1. 26.
    0
    mu'yu ben kaybettim şahitlerim var.
    ···
  2. 27.
    0
    @19 padişah sanki amk. eğlendirmemizi bekliyo.

    olum yok öyle bişey. mu falan yok.

    bknz: güney amerika doğusu ve güney afrika kıtasının batısı. birbirinden ayrılmışlar biliyosunuz. mu falan yok. çökme de yok. gece gece element uydurmayın gibtirin gidin başka şeyler izleyin film tavsiye edin amk
    ···
  3. 28.
    0
    1 saat izlenirmi aq bu
    ···
  4. 29.
    0
    araştırdım panpa bayağ bu konuyu
    ···
  5. 30.
    0
    @22 ha şaa panpa sadece baya ilgilenirim bu konularla görünce başlığı atladım

    anlattın şeyi harita olarak http://img.blogcu.com/uploads/mu_mumap.jpg bunu buldum panpa
    ···
  6. 31.
    0
    baya araştırmıştım bu konuyu 1-2 yıl önce bir kaç internet sitesinde kayıp kıta mudan başlayarak ilerletiyolar falan amerikalıların da türk soyundan geldiğine getiriyolar saçmalamışlar bence ama ne kadar doğru nekadar yanlış bilemem
    ···
  7. 32.
    0
    @22 panpa şu fotoları görene kadar bende öle diyodum

    http://imgim.com/ijapan029fb1jc.gifsr=1
    http://img.internethaber.com/gallery/2706/3.jpg
    http://www.ezberim.com/du...-batik-kita-mu-uygarligi/
    ···
  8. 33.
    0
    sular şiddetle ovalara hücum etti.
    bütün araziyi kapladı.
    plajlarla, tepelerin olduğu
    alçak yerlerde girdaplar oluştu.
    sular bütün dünyayı kapladı.
    sular önüne gelen her şeyi ve canlıyı mahvetti.
    arzın temelleri sarsıldı ve mu kıtası battı.
    yalnız zirveler suların dışında kaldı.
    soğuk rüzgarlar çıkıncaya kadar kasırgalar esti.
    vadilerin yerlerinde derin buz çukurları oluştu.
    delikler çamurla doldu.
    açılan bir ağızdan dumanlar ve lavlar fışkırdı.

    `yukarıdaki epik anlatım, yunan alfabesindeki harflerin maya dilindeki
    yorumuyla açılarak yazılmasıyla ortaya çıkmıştır. "alpha" harfiyle başlayıp
    "omega" harfiyle biten yunan alfabesinin maya dilindeki çevrimi bize bu
    ilginç anlatıyı sunmakta.
    `
    Kaynak : (bkz: http://serifbaran.blogcu....-kitasi-naacalar-2/606638)
    ···
  9. 34.
    0
    @28 verdiğin link'e bakıcam panpa saol paylaşımın için gerçekten önemli bi konu
    ···
  10. 35.
    0
    şimdi gençler. konu uzun. atatürk ne düşünüyor, ne düşünmüş, ne demiş açıkçası bilmiyorum. özet geçin biriniz bi zahmet. diyelim ki var böyle bir kıta. ee, amaç nedir, sonuç nedir ?
    ···
  11. 36.
    0
    * Yeryüzünde insanın ilk ortaya çıktığı kıta Mu kıtasıdır.[11]
    * Mu kıtası kuzeyden güneye 3000 mil, doğudan batıya 5000 mil kadar uzanan, üç kara parçasından oluşan büyük bir kıtaydı.[12]
    * Günümüzde Polinezya, Mikronezya ve Melanezya takımadalarını oluşturan adalar, muhtemelen bu kıtadan arta kalan kara parçalarıdır.[12]
    * Bu kıta, kıtanın altında yer alan gaz odacıklarının patlamalara yol açması nedeniyle, yaklaşık 12.000 yıl önce 64 milyon nüfusuyla birlikte sulara gömülmüştür.[13]
    * Bu kıtada 70.000 yıl önce tek tanrılı bir din bulunuyordu. Aynı tarihlerde Mu'lular diğer kıtalarda koloniler oluşturmaya başlamışlardı ki, anavatan dışındaki en büyük imparatorluk, başkenti günümüzde Gobi Çölü’nün uzandığı bölgede bulunan Uygur imparatorluğu’ydu.[14]
    * Mu dininin öğretimini Naakaller adı verilen rahipler üstlenmişlerdi ve sembolizme dayalı bir öğretimleri vardı.[15]
    * Mu dininin esası, Tanrı’nın tek oluşuna ve ruhsal gelişim için sürekli olarak tekrar doğmak inanışına dayanıyordu.[16]
    * Atlantis’teki din Mu’nun tek tanrılı dininden başka bir şey değildir.[17]
    * "Ra" sözcüğü güneş anldıbına gelirdi ki, daire ile ifade edilen güneş sembolü, bir ad ve sıfat vermek istemedikleri, "O" diye hitap ettikleri Tek Tanrı'yı simgelemede kullanılırdı; Mu imparatoru da “Mu’nun güneşi” anlamında Ra-Mu adıyla ifade edilirdi. Ra sözcüğü sonradan diğer kıtalara ve Atlantis yoluyla Mısır'a da taşınmıştır.[18]
    * Dört ırktan oluşan Mu'lularda yazı dilleri farklı olmakla birlikte, konuşma dilleri ortaktı..[19]
    * Mu'lular günümüz uygarlığına kıyasla manevi alanlarda çok daha ileriydiler.[20]
    * Telepati, durugörü, çift bedenlenme, astral seyahat gibi, uygarlığımızda ancak kimi medyumlarda ve mistiklerde görülebilen olağanüstü yetenekler Mu'lularda olağan yetenekler olarak mevcuttu.[21] (Bu, Churchward’un değil, bazı izleyicilerinin görüşüdür).[22]

