-
126.
+6Ertesi gün , daha doğrusu ertesi gece Ege çalışmaya gitmişti. Ben evde miray ve eylülle oturuyordum. Bilgisayarda takılıyordum, saçma sapan boş boş haber sitelerinde vakit öldürüyordum. Bi ara miray odasına geçti, geçerken eylülü de çağırdı. Baktım yüzlerine ama bir şey demediler. Biraz sonra çığlık sesleri gelmeye başladı. Gülmeyle karışıktı.
Korkmuştum başta ama mutluluk bağrışmaları olduğu belliydi. seslendim
B: ne oluyo kızlar napıyosunuz ya
Beni çok duymuş gibi değillerdi. Artık gidip bakmalıydım yoksa evi başımıza yıkacaklardı.
Tam kapıyı açacaktım ki kapıyı diğer taraftan hızlıca açtılar. Miray boynuma atlamıştı. 1-2 saniyelik bi sarılmaydı. Daha sonra ayrılıp evin içinde çıldırarak koşmaya başladı.
Eylül de onun gibi mutluydu, sağda solda takla atmıyordu tabi ama sevindiğini görüyordum yüzünden.
B: eylül ne oldu ya ne oluyor böyle
E: yaa bayram bugün bayraaaaam
B: ne bayramı lan ne diyosunuz
Miray bağırdı salondan
M: ALLAHIM ANNE OLUYORUM ! -
-
1.
+1WTF!!! yavaş dıbınakoyim
-
1.
-
127.
+8beyler zamandan şikayetçi olduğunuz için daha kısa daha seri partlar atmaya karar verdim umarım sarar böylesi de iyi okumalar
-
128.
+8Mirayın bağırışını duyduktan sonra bende de anlamsız bi gülümseme oluşmuştu. Eylül boynuma atlamıştı. Kızlar işte , duygularını nasıl ifade edecekleri belli olmuyor. Ne zaman ne yapacaklarını da kestirmek zordu. En iyisi biraz kenarda durayım dedim. Miray egeyi arıyordu. Eli titriyordu, çevirirken birkaç kez düşürmüştü telefonu. Ama o mutluluğu tahmin edebiliyordum. Hep hayalini kurduğum mutluluktu onlarınki. Egeyle konuştu. Egenin telefonun diğer tarafında nasıl çıldırdığını tahmin etmek zor değildi.
Çok geçmedi, yarım saat sonra eve gelmişti ege. Gece gece mirayla bağırışıyorlardı.
Kapıyı kapattım egenin arkasından. Eylül kucağıma doğru kendini bırakırcasına sarılmıştı belimden. Sargım biraz acıtıyordu, ama bir şey dememiştim. Öyle sarılması çok hoşuma gidiyordu.
E: şunlara baksana ya çok tatlılar
B: demek nüfusumuz artıyor ha
E: yaa eveet hahaha
B: gurur duydum küçük ailemizle
E: bizim de çocuğumuz olsun ya
B: olur bitanem
E: olur değil , olsun -
129.
+3 -3Eylülle bakınıyorduk birbirimize. istiyorduk gerçekten bunu. Gerçekten severek bakmıştım gözlerine. Son kez bakar gibi, severek, aşkla bakmıştım.
3 yıl geçti o günün üzerinden. 3 yıl. Ben bi şirketin güvenlik altyapısında basit bi eleman olarak çalışıyordum. Bilgime güvenerek işe almışlardı. Diplomam yoktu.
Ege kendisine bi hat almıştı iki ilçe arasında. Bir de şoför koydu üzerine, artık sürmekten o kadar haz almıyordu. Aynı evlerde de yaşamıyorduk artık. Mirayın 3. çocuklarına hamile olmasından sonra ege yeni bi yere geçmişti. Durumlarımız iyiydi zaten, yeni biyere yerleşmek dert değildi. Artık daha büyük, daha olgunduk.
Biz o evde kalmıştık eylülle, eylülümle. Her akşam eve gelip , 1 yaşındaki kızımla oynuyordum. ismini Ekim koymuştuk. Eylülümden sonraki en değerli varlığımdı o benim.
Bir akşam yine kızımla oynuyordum evde. Genelde oyuncaklarını salona taşır , mutfakla bir olan salonumuzda oynatırdık Ekim'i. Eylül yemek yapıyordu.
E: aşkım
B: hı , hanimiş babasının kızı hanimiiş
E: vaniic
B: efendim canım söyle (eylüle döndüm)
Gülümsedi.
E: seni çook seviyorum biliyo musun
B: ben de seni seviyorum hayatım da nerden çıktı (hafif sırıtıyordum)
E: bilmeem içimden geldi öyle
Telefonum çaldı, ege arıyordu. Yaklaşık 2 haftadır da görüşmüyorduk egeyle
B: ooo ege bey nasılsınız
Eg: müsait misin
B: hayırdır inşallah ?
Eg: almaya geliyorum aşağı in
Çok titrek bir sesi vardı. Sanki terliyor gibiydi konuşurken, ve aynı zamanda korkar gibi. -
130.
