arka balkonda gizlice bir sigara içeyim.
geleceğim.

iyiden iyiye incici olduk ha...

sınıfa girdim. hocayı bekliyoruz.bir yandan da anlamsız bir mutluluk var üzeriğmde inci.
mert'in yanında biri olması bile üzerimdeki baskıyı bir nebze aldı.

çok geçmeden pelin ve duru yanımda bitti.

+susamlıııııııı (bin bir ifadeyle kolumu bacağımı çekiştiriyorlar)
-noluyor beah dedim gülümsedim.
+kızımmm tüm okul olaraktan o çocuğu merak ediyoruz kimmiş neymiş anlat yoksa öldürürüz...

+ahah yazlıkktan tanıyorum. öldürmeyin beni.
-kızım anlatsana nasıl biri.
+bilmem daha çözemedim. (o arada hoca geldi)
derse başladık.

tüm ders boyunca whatsapp'dan kızlar boğdu da boğdu beni.

ellerimin arasına kafamı alıp tahtaya boş gözlerle baktım.
sürekli saati kontrol ettim. dersin bitmesini bekledim.
hocanın da o gün anlatacağı tuttu.
pekekent susmuyor.

derken ders bitti.

bizim kızlar da çıkışta benimle geldi.
tanışmak istediler.
ben ağzımı yuvarlayarak hiç konuşmadım çok da kıl olurum.o gün anladım ki rüzgar da kıl oluyor.

bizim kızlar arkamdan gelip

+mirabbaaa (şeklinde tatlı olmaya kasan anlamsız sesler çıkardılar)
-merhaba mı demek istediniz türkçeye yeni bir kelime ailesi mi katıldı (dedi rüzgar kahkaha attım orada) (kızlar da bozuldu biraz)

-şey merhaba dedik tabi. dedi duru.

rüzgar bana dönüp hadi gidelim her şeyini aldın mı dedi.
kızlara ayıp etmişti.ama kabul edeyim bir yandan hoşuma da gitti.(tamam ben bir zütüm)

rüzgar'la okulun kapısından çıkıyorduk ki mert geldi.

+noldu susamlı geçen ay tahminlerimde pek yanıltmadın.sen de öyle rüzgar bey (sert bir ses tonuyla)
-mert rüzgar benim arkadaşım. senin yanında sevgilin varken abartmıyor musun? istersen sen de gel gideceğimiz yere dedim.(rüzgar mert'e bakıyor sert bir şekilde ben de ortamı yumuşatmaya çalıştım)

rüzgar mert'e bir iki adım attı yaklaşarak.

+kendini insanların sahibi mi zanediyorsun.bir açıklama yapmayacağım. eğer sorun çıkarmakaycaksan gelebilirsin yok çıkarıcaksan (sana ve ailenize yaptığımız tüm iyilikleri bir kenara bırakır seni karşıma alırım)

tek bir argo küfür kullanmadan açıktan tehdit etmişti mert'i.
mert'e ve ailesine iyilikleri neydi ki?
rüzgar'ın bu yaptığı hoşuma gitmedi sadece korkuttu.
mert sinirlense de bir şey demedi.

biz de rüzgar'ın arabasına binip uzaklaştık.

arabada rüzgar'a sordum.
neden tehdit ettin. dövmekten kavga etmekten fazlasını hisettim.bu yanlıştı rüzgar.
annem değilsin susamlı diye cevapladı.

konuşmadık 10 15 dakika.

nereye gidiyoruz peki?
+seni kaçırıyorum.
-rüzgar cidiyim nereye gidiyoruz.
+beylerbeyi sahiline.
-ne var orada.
+beylerbeyi sahili.
-rüzgar yeter böyle yapacaksan eve bırak.

yine konuşmadık bir süre.
arabayı park edip sahile yürüdük.

teknelere doğru yürüdükçe kafamda bir şeyler oturdu. şaşırmadım gerçi.
+senin mi bu tekne?
-hayır bir teknem yok kiralık.
+niye tekneye bineceğiz peki?
-yalnız kalmak ve konuşmak için.
+neden yalnız kalıyoruz?
-susamlı uzatmayalım. aptal değilim aptal değilsin.

