rüzgar'ın gerçek yüzünü görmüştüm.
ben onun içinde iyi biri olduğunu düşünmüştüm.
ama o saf kötülük misali etrafta dolaşıyor insanların canını yakıyordu.

her yerden engelledim.
geride bırakmam gerekiyordu artık.
ne yapmam gerektiğini de bilmiyordum.

Ulan ilk defa bi amli şaşırtacak demiştim sende aynı çıktın. Bak küçük kevase ablan güzel kaldırmış zütünü. Iyi insan ile enayi farkı değil bu. Enayi olmamak için merte sıktiri çekecektin o kadar. Sen devam edip o yaptı ben enayimiyim deyince iyi olmuş olmuyosun mert gibi bin olmuş oluyosun. Amk huurları işte aynısınız.

devam:

abim de bozuldu o hediyeye ama nasıl olduysa bir şey demedi.
sanırım ablamın doğum günüydü diye.

mert nedense rüzgar'a yüklenmeye çalıştı orada. kalabalık içinde onu yenip küçük düşürmek istiyordu.. tüm gerginlik de buradan oldu zaten.

mert: eskiden de böyleydi. rüzgar ön planda olmayı hep sever (topluluğa doğru gülümseyerek)

rüzgar: eskiden de böyleydi hep onu geçişimi izler.
abim: kişilik önemli şey tabi...

ablamın arkadaşları durumu çaktı. ölüm sessizliği oldu. kimseden çıt çıkmıyordu.

rüzgar şöyle dönüp bir abime baktı.
sonra bana bakıp hadi kalkalım dedi.

abim:nereye pardon ablasının doğum günü.
ablam: yok canım sorun değil oturdu zaten bayağı.(ortalığı soğutmaya çalışıyor)

mert: kişilik demişken. rüzgar'da pek yoktur.

içim gıcıklandı o an.rüzgar haklıydı. insanların her zaman bir günah keçisine ihtiyacı olmuştur... rüzgar bana verdiği sözü mü tutuyordu cidden değişmiş miydi?

derken iki ihtimali de eleyerek.

rüzgar: dışarı gelsene senle biraz konuşalım (abime) (off ki ne off)
abim:konuşalım bakalım.
ben:rüzgar bak beni seviyosa... dememe kalmadı sandalyeyi çekip çıktı.

arkalarından abimden cesaret alan mert de çıktı.

üst kata çıkıp odasına girdik.
beklediğimin aksineydi.
eskitme ahşap ağırlıklıydı odasındaki her şey.
1800'ler gibi dizayn etmiş. aslında hoştu ama şaşırdım.
pianosu da yatağın yanında duruyordu.

duvarında büyükçe bir dart vardı.
bir tane de büyük hitman posteri.(oyun karakteriymiş)

dart'tan iğneleri söktüm.
o sırada gülümseyerek koltuğa oturdu.bir şey demedi.

bak şimdiii rüzgar. deyip ilk oku attım.
yarım metrelik dart dururken yanındaki hitman posterini vurdum.
ilk saplanır gibi oldu sonra düştü.
hemen rüzgara baktım sinirlendi mi diye.
o posteri vurman ironik oldu dedi gülümsedi.o espriyi de anlamadım neyse.

sonra elimden iğnelerden yeşil olanları alıp hadi başla dedi.
bir süre dart oynadık. haliyle yenildim.

sonra koltuğa tekrar oturdu.
ben de yanına oturdum. saatte geç oldu dedim.

http://www.directupload.n...e/d/3996/dbc2dg9i_jpg.htm

şelale evlerinde oturuyorlardı.burası balkonları.

not:biraz shoplamıştım zamanında.

not2:akşam dokuz gibi devam edeceğim.

bu hikayenin sonunda mertten ayrılıp rügara çaktırırsan seni bulur amından tavana asarım bilmiş ol susamlı hanım.

Daha az med cezir daha fazla edebiyat hadi canım. Yalnız aynı zamanda tumblrcı salak bir kız oldugunu bu kadar bağırmasaydın keşke. Soğuk tiple ilk başta çatışır, sevgilisi zaten aldatan bir bintir o yüzden ayrılsa da haklıdır, soğuk zengin aynı zamanda gizemlidir (yav he he) ya işte bu çocuk gururuna yediremez oyun falan oynar sonra bakar o da seviyordur, diğer seçenekten tiksinmemiz adına mert denen mal da daha da kotu olur falan. WELCOME TO THE KLiŞELAND.

orul orul huur hikayesi mi ?
mmm en sevdiğim...

ablam daha sonra asıl soruyu sordu bana.

