/i/Hikaye

Herkesin bir hikayesi var, ya senin hikayen nedir?
    başlık yok! burası bom boş!
  1. 76.
    +17
    Tolga yine öfkesine yenik düşmüştü. Alacağımızı almıştık, her şeyi öğrenmiştik ama tolga yine bir çok şeyi açık etmişti. Tolga resmen cemaate savaş açmıştı, artık karşımıza aldığımız sadece hoca değil cemaatti ve ben korkudan ölmek üzereydim, beyler açık söylüyorum o günlerde intihar etmeyi dahi düşündüm. Tolgayla dolmuşa bindik hemen onların evine gittik tolga bilgisayarını açtı saatli bombayı yazmaya devam ediyordu. Ben de onu izliyordum. Şimdi ne olacak kanka diye sordum. “olacağı şu, o parayı hepsinin zütüne sokacağım, cemaatmiş imammış hocaymış, hepsi internet kullanmıyor mu sonuçta?” dedi. işinin başına döndü. Geceleyin planın detaylarını anlatmıştı bana. Plan şuydu ama henüz ekgibti: parayı çalacaktık ama nasıl? Parayı çalsak nereye koyacaktık? Çaldığımız para işçilere gidecekti, ama onlardan geri alınmayacağı ne malumdu? Coğrafyacıyı cemaate açık edecektik ama ne şekilde? Ve bütün bunları yaparken yakalanmayacaktık, tolga artık deli gibi çalışıyordu, yazdığı program olmazsa her şeyin boşa gideceğini söylüyordu.. birden tolganın bilgisayarının ekranında küçük bi mesaj kutusu belirdi:

    - tolga bey, nasılsınız?
    ···
  2. 77.
    +16
    bi gün tolga yine bizde kalıyordu. "gel bak sana ne göstereceğim" dedi. benim pc ölü olduğundan laptopunu getirmişti. önce coğrafyacının mynetini açtı. "bak *** tekstil, ***tekstil, ***tekstil, görüyor musun" dedi. evet dedim. " bak şimdi " dedi. hotmaile girdi. mynet hesabı üzerinden hocanın hotmail hesabını da bulmuş. bu tekstil firmalarından gelen bir kaç mail vardı:

    • **tekstil:
    Hocam, hayırlısıyla haftasonu hatmeden öğrencilerimize ödüllerini dağıtacağız, ödüllerin hepsi bize düşmüş, imam böyle söyledi. 25 tane çok değil mi hocam, yardımcı olabilir misiniz? allah sizi başımızdan ekgib etmesin. a*** l***

    • ** tekstil:
    Hocam, geçen seferki sohbette görüştüğümüz *** abi çok selam ettiler, galiba bir çek varmış sizde, ne zaman alabiliriz... görüşmek üzere. b*** h***

