Yalan amq eli gibende olanlarda bunu bekliyor prim veriyor gotler sizi

Narkissa bana sen neden içmiyorsun dediğinde Okan tam o müslüman diyecekti ki ben prensip meselesi diyip konuyu kapattım bana prensipli erkeklere bayılırım diyip elini bacağıma koydu bende elini kaldırıp bıraktım. Gece 03.00 sularıydı mekandan çıktığımızda. Analog kamerayla fotoğraf çekilmiştik hala duruyor odamda zaten hala görüşüyorum hepsiyle.

Bir yandan Münih’i geziyoruz hergün, bir yandan derslere gidiyoruz falan filan. Birgün Okan Narkissa’ya “Ya yavrum gece gidilecek mekanlar nerde hiç göstermedin oraları bu gece bikaç kişi gidelim işte” gibisinden konuştu. Bunlar akşam hazırlanmış bizi almaya geldi bende gelemeyeceğimi, mezhebime yakışmadığını söyledim ama beni ikna etmeleri 20 saniye sürmüştür çok ısrar edilince insanları kıramam. Ben Narkissa Gülnur Okan ve Sinan metroya bindik. Westendstraße durağında inip. Bir mekana oturduk. Biraları su gibi içtiler ben alkolsüz bile istemedim. Bizimkiler sarhoş olmuştu. O zamanlar Kılıçdaroğlu’ndan çok ümitliydi CHP’liler bizimkiler Merkel’le Kılıçdaroğlu’nu kıyaslıyolardı falan.

rez kardeşim. eliinii ver banaa rez kardeşim. neşee getirdim sanaa rez kardeşim. ye iç gül oynaaaa!!!

Okan dışardan baktığınız zaman kendini belli edebilecek bir tip. Oyun delisi, dinle alakası yok, genel kültürü yüksek, zengin, bunları sadece uzun ve her zaman bağlı olan saçlarından ve konuşma biçiminden anlayabilirsiniz. Sinan ise kafa bi çocuk herşeyi dalgaya vuran deprem olsa bi uyutmadınız ya diyip tekrar uykuya dalan bir insan. Hani bazı insanlara gözünüz kapalı güvenirsiniz ya Sinan’da öyleydi işte.

6 Aylık Almanca eğitiminden sonra kabul edildik üniversiteye. Munich Teknik Üniversitesi’nin bir programı var. Her sene 1000 öğrenci yurtdışından gelip 150€ harç yatırıp okuyabiliyor kabul edildiyse. 1000 kişinin üstüne çıkınca Türkiye’de ki özel üniversiteler gibi oluyor parayı verip okuyabiliyorsun. Şimdi Üniversite’nin Dekan’ı olduğunuzu düşünün. Her sene 1000 yabancı uyruklu kişi bilmediği bir ülkede, bilmediği bir kültürde yaşıyor. Bunun çözüm yolu basit; Gönüllü Rehberler. Bizim dönemimizde 20 kişiden oluşan bir gönüllü rehber ekibi vardı. kişi başı 50 öğrenci düşüyordu deyim yerindeyse. Bizim grup liderimiz Narkissa adında bir Big Data Mühendisliği öğrencisi vardı. Kendisi Rus asıllı bir Alman’dı. Bizim grubumuzda 6 tane Türk vardı. Benim ufkumu genişletip dünya ya farklı perspektiflerden bakmamı sağlayacak olan Okan. Can yoldaşım oyun arkadaşım, içki yoldaşım Sinan ve Gülnur.

Sene içerisinde işte harıl harıl sınava hazırlanmaya devam ederken birgün Gülnur geldi yanıma pişmanım, sarhoştum barışalım mı? dedi. Kabul ettim. (Yıl 2013 bu arada beyler haberiniz olsun.)
Sene sonu itü’de makine mühendisliğine yerleştim. Birgün Ailecek Gülnurlara gittik. Murat amca Gülnur’u Munih Teknik Üniversitesine göndereceğini söyledi. Olay çok basit. Üniversiteye başvuruyorsunuz, sizin başarılarınıza bakıyorlar diliniz yeterliyse kabul ediliyorsunuz, değilse şartlı kabul belgesi alıyorsunuz ve Almanca’yı hallettikten sonra kaydınızı yaptırıyorsunuz, üniversiteye de her ay 150€ harç ödüyorsunuz fakat bu para size AB tarafından verilen burstan kesiliyor yani mühim değil önemli olan gidip orda yaşayabilmek. Bende araştırdım ve Gülnur’a sordum beraber kalmayı kabul etti Murat amcayı aradım seni de Gülnur’la yollamayı düşünüyorum dedi ben birşey söylemeden bu şekilde gittik elin Almanyasına

Gülnur sandalyeye oturmuş başını masaya koymuş uyuyor bende dedim bi sigara içip geliyim uyandırıyım şunu.. Sigarayı yaktım bikaç fırt aldım sonra delicesine bi işeme arzusu geldi bana. Koşarak tekrar tuvalete gittim. Durduk yere kalkmıştı. Kendimden utandım kemere sıkıştırmak için hareket ettim ama kapı açıldı Gülnur içeri girdi. Hiçbişey söylemeden ve bana da söyletmeden, beni öpmek için hareket etti çok geç kaldım kaptırdım dudaklarımı. Zalimin kızı öyle bir ısırıyordu ki dudaklarımı şunları yazarken sızladı tekrar. Uzun bir süre öpüştük. Benim ellerim Gülnur’un belinde O’nun elleri ise serbest. Yavaşça organıma yöneldi pantalonun içine sokmadan biraz elledi daha sonra kendime ne yapıyorum ben diyip onu ittim ve ordan uzaklaştım. Kardeşim dediğim insanla ciks yapacak kadar düşmedim, siz de düşmeyin.

