollar kapalı demiş,
Üstelik sen de hiçbirzaman sevmedin beni.

Gel etme nazlı güneş.

"Gün gelir, dünyanın bir yerinde yıllarca senin haberin olmadan yaşamış birine, bütün hayatını anlatmak istersin"

Ah hiç tanımamama rağmen ne boşluğa sürükledin beni, bilemezsin. Sanki yıllar önce tanıyormuşum şimdi tekrar denk gelmişim gibi, yazdığın cümlelerde ne anlatmak isteğini ekgibsiz anlamışım gibi. Daha önceden göremediğim için küfredermişim gibi.

Belki sen bu cümleyi okuyacaksın, bir gün senle sohbet etmek umuduyla, kim olduğunu bilmememe rağmen.

Görüşmek üzere.

"Elimden ne gelir;
hastahane önünde eline şiirler tutuşturmaktan başka?"