+rüzgar'In sana karşı bir ilgisi var mı peki?
-yok sanırım abla. etrafında olgun ve çok güzel kadınlar var. zaten neden ilgisi olsun ki?
+kendine haksızlık etme.şu tipe bak yerim dedi. gülümsedi.sanırım hayatımda ilk defa
bir ablam olduğunu içten hissettim.

ama dediğim gibi rüzgar'la olur olmaz bilemem susamlı ama mert'le olmayacağını biliyorum.ne zamandır o kişiliksiz hakkında konuşacaktım ama seviyorsundur diye ses etmemiştim.

bir kere geliyorsun dünyaya susamlı değmeyecek biri için kendini feda etme.

güneş batmıştı. terasın demirlerinin dibindeki ışıkları oradan yüzümüze vuruyordu.
onun hakkında hiçbir şey bilmediğimi fark ettim...

+bana kendinden bahset biraz diye sordum.
• soru cevap yapalım.
+pekala beyefendi.

+hiç aşık oldun mu?
-hayır ama birini çok sevdim.
+noldu sonra?
-gitti. acısını fazlaca çektim.
+futbolla alakalı mısın? hangi takımlısın.
-futbolla alakam yok nba izliyorum dallas'ı desteklerim.
+en sevdiğin film?
-memento veya kubrick yapımı spartacus.guy ritchie filmlerini de severim.
+bir hobin var mı yapmaktan hoşlandığın bir şey.
-fotoğrafcılık. müziği zaten biliyorsun.

sonra telefonum çaldı arayan mert'ti.

biz mutfağa geçtik direk.
o sırada merdivenlerden rüzgar indi.
altında siyah kotu vardı üstünde bir şey yoktu.
güzel bir vücudu vardı ama ciddiyim hissettiğim sadece nefretti.

+rica etsem üstüne bir şey giyer misin dedim.
-öğlen denizde görmeyecek misin zaten.

mert lafa girdi.

• olsun ev ortamı yine de giy sen bir şeyler.

koltuğum üzerindeki tişörtünü aldı giyindi.
aşağıya zaten tişörtü bulmaya inmiş.
mertle ikimiz biraz haksızlık yaptık sanki.

neyse kahvaltıya oturduk.

şile'den istanbul merkeze dönmek üzere yola çıktık.
banu olayı olmasaydı dünya'nın en mutlu insanı olabilirdim.
şeritleri birer ikişer geride bırakıyoruz.
yüzümüze soğuk soğuk esiyordu.

-sen bu kızı tamamen unuttun mu şimdi?
+aslında yarım saat önce. evet.
-hmm bana sarıldığın anlara denk geliyor.

bana bakıp gülümsedi.
+torpidoyu aç orada bir kutu var.

hemen açtım.

+sana hiç hediye vermediğimi fark ettim.
o sırada kutuyu da hızlıca açtım.

bir dolu otel kataloğu çıktı.
ben inceliyordum o sırada.

+birini seç yarı yıl tatilinde gidelim bir süreliğine
çok mutlu olmuştum ama babamlar...

-rüzgar izin alamam.
-ben hallederim o kısmını.
+senin halletme yöntemlerini biliyoruz. sahi ya ben seni nasıl affettim. gülümsedim.
ayrıca radyoyu değiştir rüzgar. yeter yahu bu ne sabahtan beri.
-vivaldi four seasons
+anlıyorum da daraldım.
-ben dinliyorum.
+aman iyi.

Devam ediyorum...

2 gün sonra ben yaşananların etkisindeyim tabi..

gizli gizli dolaptan bi 40lık mıdır nedir o rakıdan azcık kalmış bi duble daha içtim yine sarhoş oldum ablamın kafasını gibmeye devam ettim bi süre. Artık ablam dayanamadı gibtirgit bu evden dedi bende gittim aradım bu rüzgar pekekentini...

-Alo
+Nabıyon lan yarraam
-Sen içtin mi yine...
+Sanane dıbına koyduğum
-Bak ağır konuşuyosun.
-gib dıbını git o banu mudur nedir onunla yiyişiyodun dimi lan doğruyu söyle
-Sanane lan at yannanı he onu gibiyodum napıcan gel seni de gibeyim.

Benim kafa uçmuş tabi napıcağımı bilmezken koyuldum yola rüzgarların eve vardım.
Gördüğüm manzara karşısında şok geçirmiştim. Rüzgar Banuyu amuda kalkmış gibiyor aman tanrım didiiim. Bu da böyle bi anımdır.

babamla abim ablam yanına gidince kıl oldu haliyle rüzgara.

babam:kim bu
mert:bir arkadaşım hakan amca.
abim: çağır gelsin bir merhaba desin.
ben:abi boşver takılıyor işte kız arkadaşıyla.
abim: olmaz öyle ayıp.

mert rüzgarın yanına gitti.bir şeyler söyledi sonra yalnız döndü yanımıza.
(işte şimdi sıçtık babamla abim çağırdı ama iplemedi)

mert: ediz abi(abim) şey mm müsait değilmiş.
abim: neyse gibtir et çok da önemli değil deyip nişanlısı müge ablayla getirdikleri dondurmaları dağıttılar bize.

bizim apartmanın önüne geldik.
tam iniyordum.

