1. 326.
    0
    @1 lisans kapıştırma.. :D:D:D: muahhahaha.. pis liseli...
    ···
  2. 327.
    0
    @1 o zaman inci de ne işin var köpek. defol git. gelip buralarda zütünüzü gibtirmek için başlık açıyorsunuz. biriniz ayağının fotosunu koyar diğeri iğrenç elinin fotosunu çeker koyar. derdinizi inci de ki bütün erkekler biliyor. muhtemelen inci deki bütün erkeklerin sevgilisi var neden size yazıyorlar biliyor musunuz çünkü o kadar basitsiniz ki.sizi gibmek köpek gibmekten daha kolay. şimdi huur kişiliğini al ve gibtir git. madem beğenmiyorsun burada ne işin var, sana hak verebilmem için bu başlığı açtıktan sonra yazdığın entry nin sonunda ... bu yüzden inci de ki yazarlığımı bırakyorum! yazman lazım madem bu kadar kültürlüsün bu kadar cahil kültürsüz olarak itham ettiğin adamın arasında ne işin var şerefsiz. şimdi gibtir git
    ···
  3. 328.
    0
    @1 o kadar mal bir insansın ki inci nin ekşi sözlük gibi bir oluşum olmadığını herkesin özgürce istediğini yazdığını herkese her şeye karşı içindeki kini kustuğu bir ortam olduğunu bildiğin halde bundan dert yanıyorsun.
    ···
  4. 329.
    0
    @1 özet geç huur bin .
    ···
  5. 330.
    0
    okumaya tırstım özet geç bin
    ···
  6. 331.
    0
    @1 biz kültürsüzüz ama sen de çok cicişsin
    ···
  7. 332.
    0
    @1 aferin ciciş al şuku
    ···
  8. 333.
    0
    kulturlu olup mal olmayana vermedıgınız ıcın
    ···
  9. 334.
    0
    ekşici olmadıkları içn amk
    ···
  10. 335.
    0
    hala senin gibi muallaklerin kız olduğunu sananlar olunca bu 'mal tespitin doğru'
    ama ne kadar muallak olsanda bu senin de mal olduğun gerçeğini değiştirmez
    ···
  11. 336.
    0
    @1 lisansın vegibandır
    ···
  12. 337.
    0
    @1 oxford diplomasını ibrahim tatlısesten başka alan yok diye biliyorum ben? sen madem bu kadar kültürlüsün, bir lise diplomanı bari koyda, kültürden kıçımız tavan yapsın
    ···
  13. 338.
    0
    @1 ekşi mi lan burası ciddi ciddi yazmış bide kevaşe eğlenmene baksana
    ···
  14. 339.
    0
    @1 burası ekşi gibi insanların başlık açıp sağdan soldan duyduğu yalan yanlış bilgileri yada okuduğu kitaptaki bilgileri kendininmiş gibi yazdığı ve bu sayede kendilerini kültürlü biri gibi tanıttıkları bir ortam değil. bu kültür birikiminle bunu anlayamadıysan sokarım kültürüne senin
    ···
  15. 340.
    -1
    olm incide kız ne arıyor ? al işte kaç kişi gibertiverdi ayakta :D rezillik amk
    ···
  16. 341.
    -1
    Düşüncelerimi paylaştığım çeşitli yazılarda defalarca radikal elelştiri ve özeleştirinin genel anlamda temizleyici etkisi olduğunu, tartışmaları öze yönlendirdiğini söyleyip dururum. Ve, elbette, dikkat edilmezse eğer, eleştiri ve hakaret arasındaki ince çizginin çabucak geçilebileceğini, istemeden de olsa farklı düşünenin aşağılanmasına varacağını ve bu nedenle de eleştirinin radikalliğini tüm insanî hassasiyetlerle kullanmak gerektiğine inanırım.

    Kuşkusuz hiç kimse doğrunun tapusunun kendinde olduğunu iddia edemez. Benim de böylesi bir iddiam yok. O nedenle yazılarımı kaleme alırken, üzerinde yoğunlaştığım konuyu elimden geldiğince etraflıca araştırmayı, karınca kararınca düşüncelerimi toparlayıp, paylaşmaya çalışırım. Yazılarıma gelen eleştirileri de, yanılgılarımı düzeltmek, yeni bilgilere ulaşmak, öğrenmek ve yeniden arayışlar içerisine girmek için bir motivasyon olarak algılarım.

    Bilhassa sosyalistler arasında yapılan tartışmalarda, kullandığım dilin tüm sivriliğine rağmen, incitici olmamasına özen gösteririm. Hoş, asıl politik dilim Almanca olmasından dolayı Türkçe’de belki bu özenin hakkını tam olarak yerine getirmiyor olabilirim, ama en azından çaba sarfettiğimi söyleyebilirim. Sosyalistler arasında böyle bir çabanın son derece gerekli olduğuna inanıyorum, çünkü tarihimiz, yani cinayetler, aforozlamalar, işkenceler ve ihanetlerle dolu olan 20. Yüzyıl’ın hâlâ solun sırtında bir kâbus gibi durduğunu düşünüyorum. Bu nedenle dostum Jörn Schütrumpf’un dediği gibi, »geçmişteki ve günümüzdeki kendi eylemine karşı dürüstlük; kendi düşüncelerinde samimi olmak – bilhassa rahatsız edici olduğunda ve karşıtlarına karşı da hilekâr olmamanın« sosyalistlerin sahip çıkmaları gereken erdemler olduğuna inanmaktayım.

