/i/Hikaye

Herkesin bir hikayesi var, ya senin hikayen nedir?
    başlık yok! burası bom boş!
  1. 76.
    +18
    Yine beni evine çağırdı. Bilgisayarımızdaki tüm dosyalarımızı bilgilerimizi bu mevziye yüklemiştik, bilgisayarlarımız pırıl pırıl herhangi şüphe bırakacak tek bir byte yoktu. Bu mevzi fikri çok işimize yaramıştı. Tolga ne yapmak istediğimi sordu. “ne bileyim kanka ftp işini baya çözdüm oradan başlayalım ” dedim. Tamam dedi. Tolga hemen bi forum sitesi buldu. Bu forum sitesi bildiğiniz gençlik forumu gibi bir şeydi, sanırım adı da böyledi. “bak Halil, d-dos dediğimiz tür ataklar sadece bu gibi siteleri bir süre unavaible yapar, yani trafik boşalınca her şey kaldığı yerden devam eder.” Dikkatle dinliyordum onu. “d-dos için genelde bu işten anlayanlar yüzlerce lamer toplarlar, bu lamerler sadece ping atarak bi tak yediklerini zannederler ama bu işin başındaki asıl adam bu sayede malı zütürür.” “bu yönteme buffer overflow diyoruz, nasıl yapıldığını birazdan göreceksin.” Tolga bu kadar adamı nasıl bulacağız dedim. Tolga piyasada lamer çok dedi. Hemen birkaç hack forum sitelerinden birine girdi, birkaç saat içinde 80 küsür ayrı bilgisayardan ping alabiliyorduk. “şimdi ise birkaç arkadaşa ihtiyacım var” dedi.
    ···
  2. 77.
    +14
    tolga adres çubuğuna bi web adresi yazmaya çalışıyordu. ilk yazdığı web adresinde sayfa görüntülenemiyor yazıyordu. ardından adresin sonuna /1 ekledi. yine sayfa görüntülenemiyor yazıyordu. ardından /7 ekledi, yine aynısı çıktı, ardından /8 ekledi, yine aynı sayfa çıkıyordu. ne yaptığı belirsizdi sanki, rastgele deniyordu. ama hala sayfa görüntülenemiyor error 404 yazan klagib sayfa çıkıyordu. /8 yazdıktan sonraki gelen sayfa 404 ün içinde 0 a tıkladı. normalde tıklayamaması gerekiyordu, sonuçta bu bir hata sayfasıydı ama o sıfıra tıklayabilmişti. ardından kapkaranlık bi sayfa açıldı, bir dehlize girmiştik sanki. tolga bi şifre daha yazdı ve artık bi mirc kanalında idi.
    ···
  3. 78.
    +18
    Bu kanalda yaklaşık 60-70 kişi vardı. Her kanalda ayrı ayrı gruplar vardı, çeşitli ülkelerin bayrakları bu gruplarla ilişkilendirilmişti. Tolga hemen yunanistan grubuna girdi, bu grupta Türkler vardı. Tolga birkaç kişiyle selamlaştı, ardından böyle böyle bi arkadaşa eğitim veriyorum, sağlam adam bizi satamaz yanımda yardımınız gerekiyor görmesi için dedi, adamlar kabul ettiler. Tolga internette daha önce husumeti bulunduğunu söylediği bi foruma girdi. Bu forumun adresini lamerlere verdi. Lamerler deli gibi ping atmaya başladılar, neredeyse saniye başına 1 megabayt forumun trafiğinde artış vardı. Bu arada tolga arkadaşları ile sohbet etmeye devam etti.
    ···
  4. 79.
    +17
