1. 1.
    0
    isteyen panpalarımızı başlığa davet ediyorum. 9 yıllık bu yalnızlık hikayesini, yediğim dayaklar, yürüdüğüm yollar ve şehirler arası çalışan bir fahişenin yaşayabileceği anılarımı sizinle paylaşmak istiyorum. isteyen varsa müsadenizle başlayacağım .
    ···
  1. 2.
    0
    anan
    ···
  2. 3.
    0
    evet beyler ben başlıyorum.

    sene 2004 lise son sınıftayım. ufak bir şehirde, üniversiteyi kazanmak için cemaat dershanelerinden birine -ki zaten yaşadığım şehirde bunlardan bir tane vardı- kaydımı yaptırdık.. hayatım boyunca sistemli ve düzenli ders çalışan bir adam olmadığım için genelde vaktimin büyük çoğunluğunu mahallede arkadaşlarımla oyun oynayarak geçirirdim. henüz bilgisayar oyunları hayatımıza girmemişken ve ailenin, nefes almak dışında bir beklentisi yokken mahallede ıslık çalarak toplanabileceğimiz o güzel evredeydim.
    ···
  3. 4.
    0
    eylül ayında okullar açılmadan iki hafta önce dershane başlayacaktı. bense yaz tatilinden memleketimden yeni döndüğüm için bir yandan arkadaşlarımla maç yapıp, misket oynuyor bir yandan da köydeki dayılarımdan öğrendiğim siyasi kavramları araştırıyor ve roman okuyordum. dayılarımdan birinin tavsiyesi üzerine, okuduğum ilk toplumsal roman olan ve elma işçilerinin sıkıntılarını, örgütlenmeleri ve grev sürecini anlatan bitmeyen kavga isimli romana oyundan vakit buldukça ara ara göz gezdiriyorum. (sürükleyici bir romandır.)
    ···
  4. 5.
    0
    takipteyiz üstad
    ···
  5. 6.
    0
    hayatın tozbembe olmadığını o romanı okurken gereğinden fazla ciddiye alarak düşünmeye başladım. bu sırada dershane başladı ve sanırım hızlandırma kursları diyorlardı ismine veya her neyse. derslerde genelde aktifimdir bilgi anlamında değil fakat sürekli bir açık arar bulur ve sınıftaki çocuklara, dersin hocalarına sarardım. beklediğim tek şey kendime vakit ayırabileceğim 10 dakikalık ders aralarıydı. genelde kitabı okurdum, unuttuğum zamanlarda da kalemim şu ana göre çok kıvrak olduğu için resim çizerdim. bir gün matematik dersinde-sözelci olduğum için matematik derslerini pek sallamazdım, geometri gibi- ergenliğin vermiş olduğu heyecanla che'nin resmini çiziyordum a4 kağıdına. matematikçi başıma dikildi neden padişahları çizmiyorsun diye sordu hani atatürk dese bir nebze anlayacaktım.
    ···
  6. 7.
    0
    her neyse dershanede sınıf arkadaşlarımdan ikisi aynı zamanda okuldan sınıf arkadaşımdı. sınıftaki diğer insanlarla da bir hafta içerisinde kaynaştım. hep beraber kaynaştık o zamanlar insanlara am, meme olarak bakmadığımız için iletişim kurmamız çok daha basit bir hal alıyordu. ikinci hafta kantinden tost almak için zemin kata indim. yiyecekleri insanlardan sakladıkları camekanlı kantinlerden biriydi belki öyle olmasa arada çalardım da. sıra bana geldi tostumu aldım, zemin kattan bahçeye açılan kapıya doğru yöneldim. şu an da anlamadığım tek kıyafetlerdir. krem rengi pantolon, üzerinde krem rengi bluz bel tarafına doğru dantelli, krem rengi papuçlu, sarışın bir kız vardı. ayakta duruyor karşısında oturan arkadaşıyla konuşuyordu. arkadaşı da uzun boylu, renkli gözlü sarışın bir çocuktu. ben de hemen kızın yüzünü görebilmek için bir yer belirledim ve yürüdüm.
    ···
  7. 8.
    0
    kızın yüzünü de gördükten sonra benzerlikleri karşısında ikizlerdir ya da abisidir diyerek kafamdan geçirdim ve tostumu yedikten sonra tekrar sınıfa çıktım. sınıfta yarını olmayan insanlar, öğretmen lisesinden ders aralarında test çözen inek insanlar ve bulunduğum düz lisenin süper bölümünden, ineklikte öğretmen liselilerle yarışacak insanlar vardı. bu tip insanların tek eğlence kaynağı derslerde dönen gırgırdır. onların başka bir hayatları olmadığını dahi düşünürdüm. ben genelde insanların toplu bulunduğu yerleri amacı ne olursa olsun sosyalleşme aracı olarak kullanıyordum ve keyfime bakıyordum. bitirim bir çocuktum hocalarım da severdi onun da avantajını hep gördüm. gözlüklü, saçlarını ortadan ikiye ayırmış, büyük burunlu, hızlı konuştuğu için söyledikleri pek anlaşılmayan, kahkahası üst katlardan duyulan bir çocuktum. günler böyle gelip geçiyor.
