/i/Dertleşme

Derdini anlatmayan derman bulamaz..
  1. 1.
    +3
    Merhaba sevgilim

    Keşke sözlerimizi hep böyle şiddetli tutsaydık. Böylesine şiddetli düşmenin daha farklı bir anlamı olurdu o zaman. Yüzün bir başka yüzün arkasında, elim bir başkasının yanağında, ama biliyorum kalbinin sevgilim, tüm beş dakikaları hala benim için birikmiş.
    Doğru otobüsleri bulabiliyorum artık. O bahsettiğin insanlar da hakikaten çevremdeler. Ve hakikaten de kıramıyorum onları. Senin sandığım dudakları öpmek benim canımı yakmıyor mu sanıyorsun?
    Güvendeyim sevgilim. Hala çevremde "mavi" yazılı tabelalar var. Bilmediğimiz ne tesadüfler yaşıyoruz kim bilir ve ne kadar az şaşırıyoruz, bilemediğimize. Ne ara böyle güzel kabul ettik bir daha sarılmayacağımızı?
    Mavi,
    Mavi!
    Meraklanma,
    Elleri boğazımda mavinin sevgilim.
    ···
  1. 2.
    0
    Okumadım
    ···
  2. 3.
    0
    Mavi mira cemiyetinden misin sen yoksa kes lan ermenci
    ···
  3. 4.
    0
    Rezerved
    ···
  4. 5.
    0
    Ağladım lan nedenlerim var
    ···
  5. 6.
    +2
    Hep sen yazardın buraya, hep ben okurdum seni. Okuduğumu bilmediğin zamanlarda da okudum ben seni sevgilim. Kızsam da, nefret de etsem bazı yazdıklarından, biliyor musun, kimse benden çok bilemez senin virgüllerini.
    insanlar el ele yürürken sokaklarda ve sarılırlarken gözümüzün önünde, biliyorum sen de görüyordun çünkü, kalbim kelimelerinde atardı. Ve hatırlar mısın, aramızdaki şehirleri yalanlayıp, unutmanın mümkün olmadığı şiirler okurduk birbirimize.
    Sen en çok Sussam Sokağı'nı severdin.
    izliyorum sevgilim. Mum yaktım. Fakat mum değil izlediğim. Yarı aydınlık bir düşün barakası renginde etraf, aynı ay'ı izliyoruz diye mutlu olduğum geceler kadar saf bir şekilde hüznüme ortak olmuş sanki bu yatak, bu perde ve bu mum sevgilim.
    Mavi olmamanın da bir bedeli varmış en az olmak kadar.
    ···
  6. 7.
    0
    Çoheyi
    ···
  7. 8.
    0
    Sözlükte ne cevherler bakar mısınız
    ···
  8. 9.
    0
    Korktuğumuz her şey oldu sevgilim. (Ki eğer bu bir geceyse yıldızsızdı.) Çirkin parmaklarım çirkin bir talebin şahidi artık. Oysa sen daha çirkin bir fotoğrafta bir yabancıyla yüz yüze yatıyorsun. Yatmak mesele değil de, sokak lambaları aydınlatıyor mu sizi de?
    Sana kızmıyorum. Yine de sen bana istersen kızabilirsin. Çoğu kez inatlığıma, karamsarlığıma belki ama Maviliğime değil sevgilim.
    Mavi olmak benim suçum değildi.
    Not: Dünyanın en güzel kedisini, kedini sevgilim, karşıma çıkarsa kaçırmaktan korkuyorum!
    "Kaçırayım mı seni?"
    "Nereye kaçıyoruz?"
    Bazı cümleler barakalarını inşa eder de ellerini bulamamak hep benimle uyur. Uyuyorum sevgilim.
    ···
  9. 10.
    0
    Ben niye anlamadım lan.
    ···
  10. 11.
    0
    Günaydın sevgilim. Sana günaydın demeyi vişneli meyve suyundan daha çok özledim.

    Birkaç gün böyle kendi kendime yazarım sanıyorum. Sonra ne değişir, biliyo(r) musun, aslında hiçbir şey. Gittiğim şehirden dönerken, ki yol boyu yanımda oturan senmişsin gibi, seni düşünmek sanki yasalmışçasına aklımdaydın. Ama gerçek, senin yüzüne yaslanmış gülümsüyordu fotoğrafınızda. Yasal olmayan tüm bu yazılar bu sebeple sevgilim.

