leyla ablayla yaşadığım sikiş hikayem koşun

_________________________________________________________________________

artık leyla abla çağırmadan da gitmeye başlamıştım. beni gördü mü seviniyordu. yanaklarımdan öperek içeriye alıyordu. bir kadının bu kadar güzel koktuğunu ilk kez onda görüyordum. bu kokuların etkisiyle mi, içimden bir şeylerin uyanır gibi olduğunu duyuyordum. leyla abla, sadece önem verdiği konuklarına açtığı salonuna alıp zütürüyordu beni. her zamanki gibi şeker tutuyor, kolonya döküyordu. azıcık yalnız kaldım mı, ilk kez görüyormuş gibi salonu inceliyordum. ne kadar güzel zevki vardı leyla ablanın. dokunduğu her yeri güzelleştirmişti.

up up up up up up up hadi

up up up

rezerved

uplayın binler up up up

up up up up hadi amk

yazacağın yazıyı gibiyim

up amk yazsana.

ben gidiyom panpa pm atarsın

______________________________________________________________________

büfedeki kahve fincanlarının, sehpadaki yapma çiçeklerin, doldurulmuş kuşların arasına kamber ağabeyle çekilmiş fotoğraflarını da koymuştu. bu fotoğraflarda daha açık saçıktı leyla abla. kamber ağabeyle ya el ele tutuşmuşlar, ya başbaşa vermişler, ya da kucak kucağa durmuşlardı. ikisi de mutlu gözüküyordu. resimlerine bakarken nedense kamber ağabeyi kıskanır gibi oldum. o anda yaşımın biraz küçük olduğuna üzüldüm. bir an önce büyümeyi kamber ağabey gibi bıyıklı, kocaman adam olmayı, tıpkı onun gibi fotoğraflar çektirmeyi hayal ettim.

leyla abla gramofonun kolunu kurup da üstüne bir plak koyunca kendime geldim. yine o şarkıydı:

"doyulmaz hüsnü andır, kanılmaz bir içim su... "

yanık bir kadın sesiydi plaktaki.

- hamiyet yüceses söylüyor dedi. hiç duydun mu bu adı?

duymadım anlamında başımı salladım.

leyla abla da sesini plaktaki sese kattı:

"dillerde söylenen o, yollarda gözlenen o... "

leyla ablanın sesi de güzel, içliydi. söylerken gözlerini kapatıyor, kendini iyice şarkıya veriyordu. sanki benim yanımda değil, koca bir kalabalık karşısındaydı. eline mikrofonu almış, yüzlerce, binlerce dinleyiciye sesleniyordu. kendini o kadar şarkıya veriyordu ki, yer yer hüzünleniyor, gözleri buğulanıyordu.

____________________________________________________________________________________

o anda dönüp kamber ağabeyin fotoğrafına baktım. inanılmayacak bir şey, o da hüzünlenmiş gibiydi.

şarkı bitince leyla abla gelip yanıma oturdu.

___________________________________________________________________________________

ellerimi ellerinin içine aldı.

- nasıl, dedi. beğendin mi?

nasıl beğenmezdim. hem de çok beğenmiştim.

epeyce zamanın geçtiğini anlayınca izin istedim.

- derslerinde bilmediğin yer olursa çekinme, gel, dedi.

şaşırdım. güzel şarkı söyleyebilirdi ama, derslerine yardımcı olacak kadar bilgiyi nereden almıştı.

giblenmiyoz heralde.

lan salak salak betimlemelerle uzatma amk özet geç bascam şimdi eksiyi

up up up

devam et bebem

__________________________________________________________

köy yerinde yardımcı kitap, angiblopedi bulamadığım için derslerimde sık sık takıldığım yerler oluyordu. bazen de böyle bir bahaneyi ben yaratıyor, leyla ablayı görmeye ben gidiyordum. her vardığımda beni aynı sıcaklıkla içeriye alıyor, sorularımın çoğunu da yanıtlıyordu.

up up up

tanko guzel bakımlı süslü kadın anldıbına gelıyormus sanırım öle duydum