    Tolga işlemin tamamlanmasına az kaldığını söyledi, asıl işe birazdan başlayacaktı. “bak Halil kullandığımız yöntem bir bardağa su doldurmak gibidir, bardağa sürekli su doldurursun, sonunda bardak illa ki taşar, işte o taşan sudan şifreleri çıkarmak bizim işimiz.” Dedi. Hakikaten dediği gibi de yaptı. Lamerler çok hızlı ping atıyorlardı, 45 dk sonunda forum unavaible hale geldi. Bundan sonra tolga ve arkadaşlarının görevi başlıyordu, yine Linuxu açtı, birkaç program daha açtı, windowstaki gibi ping atmaya başladılar. Sistem o kadar d-dos yemişti ki artık cevap veremiyordu, 10000 küsürlerde geri dönüş veriyordu. Tolga bana birkaç kod gösterdi, bu sayede güya trafiği boşaltmak için server a giriyordu ama işin aslı öyle değildi. girer girmez önce trafiği boşalttı, yönetici panelinden ne kadar ip varsa banladı. sonunda tolga dosya bölümünme girdi, tüm dosyalara 777 yi geçirdi, indexle falan uğraşmıyordu, tüm server ı sildi, domain artık boş gözüküyordu.
    ···
  5. 80.
    +19
    Tolga ile sene içinde aynı yöntemle birkaç foruma daha girdik, bu en basit yöntem olduğundan önce buradan başladım. Tolga zamanla işin inceliklerini de öğretiyordu bana, bu işin şansla veya rastlantıyla en ufak bir alakası dahi yoktu. iş tamamen kafada bitiyordu. Bu işleri yapabilmek için fazlasıyla zeki olmak gerekiyordu. Benim girdiğim sitelerin genellikle hiç güvenlik yazılımları yoktu, genelde dümdüz vbulletin kurulmuş forumlara girebiliyordum henüz. Tolga ise daha çok firmalarla, büyük internet siteleriyle uğraşıyordu. Birkaç e-ticaret yapan siteye bulaştı ama kendi hesabına bir şey geçirdiğini hiç görmedim, en azından geçirdiyse bile ben bilmiyorum.
    ···
  6. 81.
    +14
    O yaz tolga bi fabrikada iş bulduğunu, orada çalışacağını söyledi. Hayırdır kanka ne iş buldun falan dedimse de önce kesin değil daha kanka sonra anlatırım dedi. Tamam dedim o yaz tolga ödev vermişti bana, yapmam gereken şey bir sunucu hazırlamaktı, daha doğrusu bu bir aynaydı. ( mirror attack bilen bilir ) bu ayna girdiğimiz bilgisayarlardaki veriyi otomatik olarak mevzimize indirecek, içinden ben gerekli ve dikkate olanları seçecektim. Sonuçta tolganın zevk ya da iş diye girdiği bilgisayarlarda ne önemli ne değil bulacak kadar zamanı yoktu, bunu benim yapmamı istiyordu. O yaz dayımlarda kalacaktım ve dayımın bilgisayarı bu iş için yeterli olacaktı.
    ···
  7. 82.
    +18
    Bi gün tolga sunucuyu ne yaptığımı sordu, hazır dedim mevzide dedim. Girdi çok beğendiğini söyledi, birkaç eksiği varmış ama kendisi halledecekmiş. Tamam dedim ne yaptın kanka işi dedim. işi aldım dedi ptesi başlayacam çalışmaya dedi. iyi kanka nerde buldun işi dedim. A*** tekstil kanka dedi. Oha lan hangi a*** tekstil coğrafyacının kayırdığı firma mı dedim, aynen o dedi. Stajyer olarak girmiş babasının tanıdığı varmış. Aylık 130 tl maaşla masa başında dosya düzenletecekler dedi. E tabi bilgisayarımda firmanın server ına bağlı bir bilgisayarım da olacak =)) tolgaya inanabilmek mümkün değildi, her gün beni daha çok şaşırtıyordu. Meğer babasına yanaşıp, bu yazı düzgünce para kazanarak çalışarak geçireceğini söylemiş. Babasına a*** tekstil de çalışan arkadaşları olduğunu, kendisinin de orada stajyer olarak çalışmak istediğini söylemiş. ileride amcasına yardımcı olmak istediğini de söylemiş. ( tolganın amcası da tekstil işiyle uğraşıyordu ama küçük çapta ) babasının tabi bu tolgadan beklemediği bir şey ama birkaç adam koymuş araya ve o firmada masabaşı iş bulmuş nihayetinde..
