anıl: iyi misin susamlı.
ben: iyiyim teşekkürler.
anıl:ne işin vardı onunla. nasıl katlanabildin.
ben: anıl girme bu konulara sen boşver.
anıl: peki ben boşboğazlık ettim... ee şeyy ben taksime geçicem de gelmek ister misin?
ben: ders çalışmam lazım ilk dönem çok boşladım.
anıl: lütfen desem?
ben: peki tamam ama çok kalmam.
anıl: tamamdır süper...

okulun kapısına çıktık. anıl durağa otobüs durağına yürüdü haliyle, güzel hissettim. sağa sola akbil basarak giden gerçek birisi hoşuma gitti.
rüzgar da okuldan çıkıyordu.

arabanın kaputuna yaslandı kollarını birbirine dolayarak anıl'a baktı. sonra bana baktı.
gülümseyip arabasına binip gitti.

rüzgar bir şey söyleyeceğim.
sadece kafasını çevirip baktı bir şey demedi.
ne hissediyorsun?
her ne ise iyi veya kötü, kötü de olsa kaldırabilirim.

sen ne hissediyorsun diye cevapladı.

+bilmiyorum kafamı karıştırıyorsun dedim.
telefonunu cebinden çıkardı.

benden nefret etme deyip fotoğraflara girdi.
bir kız resmi gösterdi.

+mert arıyor pardon bir dakika açmam gerek.
-aşağıya in burada.
+nasıl gelmiş mi?
-ben içecek almaya giderken çağırdım. büyütmeyecek.
+ne diyeceğimi bilmiyorum teşekkürler.
-önce in konuş sonra sizi de alıp güzel bir yere gideriz.

koltuğa uzandı.ben de kafamı gögüsüne koydum.
kafam gögüsündeyken.

+rüzgar sana bir iyi bir de kötü haberim var.
-kötüden başla.
+şaşırt beni rüzgar... neyse babam ağzıma sıçacak geç kalırsam. şiledeyiz.
-iyi haber
+senin kötü haberinle aynı.
-aşık olmak mı?
+evet hislerimiz karşılıklı.
-biliyorum dedi
+zütlük yapma yinede.

artık jargonumu da eleştirmiyordu.

ben ölmüşken dirildim.
hayatımın en güzel döneminin başlayacağını nerden bilebilirdim.
öyle oldu.

bundan sonra müzikle süsleyeceğim yazdıklarımı.
çünkü şuan kendime bile kanıtlamam lazım her şeyin yolunda olduğunu.

çayımı alıp geliyorum.

ben ölmediiiiiiimmmmmmm...

dıbını ızdırabını gibeyim, evinden işine işinden evine giden, çiçek böcek çikolata triosuyla sevdiceğine her gidişinde süprizler yapan, kalburüstü efendiliğe adamlığa sahip olan bendeniz kardeşiniz sebepsiz terkedildi.

ee şimdi bu hikayeye bakıyorum, benim de illa şu huur çocuğunun yaptığı gibi bu kıza eziyet mi etmeliydim? köpek gibi süründürmek için böyle yapmak mı gerekiyor? piyasaya bakıyorum işi gücü itlik olan adamlar hep el üstünde. ayıptır amk ya.

edit: tüh aq ya hikayenin alakası yokmuş :ddd terkedilmiş erkek ekmeğini yiyemicez :ddddddd

dıbınızı dıbırınızı gibim ne alfa erkek merakıymış bu dıbına koyim ya.adam hayatını gibti, gibtir çekti peşinde dolanıyosun hala. sizi gerçekten seven insanlara değer vermeyip gibilmeye göz yuman yaratıklarsınız lan. erkeklerin taşşağını yiyin dıbına koyim kendi hemcinslerinizle bile düşmansınız.

ha son olarak yarın bir de süprizim var.

kim bilir belki son partları biri yazar tanıdığınız... kanıtlayarak hem de...

devam:

doğum günü saçma salak bitmişti. içimde kısa süre önce uçan kelebekler beni terketmişti.
bu sefer fazla ileri gitmişti. abim ne derse desin alttan almalıydı.
gerçekten sevseydi alırdı zaten.

nefes alan yürüyen yemek yiyen bir ölü gibiydim.
gün içinde durup durup ağlıyorum. okulda onu görünce yolumu değiştirip en yakın köşeye girip geçmesini bekliyordum.bu arada siyah bir motor almıştı.
artık okula onunla geliyordu.o da beni gördüğünde yanımdan öylece geçip gidiyordu.