+3Eylüle bakıyordum anlamsız anlamsız. Ceketimi alıp evin önüne çıkmıştım.
Siyah bir range rover geldi. Egenin arabası değildi bu. Arka kapıyı açtılar
A: adam B: ben
A: atla
B: siz kimsiniz
A: sen vanic değil misin
B: e, evet de
A: atla (belindeki silahını göstermişti)
Ben girmesem bile zorla sokacaklardı zaten o arabaya. Bindim. -
131.
+3kuytu köşe bi yerlere girmiştik. Daha önce hiç gitmediğim yerlerdi. Çöplük gibi bir yere gelmiştik, ama neresi olduğunu bilmiyordum. Tenha bi yerdi anlayacağınız. indirdiler arabadan. ilerde ege oturuyordu dizlerinin üzerinde, gözleri bağlıydı. Beni de yanına zütürdüler. dizlerimi çöktürdüler, direnmeye çalışıyordum, direnemiyordum. Kalabalıklardı.
Gözlerimi bağladılar. Egeye bir şey söyleyecek oldum, susturdular. Öylece bekliyorduk.
Bi araba sesi duydum. Kapısı açılıp kapandı. Yanımıza biri geldi.
(K: gelen kişi)
K: beyler ?
Ses çıkartmadık.
K: uzun zaman oldu ya
Sesi tanıdık geliyor gibiydi, gözüme sardıkları bant kulaklarımı da kaptıyordu. Net duyamıyordum.
K: özlemişsinizdir beni
Kulak tırmalayıcı sesinden çıkarabilmiştim kim olduğunu.
K: inşaatta vurup kaçmak yakıştı mı size ? -
132.
+5Gözlerimizi açtılar. Okan dikiliyordu karşımızda öylece.
O: kaçtınız mı sandınız lan ?
Egeye döndüm. Bir şey yapacak durumda değildik. Sert bi şekilde okana bakıyordu. Çok dikkatli görünüyordu.
O: merak etmeyin sizinle bi işim yok.
Gözlerimizi kıstık, birbirimize bakıyorduk egeyle. Anlamamıştık. Bi anda kafamıza dank etmişti. 10 dakika kadar sessiz kaldık. Bi araba geldi.
Eylülü, Ekimi ve Mirayı indi arabadan. Biz ayaklanır gibi olmuştuk. Geri oturttular. Ege bağırmaya başlamıştı. Benim gözlerim sonuna kadar açılmıştı. Nutkum tutulmuştu. Bir şey diyemedim.
Ege çocuklarını göremediği için de ayıryetten hiddetlenmişti. Onlara bir şey mi yaptılar korkusuyla bağırıp çağırıyor , küfrediyordu sağa sola.
Eylüle bakıyordum. Ağlıyordu, hıçkırarak ağlıyordu. Uçlarına çiviler çakılmış bir sopa getirdiler. Okan tutuyordu sopayı. Eylüllere doğru yürümeye başladı, bana bakıyordu bir yandan. Ekimi aldılar kucağından. Eylülün gözü bağlıydı hala. Vermek istemediği ekimi, zorla çektiler , aldılar elinden.
Okan, eylülün arkasına geçmişti. Boynundan sarılmıştı ona. Bana bakıyordu muallak bi şekilde sırıtarak. Ben ağlıyordum. Acınacak haldeydim. Bağırmaya başladım. Eylül korkuyordu.
yanıma doğru getirdi eylülü. birkaç metre önümde durdular.
Yüzüme sıçrayan kanla kapattım gözlerimi, bakamadım eylülün yerde uzanan bedenine.
Ekim ağlıyordu. Ona da dönemiyordum. Gözlerimi kapatmış , bağıra çağıra ağlıyordum. Ekimi yere koydular.
Başına geçti ekimin. elini göğe doğru kaldırmıştı okan sopasıyla birlikte. bana bakıyordu. dalga geçercesine gülüyordu. Avazım çıktığı kadar bağırıyordum. Boğazım yırtılacaktı neredeyse. Hızla indiriyordu elindekini. Belki bir saniyeden kısa sürede gerçekleşiyordu. Ama uçurumdan düşermiş gibi yaşıyordum o anı içimde. Nefes alıyordum ama , ölüydüm ben aslında. Sadece bağırıp ağlıyordum. Tam ekim'ime dokundurduğu anda elindekini, irkildim. Yerimden sıçradım. Çok fazla terlemiştim. Gözlerimi açtım Ekim'in şu sözleriyle :
"Hadi babaa kahvaltı hazır."
--SON-- -
-
1.
0Ulan helal olsun be harbi güzel hikayeydi usta eline sağlık.
-
2.
+1kanka buket olayını anlamadım açıklık getirirmisin
-
3.
+1Bravo kardeşim çok başarılı bi hikaye olmuş eline sağlık
-
4.
0Olum lan hayatımda bir hikayeye boyle baglanmadim lan ben helal olsun her entryi sukuladim
-
5.
0Bu nası son olm bukete noldu siz hiç izmire gelmediniz mi bi anlatıver.
diğerleri 3 -
1.