    Gittiğim şehirde bizi hiç görmemiş sokakların suçlusu, sence, ki ben en çok sencesini seviyorum cevapların, ve çocuk olmak yasalsa hâlâ, fotoğraftaki yabancı mı? Ki yabancılar yazdıkça tanınıyor sevgilim. Hatırla,
    "Bir yabancının hayatı'n'a girişini seyrediyordum. Cam kena... "
    Bazı cümleler öznesini sen yaptı yokluğumda.
    ···
  11. 12.
    0
    Büyük bir yanlışın içindeyiz sevgilim. Yaklaş, bu yanlışlar bizi bize getirir.

    Doğrusunu filan aradığım yok hiçbir şeyin. Yeni uyanmış yüzünü özlüyorum sadece bazen. Özlemek, benim balkonlardan düşemediğim gecelerin adıdır. Özlemek sensindir çoğu kez, senin beni düşerken tutmadıklarındır sevgilim.

    Sana kızmıyorum. Yine de sen bana kızabilirsin. Bazen aynı yıldıza bakmak gibi küçük heveslerin annesi olurum ben. Aniden farklı şeylere şaşırmış suratlarımız kadar beklenmedik olanlardır, aynı anda farklı insanların omuzlarına yaslanmış haksız başımızdır ve seni başkasıyla koyun koyuna olan fotoğrafından bile seven aciz gözlerimdir çocuklarım. Çirkin ellerimin senin güzel ellerini sevmesini haksızca buluşum hep bu yüzdendir sevgilim.

    Seni Mavi özlüyorum.
    ···
  12. 13.
    0
    Kapısını çekmediğim odaların köşeleri seni sessizce beklemenin ispatıdır sevgilim. Gelmemelisini beklemek, olur da gelirseni gitmekten daha haklıdır her zaman.
    Yani diyeceğim o ki sevgilim, rüyanda beni görürsen eğer, üzerini örterim uyanmamanın.
    Ki uyumak, en doğru adresidir yüzünün.

    "Benimsin Mavi."
    Kimseye ait olamayış-
    ımın çukuruna düştüm.
    "Sadece benim."
    ···
  13. 14.
    0
    Üzdün lan
    ···
  14. 15.
    0
    Seninle aynı şehirde olmamanın kelimeleri yok sevgilim. Seninle aynı şehirde olmamak, gece gelir ve yanıma boylu boyuna uzanır. Ve buna rağmen ertesi gün kahvaltımı bile edebilirim ben.
    Ne yaptığını bilmemenin daha masum yükümlülükleri vardır oysa. Tüm gün seni aklımda tutar.
    Sahi ne yapıyorsun sevgilim?
    ···
  15. 16.
    0
    Seni bir daha göremeyecek olmanın seni son kez görüşümün kolundan tutup çekesi var sevgilim.
    Sana son kez seslenmemin sesini kıstıran bir hastalıktı onca geçen ay. Sen yokken yağan yağmurlarda seninle ıslanmak kadarı hiç yoktu aklımda sevgilim.
    Ama yokluğun, yalnız benim bildiğim varlıklarının babasıdır.
    ···
  16. 17.
    0
    Biliyorum,
    biz seninle o farklı şehirlerin her gün girdiğimiz o farklı marketlerine bile muhtacız. Tut ki kasadaki seni gören o insana, kasa sırasında önünde duran, önce sana bilinçsizce bakıp sonra bilinçli bir şekilde aldıklarına bakana, marketin ortasında dikilmiş fırsat ürünlerine, alacaklarımıza ve almayacaklarımıza sevgilim, marketten çıktığımız bir sıra, yoldan geçen bir kediye, benim kedileri çok sevdiğimi hatırlamaya muhtacız.
    Ve sen bir sigara yakmışsan, benim sigara içişimin seni izlemek kadar dumansız gerçekleştiğini bilmeye,
    muhtacız senin denizi izlediğin bir sıra beni hatırlarken, benim denizi olmayan bir şehirde mavi kaybolmama.

    Biliyorsun,
    ben yüzmeyi ve senin olduğun bir şehirde yaşamayı bilmiyorum.
    ···
  17. 18.
    +1 -1
    Köpükleri çok severim, bardaklara su, üstlerine deterjan ve babaannemi kızdırmayacak kadar keserim hortumundan.
    Köpük, ismi güzel, isim annesi güzel, kendisi daha güzel köpük.
    Köpükler de uçar, artık köpük yok.
    Bunu söylemek istemiştim ama yapmamıştım, 1 hafta kadar önce gitti köpük.