    gibi bir sürü e posta. bunlar ne tolga dedim. "anlayamacak ne var, cemaatin para akışı içinde bu adam önemli bi yere sahip galiba, baksana daha neler var." dedi. bazı makbuzlar gösterdi, tekstil firmaları hocaya parayı gönderiyor, hoca parayı başka bi yere gönderiyor, siparişi alıyor, firmaya söylüyor ve bu arada komisyonunu alıyordu. anlayacağınız coğrafyacı cemaat için çalışıyordu.
    ···
    1. 1.
      +2
      Coğrafyacı şimdi hapiste rez
      ···
    2. 2.
      -1
      Coğrafyacı şimdi hapiste rez
      ···
  3. 78.
    +16
    artık iyiden iyiye taka sarıyordu işler. tolganın önce babasından para çalması, sonra coğrafyacının hesabı daha önce yaptıkları beni korkutuyordu. bir kere çalmıştı, dahasını da yapabilirdi. diğer gün onunla konuşacaktım. öğle arası parka çektim tolgayı, malbora ısmarladım. " bak kanka 1-2 haftadır çok taka sardın. tamam yeteneklisin bu işlerden iyi anlıyorsun ama biz değil miyiz senle her cuma allaha varlığına birliğine şükreden, doğru mu bu yaptıklarımız??" biz dedim çünkü yediği taka beni de şahit ediyordu. biraz da bundan zevk alıyordu. "hak ettiler" dedi. "öğretmenler odasındaki pcden kaç e posta avladım biliyor musun? 24. kaç tanesine baktım, sadece 1" dedi. bir şey diyemedim, çok sinirlenmişti. tamam kanka sen bilirsin dedim ben arkadaşın olarak uyarmak istedim dedim ve okula gittik.
    ···
  4. 79.
    +16
    Sistemi çözmüştü tolga. T.k. isimli bi şahıs hocaya parayı gönderiyordu, hoca bu parayı katlıyordu, sermayeyi tkya geri gönderiyordu. Neden a*** tekstil diğerlerinden daha fazla alıyordu, bu parayı gıda şirketi nasıl katlıyordu, yoksa katlamıyordu da zararına mı gönderiyordu? O zaman neden direk 30 bin tlyi göndermiyordu da 100.000 tlyi bekliyordu ( rakamlar farazi ) “kesin bu gıda şirketi parayı bir şekilde katlıyor, ama nasıl olabilir ki?” dedi. Korkudan altıma sıçmış vaziyette idim. Tolga bana baktı: “tamam bulaşmayacağım bu işe,” dedi. Bunları hepsini benim internet ağım üstünden yapmıştı, züte gelmek istemiyordum kankam olsa bile.
    ···
  5. 80.
    +16
    Bir hafta boyunca yazdık, çizdik değiştirdik, pek çok plan yaptık, pek çoğunu yırtıp attık. Tolga önce mevzi için bana bi sayfa görüntülenemiyor sayfası yapmamı istedi. Mevzinin indexini bununla değiştirecektim. Error 404 sayfasının sıfırını da mevzinin asıl başlangıç sayfasına yönlendirecektim. Tamam kanka dedim o akşam bu işi hallettim. Daha sonra tolga coğrafyacı ile konuşacağımızı söyledi. “nerde konuşmamız uygun olur?” dedi. Ben de kanka olayı kimse bilmiyor