    ···
  8. 83.
    +17 -1
    Tolga a*** tekstilde çalışmaya başlamıştı. Daha ilk haftadan buranın cemaatin işletmesi olduğunu anlamıştı. Anlattığına göre personel vakit namazlarını kaçırmıyor, her Cuma kesinlikle işi gücü bırakıp namaza gidiyorlarmış, bütün idari personel. Kısa sürede kendini çok sevdirmiş, git gide daha ağır işler vermeye başlamışlar. Biraz bu firma hakkında bilgi vereyim beyler. Bu firma bildiğin bi tekstil fabrikası. Bunlar fason iplik üretiyorlar, bu iplikleri boyuyorlar ve kumaş haline getirip satıyorlardı. Yaptıkları iş o il içinde büyük bir iş sayılırdı ama türkiyede o kadar da geniş çapta iş yapmıyorlardı. Tolganın dediğine göre bu pekekentler 150 tane işçiyle koca fabrikayı yürütmeye çalışıyorlardı maliyetten kısmak için. Çoğu zaman da işçilerin parasını geç yatırıyorlardı. Hatta bir keresinde işçinin biri idari bölüme çıkıp bağırmış çağırmış. Tolga ilk iş olarak bu paranın neden geç yatırıldığını öğrenecekti.
    ···
  9. 84.
    +13
    Tolganın fabrikadaki bilgisayarı aşırı yavaş olduğu için işler çok yavaş ilerliyordu. Ayrıca bu fabrikanın baya iyi bi güvenlik sistemi vardı. Tolga ne yaptıysa ne ettiyse virüslere bulaşmadan sistemi geçmeyi başaramadı çünkü herkes fabrikadaki bilgiasyarları kullanıyordu. Örneğin bazı işlemleri idari şefi kendi özel pcsinden yapsa o zaman tolga da kendi pcsini kullanarak işleri daha hızlandırabilirdi. Server a girememek tolganın canını çok sıkıyordu. Daha önce herhangi bi başarısızlığını görmemiştim ama suçun bilgisayarında olduğunu söylüyordu, fabrikadaki bilgisayarların hiçbiri beş kuruş etmezdi ama server çok iyi korunuyordu ve çok güçlüydü.
    ···
  10. 85.
    +12
    “trojan atmaktan başka çarem kalmadı” dedi bir gün tolga. “her şey hazır sadece fırsat kolluyorum bi haftaya paranın neden geç yatırıldığını ve neden bunlara fazla yatırıldığını öğreneceğiz ” dedi. Bir gün tolga Cuma günleri akşama doğru idari şefin muhasebeden bi usb alıp kendi bilgisayarına taktığını keşfetti. Şef bunu her Cuma yapıyordu, sanırım mali hesapları falan kontrol ediyordu. O günlerde de zaten muhasebeciler bilir defter dökülüyormuş ve bu işi çok ince eleyip sık dokuyarak yapıyorlarmış, şef de işte her Cuma hesapları kontrol ediyormuş. Muhasebeden dosyaları alıp masasında inceliyormuş. Tolga bunu görünce aradığı fırsatın bu olduğunu söyledi.
    ···
  11. 86.
    +14
