-
1.
+1mu kıtası büyük okyanusta olan ve 14 bin yıl önce batan ada batma nedeninin altındaki gaz odacıklarının patlama yapması olduğu söyleniyor Atatürk bu kıta ile ilgili çok araştırmalar yapmıştır.. hatta il insanlık mu kıtasında ortaya çıkmıştır hatta ordaki insanlar tek tanrıya inanıyomuş ..
-
2.
0hatta eski dönemlerden james churcword diye bi yazar ilk peygamberin mu adasına gönderdiği teorisini ortaya atmıştır
-
3.
0@38 evet o kitapların isimlerini bilmiyorum
bilen varsa söylesin alıp okumak isterim -
4.
0Atatürk kitap yazmış panpa kayıp kıta mu hakkında
-
5.
0@36 haklı beyler
-
6.
0atatürk türklerin tüm ırkların anası olduğunu ispatlamak istemiş. o sırada bu mu kıtası atılmış ortaya. atatürk de araştırmış. sonra bakmış ne türk ırkı ilk ırk, ne türk dili ilk dil, giberim böyle işi demiş tdk ve ttk yı açmış
-
7.
0dahada kafanızı karıştırmak isterim aslında türklerinin asıl soyunda bir çekik gözlülük olduğunu biliyoruz hepimiz sizce izlediğimiz çoğu uzaylı filmlerinde uzaylılar niye çekik gözlü? *
-
8.
018 Kasim 1995 günü keman sanatçisi Itzhak Perlman, New York'ta, LincolnTümünü Göster
Center'daki Avery Fisher Salonu'nda bir konser vermek üzre
sahneye çikti. Eger herhangi bir Perlman konserinde bulunmussaniz bilirsiniz ki onun
için "sahneye çikmak" hiç de küçümsenecek bir basari degildir.
Çocukluk yillarinda çocuk felcine yakalanmis olan Perlman'in her
iki
bacaginda da destekleyici ateller vardir ve ancak kol degnegi
yardimiyla
yürüyebilmektedir. Onu sahne üzerinde her defasinda sadece bir
adim
atabilmek suratiyle aci içinde ve yavas yavas yürüken görmek
unutulmayacak
bir bir görüntüdür.
Agrilar içinde ama ihtisamla yürümektedir, sandalyesine
erisinceye
kadar.
Sonra oturur; yavasça koltuk degneklerini yere koyar,
bacaklarindaki
atellerin klipslerini açar, bir ayagini geriye iter, ötekini öne
uzatir.
Daha sonra yere egilerek kemanini alir, çenesinin altina koyar,
orkestra
sefine basiyla isaret verir ve çalmaya batlar.
Su zamanda degin, izleyiciler bu ritüele alismislardir.
O, sahnenin bir ucundan sandalyesine dogru ilerlerken sessizce
otur***ar.
Bacaklarindaki klipsleri açarken inanilmaz bir sessizlikle
beklemektedirler.
Çalmaya hazir olana dek beklerler.
Ancak o konserde birseyler ters gitti. Daha ilk birkaç satiri
çalmisti
ki
kemanin tellerinden bir tanesi koptu.
Telin kopma sesini duyabilmek mümkündü, salonun bir ucuna
tabancadan
firlayan kursun gibi gitmisti ses. O sesin ne anlama geldigi
konusunda
yanilmak imkansizdi. Ve bunun akabinde ne yapilmasi gerektigi konusunda
da...
O gece orda olan insanlar kendi kendilerine söyle düsündüler:
"Anlamistik ki, yeniden ayaga kalkmasi, atelleri yeniden
takmasi,
koltuk
degneklerini almasi, yavas yavas sahne arkasina gitmesi ve ya
yeni bir
keman bulmasi ya da yeni bir tel takmasi gerekecekti"
Ama o öyle yapmadi. Bunun yerine bir dakika kadar
bekledi, gözlerini
kapadi
ve sonra sefe yeniden baslamasi için isaret verdi. Orkestra
basladi ve
o
kaldigi yerden devam etti. Ve daha evvel hiç görülmemis bir
tutku, güç
ve saflikla çaldi. Elbette herkes bilmektedir ki senfonik bir eseri
sadece
3
telle çalmak imkansizdir. Bunu ben de bilirim, sen de bilirsin,
herkes
bilir.
Ama o gece Itzhak Perlman bilmeyi reddetmisti. Onu parçayi
kafasinda
molüde
ederken, degistirirken ve yeniden bestelerken görebilirdiniz.
Bir noktada,
telleri nerdeyse yeniden tonlamisçasina sesler çikarmaktaydi
kemandan,
daha
evvel hiç vermedikleri sesleri vermelerini saglamak için...
Bitirdiginde salonu olaganüstü bir sessizlik kapladi. Ve akabinde seyirciler ayaga kalkti ve aaaahürata basladilar. Oditoryumun her yanindan inanilmaz bir alkis patladi.
Hepimiz ayaktaydik bagiriyor, islik çaliyor, alkisliyor,
yaptigini ne
kadar
takdir ettigimizi, begendigimizi anlatacak her türlü hareketi
yapiyorduk.
Gülümsedi, yüzünden akan terle ri sildi, yayini kaldirarak bizi
susturdu
ve
böbürlen degil ama sessiz, güçlü, dingin bir tonla söyle dedi:
"Bilirsiniz,
bazen de sanatçinin görevidir, elinde kalanlarla ne kadar daha
müzik yapabilecegini bulmak... "
Bu ne güçlü bir cümledir. Duydugumdan beri aklimdan çikmiyor. Ve
kim
bilir? Belki de bu bir yasam tarzidir, - sadece sanatçilar için
degil
hepimiz için. Burada, tüm yasamini bir kemanin 4 teli ile müzik
yapmak
üstüne kuran ve birden bire, bir konserin ortasinda kendini
sadece 3
tel
ile
bulan bir adam vardir.