güzelinden bir tekne tutu atıyorduk.
havada kararıyor manzara da güzelleşiyordu.
sonradan internet araştırmıştım öyle devede kulak fiyatlar da değil. tavsiye ederim eşiniz dostunuz varsa.

teknenin önünde güvertesine oturduk.
artık geri dönüş yoktu.
hem mutlu hem tedirgindim.

devam edeceğim. okuyan anılarıma eşlik eden herkese teşekkürler.

sadece şunları söylemek istiyorum.

gerçekten çok güzel zeki bir kız gördünüz diyelim.
sizin kız arkadaşınız da sizi sürekli aldatıyor.
ben etkilenmem asla dönüp tek bir kez bakmam mı diyorsunuz?
bu soruyu lütfen ama lütfen içtenlikle cevaplayın cevabınız hayır etkilenmem ise ilk taşı buyrun atın

kaldı ki ben kimseyi aldatmadım. evet sadece aşık oldum olduğuma da pişman mıyım değil miyim bilmiyorum olayların geldiği noktada.şu an hayatımda hiç bir şey eskisi gibi değil.

pragmatist ve dahi sürrealist davranmayın nolur?
herkes adalet eşitlik dürüstlük misali dolaşıyor.

evet etkilendim evet aşık oldum çünkü bir insanım.
erkeklerden fizyolojik olarak güçsüz olmamız bizi onların malı yapmaz katlanmamız gerektiğini de göstermez. erkek dediğin sadık olacak hani her sevgilim bir kere yatsın ama karım bakire olsun kafası yüzünden yazık size.

erkek de kadın da sadık olmalı.
ben mert'in aldatmasına rağmen onu aldatmadım.
sonra efendi gibi aşık oldum başkasına.

bu mu ayıp? evli miyim çocuğum mu var?
bu mu ayıp inci.
kız olduğum için mi horlanmak dışlanmak beni aldatan birine biat etmek zorundayım?

başka bir şey söylemeyeceğim.
devam edeceğim teşekkürler yine de.

devam ediyorum;

teknenin önünde oturuyorduk.
hem çok mutluydum hem de tedirgin.
bir süre onu izledim.
o denize bakarken ben de ona baktım.

kumral saçları alnının üstüne doğru düşmüş bir kısmı da sağa sola savrulmuş esintinin etkisiyle.
kirpiklerine hiç dikkat etmemiştim.
çizilmiş gibi bir burnu vardı.

sonra bir anda korktum. özgüvensizliğim bedenimi esir aldı.
böyle biri neden benimle olmak istesin ki?
inci'nin facebook caps sayfasında anlatsana biraz neden ben tribine girmedim tabi.
ama kafam karışmıştı.
sordum ona.

rüzgar bir şey söyleyeceğim.
sadece kafasını çevirip baktı bir şey demedi.
ne hissediyorsun?
her ne ise iyi veya kötü, kötü de olsa kaldırabilirim.

sen ne hissediyorsun diye cevapladı.

+bilmiyorum kafamı karıştırıyorsun dedim.
telefonunu cebinden çıkardı.

benden nefret etme deyip fotoğraflara girdi.
bir kız resmi gösterdi.

sana bahsetmiştim bu hayatım boyunca tek sevdiğim kızdı dedi.
-anlıyorum ama neden senden nefret edeyim ki?
dikkatli baktım fotoğrafa.
kız beni andırıyordu.
giyim tarzımız da benziyordu.
taktan hissettim inci.
kafamda parçalar oturdu.
o an yaşadığım şoku ve hayal kırıklığını anlatmaya kelimler yetmez.
bu cihan başıma yıkıldı. gökyüzünün tüm ağırlığı gögüs kafesime oturdu.
ben sadece eskinin yerine koyulan bir benzeriymişim.
hiç bir şey demedim peki deyip ben de önüme baktım.