    ···
  8. 9.
    0
    herhangi bir not sistemi olmadığı için okuldan sonra dershane benim için motivasyon merkezine dönüşmeye başladı. bir gün sınıftan ali diye bir çocuk o zamanlar pek bulunmayan nokianın ilk kameralı telefonu olan şu tombul enine doğru büyük koca ekranlı bir telefon getirdi. paraya kıymış son model telefon almış. çocukluktan beri maddi cisimlerden nefret etmişimdir, içimde sürekli kırma ve yok etme isteği hala da mevcuttur. ben telefonu çocuğun elinden aldım dedim ki bunu yere çalacağım. ali'de herhalde yapmaz diye düşünerek çal veya at dedi. telefon 5 parçaya bölündü. ders bittikten sonra half-life oynmaya gittik onun içinde önemli olmadığını zaten telefonun parçalarını yerden sakin sakin toplarken anlamıştım. yine de pek samimi olmadık o çocukla.
    ···
  9. 10.
    0
    bu arada yukarıda da belirttiğim üzere hızlandırma bitmiş sadece cumartesi ve pazar ders için ve hafta içleri de bazı günler insanları görmek için dershaneye gidiyordum. bu sırada bitmeyen kavga isimli kitabı o kendi için hiçbir şey istemedi sözleriyle bitirmiş aynı yazarın gazap üzümleri isimli kitabını başlamıştım. hafta sonları ders aralarında yine kitap okuyor veya resim çiziyordum. sonra kantinde gördüğüm kız yanında 4 arkadaşıyla birlikte her tenefüs bizim sınıftaki öğretmen liseli yabancı dil öğrencisinin yanına gelmeye başladı. en ön sırada oturduğum için kafamı kitaptan kaldırmadan göz ucuyla kapıdan giren çıkanları görüyor hiç istifimi bozmadan kitabımı okumaya devam ediyordum.
    ···
  10. 11.
    0
    bizim sınıftaki, inek öğretmen lisenin yanına gidip gelmeleri çok sıklaşmaya başladı. ama ben de artık gelmedikleri teneffüs nerdeler diye düşünüyordum. kapıdan girerken bazı zamanlar göz göze geliyorduk. yeşil iri gözlü, sarı saçlı, yüzü ergenlikten dolayı sivilceli bu kızı beklemeye başladığımı farkettim bir müddet sonra. kapıdan çıkıp eve gitmek için bigibletimin zincirini demir bahçe parmaklarından çıkartıyorum hep o sarışın çocuğu onun yanında görüyor bigibletimi atlayıp hiçbir şey düşünmeden nötr bir şekilde oradan ayrılıyordum. abisi olabilirdi ikizi olabilirdi sevgilisi olabilirdi v.s.
    ···
  11. 12.
    0
    dediğim gibi küçük şehirde yaşadığım için hafta sonları dershaneye bigibletle gidip geliyordum, güzel bir bigibletim vardı. işin güzel tarafı o zaman annemin pazardan aldığı kapri tiörtleri giyiyordum, herhangi bir şekil kaygım yoktu. bir şeyler getiriyorlar ve ben giyiyordum. ama düşünüyorum da ne büyük mutlulukmuş bunların hiçbirini düşünmemek. bitmeyen kavga isimli romanın sonunda gereken rahatlamayı sağlayamadığım için gazap üzümlerini daha bir hızlı okumaya başladım. eve gidiyor yemeğimi yedikten sonra üst kata ders çalışmak için çıktığımı söyleyip, kitap okuyor, resimler çiziyor ve yatağa uzanıp hayaller kuruyordum. bazen de ahmet kaya dinlemek için arabaya gidip, şoför makdıbına oturuyor koltuğu yatırdıktan sonra resitalleri dinliyordum. 10 yaşından beri ahmet kaya dinliyordum şu an karamsar olmamın bir sebebi belki de bu adamdır ama yine de yeri doldurulmaz.
    ···
  12. 13.
    0
    yüzümde tüy yok daha o günlerde, bir gün deneme sınavından çıktık, bizim öğretmen liseliyle kapının önünde muhabbet ediyoruz. yanlışları doğruları konuşup şıklarla dalga geçiyoruz. benim sınavım berbat, inekler canını sıktıkları için onları rahatlatma çabam vardır her zaman.. neyse yarım saat geçtikten sonra onun diğer sınıftaki arkadaşlarını beklediğini öğrendim. biz sözel olduğumuz için erken bitirip çıkıyorduk. diğer bölümler bizden yaklaşık 45 dakka sonra çıkarlardı. ben de bunu öğrenince artık kızla tanışayım düşüncesiyle kalmak istedim. onları beklediğini söylemeseydi uzardım muhtemelen.