Öyleyse o da 3 tel ile müzik yapmayi seçer, ve o gece yaptigi,
sadece
3
telle yaptigi müzik, daha evvel yaptigi, 4 teli varken yaptigi herseyden
daha güzel, daha kutsal, daha unutulmazdi...
O zaman belki de bizim görevimiz, yasadigimiz bu sallantili,
hizla
degisen, ürkütücü dünyada kendi müzigimizi yapmaktir; önce elimizde olan
herseyle;
ve
daha sonra bu artik imkansiz oldugunda, sadece elimizde
kalanlarla... " -
9.
0@30 panpa atatürk gerçekten bu iş üzerine baya gitmiş bende daha yeni yeni öğrendiğim için bişey diyemiyorum ama verdiğim videoda gerçekten güzel güzel açıklıyo
http://video.google.com/v...docid=6537619342680244633 # -
10.
0* Yeryüzünde insanın ilk ortaya çıktığı kıta Mu kıtasıdır.[11]
* Mu kıtası kuzeyden güneye 3000 mil, doğudan batıya 5000 mil kadar uzanan, üç kara parçasından oluşan büyük bir kıtaydı.[12]
* Günümüzde Polinezya, Mikronezya ve Melanezya takımadalarını oluşturan adalar, muhtemelen bu kıtadan arta kalan kara parçalarıdır.[12]
* Bu kıta, kıtanın altında yer alan gaz odacıklarının patlamalara yol açması nedeniyle, yaklaşık 12.000 yıl önce 64 milyon nüfusuyla birlikte sulara gömülmüştür.[13]
* Bu kıtada 70.000 yıl önce tek tanrılı bir din bulunuyordu. Aynı tarihlerde Mu'lular diğer kıtalarda koloniler oluşturmaya başlamışlardı ki, anavatan dışındaki en büyük imparatorluk, başkenti günümüzde Gobi Çölü’nün uzandığı bölgede bulunan Uygur imparatorluğu’ydu.[14]
* Mu dininin öğretimini Naakaller adı verilen rahipler üstlenmişlerdi ve sembolizme dayalı bir öğretimleri vardı.[15]
* Mu dininin esası, Tanrı’nın tek oluşuna ve ruhsal gelişim için sürekli olarak tekrar doğmak inanışına dayanıyordu.[16]
* Atlantis’teki din Mu’nun tek tanrılı dininden başka bir şey değildir.[17]
* "Ra" sözcüğü güneş anldıbına gelirdi ki, daire ile ifade edilen güneş sembolü, bir ad ve sıfat vermek istemedikleri, "O" diye hitap ettikleri Tek Tanrı'yı simgelemede kullanılırdı; Mu imparatoru da “Mu’nun güneşi” anlamında Ra-Mu adıyla ifade edilirdi. Ra sözcüğü sonradan diğer kıtalara ve Atlantis yoluyla Mısır'a da taşınmıştır.[18]
* Dört ırktan oluşan Mu'lularda yazı dilleri farklı olmakla birlikte, konuşma dilleri ortaktı..[19]
* Mu'lular günümüz uygarlığına kıyasla manevi alanlarda çok daha ileriydiler.[20]
* Telepati, durugörü, çift bedenlenme, astral seyahat gibi, uygarlığımızda ancak kimi medyumlarda ve mistiklerde görülebilen olağanüstü yetenekler Mu'lularda olağan yetenekler olarak mevcuttu.[21] (Bu, Churchward’un değil, bazı izleyicilerinin görüşüdür).[22]
* Mu uygarlığının en önemli çöküş nedeni, teşevvüş adı verilen, bir aşamadan diğerine geçilirken yaşanan kargaşa dönemini atlatamamasıdır. (B.Ruhselman’a göre) -
11.
0şimdi gençler. konu uzun. atatürk ne düşünüyor, ne düşünmüş, ne demiş açıkçası bilmiyorum. özet geçin biriniz bi zahmet. diyelim ki var böyle bir kıta. ee, amaç nedir, sonuç nedir ?
-
12.
0@28 verdiğin link'e bakıcam panpa saol paylaşımın için gerçekten önemli bi konu
-
13.
0tahis bey enver paşanın damadıdır atatürk e mayalar ve türklerin akraba olabiliceğini ortaya atan ve atatürk e bunu söyleyen tahsin beydir ve atatürk mayaca türkçe sözlüğü hazırlamıştır
-
14.
0@53 yok panpa izmirliyim ayrıca bence kayıp kıta mu sakinlerinin süper bi teknolojiye sahip olması imkansız teknolojin varsa uzaya çıkardın yeni kıtalara yayılırdın bazılarınız yayılmışlardır diyecek ben dicem hani teknolojileri.
-
15.
0sizin için yazıyoruz öğrenin binler
-
16.
0@52 tamam da arkadaşım ada okyanusun dibinde onun altında da gaz odacıkları adayı delip içine mi gircekti adamlar :D
-
17.
0@51 niğdelimisin amk güldürdün
-
18.
0@50 ya tamam panpada bizden kat kat gelişmiş bi ırktan bahsediyoruz yer bilimciler araştırabilir amk
her taka kafa çalışıcak onamı çalışmıcak aq -
19.
0kayıp kıta mu sonuna "z" ekle mu(z)
muzun anavatanı nere afrika demekki mu afrikadan kopan bir adaymış. -
20.
0@49 ada okyanusun dibine kadar gidiyo orda ne olcanı nerden bilcek insanlar sen daha oturduğun dairenin alt yada üst dairelerinde noldunu bilmiyoken