zaten, herhangi bir yer olur dedim. Tamam dedik tolga bi e-mail attı, şu kafede buluşalım konuşacaklarımız var dedi. Bastı göndere gitti email. Daha sonra tolga bi program yazmaya başladı, buna saatli bomba adını vermişti. Bu programı neden yaptığını ilk başta anlamamıştım, daha sonra tolgaya sorduğumda “çalışıp çlaışmayacağından bile emin değilim, sen şimdilik bunu bilme dedi.” Tamam kanka dedim. Tolgaya çok büyük saygı duyuyordum, hack işlerinde bilgim onun kadar olmadığından, böylere şeylere gönül koymuyordum.
    ···
  6. 81.
    +16
    Sonraki bir hafta tolga okula gelmedi, işin kötüsü coğrafyacı da okula gelmiyordu. O haftaki coğrafya dersleri boş geçti. Üstelik yazılı haftamızdı. Tolgayı aradım, mesaj attım. Evine gittim annesine sordum “tolga yurda çıktı yazılı haftası orada kampa girecekmiş” dedi. “telefonu kapalı ama teyze ” dedim. Evet dedi çok sıkı tutuyorlarmış, o yüzden kapattırmış hocası dedi. Tolgaya kesin bişey olmuştu böyle düşündüm. O hafta 3 tane yazılımız vardı ve tolga hiçbirine girmedi. Yine de annesinin dediği yurda gittim baktım, tolga tabiî ki orada değil. Ne oluyor ne bitiyor derken bir gün okuldan eve döndüğümde polis arabası evimizin önünde duruyordu.
    ···
    1. 1.
      0
      Yaz panpa yaz
      ···
  7. 82.
    +16
    eve girip girmemek arasında büyük tereddüt yaşadım. polis bildiğin polis arabsı bizim evin önünde duruyordu, ama ortalıkta polis yoktu, eve girmişti heralde. züte geldiğimi anladım, yaraklara bastığımı anladım. ne olacaksa olsun dedim, eve girdim. iki takım elbiseli adam evdeydi. babam henüz mesai saati olmasına rağmen çıkıp gelmişti. annem girer girmez:
    -neden telefonunun kapalı, nerdesin sen?
    ben: anne okuldan çıktım, telefonum kapalı değil ( dedim ama kapalıymış, şarjı bitmiş tolgayı o kadar çok aradım, o kadar çok mesaj attım ki)
    babam: bu beyler seni soruyorlar
    uzun boylu polis: sakin bi yerde konuşabilir miyiz halil? dedi kafamı salladım ama altıma işeyecem az kaldı. bunlar beni aldı evin aşağısına indik geçtik polis arabalarının yanına, yanımıza kimseyi yaklaştırmadı diğeri:
    uzun boylu polis: tolga nerde?
    ben: abi vallahi de billahi de bilmiyorum ( itiraf edeyim eğer bilseydim söylerdim korkudan altıma sıçıyordum ayrıca eve döndüğümde de annem babam zaten ağzıma sıçacaktı)
    polis: yalan söyleme bak
    ben: abi vallahi billahi bilmiyorum
    polis: pekala yardımcı olmayacaksın sen. ahmet git şunun bilgisayarını sök gel, beyfendi oğlunuzu merkeze alıyoruz, ifadesini alıp bırakacağız