Geldim beyler kaldığımız yerden devam ediyorum.

Gülnur benim ilk arkadaşım. Okuldan falan da değil. Babalarımız mahalleden tanıyorlar birbirlerini. Gülnur’un babası Murat Amca devülasyon döneminde evini arabasını hatta kendi babasının evini de satıp kuyumculuğa giriyo ordan kendine kalan paralarla da ticarete atılıyo, babasına 1.5 sene sonra Acarkent’ten ev alıyor köşeyi dönüyorlar yani fakat geldikleri yeri hiç unutmamışlar çok iyi insanlar ne zaman ihtiyacım olsa, ihtiyacımız olsa para verdiler, yanımızda oldular... konumuza dönelim.
Yazın çalışıp kazandığım parayla kendime de yer ayırttım ve Pazar günü olduğunda takım elbisem kösele ayakkabım kravatımla yattaydım. O zamanlar bu ucuz gömlekler moda değil mezuniyet denildiğinde takım elbise giyilirdi.
Gecenin ilerleyen saatlerinde alkol servisi açıldı. 18 yaşımdayım arkadaşlarım iç diye ısrar ediyor. Gittim barmene dedim böyle böyle ben alkol tüketmiyorum bana alkolsüz kokteyl yada alkolsüz bira verebilirmisin diye verdi içtim ama alkolsüz değildi kafam güzel olmuştu yani. Gülnur’u gördüm baya dağıtmış, herkes güvertede ben tuvaletin olduğu bölümde kusmaya çalışıyorum, 40 gün cenabetim diye üzülüyorum falan.

foto reel mi lan topitop

Bekleyin azcık misafiri durağa bırakıp geleceğim

Bilirsiniz özel okullar daima erken açılır hızlandırma muhabbetinden ötürü. Ağustos’un 2.haftası sınav senemiz diye denemeye soktular bizi, sınıfların değişeceğini söylediler. Bu arada sizi Gülnur’la tanıştırayım...
Açık olmak gerekirse Gülnur’u her erkek beğenmez. Yüzü hoş fakat zayıf bir kızdı...
G:Deli naber canım ya nasılsın görüşmedik
D:iyiyim yavrum evet görüşemedik çalışıyordum yazın kanka, sen nasılsın?
G: iyiyim bende bizimkiler bu sene son senemiz olduğu için pazar günü yat kiralayacak parti yapıcaz bütün 12 ler davetli gelmeyi düşünürmüsün?
D: programıma bakmam gerek söz vermiyim

Bu skillere sahip olmanın da büyük etkisiyle okulda yakınlaştığım kızlar elbette oldu fakat anlatmaya değeceğini düşünmüyorum çünkü bana o zamanlar bu yiyişme elleşme mevzuları acayip derecede uzak geliyordu dinsel açıdan böyle hareketlerde bulunmaktan mümkün mertebe kaçınıyordum. iffetimi bakireler gibi korumaya çalışıyor, namusuma dokundurtmam helal değil kafasındaydım. Şeriatçı bir aileden gelmiyorum veya ailem çok dindar değil yanlış anlaşılmasın sadece o dönem dinleri araştırıyordum ve Kur’an beni çok etkilemişti şuan herhangi bir dine inanmıyorum. Ateizmi, Deizmi ve dinleri reddeden bazı inanışları araştırdıktan sonra bilimin daha mantıklı geldiğini, insanın, insan beyninin, Dünya’nın ve evrenin “mükemmel” olmadığını düşünmeye başladım ve şüphe duydum Tanrı’dan. Halen Agnostisizm’e mensubum.

Rez devam etmeyeni gibim

Anlatilanlar tamamiyle gercektir. Burda ilk ve tek ciks hikayemi anlatmicam uzun soluklu bir hikaye olacak yani.

15 yaşıma kadar hep içe dönük fazla arkadaşı olmayan ama olan arkadaşları için seve seve canını verecek bir tiptim. Lise hayatımın ilk günlerinde kime güvenip kime güvenmeyeceğimi bilmeden en azından, herkesle muhabbetim olsun ama herkes yakınım olmasın düşüncesiyle okulda yavaş yavaş tanınmaya başlamıştım. Gittiğim okul istanbul’un en çok taşşağa sahip özel okullarından biriydi. Ben de burslu ve örnek bir öğrenciydim. Ne fazla çalışırdım ne az günlük tekrarımı yapar haftasonu da sorularımı çözer geri kalan vaktimde mahallede arkadaşlarla futbol falan oynardık.
ilk senem hazırlıkla geçti. Bütün kurları kalmadan geçtim. Devletteki hazırlık nasıl bilmiyorum fakat hazırlığa sahip özel liseler kur kavramıyla yol izliyor ve 5 kur var. Okulun 10-11-12.sınıf öğrencileriyle aram da iyiydi, bana çok yol gösterdiler.
Popüler, sempatik ve ağzı laf yapan bir tipim. Yüzüm güzelmi değil mi fikrim yok. Bazen yakışıklı geliyorum kendime bazen bu ne ya diyorum.