içimizdeki şeytan

Bu kadar az entry girilmesi beni üzdü açıkcası. Sabahattin Ali nin kısa ömrüne sığdırdığı eşsiz romanlardan bir tanesi (bkz: kürk mantolu madonna)
Kısaca bilgi vereyim;
Sen kadını gibersin ama pişmansındır(anlayınız diye yazdım)
Ya da kötü şeyler yaparsın ama bunu bir türlü kabul etmessin , sorumluluk almaz ,suçu şeytana atarsın. aslında daha güzel anlatabilirdim kitabı affınıza sığınıyorum.

Okunması gereken kitap

Bugun aldim bu kitabi bi haftaya bitiririm nasim kitap la ?

Ben her geçen gün ömere dönüşüyorum.
Bu kitap hayatımı gibti attı.
Ömer gibi düşünmeye başladım
Ona benzediğimi düşünüyorum.
Tesadüf eseri okumaya başladım.
Keşke okumasaydım gibtiğimin kitabını

Ömer senin ben cibiliyetini gibeyim

" Demek hayat böyle iki adım ilerisi bile görülmeyen sisli ve yalpalı bir denizdi. Tesadüflerin oyuncağı olacak olduktan sonra ne diye bir irademiz vardı? Kullanamadıktan sonra göğsümüzü dolduran hisler ve kafamızda kımıldayan düşünceler neye yarardı? Yaşayışımıza ve etrafımıza şekil vermek arzusuyla dünyaya gelmekten ise hayatın ve muhitin verdiği şekli kolayca alacak kadar boş ve yumuşak olmak daha rahat, daha makul değil miydi? " kitaptan dikkatimi çeken bir paragraftır...

An itibari ile bitirdiğim ve Sabahattin Ali nin
insan 2 şekilde hayat yaşar , ya toplumun ve muhitin şekline göre ya da kendi özgür ve hür iradesiyle aldığı fikirler ile dediği 1940 yılında piyasaya çıkan kitabıdır.

Okumayanlar var ise şiddetle tavsiye edilir ha daha hiç elinizi kitaba sürmemiş ve Sabahattin Aliyi tanımamışsanız önce (bkz: Kürk Mantolu Madonna) yu okumanızı öneririm.

rus edebiyatının gavat ilişkilerine benziyor, baş gavat ömer baş yavuşak gardaşının karısına göz diken paraları ablasından kısıp gardaşının karısına yakın olmak için çarçur eden sübyancı pislik bedri allah senin belanı versin senin gibiler yüzünden insan insana güvenemez oldu ve huur macide.