    * Mu uygarlığının en önemli çöküş nedeni, teşevvüş adı verilen, bir aşamadan diğerine geçilirken yaşanan kargaşa dönemini atlatamamasıdır. (B.Ruhselman’a göre)
    ···
  12. 37.
    0
    @30 panpa atatürk gerçekten bu iş üzerine baya gitmiş bende daha yeni yeni öğrendiğim için bişey diyemiyorum ama verdiğim videoda gerçekten güzel güzel açıklıyo

    http://video.google.com/v...docid=6537619342680244633 #
    ···
  13. 38.
    0
    18 Kasim 1995 günü keman sanatçisi Itzhak Perlman, New York'ta, Lincoln
    Center'daki Avery Fisher Salonu'nda bir konser vermek üzre
    sahneye çikti. Eger herhangi bir Perlman konserinde bulunmussaniz bilirsiniz ki onun
    için "sahneye çikmak" hiç de küçümsenecek bir basari degildir.
    Çocukluk yillarinda çocuk felcine yakalanmis olan Perlman'in her
    iki
    bacaginda da destekleyici ateller vardir ve ancak kol degnegi
    yardimiyla
    yürüyebilmektedir. Onu sahne üzerinde her defasinda sadece bir
    adim
    atabilmek suratiyle aci içinde ve yavas yavas yürüken görmek
    unutulmayacak
    bir bir görüntüdür.
    Agrilar içinde ama ihtisamla yürümektedir, sandalyesine
    erisinceye
    kadar.
    Sonra oturur; yavasça koltuk degneklerini yere koyar,
    bacaklarindaki
    atellerin klipslerini açar, bir ayagini geriye iter, ötekini öne
    uzatir.
    Daha sonra yere egilerek kemanini alir, çenesinin altina koyar,
    orkestra
    sefine basiyla isaret verir ve çalmaya batlar.
    Su zamanda degin, izleyiciler bu ritüele alismislardir.
    O, sahnenin bir ucundan sandalyesine dogru ilerlerken sessizce
    otur***ar.
    Bacaklarindaki klipsleri açarken inanilmaz bir sessizlikle
    beklemektedirler.
    Çalmaya hazir olana dek beklerler.
    Ancak o konserde birseyler ters gitti. Daha ilk birkaç satiri
    çalmisti
    ki
    kemanin tellerinden bir tanesi koptu.
    Telin kopma sesini duyabilmek mümkündü, salonun bir ucuna
    tabancadan
    firlayan kursun gibi gitmisti ses. O sesin ne anlama geldigi
    konusunda
    yanilmak imkansizdi. Ve bunun akabinde ne yapilmasi gerektigi konusunda
    da...