    Eleştirinin rahatsız edici olması son derece doğal. Ne de olsa hepimiz insanız ve doğru olduğuna inandığımız eylem ve düşüncenin başkaları tarafından eleştirilmesi, yanlış olduğunun söylenmesi, dürüst olursak eğer, hepimizi rahatsız eder. Ancak rahatsız oluşumuz, acı olan gerçeği değiştirmiyor ne yazıkki. Bana kalırsa, en acımasız eleştiri karşısında bile soğukkanlılığı kaybetmeden ve esasta kalınarak ya karşı eleştiri yapılıp söylenenler çürütülmeli, ya da özeleştiri verilmelidir. Tartışmaların öğretici, yapıcı, ileriye görütücü olması için bence bu bir zorunluluktur.

    Ama diğer taraftan da yapılan eleştirinin inandırıcı bir temele ve örneklemelere oturtulmasının, şahsileştirilmemesinin de gerekli olduğu düşüncesindeyim. Aksi takdirde eleştiri, altı boş bir itham, gerekçesiz bir suçlama ve kişiye yönelikse, hakaret haline gelir.

    Bunları niye yazıyorum? Anımsayacaksınızdır, bazı yazılarımda Türkiye sosyalist hareketinin bazı kesimleri arasında gördüğüm »beyaz« duruşu ve gizli, yani latent (latens) ırkçılığı eleştiriyorum. En son kaleme aldığım »Kaçış sınıftan mı, görevden mi?« başlıklı köşe yazımda da bu vurgu var.

    Belki bir tekrar olacak, ama neden bu eleştiriyi yönelttiğimi bir kez daha gerekçelendireyim: Bir kere »beyaz« olmak, salt bir ten rengi değildir. »Beyaz« olmak, bir egemenlik alanıdır. Bu tanımı açıklayan sayısız eser mevcut ve tanım antiırkçı literatür ile diskursta yerleşiktir. Gizli, yani latent ırkçılık ise açık, faşizan ırkçılıktan farklı, bilinçaltına yerleşmiş bir yaklaşımdır. Sosyolojide, işlevler ve motiflerin açıklanmasında, pgiboanalizde ise bilinçaltına dayalı davranışları açıklamakta kullanılır. Gizli ırkçılık da, aynı ksenofobi, yani yabancı korkusu / yabancı düşmanlığı gibi antiırkçı diskursta yerleşmiş olan, hatta Almanya’da mahkeme karar ve karar gerekçelerine yerleşmiş olan bir tanımdır. »Beyaz« olmanın ve gizli ırkçı davranışların en önemli ortak özelliği de paternalist yaklaşımlardır.

    Okuduğum yazılardan, tartışma metinlerinden, programatik belgelerden ve yapılan yorumlardan, »beyaz«lığın ve gizli ırkçılığın Türkiye sosyalist hareketi içerisinde göze çarpan bir biçimde kökleşmiş olduğu sonucunu çıkartıyorum. Kimbilir, belki de Almanya’da yaşadığımdan ve gündelik yaşantımda en az üç öğün gizli ırkçılıkla karşılaştığımdan bu konuda biraz fazla hassasımdır. Ama uzun yıllar göçmen hareketinde ve antiırkçı mücadele içerisinde aktivist oluşumdan dolayı, bilhassa kendimi yakın gördüğüm Türkiye sosyalist hareketine bu konuda eleştiri yapma hakkımın olduğunu düşünüyorum.

    Evet, bir akademisyen, bir entellektüel olmadığım doğru. Otodidakt bir aktivist olarak düşüncelerimi paylaşmak istiyorum, sadece o kadar. Düşüncelerimde, yazdıklarımda yanıldığımı, tespitlerimin doğru olmadığını söyleyebilirsiniz. Belirttiğim gibi, doğrunun tapusunun bende olduğunu iddia etmiyorum. Ama ayrıca da bu saatten sonra müthiş bir bilgi birikimi olan Türkiye sosyalistlerine de gizli ırkçılık ile ırkçılık arasındaki farkı anlatmamın bir anlamı olmadığını düşünüyorum.

    Yazılarıma öyle ya da böyle tepki alırım, ki eleştiri olsun, destek olsun bu beni sevindirir, çünkü her defasında kendimce öğreneceklerimin olduğunu düşünürüm. Ancak bu sefer büyük bir hayal kırıklığına uğradığımı belirtmeliyim.
    Tümünü Göster
    ···
  17. 342.
    -1
    peri kızı denen kalitesiz sokak huursu bre dıbına kodumunu çingeni seni ne bu şiddet ne bu celal özet geçemiyorsan domal gibicem seni enazından yarağımdan biraz kültür bulaşır o kıllı zütüne
    ···
  18. 343.
    -1
    @29 aferim boyle yola gel ami sulu.
    ···
  19. 344.
    -1
    @1 harbiden haklı beyler laf etmeyin
    ···
  20. 345.
    -1
    incinin diğer paylaşım alanlarından farkı, acımasız gibi görülen eleştiriler yapılırken aslında insaların birbirine hiçbiryerde gösteremediği hoşgörüyü göstermesidir. gibilmekten sokulmaktan memnunsun birtek mallık mı rahatsız etti.gib kafalı
    ···