    Tolganın dilinden anlatıyorum: “ işten çıkmadan 2 hafta önceki Cuma, şef usbyi bilgisayarına soktuğu anda alman virüsünü ( versiyon cc bilen bilir kaspersky dan başkası virüsü silemiyordu şimdi ne oldu bilmiyorum ) çalıştırdım. Bütün bilgisayarın anti virüs sistemleri bangır bangır ötüyordu, sistem virüsü silemiyordu ve sürekli virüs bulundu diye rapor veriyordu, aynı işlemi saniyede 2 kere yapıyordu, yani masaüstüne bakan kullanıcı daima raporu görüyordu, kendi bilgisayarıma bulaştırdığım virüs server yoluyla diğer bilgisayarla da bulaştı. idaredeki herkes şefin başına toplandı, şef "usbde virüs varmış heralde" dedi. Hemen kendi bilgisayarımdaki virüsü defektif edip muhasebenin bilgiyarına daldım ve gördüğüm şey beni şaşırtmadı. işçilerin 15 gün geç yatırılan parası, bizim coğrafyacıya havale ediliyormuş. Hamit abinin bilgisayarına da girdim ( şef ) Toplam 11 kişinin kredi kartı ekstresini şef kendisi fabrikanın hesabından ödüyordu. Aylık ortalama 150 binliralık ekstre, düşünebiliyor musun? sadece fabrika sahibinin karısı ayda 11000 tlilik giysi alıyoruz huur. neyse Bil bakalım fabrikanın sahibinin babasının eksterisinde ne yazıyor? – Ford *** ***/merkez bayi 1600. Tl. bu adam da bizim coğrafyacının kayın pederi çıktı.”
    ···
  12. 87.
    +17
    Olay basitti, aslında coğrafyacı a*** tekstili kayırmıyordu, arabasını aldırtmıştı ve kendi borcunu ödüyordu. Üstelik kendi komisyonunu da ayrıca alıyordu. Anlayacağınız coğrafyacı arabasını cemaate aldırıyordu, cemaate de bunu a*** tekstil in payıymış gibi gösteriyordu. T.k. ya gönderdiği dekontlarda t.k. nın bu arabayı görmesi tabii ki imkansızdı çünkü arabayı fabrika ödüyordu. Tolgayla diğer fabrikaların da muhtemelen aynı sistemde çalıştığını düşündük. Bulmacanın parçaları yavaş yavaş yerine oturuyordu. Sonuçta hak için din için diye çalışan cemaatin parasından sorumlu adam, bu parayla kendisine araba almıştı. Tolga “ sence bunu t.k. bilirse ne olur?” dedi. Blimiyorum kanka dedim ama hocanın başının belaya gireceği kesin dedim.
    ···
  13. 88.
    +17
    Daha sonraları bu paranın gıda şirketinden neden misliyle döndüğü anlamaya çalıştık. Sonuçta dini bir cemaat hibe de ediyor olabilir Allah rızası bağlamında ama hoca parayı bunlara göndermeden bunlardan para gelmiyordu. Ayrıca neden fabrikalar gıda şirketiyle değilde önce hocayla muhatap oluyorlardı, anlayamadık. Tolga git gide sinirleniyordu: “insanların emeklerini geç yatırıp, 11.000 tlilik sadece giysi alan pekekentler bunlar. Ulan hani cemaat, hani peygamberin hadisi şerifi, demiyor mu işçinin parasını teri soğumadan veriniz diye, hani lan nerde din Allah kitap?” iyice kızarmıştı: “bi de her yerde dinciyiz muhafazakarız derler allahı kitabı ağızlarından ekgib etmezler, şuna bak biri giysi deryasında yüzüyor, biri nerden geldiği belli olmayan bir parayla arabsını aldırıyor, fabrikada desen zaten iki üç havaleyle 20-30 bin lira para kaldırıyor” tolga yine çok ciddileşmişti. Ne demem gerektiğini bilmiyordum. “o adama o parayı yedirmeyeceğim huur çocuğuna” dedi. Tamam kanka sakin ol sinirlisin gibtir et dedim. Gittik bi yemek yedik ardından evlere dağıldık.
    ···
  14. 89.
    +14
    Üçüncü sınıfa başlıyorduk, artık tolga coğrafyacıya iğrenir gözlerle bakıyordu, her yerde arkasından sövüyordu, herkese kimbilir o arabayı nasıl aldı diyordu. Bi gün coğrafyacı yine derse girdi:
    -bugün ders işlemeyeceğim, bugün bi slayt ve de bi belgesel izleyeceğiz “ dedi. Tolga yine sinirliydi ama ben onu bastırmaya çalışıyordum. Hocanın izlettiği slayt Allahın bu dünyayı ne kadar güzel yarattığıyla ilgili vs. bi belgeseldi. Birkaç dini konuşma daha yaptı, işte bu dünya gelip geçici şöyle böyle. Devletin okulunda coğrafya dersinde bildiğin vaaz dinliyorduk. Ardından üçüncü ders bi belgesel açtı, belgesel Adnan menderes in suçlu olmadığını, masumiyeti ve nasıl işkence ile asıldığını anlatıyordu. Belgesele göre aslında Adnan menderes yargısız infaz sonucu asılmış, kendisine savunma hakkı dahi verilmemiş. Anlayacağınız hoca inönü dönemini ve sonrasını, gizliden de atatürkü eleştiriyordu, yaptığı işlerin yanlış işler olduğunu, onların kurduğu sistemin bunları başımıza getirdiğini söylüyordu. O sırada tolga tuvalete diye çıktı, geri gelmedi.
    ···
  15. 90.
    +18
    Yine bi coğrafya dersinde hoca bugün sınıfta mini bir seçim yapacağını söyledi. Nasıl yani hocam falan dedik. “malum önümüzde yerel seçimler var, bu sınıfın da oyunu çok merak ediyorum, bu sebeple bi mini seçim yapalım bakalım” dedi. Tolga iyice küplere bindi, devletin öğretmeni öğrencilerine siyasi görüşlerini belirtmesini istiyordu. Kamu oyu yoklaması yapıyordu hoca. “herkes küçük bi kağıda ismini yazmadan desteklediği partinin adını yazsın dedi.” Herkes yazmaya başlamıştı, amk kimse de hocam bu ne iş bu okulda olur mu demedi çünkü hepsi aynı kaba sıçıyorlardı. Tolgaya döndüm, ne yazacaksın tolga dedim. “tabii ki a** m** yazarsan giberim seni bu adama istediğini vermeyeceksin” dedi. Tamam kanka dedim ikimiz de “a**” yazdık verdik. Sınıftan 2 oy m** 28 oy a** çıktı. Hoca tabi çok memnundu sonuçtan”iki tane m** çıkmış, inşallah onlar da sandık başında doğru yolu görürler ” dedi. Amk hocası gitti tam baruta ateş çaktı, tolganın damarına bastı. Tolga gibi güçlü ve ülküsüne bağlı bi adama böyle hakaret etmek, bardağı taşıran son damla oldu. Herkes çıkana kadar sınıfta bekledik, hoca da sınıfta bekliyordu zaten. ( okulda biz sınıfları geziyorduk hocalar sınıf gezmiyordu, her hocanın kendi sınıfı vardı coğrafya sınıfı, biyoloji sınıfı gibi.) tolga bana” kapıyı kapat “ dedi ve kendisi hocaya doğru yürüdü.
    ···
    1. 1.
      -1
      Akpli misin gavat
      ···
  16. 91.
    +11
    Tolga: sen kim oluyorsun da benim siyasi görüşlerimi sorguluyorsun lan? Sana mı soracam ben kime oy vereceğimi, sendeki beyin de bizdeki ne dıbına koyum ha? ( bu sırada elindeki kitabı masaya vurdu )
    Hoca: ne diyorsun sen terbiyesiz herif! Ne bu hareketler asıl sen kimsin hocana karşı böyle konuşuyorsun, kimse seni zorlamadı kağıda oyunu yaz diye.
    Tolga: ulan devletin okulunda bu yaptığın ne senin? Okulda siyasetin işi ne ne taka yaradı kime çalışıyorsun lan sen?
    Hoca: eeeh densiz densiz konuşma çocuk! Sanane burası benim sınıfım istediğimi yaparım beğenmeyen gibtir olur gider bunları müdürün karşısında de bakalım, yarın baban okula gelecek hayvan herif! ( dedi ve kapıya doğru yöneldi, sanırım sınıfta tolganın kendisine bir şey yapmasından korktu.