sen hala aşk acısı çekiyorsun dedim.
-inkar etmiyorum diye cevapladı.
+neden gitti peki.
-evlenmeyi planlıyordum. onsuz bir hayat istemiyordum. (içinden bu kadar aşık biri çıkacağını bilmiyordum şaşırdım)
+sonra? hala neden gittiğini söylemedin.
-ailesi beni istemedi. uzun süre direndi onlara ama babası akciğer kanseri olunca vicdanı ağır bastı ve gitti.
+pekş şey babası hala...
-hayır ölmedi henüz.
+bir insan hayatından bahsediyorsun.
-ölümün soğukluğu acı çeken biri için bazen sıcak bir bahar güneşi gibidir.
+daha önce ölmüş gibi konuşuyorsun?
-her ölüm fizyolojik mi sanıyorsun?
+ruhunu öldürecek kadar sevdin demek.
-sevgiden fazlasıydı bir çeşit bağ gibiydi.ben hiç iyi bir aileye sahip olmadım. babam bizi küçük yaşta terk edip geri dönmeden önceki süreçte dedemle yaşadım.
annemin babası olanla. benden hep nefret etti. uzun süre ondan sopa yedim.

içim cız etti o an.dedesinden de nefret ettim.
-peki sonra n'oldu annene söyledin mi?
+hayır biraz daha büyüyüp gücümü toplayınca bir gün boğazını sıkıp artık beni rahat bırakmasını söyledim. ölümünden bir kaç ay önceydi.
cenazesine katılmadım. annem hala arada söylenir bu duruma.

-en çok üzüldüğün dönem bu muydu rüzgar?
+hayır bir gece yatağımdan konuşmaları dinliyordum.
dedem anneme dönüp sen bizim kızımızsın ama o onların oğlu onların torunu onların kanı
bu evde kalmayacak dedi.

-anladım iyi de dedenin senden nefret ettiğini biliyordun zaten neden en çok canını bu an yaktı.
+sorun dedemin nefreti değildi. küçük bir çocuksun ve annenin bile istendiği evde sen istenmiyorsun.
o annem diyorsun ona ait hissediyorsun ama o bile o eve ait, o bile isteniyor ama sen istenmiyorsun...
çaresiz olduğun halde gitmek isteyip gidemiyorsun.

o an yutkundum. olayı dedesi tarafından değil de bu tarafından bakınca anladım. ''küçük bir çocuğun çaresizliğini annesinin bile ait olduğu evde istenmemesinin ne derece
üzeceğini anladım. acıydı.

onu biraz daha tanımıştım artık.
bir süre sessiz kaldık.
sonra hava iyiden iyiye karanlık oldu. soğuk esiyordu üşüdüm.

+hadi dönelim hem esiyor soğuk oldu hem de geç oldu 10 olmadan gideyim.
yanyana oturuyorduk zaten.o sırada telefonumu da sessiz de unuttuğumu fark ettim çantamı karıştırıyordum ki sarıldı. (lk defa)

kalbim o an düğünlerde davulun üstüne çıkan haşin delikanlının ince telli saçları gibi titredi.
elimi kolumu nereye koyacağımı bilemedim. neyse ki oturur haldeydik.

+neden sarıldın dedim (kafası benim omuzumun üstünde yüzlerimiz aynı yöne bakıyor)
-soğuk oldu dedin.
+hmm ceketini de verebilirdin.
-bu soğukta? (içten bir kahkaha attım sonra tebessüme döndü sonra hüzüne)
+beni ona benzettiğin için. başka bir sebep yok mu?
-hayır yok.

bazen insanlar bu kadar açık olmamalı inci.o an çok kötü hissettim.

pekala hadi yavaştan dönelim dedim. bana sarılmış kollarını çözdüm saçımı düzeltip ayağa kalktım.
hiç konuşmadık tekrar sahile indik.eve bıraktı beni.
yolda da pek konuşmadık. berbat hissediyordum.

-

devam ediyorum:

o gece yatakta bir o yana bir bu yana döndüm.
noluyordu bana bilmiyordum. hani sadece etkilenmiştin susamlı.
etkilenmekse eğer neden geçmiyor susamlı?
kafana sıçayım susamlı.
allah belanı versin kız senin.(not:verdi)

elim telefona gidiyor sonra vazgeçiyorum.
son görülmesi de kapalı. uyuyor mu ayakta mı bilmiyorum.

baktım olmuyor ablamı uyandırdım.
yardım et, valla kafama sıkıp gidicem dedim.
anlat bakayım en baştan dedi. ışıklar kapalı yataklardan konuşuyoruz.
ben baya bir baştan anlatınca uyuya kaldı tekrar uyandırdım.

