kanseri siktim attım soruları alayım

sonra mutfaga geçtik.bu arada erkek panpalara ciğer nasıl pişirilir tarif vereyim. ciğeri kuşbaşı doğradıktan sonra sütün içerisinde bi yarım saat bekletin. unun içine baharatı karıştırın. kırmızı biber tuz karabiber kekik.az bişeyde karbonat. sonra ciğeri bu karışıma bulayıp tavada pişirin. sakatatçı panpalar beğenmezse gelsin suratıma tükürsünler. sibelde salatayı yaptı. yemek yedik. havadan sudan konustuk biraz. yeni ortdıbını anlattı bana. bende ondan sonra başımdan geçenleri anlattım. dışarı çıktık. kumsala indik yürüdük yine çay bahçelerinin oraya doğru. daha sezon açılmamıştı bikaç tanesi çalışıyordu.ama kumsal çok güzeldi. soğuktu hava ama birbirimize sarılıp sessizce yürüdük epeyce. sonra yorulunca biraz oturduk kumsala. benim önüme oturdu göğsüme yaslandı. saçları şampuan kokusuyla karışık jöle kokuyordu hafiften.o şampuanın kokusunu çuk seviyordum. bende aramıştım ama bulamamıştım. panpalar reklam yapiiim o zaman. gliss diye bişii var. siyah renkli olanını alın. tavsiye ederim. neyse.bi saate yakın oturduk öyle. soğuğu hiç hissetmiyordum bile. onun benim kollarımda olması dünyanın en güzel duygusuydu benim için. sonra bana üşüdüm diye fısıldadı. kalktık yukarı çay bahçelerinin oraya yola çıktık.eve dönelim dedi. tamam dedim bende. dönerken yolun bittiği köşede dün gece bira aldığım bakkal gibi yere uğradım.ne alalım dedim. bira diyince burnunu kıvırdı hafiften. bende şarap ver dedim. hangisinden diye sordu. bende bakındım bakındım.alt rafta güzel şişesi olan bişii gördüm. şundan ver iki şişe dedim. eski kaşar aldım biraz da..şarabın adı da komik bişeydi. bilindik bişey değildi. kontra mı kuntra mı öle bişii işte. hatırladım bak talay kontra.. ucuz bi şaraptı ama çabuk çarpan cinstendi. neyse geldik eve.ben mutfakta şişeyle cebelleşirken o üstünü değiştirdi. gecelik gibi bi elbise giydi. bende o sırada şişenin içine düşürdüm mantarı tirbüşon yoktu bu kez beceremedim. sonra bardağa doldururken çatalın sapıyla mantarı şişenin dibine doğru ittirerek doldurdum bi tane bardağı. ikincisi doldururken gerek kalmadı. çatalı suya tutup koydum yerine. biraz kaşar peyniri ve elma dilimledim tabağa. sonra müzik açayım dedim.o da mutfakta bi iki tabak vardı onları yıkıyordu. hani o eski kocaman kat kat en üstünde de pikabı olan müzik setleri vardı ya işte onlardan vardı. gözüme bi cd ilişti. ella fitzgerald..aa dedim sen caz dinler miydin dedim. mutfaktan içeri girdi ıslak ellerini elbisesinin beline silerek. severim çok dedi. taktım cd yi.sonra geldi yanıma cd çaların düğmesine üç kere bastı gitti yine mutfağa.the man i love çalıyordu. biraz dinledim gözlerimi kapatıp. sonra pencereye gidip bende perdeleri açtım sonuna kadar.ay ışığı doldu içeriye.o sırada şarkı değişti how high the moon çalmaya başladı. ella sanki evin içinde benimle konuşuyordu. geldi içeriye. kadehlerle tabağı getirdi. keşke hava sıcak olsaydı kumsalda otururduk dedim. senin sıcaklığın bana yetiyor dedi. oturduk kanepeye kadehlerimizi yudumlamaya başladık..

günlerimi öyle boş boş evde oturup film seyrederek sağa sola gidip arkadaşlarla felan otura otura geçiriyordum. zaman yaklaşmıştı. çapa ya gittim doktora. benden tomografi çektirmemi istedi.bir hafta da onunla oyalandım. randevu al çektir sonuçlar felan. benim için rutşne binmişti artık. neyse sonuçları zütürdüm. filmleri inceledi. sınra bi hımm çekti. tekrar bi kağıt alıp karaladı üstünü. anjiyografi yazmıştı. geçen ameliyatta alamadıkları o parça aortanın tam çatal kısmında ve yine damarın üzerinde yapışık bi şekilde duruyormuş. kalp damarına bi etkisi var mı diye görmek için anjiyografi istedi. bende baktım internetten nedir diye. bildiğin anjiyo işte. malzemeleri almam için reçete yazdı. onuda göztepe ssk dan gittim aldım. elime iki tane büyük şırınga bi kaç şişe sıvı ilaç bide hani bigibletlerin fren teli olur ya işte vakumlu poşetin içinde oyle upuzun bi tel verdiler gönderdiler. gün aldım anjiyo için çapa dan. benimle birlikte iki tanede arkadaşım geldi saolsunlar. iyikide gelmişler. anjiyoda bayaa baya canlı canlı kesiyolar. yatırdılar masaya.bi iğne yaptılar sonra biraz uyuşunca kasıktan neşteri vurdu doktor. canım çok yandı o sırada ama sonra geçti.o uzun teli kasıktan damarın içine soktular bende yukarıda ekran var orda görüyorum bayaa bayaaa dolanıyo öyle. sonra yan tarafa aldılar. yatağa kestikleri yerin üstüne ağır bi kum torbası koydular. meğer ana damar olduğu için zor kapanıyomuş.bi altı yedi saat bekledim öyle sonra dışarı çıkarttılar beni kapıya yatar vaziyette. oturarak gidemezmişim. orda kapıda hasta nakil aracı vardı ona bin dediler. meğer oda ücretliymiş.120 milyon dedi.oha dedim. taksi çevirdik bi tane arka koltuğa yattım ben. geldik eve 8 milyona.tam mezarcı o ambulanslar amk. öle bigün yattım. tırstımda bide açıp bakıyom felan habire. ayağa kalkınca iki gün korkudan sünnetli çocuklar gibi yürüdüm. sonra sonuçlar için tekrar gittim. doktor damarda bişey görünmüyor ama yinede tedbir amaçlı yedek damar bulundurmalıyız dedi ameliyatta. düz kısımda olsa bacaktan damar alıp takılıyomuş ama çatalda olunca protezden başkası olmuyomuş. bide kan istediler. geçen ameliyata göre zam yaptı bunlar 3ü canlı 12 ünite istediler. pratisyen hasta dan uzman hasta mertebesine terfi etmiştim artık.yol yordam herşeyi öğrenmiştim tüm inceliklerine varıncaya kadar. önce kan bankasına gittim çapa dan çıkınca biraz aşşadaydı. tabiiki bulamadım orda.yok dediler. zaten ne zaman oldu ki.bide kapıdaki o kan taciri o.ç. simsarlar var.kan mı lazım abi. benim tanıdıklar var gelirler felan. kaç kişi getirebilirsin diye sordum.4-5 kişi bulurum dedi. bende en az 20 kişi bulurum dedim. verdim ayarı gönderdim o.ç.yi..bayaa bi telefon görüşmelerinden sonra gönüllülerden topladım 7 kişi. allah razı olsun onlardan. gerçektende takdir ediyorum öyle insanları. halaoğluda geri kalanını buldu.bu işi de hallettik.bir hafta sonra yatacaktım hastaneye.