+bırak beni gidiyorum.

o sırada kapıyı kilitledi.

+tabiki gitmiyorsun. kendinle yüzleş deyip gülümsedi.
-rüzgar bırak iyi değilim.
+onu diyorum işte kötüsün ama yargılayıcısın.
-yeter.
+yetmez bence. tekrar koltuğa sertçe bıraktı kendini. bana bakıp gülümseyerek.

-anahtarı ver çıkıcam.
+iyi gel al uzattı. gerizekalı gibi gittim almak için.

kolumdan tutum yanına oturttu. nefesini hissedicek kadar yaklaştı.
sana bir iyi bir de kötü haberim var dedi.

çok yakın olduğu için kafamı geri çekmeye çalışıyorum bir yandan. iyi haber ne?
+birazdan gitmene izin vereceğim.
kötü haber ne peki?
+sana aşık oldum.

afalladım bir süre. dondum kaldım.

bu rüzgar pekekenti kesin t-short altına atlet giymiyodur. Cool bin

okul başladı. kendime biraz daha gelmiştim.
o bir iki hafta stabil geçti. rüzgar'ı da hiç görmedim.
duru'yla tek kelime etmedik.o da çok kötüydü.

çantamdan günlüğümü çıkardım. bahçeye inio ağaca yaslanara dizlerimi katladım.
üstüne günlüğümü koydum. yazmaya başladım.

+şeyy pardon kaleminizi rica edebilir miyim dedi biri.
-tabi deyip uzattım.
+bir tane de sayfa?
-çantayı da vereyim mi? (şaşırdım güldüm de)
+yok sayfa yeterli...
diğer ağacın gövdesine yaslayarak bir şey not aldı.

sonra kalemi verdi. sayfayı katladı ve bana uzattı
+lazım değl mi sana?
-yok değil dedi üzerime doğru bıraktı kağıdı giti gülümseyerek.

tatlı bir çocuktu. yakışıklı değildi ama gözlerinin içi gülüyordu.
kağıdı açtım şaşkınlık içinde üzülmene değmez yazıyordu.

hemen kalktım yakaladım bunu.
+ne demek bu.
-şeyy ben özür dilerim rahatsız ettiysem son bir haftadır orada sürekli bir şeyler yazarken
gözleriniz doluyor... (utandı bildiğin)
+tamam önemli değil deyip güldüm. döndüm arkamı ağacın dibinden çantamı almaya gidiyordum. arkadam sesi geldi.

+ben anıl..

zorunlu açıklama.

siyah motoru var ya da yok amacı çözemedim?
yani tamam diyelim ki tanıyorsun rüzgar'ı görmüşlüğün var peki
ısrarlı şekilde ifşa çabası, hem ahlaksal hem de hukuksal olarak doğru mudur?

1 saat sonra devam edeceğim.

+aileme dil uzatma rüzgar. herkesi kendin gibi de sanma.
-oynamaktan bıkmadın mı?
+oynamıyorum rüzgar olduğum insan bu.
-hadi ama susamlı gülerek perdeleri açtı.

bak susamlı gün ışığı burada artık aramızda,.gerçek yüzün ortaya çıkıyor.
seni ne zaman bitirdim biliyor musun? bana sınıfta herkesin içinde söylediklerini duyunca.

canın acıyınca neye dönüştüğünü gördüm. bana dönüştün.
tanıdık geldi mi susamlı?
-rüzgar yeter sen değilim olmam.
+mesela şuan üzerimde ne varsa çıkarıp benimle yatmak istemiyor musun? sana her yaklaştığımda kalbin ağzından fırlayacak gibi olmuyor mu?
-rüzgar yeter.

mesela sana doğru bir iki adım atıp yaklaşsam. tüm kini bir kenara bırakıp istediğini
almaz mısın...

iyice yaklaştı. geri adım attım tekrar yaklaştı.

+hadi itiraf et sen küçük bir kalta...
tokat attım.

Hikayeyi başından beri takip ediyorum.

"günlüğümden yararlanıyorum." bahanesinin altından o an söylenmiş gibi keskin diyaloglarla dolu hikaye ve tamamen sahte. Az buçuk yaşanmışlıklar olabilir andırıyor olabilir fakat gerçeklik payı 3/10 bana kalırsa.