tekrar anlattım kırparak.

susamlı uzak dur dedi.
haydaa abla sen değil miydin bir kere geliyorsun dünyaya diyen.
+ben ne bileyim adamın başkasını sevdiğini seni kullanacağını.
-kullanacak derken?
+uzak dur sonra aşık falan olursun uğraşamam senin hallerinle.
-ya olduysam!
+ağzına sıçarım.
-abla ne yapayım ben? sıkıştım kaldım.
+uzak dur susamlı.sen kimsenin gölgesi olamayacak kadar değerlisin.

ablamın telkini kafamda tom ve jerrydeki gibi ampülü yakmıştı.
uzak durmaya karar verdim ve şu minvalde bir mesaj attım.

mesajım;

ben;uzak durmamız daha iyi. kararıma saygı gösterirsen sevinirim.
rüzgar:nedenini söylersen...
ben:sen bana baktığında başkasını görüyorsun. istemiyorum.
rüzgar:yarın konuşuruz.
ben:konuşacak bir şey yok istemiyorum.
rüzgar:pekala.

o pekala mesajından sonra ablamı da kendimi de bıçakla doğrayasım geldi.
nasıl uzak duracaktım bilmiyorum. niye yol verdim? haklı bir sebepten.
neyse ki mantığım hala benimleydi.
aşk değildi, aşk olsa duramazdım.

sonraki gün güzelce hazırlandım.
pek yapmam ama güzel bir makyaj yaptım ve okula gittim.
abimin oduncu gömleklerinden birini giyindim.

sınıfa bir girdim. rüzgar ağırlıklı olarak benim oturduğum en arka sol tarafa oturmuş bana bakıyor.
etrafında bizim pelinle duru sorguya çekiyorlar.

derken yanına kadar gittim. şöyle bir baktım.(mutlu oldum lan)

+kay bari yayılmışsın sıraya dedim.
gülümsedi kaydı.

hoca girdi o arada.

+neden geldin? kararıma saygı duyacağını düşünmüştüm.(kısık sesle dedim)
-seni özledim dedi. ben kısık konuşurken o baya normal ses tonunda söyledi mal gibi kaldım. tüm sınıfta hoca da bize döndü...

+gençler burada hala tarih öğrenmesi gereken insanlar var. sessiz.
ben; özür dilerim hocam.
hoca: arkadaş ek tercih mi?
ben:hayır başka bölümde derse girdi sadece.
hoca: avukat olmak istiyorsan susamlı hukuk diğer tarafta. bırak da kendi cevaplasın (gülümsedi hoca da sınıf da öyle)

hoca: adın nedir?
+rüzgar.
-tarihle alakalı mısınız yoksa özlediğiniz kızların dersine mi giriyorsunuz? (sınıf kahkaha attı ben de öyle)
+her ikisi de diyelim.
-hmm hadi kendi tarihimizden sorayım. durun şunun biraz üzerine gidelim (hoca gülümsedi ama yine de art niyeti de var gibiydi)
+tabi.

-osmanlı'Nın kuruluşu;
+1299
-halifeliği kim aldı?
+yavuz sultan selim.
hmm yorum soralım zorlaşsın bakalım.
+istanbul'u alan fatih neden halifeliği düşünerek arap yarım adasına yürümedi.
-peygamberin ''istanbul'u alan komuntana zamanında yaptığı övgülere tam anlamıyla layık olmak istedi. müslüman kanı akıtmak istemedi. lakin yavuz öyle değildi. onun için güç önemliydi. binlerce müslüman öldürmek zorunda kaldı...
ama size kendi fikrimi söyleyeyim tarih çoğu zaman bir yalandır.
her ülke kendi tarihini yazdı.
bir ülkenin istediğini alıp geri çekilmesi diğer ülkenin kahramnlığı olarak yansıtıldı.
biz de öyle.
avrupa bizden her şeyimizi alıp gitti.1917 bolşevik ihtilali olmasaydı geriye biz de kalmayacaktık. bize bu topraklarda kiracı muamelesi yapıyorlar.siz de biliyorsunuz.

hoca olayı sohbete çevirdi ve bir yarım saat dersi ektik.
sonra rüzgar çıktı sınıftan. ders arasında yanıma uğra dedi.

abim salonda babamlar devrildi ben gizliden bir sigara yakayım arka balkonda.
geliyorum devam edeceğim.

devam;

ders çıkışında yanına gittim. okuldan çıkıp beşiktaş'a geçtik.yol boyunca ben nedenlerimi anlattım o pek bir şey demedi.

bir cafeye oturduk.