    Ve ben, özne olmayı başaramayan, yüklem olmaktan hiç anlamayan ben.
    Sensiz, mavisiz ve denizsiz şehirlere gidip geliyorum artık.
    Mutsuzluğun yağmurlu sokaklarında yalnız bir köpeğim ve birinin sözünü hatırlıyorum; "fotoğrafında ıslak, yalnız bir köpek olan birisi, ne kadar mutlu olabilir ki?"
    işte o kadar mutluyum.
    Göğün rengi farklı şimdi, dumanın rengi farklı, rakının tadı aynı değil.

    Seni siyah özlüyorum, mavilerin ardınca bir karanlıkta, evet evet.

    O gece o karanlık sokakta iki kişiydik.
    Gölgelerimizin olduğu sokaklardan geçtik, ışıkların azaldığı yerlere gittik.
    Işıkların hiç olmadığı yerde siyah ve mavi olduk.

    Peki sen, hiç siyah olamamış, hiç maviyi tadamamış birine sarılırken, omuzlarına gözyaşlarımın düştüğü, ışıksız, tenha sokaklarda bana sarıldığın kadar mutlu musun?
    Yanımdan giderken bile, hüzünden ölürken bile mutlu olduğun kadar mutlu musun?

    Senin parmaklarını sevemeyecek insanlara uzatmışsın ellerini, benden gitmiş, başkası olmuşsun.

    Asla yapmam dediğin şeyi 2 ayda yapmışsın.

    Balonların en mavilerini seçtim gördüğüm şeylerden sonra, hepsinin ipini kesip serbest bıraktım, uç şimdi.
    ···
  18. 19.
    +1
    Kendimi sana ait hissediyorum. Hasta filan mıyım?

    Terlik giyme alışkanlığından dolayı çıkarmadığın terliklerin, koltuk grubunda oturmayı en çok sevdiğin koltuk ve o köşe, evinin en sevdiğin penceresinde kollarını yasladığın mermer, kıyafetlerini değiştirmek için dokunduğun dolabın kulpları, her gece başını koyduğun yastığın, gözlerini her yeni güne açtığında ilk gördüğün şey ve senin henüz uyanmış gözlerini gören, banyodaki sana ait diş fırçası, okuduğun kitapların sayfalarını değiştirmek için birkaç parmağını uzattığın köşeler, daha çok soğuk havalarda giymeyi tercih ettiğin kıyafetlerin, güneşsiz ama ılık havalarda giydiklerin, sana sevgilim diyen biri, sana oğlum demeyen biri daha

    Bir de ben,
    Sana bu türden bağlarını artık yazamadığım,
    Senin Mavi kızın.
    ···
  19. 20.
    +2
    https://youtu.be/q0dP7iZv9K0

    Ne zamandı bilmiyorum, bir veda günü tarihi, bu tarihler seni en çok sevdiğim zamanlara denk gelir, bu şarkıyı paylaşmıştın benimle. Artık gitmiyor ve benimle şarkı paylaşmıyorsun.

    Birbirini bu kadar az görmüş iki insanın vedasında tüm çoklukların tanımları yapılabilirdi. Çokça sevmek, çokça hoşça kal sevgilim, çokça bu sabah kaçta uyandığını bilmiyorum, çokça şimdi ne yapıyorsunlar, çokça şimdi ne yapmıyorsunlar, çokça ben markete gidiyorum ne istersinler, çokça ne istersini alınmış olup kollarımızın uzanamadığı şehirler hiçbir zaman sana kaç kez sarıldığımı saymamışlardı. Benden onlara yazmamamı rica da etmemişlerdi. Bu yüzden o soğuk şehirde, duygusal olmayan bir sinemanın içinde ağlayan gözlerimi ve "iyi değilsin, çıkalım." tekliflerine açık oluşumu, yolda burnumun kanadığını, yetişmemiz gerektiğinden mi yoksa (bir yoksa seninle ilgili değilse diğer yoksa hep seninle ilgilidir.) sana doğru koşmadığımı fark ettiğimde düşmekten korktuğumdan mı öyle nefesim kesildi ve "otur, şöyle bir" oldum bilmiyorum. Oturdum şöyle bir. Bir elim yakamı çekiştiriyordu ve bunu neden yaptığımı bilmiyordum. Ama bunu neden yaptığını biliyordum. Beni unuttuğunu değilse de unutuyorumunu bu soğuk şehirde tek başınalığımı hesaba katmadan söylemek istedin. Söylemek istedin ve ben o gece de günlüğümü sana yazdım.

    Sana morun, kırmızının en çok da siyahın içindeki mavileri sakladım.
    ···
    1. 1.
      +1
      ağlattın be dayı..

      https://www.youtube.com/watch?v=YvkEHl6EA1k
      ···