    dedi ve kafamdan aşağı kaynar sular döküldü. inanamıyordum, bütün ailem hatta sülalem ağzıma sıçacaktı, tolganın ailesi kimbilir ne yapıyordu, daha bir kaç gün önce annesiyle görüşmüştüm. ne yapıyordu kadıncağız ben ne yapacaktım. gide gide en son emniyet müdürlüğüne geldik, coğrafyacı, bi tane komiser ve beni getiren iki polis bi odada oturuyorduk.
    ···
  8. 83.
    +16
    Coğrafyacı endişeli görünüyordu, bizi yenmişti muhtemelen ama yüzünde hiçbir gülümseme ya da zafer hissi belirten bi mimik yoktu, oldukça gergindi. Ben korkudan ölmek üzereydim.
    Komiser: gel bakalım Halil bey, nerde bu tolga söyle bakalım.
    Ben: abi yemin ederim ekmek kuran çarpsın bilmiyorum abi Allah belamı versin ki bilmiyorum
    Komiser: bak oğlum, arkadaşlar bilgisayarını alıp getirdi, bu arkadaşlar da ( odaya iki adam daha girmişti bizimle birlikte ) bilişimden geldiler, bilgisayarını baştan aşağı tarayacaklar. Eğer sen bişey söylemeden onlar bişey bulursa durum çok daha kötü olur suça ortak olursun.
    Ben: abi ne suçu biz hiçbir şey yapmadık vallahi billahi sadece tolga hocayı tehdit etti abi vallahi billahi ben bir şey yapmadım ( yine ağlamaya başladım )
    Komiser: ağlama ağlama tolganın tehdit ettiğini biliyoruz. Sen şunu söyle tolga nerde, paralar nerde?
    Ben: abi ne parası? Ne parası abi ben bu işten hiç anlamam ben hiçbişey yapmadım abi?
    Komiser ben bunu diyince çok sinirlendi elini masaya vurdu ve kıpkırmızı oldu:
    Oyun mu oynuyoruz lan burada, çocuksunuz lan daha siz, sizin neyinize oğlum cemaatten 2 milyon lira çalmak, neyinize lan sübyanlar?
    ···
  9. 84.
    +18 -2
    Sabahleyin okula tolgayla gittim. Ben gittiğimde henüz ipek gelmemişti. Geldiğinde ise ikimize de selam verip geçti yerine oturdu. Tenefüste tolga yine beni çekti: ipeğe anormal bi tavır takınmana gerek yok, benim de senin de bildiğimizi bilmiyor. Kimse bilmiyor. Belli etme kardeşim” dedi. Tamam dedim. Öğle arası üçümüz yemek yedik. Ben bacım ayağında devam ettim. Zaten bi süre sonra üst sınıflardan bi çocukla çıkmaya başladı binin tekiydi o da.
    ···
  10. 85.
    +17 -1
    Tolga bana bu işe bulaşmayacağına dair söz vermişti. Artık coğrafya derslerinde tolga hocaya bişey ima edecek diye çok korkuyordum, tolga da zaten derslerde pis pis bakıyordu hocaya. Artık senenin sonuna doğru geliyorduk. Tolga “neden a*** tekstil e diğerlerinden daha çok para yatırdığını merak etmiyor musun” dedi. “hayır kanka umrumda bile değil bak bu işe bulaşırsan seninle bi daha görüşmem” dedim. “tamam kanka sustum” dedi, bütün yaz boyunca hiç lafını
    ···
  11. 86.
    +16
    esmimi ipeğe gönderdi. ipek hmm güzel çıkmış dedi. tolga ipek benim işim var acil çıkıyorum bb diyerek web sitesini kapattı. ardından arkasına yaslandı. "bu kız huur dedim ama sanırım o da senden hoşlanıyor kanka" dedi. ben zaten uçmuşum ne oluyor ne bitiyor hiçbir şey anlamıyorum. "kanka allah aşkına yapma ya naısl bakcam ben şimdi ipeğin yüzüne" dedim. zaten bakmayacaksın rahat ol " dedi.