+bugün yaptığına kızmadım rüzgar ama kararıma saygı duymalısın dedim.
sandalyesini biraz daha yaklaştırdı dirseklerini masanın ortasına kadar koyup iyice yaklaştı. nefesini hissediyordum.
-senden uzak durmamı gerçekten istiyor musun?
gözümü kaçırdım tuzlukla oynadım. elimdeki tuzluğu da aldı.
+bir şey sordum
-biliyorum.

kahveleri içtik. bıçak açmadı ağzımızı. lavaboya diye kalkıp hesabı ödedim. ödemez olaydım.
yol boyunca kendisinden yemediğim azar kalmadı.
bak seninle alakalı değil bu kendime olan saygım diğer türlü kötü hissederim diyorum.
adam anlamıyor.

sahile çekip beni indirdi arabadan.
hala bir cevap vermedin dedi.

+biliyorum bir cevap vermedim, çünkü önceki gece karar verdim dedim.
-yüzyüzeyken de söylemen lazım.
+istemiyorum oldu mu?

dişlerini sıktı, çene kemikleri daha da belirginleşti .kaşlarını çatıp peki dedi.
o pekiyi duyana kadar survivorda ödül oyununda gibi hissettim lan. öyle stres oldum.
bildiğin korktum.

peki kendine iyi bak dedim döndüm arkamı gidiyorum. kolumdan tuttu nereye
istemediğimi söyledim neden kalayım ki yanında?

kendisine çekti beni.
+bırakır mısın?
-bilmem bırakır mıyım?

çevreden gören esnaf ses etti.(hayat film değil işte öyle sıçarlar o en romantik anın içine)
bir durun abicim dimi ama.

rüzgar dönüp onlara doğru bir kaç adım attı ki durdurdum.
olay büyümesin diye nişanlım sorun yok dedim esnafa.

neyse arabaya bindik beni eve doğru zütürüyordu bırakmak üzere.

boğazdan geçene kadar hiç bir şey demedi.
sonra sol eliyle direksiyonu tutup sağ eliyle kafamdaki güneş gözülüğü aldı gülümseyerek.

+ver gözlüğümü ayrıca noldu niye gülümsüyorsun?
-demek nişanlımsın ha?
+ne yapsaydım sana insan gibi dur desem durmazsın adamların susması lazımdı.
-nişanlım... sevdim bunu.

10 15 dakika sonra eve varmak üzereyken o ara sokakta durdu.
bana döndü.
+şimdi seni beşiktaş sahilinde kendime çekmişken öpmek vardı ama yurdum insanı işte.
-ne... demeye kalmadan beni öptü.
kalbimin patırtısı rahmetli ahmet mete ışıkkara'Yı bile sarmıştır.
utandım heycanlandım şok oldum derken çok küçük bir karşılık verip durdum.
o da durdu ve geri çekildi.

gülümsedi.gülümsedim.

inci varya, uçan adam sabri bendim o an.

arabanın radyosunda çalan şarkıyı hiç unutmadım.önceden de bilirdim parçayı ama o andan sonra yeri farklı oldu.

o şirin eski daracık sokakta hayatımın en özel anlarından birini yaşadım.

o an çalan şarkı buydu; https://www.youtube.com/watch?v=RKrNdxiBW3Y

eve geldim.

türk hava yolları atlas jet'ten sonda susamlı hava yolları da kurulmuştu.
uçuyordum lan.

ablam yakaladı.yol verdin mi ne yaptın
-öptüştük ilk kez
+senin ben kafana... hiiiç bana ağlama yarın öbür gün.

odaya girdim direk. saçma sapan dans ettim.
sonra nasıl taktik yapacağımı ablama sordum.
elim ayağıma dolaşmıştı.ya sonra diyordum?
o akşam rüzgar aradığında ablamla beraber ruh halimiz şuydu.

https://youtu.be/vqo6JwHrP7E?t=133