    O gece orda olan insanlar kendi kendilerine söyle düsündüler:
    "Anlamistik ki, yeniden ayaga kalkmasi, atelleri yeniden
    takmasi,
    koltuk
    degneklerini almasi, yavas yavas sahne arkasina gitmesi ve ya
    yeni bir
    keman bulmasi ya da yeni bir tel takmasi gerekecekti"
    Ama o öyle yapmadi. Bunun yerine bir dakika kadar
    bekledi, gözlerini
    kapadi
    ve sonra sefe yeniden baslamasi için isaret verdi. Orkestra
    basladi ve
    o
    kaldigi yerden devam etti. Ve daha evvel hiç görülmemis bir
    tutku, güç
    ve saflikla çaldi. Elbette herkes bilmektedir ki senfonik bir eseri
    sadece
    3
    telle çalmak imkansizdir. Bunu ben de bilirim, sen de bilirsin,
    herkes
    bilir.
    Ama o gece Itzhak Perlman bilmeyi reddetmisti. Onu parçayi
    kafasinda
    molüde
    ederken, degistirirken ve yeniden bestelerken görebilirdiniz.
    Bir noktada,
    telleri nerdeyse yeniden tonlamisçasina sesler çikarmaktaydi
    kemandan,
    daha
    evvel hiç vermedikleri sesleri vermelerini saglamak için...
    Bitirdiginde salonu olaganüstü bir sessizlik kapladi. Ve akabinde seyirciler ayaga kalkti ve aaaahürata basladilar. Oditoryumun her yanindan inanilmaz bir alkis patladi.
    Hepimiz ayaktaydik bagiriyor, islik çaliyor, alkisliyor,
    yaptigini ne
    kadar
    takdir ettigimizi, begendigimizi anlatacak her türlü hareketi
    yapiyorduk.

    Gülümsedi, yüzünden akan terle ri sildi, yayini kaldirarak bizi
    susturdu
    ve
    böbürlen degil ama sessiz, güçlü, dingin bir tonla söyle dedi:
    "Bilirsiniz,
    bazen de sanatçinin görevidir, elinde kalanlarla ne kadar daha
    müzik yapabilecegini bulmak... "

    Bu ne güçlü bir cümledir. Duydugumdan beri aklimdan çikmiyor. Ve
    kim
    bilir? Belki de bu bir yasam tarzidir, - sadece sanatçilar için
    degil
    hepimiz için. Burada, tüm yasamini bir kemanin 4 teli ile müzik
    yapmak
    üstüne kuran ve birden bire, bir konserin ortasinda kendini
    sadece 3
    tel
    ile
    bulan bir adam vardir.
    Öyleyse o da 3 tel ile müzik yapmayi seçer, ve o gece yaptigi,
    sadece
    3
    telle yaptigi müzik, daha evvel yaptigi, 4 teli varken yaptigi herseyden
    daha güzel, daha kutsal, daha unutulmazdi...
    O zaman belki de bizim görevimiz, yasadigimiz bu sallantili,
    hizla
    degisen, ürkütücü dünyada kendi müzigimizi yapmaktir; önce elimizde olan
    herseyle;
    ve
    daha sonra bu artik imkansiz oldugunda, sadece elimizde
    kalanlarla... "
    Tümünü Göster
    ···
  14. 39.
    0
    dahada kafanızı karıştırmak isterim aslında türklerinin asıl soyunda bir çekik gözlülük olduğunu biliyoruz hepimiz sizce izlediğimiz çoğu uzaylı filmlerinde uzaylılar niye çekik gözlü? *
    ···
  15. 40.
    0
    atatürk türklerin tüm ırkların anası olduğunu ispatlamak istemiş. o sırada bu mu kıtası atılmış ortaya. atatürk de araştırmış. sonra bakmış ne türk ırkı ilk ırk, ne türk dili ilk dil, giberim böyle işi demiş tdk ve ttk yı açmış
    ···
  16. 41.
    0
    @36 haklı beyler
    ···
  17. 42.
    0
    Atatürk kitap yazmış panpa kayıp kıta mu hakkında
    ···
  18. 43.
    0
    @38 evet o kitapların isimlerini bilmiyorum

    bilen varsa söylesin alıp okumak isterim
    ···
  19. 44.
    0
    hatta eski dönemlerden james churcword diye bi yazar ilk peygamberin mu adasına gönderdiği teorisini ortaya atmıştır
    ···
  20. 45.
    0
    tahis bey enver paşanın damadıdır atatürk e mayalar ve türklerin akraba olabiliceğini ortaya atan ve atatürk e bunu söyleyen tahsin beydir ve atatürk mayaca türkçe sözlüğü hazırlamıştır
    ···