    Tolga: o zaman sen de o arabayı nasıl aldığını anlatırsın t*** k*** ya şerefsiz oğlu şerefsiz!
    ···
  17. 92.
    +14
    Hayatımda hiç bu kadar cesur bi adam görmemiştim. Ulan biz kimdik de hocayı tehdit ediyorduk? Ulan daha yaşım 17 bacak kadar boyumla hocanın tehdit edilişine şahit oldum, hadi tolga çok cesur falan benim neyime hay kafamı gibeydim de o sınıftan ben de çıkaydım, dışarıda kapıda bari beklesem yine iyiydi. Hoca bunu duyunca beti benzi attı, “ne dedin sen” dedi?
    Tolga: t*** k*** diyorum hani, şu musluğun başındaki adam.
    Hoca: nerden biliyorsun sen bunu?
    Tolga: senin yediğin bütün takları biliyorum ben, sen daha en başta beni disipline vermeyecektin pekekent herif! Bit kadar aklınla milleti kandırırım sanıyorsun, öğretmen olmuşun ama adam olamamışın şerefini gibtiğim!
    Hoca: tolga sen bunu nerden öğrendin, kimse söyledi başkası biliyor mu bunu?
    Tolga: buradakilerden başka kimse bilmiyor ama sen istersen disipline ver beni bakalım ne oluyor, o arabaya bindiğin her saniye sana haram, boğazından geçen lokma haram lan senin bize ne dininden ne kitabından bahsediyorsun? Cemaat ağzına sıçar senin, sen bi babamı çağır bakalım neler oluyor.
    Hoca: tolga otur şuraya. ( cebinden anahtar çıkardı kapıyı kitledi. ) bak bu aramızda kalacak tamam mı, ne sen bunu biliyorsun ne de ben senin terbiyesizliğini görüyorum?
    Tolga: ne terbiyesizliği ulan! Ben senin binliğini yüzüne söyleyince mi terbiyesiz oluyorum, ver şu anahtarı giberim gibtir git yediğin taku temizle!
    ···
  18. 93.
    +11
    Tolga anahtarı hocanın elinden aldı, kapıyı açtı ve gitti. Altıma işemek üzereydim, ne olacağını bilmiyordum. Birden hoca kolumdan tuttu, kapıyı yeniden kapattı:
    Hoca: nasıl biliyor lan bunu, sen nerden öğrendin, sen mi söyledin tolgaya, cevap ver lan!
    Hayatımda hiç böyle bi baskı altında kalmamıştım, bu sefer gerçekten korkudan titriyordum.
    Ben: hoooooocam ben bilmiyorum hocam benim bi alakam yok ben bilmiyorum bana da o söyledi vallahi bilmiyorum hocam bırakın gideyim
    Hoca: nasıl biliyor lan kim söyledi tolga da cemaatten mi, kimlerle bağlantısı var konuş lan ödlek herif!
    Ben: ( ağlamaya başladım ) hocam Allah kitap çarpsın ki bilmiyorum hocam bırakın gideyim yalvarırım hocam vallahi billahi bir tek kişiye söylemem hocam allahaşkına bırakın gideyim ( hıçkıra hıçkıra ağlıyorum ama )
    Hoca: hele bi söyle bakalım, o zaman ikinizi de duman ederim, gibtir git bacak kadar boyunuzla ne işlere bulaşıyorsunuz!!
    ···
  19. 94.
    +14
    Koşa koşa ve ağlaya ağlaya çıktım okuldan. Hemen kendimi okulun yakınındaki parka attım. Bi yandan ağlıyorum bi yandan dizlerim titriyor, bi yandan sigara yakmaya çalışıyorum ama sigara gözyaşımdan ıslanıyor, bi görseniz halimi şeytan görmüşe dönmüştüm. Sigarayı yakamadım. Ağlamaktan nefes alamıyordum artık, sakinleşmeye çalıştım. Bi an tolganın sesini duydum:

    Tolga: napıyorsun lan ağlıyor musun yoksa?

    ben: aklını gibtiğim! Gerizekalı! Kodumun çocuğu! Sen kimsin lan kimsin ki hocayı tehdit ediyorsun, beni niye ortak ediyorsun, dıbına koyduğumun çocuğu kimsin sen, huur çocuğu kimsin niye tehdit ediyorsun hocayı, sana ne nasıl almışsa almış arabayı sana giren çıkan mı var aklını beynini gibtiğim!! ( daha neler söylüyorum ama hatırlamıyorum şimdi)

    tolga: bak Halil ağzını topla korkmuşsun ne dediğini bilmiyorsun ağlama karı gibi!

    Ben: giberim lan sen mi zekisin, senin mi kafan çalışıyo sen mi çok yeteneklisin aklını gibtiğim adam şikayet etse ne olacak kafan mı almıyor mu bin beni niye ortak ediyorsun kodumun evladı!

    Tolga: Halil sakinleş, ağlama karı gibi lan artık yeter!

    Ben: kes lan kodumun muallaksi, gerizekalı kimsin sen ( hıçkıra hıçkıra ağlıyorum burada )

    Tolga: ağlama lan, ağlama karı gibi, ( sesi yükseliyordu artık) ağlama, ağlama!

    Dedi ve yüzümü kendine doğru çevirdi, suratıma öyle bir tokat yedim ki yere yapıştırdı beni, daha sonra bayılmışım, bi kaç dk içinde de ayıldım.
    ···
  20. 95.
    +23
    0
    Daha sonra camiye gittik, bi elimi yüzümü yıkadım. Tolgayla dolmuşa bindik, bizim eve geldik. Annem yiyecek bişeyler hazırladı, ama tek kelime etmiyorum tolgaya, gözüm yanağım morarmış buz falan koyduk. Neyse sonra çıktık evden bi parka sigara içmeye gittik:

    Tolga: bak Halil işler taka sardı kabul ediyorum ama bunu eninde sonunda yapacaktım. O adam hem o parayı yiyip üstüne zütünü mü kaşıyacaktı? Eğer bu kadar şeyi öğrendikten sonra bu adama rahat vereceğimi zannettiysen beni hiç tanımamışsın demektir!

    Ben: ya kanka tam gidelim ağzına sıçalım hesabını soyalım da niye adamı alenen tehdit ediyorsun? Oğlum kendini açık ettin lan, adam artık senin yaptığını biliyor, net üzerinden gizlice de yapabilirdik neden böyle yaptın ki?

    Tolga: hayır böyle daha iyi oldu, böylece paranın nasıl çoğaldığını, gıda şirketinin ne tak yediğini de öğreneceğiz.

    Ben: ya kanka Allah aşkına sana girip çıkan ne ya? Sanane dıbına koyum ya? Dünyada bunun gibi kimbilir ne soygunlar ne düzenler var sanane dıbına koyum ya?

    Tolga: sen bilirsin kanka, var mısın yok musun? Devam ediyor musun etmiyor musun? Etmeyeceksen anlarım, bi daha da seni aramam.

    Ben: kanka bunun arkadaşlığımızla alakası yok, neden kendimizi açık ettik ki, gizliden alasını yapardın bunun, bi e postayla tehdit etmek çok mu zordu

    Tolga: kafan küçük çalışıyor Halil, o adama rahat uyku uyutmayacağım anlamıyor musun? O adamın yedi sülalesini gibicem anlamıyor musun? Olay disiplin, beni hocayı sevmemem falan değil! O işçiler günde 14 saat çalışıyor 700 lira maaş alıyor onu da 15 gün geç alıyor, bu muallakler forda mercedese biniyor, aylık 150 bin tl sadece alışveriş yapıyor? Hiç mi batmıyor lan bu sana, hiç mi bu umrunda değil!

    ( burada ben bişey diyemedim )

    Tolga: bunu tersine çevirmek benim için bi çocuk oyuncağı, o işçilere hak ettikleri paraları verebilirim, o yedikleri haram paraları burunlarından getirebilirim ve kılımıza dahi zarar gelmez! Ben bunu yapabilecek potansiyele sahipken, arkamı dönüp gideyim mi istiyorsun? Sen gidebilirsin kanka, ben hiçbir yere gitmiyorum!
    ···
    1. 1.
      0
      Ayraç 81.entry bilmemkaçıncı sayfa
      ···