    bir kaç dakika sonra doğruldu. e postalarını kontrol etti. rusça bi e postaydı bu. oha lan sen rusça mı biliyorsun dedim, hayır dedi. bu ne peki dedim sürpriz dedi. 4 haneli bi sayı vardı postada bu rusça değildi. bi program açtı, simsiyahtı ve sadece yazılar vardı. bişeyler yazdı ve bir program açıldı. ipek in ip si zaten yazılıydı ( sonradan öğrendim, daha önce de girmiş, perşembe gün gelmemesinin nedeni de buymuş. ) 4 haneli sayıyı da girince bilgisayarın monitöründe iki bilgisayar birden oldu. sanki normal bi oyun açarmışsın gibi yeni bir pencerede bi bilgisayar ekranı açıldı. o ekranda msn açıktı ve biri biriyle konuşuyordu.
    ···
  12. 87.
    +16
    cd-rom un kapağı öyle bir kapanıp açılıyordu ki, sanki biri içerden ittiriyordu, biri dışardan. çat çat çat o küçücük şey nasıl açılıp kapanıyor görmeniz lazım. bildiğim bütün sureleri okuyordum. hemen koşup ışığı açtım. cd-rom hala deli gibi açılıp kapanıyordu sonra kapağı dışarda kaldı, monitör açıldı. korkudan altıma sıçıyorum inanamazsınız. bi anda masaüstüm açıldı ve bütün yazılar resimler görüntüler şelale gibi aşağıya doğru akmaya başladı. aka aka en sonunda ekranda hiçbir şey kalmadı, monitör kapandı, cd-romun kağaı içine girdi pc kendiliğinden kapandı, emin olmak için fişi de çektim. korkudan biraz evin içinde dolaştım. o arada telefonuma mesaj gelmis , tolgadan.
    "korkma kanka allah rahatlık versin. =))"
    ···
  13. 88.
    +16
    tolga bir kaç dizin karıştırdıktan sonra istediği şeyi buldu. bu bir programdı, sonradan öğrendiğime göre cookie dosyalarından asıl dosyanın hedefini gösteren, silinmiş dosyaları geri getiren veya cookilerden web adresi bulan bir programdı bu. bu program sayesinde tolga 3 tane fotoğrafa ulaştı, bunları bi ftp serverına yükleyecekti. zilla kullanarak kendi ftp adresine yükledi ve ipek in bilgilsayarından çıktı.
    ···
  14. 89.
    +17 -1
    sonradan öğrendiğimden biliyorum, o sırada ipek pcyi kapatıyor. böylece tolga için sistem boşalmış oluyor ve rahat işlem yapabilecek hale geliyor. ipek bilgisayarı kapattığını zannediyor ama aslında sadece monitör kapanıyor. tolga gönderdiği resmimle ipek ten kendine boş bir port açıyor, daha önce yerleştirdiği program kendine bi şifre gönderiyor, program şifreyi porta da yazıyor böylece o porttan tolga şifreyle ipek in bilgisayarına administrator olarak giriş yapmış oluyordu. yani ileri seviye bi hackti bu. çünkü antivirüs sistemleri bunu yakalayamıyordu. yaptığınız tek şey modem üstünden port açmak, bunu multiplayer oyun oynarken de yaparsınız. bunun gibi programları ancak rus sitelerinde bulabiliyordunuz zaten o zamanlar. şimdi bir sürü var. inanmayanlar için örnek teamviwer isimli programdır isteyen bakabilir. tolga artık ipek in bilgisayarında tamamen özgürdü.
    ···
  15. 90.
    +17 -1
    Tolga a*** tekstilde çalışmaya başlamıştı. Daha ilk haftadan buranın cemaatin işletmesi olduğunu anlamıştı. Anlattığına göre personel vakit namazlarını kaçırmıyor, her Cuma kesinlikle işi gücü bırakıp namaza gidiyorlarmış, bütün idari personel. Kısa sürede kendini çok sevdirmiş, git gide daha ağır işler vermeye başlamışlar. Biraz bu firma hakkında bilgi vereyim beyler. Bu firma bildiğin bi tekstil fabrikası. Bunlar fason iplik üretiyorlar, bu iplikleri boyuyorlar ve kumaş haline getirip satıyorlardı. Yaptıkları iş o il içinde büyük bir iş sayılırdı ama türkiyede o kadar da geniş çapta iş yapmıyorlardı. Tolganın dediğine göre bu pekekentler 150 tane işçiyle koca fabrikayı yürütmeye çalışıyorlardı maliyetten kısmak için. Çoğu zaman da işçilerin parasını geç yatırıyorlardı. Hatta bir keresinde işçinin biri idari bölüme çıkıp bağırmış çağırmış. Tolga ilk iş olarak bu paranın neden geç yatırıldığını öğrenecekti.
    ···
  16. 91.
    +15
    tolganın yüzünde en ufak bir mimik yoktu, kaskatı oturuyordu ama benim her zamanki gibi zütüm gidiyordu, bi anda cemaate savaş açan savaşçılar olmuştuk, bu hiç iyi değildi, tolga hocanın lafını kesti:
    tolga: gibtir lan siz mi çalmıyorsunuz? O borsadaki şirket batarken ortakları zarar ediyor siz onların payını düşük fiyattan almıyor musunuz? Bu çalmak değil mi? işçilerin parasını yeri geliyor 1 ay sonra ödüyorsunuz bu değil mi çalmak? Bankaya yatırdığınız paranın faizini sanki banka size havadan mı veriyor, babasının oğlu musunuz lan siz bankanın? Banka gidiyor gariabana fakire kredi kartı veriyor, kredi veriyor, o gariban faiz ödedikçe sizin bankanızdaki hesabınızda duran paraya faiz geliyor, kapitalizmin temel kuralı fakirden çalıp zengine vermek değil mi lan zaten? Çocuk olan ben değilim sensin, merkez bankasının para politikasını cemaatin rezervlerine göre belirlediğini bilmiyor muyum lan ben? Kimi kandırıyorsun? Aldığın araba, cemaate ödettiğin faturalar da mı hırsızlık değil? Din için Allah için bağış diye topladığınız parayı borsada oynuyor, banka da mı faizlendiriyorsunuz? Çalmamışmış, gibtir sen onu benim külahıma anlat. Uzlaşma falan yok, gibtir git ne tak yersen ye dıbına kodumun çocuğu!
    ···
  17. 92.
    +15
    kendi bilgisayarından yine bu ftp adresine girdi, resimleri indirdi. tolga resimlerden birine tıkladı.