    ···
  13. 14.
    0
    o günlerde geleceğim ne olacak kaygısı da yok, genelde herkes çıkınca evine gider. biz inek arkadaşımla birlikte kapıda beklemeye başladık. vakit biraz geçtikten sonra beklenen insanlar geldi.. netler nasıl dedikten sonra türlü şakalar yaptım ve muhabbet etmeye başladık bu arada kendimizi takdim ettik tabii ki. dershanenin hemen karşısında bizim düz lise vardı kocaman kızaklı kapısı birilerinin keyfine göre açık veya kapalı olurdu sistematiğini hiçbir zaman öğrenemedik. kapımız açıktı lisenin bahçesine girip yürümeye başladık. diğer taraftaki kapıya geldikten sonra kızlar biz yurda geçiyoruz dediler. sınıf arkadaşım sen ne yapacaksın diye sordu internet kafeye gideceğim dedim. benimde kafeye gitmem lazım dedi sarı kız. beraber kafeye doğru yürüdük bir işimizde yoktu aslında. o gelmese ben oyun oynayacaktım o gelince ikimiz bir masaya oturduk maillerimize falan baktık kimsenin mail atacağı yoktu da maksat laf olsun işte.
    ···
  14. 15.
    0
    ay yok istemiyorum herkesin aşk hikayesi kendine ay
    ···
  15. 16.
    0
    yarım saat sonra kafeden kalktık. yürümeye başladık, birbirimizi tanımaya çalışıyoruz ama kimsin ne yapıyorsun nerelisin konuşması hiç olmadı aramızda. sadece anlatıyoruz soru sormaksızın. şehri arşınladıktan sonra, yeni açılan tansaş A girdik birer tane kola aldık. kolalar bittikten sonra şu klagib kapağı vurarak kim düşürecek oyununu oynadık. bilmiyormuş, beceremedi de zaten. ben vuruyorum tamamen tarafına yatıyor, geri ortaya getiriyorum kimin kazandığını hatırlamıyorum ama çok eğlenmişti. şimdi ezberimde olmayan fıkraları anlatmaya başladım dönüş yolunda. yatılı okuyormuş bu öğretmen liseliler hepsi şehirdan gelmiş. yurda bıraktıktan sonra da ben de evimin yolunu tuttum.
    ···
  16. 17.
    0
    bütün insanlar bir yana, bir insanı güldürebilmenin verdiği hazzı o zaman ilk defa yaşadım. artık derslerde adını defterime, kitabıma karalayacağım ismini de öğrenmiştim. tabii ki hiçbir zaman böyle bir şey yapmadım. ispirtolu kalemlerle rengarenk tam sayfaya yazmaya başladım adını. lisedeki hocalarımıza da gösteriyor fikirlerini alıyor alıklık halini tam anlamıyla insanlara yansıtıyordum.. bir gün ikizi zannettiğim çocuğu sevgilisi olduğunu öğrendim.. canım gerçekten sıkılmadı eve bir sevgilisi vardı ve ben de onunla arkadaşlık edebiliyordum. düşündüğümde zaten ona sahip olmak gibi bir şey hiçbir zaman geçmemişti kafamdan. ki zamanla onu görebilmek için okul servisinden iniyor geleceği istikamete doğru yürüyüp sonra ona okula kadar eşlik etmenin beni hayata karşı nasıl motive ettiğini gördüm.
    ···
  17. 18.
    0
    ben ne kadar masum düşünsem de bir gün bu sarı çocukla yanında getirdiği top sakallı fen lisesi mezunu çocuk yolumu çevirdi ve bir daha sarı kızla görüşmemem konusunda beni uyardı. ben de sen sevgilisiysen bende arkadaşıyım, sana mı soracam dedim çocuk üzerime yürüdü, arkadaşı tuttu.. gerçekten de ona sormayacaktım. bir gün kızı akşam yemeğine davet ettim. yemek dediysem altı üsttü kafeye gidip pizza yiyeceğiz. hayatımda dışarda yemek yememiş ve babasından 5 liradan fazla para almamış biri olarak zor geçeceğini tahmin ettim. babamdan 20 milyon kopardım kızla buluştuk kafeye oturduk. menüde fiyatlar yazmıyor ya herru ya merru diyerek sipraişleri verdim. pizza geldi çatal bıçak alıyorum elime, titremekten beceremedim kesmeyi, hep titriyordur ellerim benim fakat durumunda verdiği heyecanla eller zıvanadan çıktı.
    ···
  18. 19.
    0
    hevesimi kaçırdınız lan giblemediğiniz için *
    ···
  19. 20.
    0
    gibliyoruz olum sen yeterki heves at amq
    ···