Susamlı'nın canı sıkılmış, Duru ve benzeri arkadaşlarıyla inci'yi trollüyelim ya da bir hikayemiz de bizim olsun hissiyatıyla başlamışlar yazmaya. -belki de eski hatta halen yazan kalemi kuvvetli bir yazar bile olabilir.- Okuduk, eğlendik tam bir pembe dizi, koy fox gibi bir kanala haber öncesi 3 yıl gider hikaye.

Bizi eğlendirdin susamlı, tam da bir kadının görevi olduğu üzre.
Mutlu akşamlar.

edit: Ayarlar -> Genel -> Pil, Durum çubuğunda batarya oranı. *

hoca: adın nedir?
+rüzgar.
-tarihle alakalı mısınız yoksa özlediğiniz kızların dersine mi giriyorsunuz? (sınıf kahkaha attı ben de öyle)
+her ikisi de diyelim.
-hmm hadi kendi tarihimizden sorayım. durun şunun biraz üzerine gidelim (hoca gülümsedi ama yine de art niyeti de var gibiydi)
+tabi.

-osmanlı'Nın kuruluşu;
+1299
-halifeliği kim aldı?
+yavuz sultan selim.
hmm yorum soralım zorlaşsın bakalım.
+istanbul'u alan fatih neden halifeliği düşünerek arap yarım adasına yürümedi.
-peygamberin ''istanbul'u alan komuntana zamanında yaptığı övgülere tam anlamıyla layık olmak istedi. müslüman kanı akıtmak istemedi. lakin yavuz öyle değildi. onun için güç önemliydi. binlerce müslüman öldürmek zorunda kaldı...
ama size kendi fikrimi söyleyeyim tarih çoğu zaman bir yalandır.
her ülke kendi tarihini yazdı.
bir ülkenin istediğini alıp geri çekilmesi diğer ülkenin kahramnlığı olarak yansıtıldı.
biz de öyle.
avrupa bizden her şeyimizi alıp gitti.1917 bolşevik ihtilali olmasaydı geriye biz de kalmayacaktık. bize bu topraklarda kiracı muamelesi yapıyorlar.siz de biliyorsunuz.

hoca olayı sohbete çevirdi ve bir yarım saat dersi ektik.
sonra rüzgar çıktı sınıftan. ders arasında yanıma uğra dedi.

2013'ün haziran ayında biz marmaris'te yazlıktaydık.
mert'le de orada önceki yılın yazında tanışmıştık.
akşam arkadaş grubuyla dolaşıyor (babamın telefon tacizleri sonrası gece 12 olmadan ve dönüyordum)

hava hala çok sıcaktı.
dilim damağım kurumuştu bir yandan da sinir basınca baruta döndüm.
e tabi kafamda da kuruyorum.
bir kız görürsem yapacağım konuşmayı bile içimden tekrar ediyorum.

adımları hızlandırdım kapısına dayandım resmen.
ilk önce zili çaldım sonra kapısına sertçe avucumun içiyle vurdum.

sen hala aşk acısı çekiyorsun dedim.
-inkar etmiyorum diye cevapladı.
+neden gitti peki.
-evlenmeyi planlıyordum. onsuz bir hayat istemiyordum. (içinden bu kadar aşık biri çıkacağını bilmiyordum şaşırdım)
+sonra? hala neden gittiğini söylemedin.
-ailesi beni istemedi. uzun süre direndi onlara ama babası akciğer kanseri olunca vicdanı ağır bastı ve gitti.
+pekş şey babası hala...
-hayır ölmedi henüz.
+bir insan hayatından bahsediyorsun.
-ölümün soğukluğu acı çeken biri için bazen sıcak bir bahar güneşi gibidir.
+daha önce ölmüş gibi konuşuyorsun?
-her ölüm fizyolojik mi sanıyorsun?
+ruhunu öldürecek kadar sevdin demek.
-sevgiden fazlasıydı bir çeşit bağ gibiydi.ben hiç iyi bir aileye sahip olmadım. babam bizi küçük yaşta terk edip geri dönmeden önceki süreçte dedemle yaşadım.
annemin babası olanla. benden hep nefret etti. uzun süre ondan sopa yedim.

Olay para ya, tamam gerçekmiş diyelim. Çenemizi yormaya gerek yok, fakir yeliz hayatına bir zengin katmış. Mert'e üzülüyorum. Yeliz, huur yeliz. Kadınlara neden güvenmemeliyiz, konfor için ortalığa dıbınızı nasıl serdiğinizi paraya ne denli aşık olduğunuzu gösterdin yine, haydi tatlı ciksler.