+rüzgar cidden değişeceksin değil mi?
-hayır.
+nasıl hayır ya (en başa mı döndük dedim içimden)
-insanlar değişmez susamlı değişmiş gibi yapar. tüm yol ayrımlarında gerçek kişiliği neyse o olur.
+rüzgar tam giderayak ne şimdi bu? tüm moralimi niye altüst ediyorsun.

ses yok.

-banuyla ne zaman biter işin.
+bilmiyorum fazla sürmez.
-bekle iki dakika geliyorum. deyip koşar adım eve çıktım.

Kevaşeye bak ya dunyanın mevzusunu yaşıyor boynuz ustune boynuz takıyor abini hic saymıyorum zaten adamın iflağğnı gibti hayattan soguttu intihar derecesine getirdi bebeyi bizim amı zilliye bakıyorum aksam size süprizim var ruzgarla birlikteyiz ruzgar sözlüğe geliyor . ABine hayatı boyunca allah kolaylık vversin

sonunda abinle mert arasında bi ilişki olmasından korkuyorum hiç laf kondurtmuyordu o muallakye

burada hiç biriniz çocuk değilsiniz elbette. hepiniz az çok ayrılık acısı aşk acısı ne demek biliyorsunuz. insanın içi ölüyor. zamanla öfkeniz geçince yerine bir avuç özlem kalıyor.

her şeyiniz hayalleriniz hepsi onunla birlikte gitmiş oluyor.
kırık cam parçaları her gün boğazınızda dolaşıyorsunuz.

onun parfümü burnuma metroda, otobüste, bir yerde geldiğinde her şeyi bırakıp ona gidesim geliyordu.
büyük konuşmuştum. haklıydım da.kendime defalarca bunu hatırlattım.

yağmurlar yağdığında, gök yarılırcasına inlediğinde ben huzura kavuşuyordum.
sanki dünya beni daha iyi anlıyordu.
hava güneşli cıvıl cıvılken herkes el eleyken, evde oturup dışarıyı izlemek beni daha çok öldürüyordu.

kalan son gücümü ondan uzak durmak için kullanıyordum.
bir kaç hafta sonra rüzgar'dan mesaj geldi.

mert'le görüşmeye gittim.

masaya oturdum.
sana üzülüyorum susamlı.bak ne hale geldin.
+nisbet mi yapıyorsun karaktersizleşme.
-rüzgar nasıl biri bilmek ister misin?
+nasıl biri biliyorum.
-bi tak bilmiyorsun.

sana özür mesajı attığım gün benimle dışarıda buluştu.
beni tehdit etti yok edecekmiş özür dilemezsem
-ee tahmin ediyordum seni tehdit ettiğini.
+asıl olay bu değil ki. babam onların şirketinde çalışıyor işine son vermekle tehdir etti.
-bunu yapmamıştır.
+yaptı. kendisine sor. açık biri ya olduğu gibi söylüyor ya bakalım inkar edecek mi.

bu kadar berbat biri olamazdı. olmamalıydı.
ee başka ne biliyorsun.

rüzgar indi aşağıya. site güvenliğine misafirim deyince onlar da kapıyı açtı.
ablam da sitenin içine sürdü arabayı.

arabadan indik.
ben direk konuya girmeliydim.

ben:rüzgaar sen neden... ne-den şim-di böle yapıyosun.
rüzgar;ne içti bu.
ablam;biraz rakı içti çarptı sanırım.ama senin yaptığında ne şimdi...
rüzgar;kendisi saçmaladı ben sadec...
+ben:ya ne saçmaladım lann!
rüzgar:sizinkilerin haberi var mı?
ablam: yok gizli çıktık.
ben:olsa n'olur bizimkilerin haberi olsa n'olur!!

o sırada beni zıvadanadan çıkaracak olay yaşandı.
yola bakan pencereden banu yellozu

+rüzgar her şey yolunda mı?

yatmışlar mıydı? nasıl lan.
her seferinde daha büyük bir acı yaşatamaz artık derken nasıl her seferinde bunu başarıyordu. ağlamaya başladım.

+gibtir git rüzgar gibtir git diye arabaya bindim.
-ablam da bindi.

geri geri çıkarken farlar rüzgar'ın üstüne vurup onu tamamen silüetmiş gibi gösterdi.
haraketsiz şekilde bakıyordu arabaya ve bana.