marmaris

bi kerful:

burda üç tane yatırımız var üstad. birincisine ikizdede diyorlar, sizin kaldığınız otelin yanında hemen yol kenarında, zamanında yatırı şehir dışını taşımaya çalıştılar da olmadı, işçiler yaralandı, makinelerin kepçeleri kırıldı. ikincisi fenerci dede, fenerci dede marmaris'i şurda gördüğünüz cennet adasını bağlayan yalancı boğazda geceleri gemileri feneriyle uyarırmış (muhtemelen fenerli dededir, fenerci fener satan anldıbına geliyor aslında, neyse susayım, gıcıklık yapmadan durayım iki dakka) buraya gelmeyin tekneniz kayalara çarpar da batar diye (mezartaşına bakalım: 1412 yazıyor. miladi olabilir mi ki, kimin dönemi, fetret dönemi, o zamanlar gemicilik var mıydı ki acaba osmanlı'da. belki de osmanlı henüz fethetmemişti burayı, kim vardı menteşe beyliği mi. onların denizciliği nasıldı acaba. peki mezartaşındaki doğumyılı mı ölümyılı mı acaba. osmanlı'da, yıldırım bayezid veya çelebi mehmet olmalı. çelebilik neydi bu arada. evliya, katip, süleyman çelebiler var.. karagöz'de vardı çelebi karakteri.. neyse evde araştırayım şunu. ev mi, evde değilim ki. peki hicri takvim olsa, 600 eklesek, 1910 lar, ne zamandır marina var ki burada. marina'dan önce olmalı. hicri takvim daha mantıklı) üçüncüsü de sarı ana. kanuni rodos'u fethetmeye ordularını buraya getirmiş, sarıana ineklerinden elde ettiği sütü hep orduya vermiş de ordunun ihtiyaçlarını gidermiş. kanuni bi gün sarıana'nın önüne çıkmış. sarıana kanuni'ye şu yolda armut ağaçları (armutalan'dan bahsediyor olmalı, kenan evren'in de evi orda değil miydi ki. gerçi şimdi hastalandığından büyük hastaneleri olan başka bir şehre gitmiş olmalı, gitmeyi kenan evren mi istedi yoksa devlet birimleri mi zütürdü onu, yoksa kenan evren ölümden korkuyor mu, öldürmeyi bu kadar doğal karşılayan, astık bi ondan bi bundan diyen biri, yaşı kaçtı, 95 vardır, insan ne zaman ölümden korkmaz, ben kaç yaşında ölümden korkmaya başladım, kierkegaard okumalarını artırmalıyım, ya da azaltmak mı daha iyi olur, bilemedim) vardır, orduyu bi gün orada bırak, eğer kim ordaki ağaçlardan armutları yemezse, onlar sana sadık olur, o adamlarla savaşa girersin, demiş. kanuni askerleri armutalan'a yerleştiriyor. ertesi sabah askerlerin ceplerini arattırıyor. ceplerinde armut olan askerlerinin kellesini alıyor. sarıana, bu kalan askerle kuşluk vakti rodos'u alacaksın diyor. kanuni, kuşluk vakti rodos'un fethini tamamlıyor. (sarıana'nın vicdanı sızlamış mıdır acaba. pek de hayırlı bi ana değilmiş, o değil de işe bak, öğle yemeği sonrası düpedüz yatır ziyaret ettik, yavaştan konuyu değiştireyim, haftasonu şube arabasına mı çöksem acaba, knidos'a, bozburun'a gideriz muavinle, bakalım) yemek için çok teşekkürler serap hanım, ne demek üstad, afiyet olsun.