    bu resim bi plajda çekilmişti. şezlongun üstünde bi adam, kucağında ise bi kız oturuyordu. bikiniliydi. bacak bacak üstüne atmıştı kız.

    ikinci resimde aynı kız ile aynı adam ( ki adamdı harbiden sakalları gürdü geniş omuzluydu ve bin yakışıklıydı ) dudak dudağa aynadan resim çekinmişlerdi.

    üçüncü resimde aynı kız, üstünü giyinmeye çalışıyordu, fotoğraf tam da pantolununu giyerken çekilmişti.

    tabi ki bu kız ipekten başkası değildi.
    ···
  18. 93.
    +15
    Bütün bir sene tolga beni eğitti. O 300 sayfayı en az 5 kere okumuşumdur beyler. Çok basit şeylerden başlıyordu, html nedir, php nedir gibi. Önce bu webmaster işlerinin hack olayıyla ne alakası olduğunu anlayamadım ama daha sonra bunlar zaten işin temeliydi. ilk 50 sayfa bunlarla ilgiliydi. Sonra ftp olayını ince ince anlatıyordu, büyük harflerle 777 yazmıştı. Bilen bilir ftpden 777 kodunu verdiğinizde sistem okunabilir/yazılabilir/değiştirilebilir oluyordu. Küçük çaplı web sitelerine ancak bu yolla girebiliyorduk, pek çok yöntemi vardı ama ben şeffafı bu idi. Tolga virüslerle uğraşmayı hiç sevmezdi, riskli olduğunu söylerdi. internetten hiçbir virüs dosyası indirmez, kendi trojanını kendi yazıyordu. Devamında tolga bana bi html/php kitabı getirmişti. Benden birkaç web sitesi tasarlamamı istedi. Nasıl yapayım lan mal mısın bi taktan çakmıyorum falan dedim, 3-4 ay sonra photoshop , dreamweaver, fireworks gibi programlarla bi web sayfasına yayına sokabilecek kadar uzmanlaşmıştım. ftp olayı tolganın çok ilgisini çekiyordu. Yönetici paneli yazma işini tolga yapmıştı, bununla çok uğraştığını söylemişti. Bir mevzi kurduğumuzu bilmiyordum.
    ···
  19. 94.
    +15
    Artık ikinci sınıfa başlıyorduk, yazın hiç görüşmemiştik tolga ile ben memlekete gitmiştim, o okuduğum ilde kalmıştı. Döndüğümde ise tolga vücut çalışmış, kafayı kazıtmış hayvan gibi olmuştu, artık eskisinden çok daha ürkütücüydü. Buluştuğumuz ilk gün bana 300 sayfalık bi çıktı yığını vermişti. “bunları iyice oku, bu sene seninle işimiz var” dedi. Bi yandan bu işlere hiç bulaşmak istemiyordum ama tolga gibi olabilmek de çok havalıydı. Okulda hiçbir kıza pas vermezdi ama bütün kızlar köpek olurlardı bunun yanında. Hatta kızın biri artık tolga beni gibsin diye bağırıyordu resmen tavırlarıyla. Tabi sonunda tolga bunu “git kendine bi züppe bul ben uğraşma kaşar” dedi. Kız ağlayarak uzaklaştı tabi. Sonradan öğrendim ki tolganın sevdiği varmış bizim okulda, ama ona açılamayacak kadar utangaç olduğunu da sonradan öğrendim.
    ···
  20. 95.
    +15
    tolga bilgisayarı tekrar açtı. f2 ya da f3 e basarak ( görmedim yalan olmasın ) bi menüye girdi. klavye ile sarı bi yazıya getirdi ve tıkladı. windows xpye benzeyen ama alakası dahi olmayan başta gözüme gibindirik gözüken bir şey açıldı. o yıllarda windowstan başka işletim sistemi de olduğunu bilmiyorum tabi. linux'un eski versiyonlarından biriydi bu. sonradan öğrendim tabi ki bunu da. önce internetle bi süre uğraştı, sonra bi web sitesi üzerinden msnini açtı. yalnız bu web sitesine girmek için de baya uğraştı. daha sonra ipek e yazmaya devam etti:

    tolga: geldim
    ipek: hoşgeldin.
    tolga: ee ne diyorduk, halil de mi. *
    ipek: * ne gülüp duruyorsun??
    tolga: hiiç öylesine. geçen gün bana senden bahsetti.
    ipek: hadi ya neden?
    tolga: bilmem senden hoşlanıyor bence.. *
    ipek: gerçekten mi??
    ( burada benim züt nasıl havada ama, tolga da kahkahalarla gülüyor zevk alıyor gibiydi )
    tolga: valla bak, her gün senden bahsediyor nerdeyse
    ipek: dalga geçme tolga
    tolga: yemin ederim bak. ee ne dersin yakışıklı çocuk ama he olmaz mı?
    ( tolga bana vuruyor gülüyor ben yapma kanka ptesi nasıl yüzüne bakıcam diyorum )
    ipek: kendi bana bişey demedi, öyle davranmıyordu sanki..
    tolga: beğenmedin mi yoksa? yakışıklı çocuk be beğenmiyon mu?
    iipek: * yok ondan değil yani belli etmiyordu.
    tolga: bak bak ne kadar yakışıklı çocuk

    dedi ve benim space imden aldığı bi resmi ipek e gönderdi. işlem başlıyordu.
    ···