+1
bu sıralar islami kesime giydiriyor kendileri,
•
(ikinci yazı)
Yirmi Üç Telgraf
Birinci telgraf:
Sinirlenirseniz satrancı kaybedersiniz. Hayli yanlışlar ve falsolar yapıyorsunuz. Rakibiniz hiç acımaz, sizi mat ederse işiniz bitiktir. Saygılar.
ikinci telgraf:
istanbul Boğazı'nın kuzey kısmında ağaç ve yeşillik katliamı başladı. Ağaç kesmek çok uğursuz bir iştir. Kıydığınız ağaçların altında kalarak helak olabilirsiniz. Sizi uyarıyorum.
Üçüncü telgraf:
Şarkıcıların, futbolcuların, oyuncuların, dansözlerin, mankenlerin, çalgıcıların, şubedebazların yatak odası ve ayak üstü ciks fantezilerini bırakın da yaklaşan depremlere karşı ne yapılacak, halkı bu konuda uyarın.
Dördüncü telgraf:
içinde bin dalavere döndürülen bir kurumun başındakilere: Haber aldığıma göre borca batmışsınız, iflasın eşiğindeymişsiniz. Beter olun derim.
Beşinci telgraf:
Halka, halis yüzde yüz dana eti diye evcil domuz, yaban domuzu, eşek eti yedirdiğiniz meydana çıktı. Kazandığınız haram paralar zehir zıkkım olsun, burnunuzdan fitil fitil gelsin. Sürüm sürüm sürünün. Siz ve size göz yumanlar beladan belaya uğrasın.
Altıncı telgraf:
Kurumlu bir kuruma: Halktan e-posta ile gelen şikayet dilekçelerini gelir gelmez anında silen bir çete varmış içeride. Bilgisayardan silebilirsiniz ama kirâmen kâtibîn meleklerinin defterinize yazdıklarını silemezsiniz. Dilerim dünya da rezil ve rüsvay olunuz.
Yedinci telgraf:
Ne kalın kafalı adammışsın, terörün bir Kürt hareketi değil, bir Kripto hareketi olduğunu hâlâ anlayamadın.
Sekizinci telgraf:
Küçük bir hesap dersi: Helal ve tayyib bin lira, haram ve kara on bin liradan hayırlıdır. Bunu ne zaman idrak edeceksin?
Dokuzuncu telgraf:
Bütçen pirzola ve biftek yemeye yetişmiyorsa, sen de yeşil mercimek yemeği yap, pişerken içine sarımsak ve hafif acı biber ilave edersen nefis olur. Yanında meyhane pilavı ve erik hoşafı. Bol bol şükr ederek afiyetle yersin. Nankörce sızıldanmaları bırak.
Onuncu telgraf:
Sokakta yanındaki delikanlıyla herkesin arasında utanıp arlanmadan öpüşerek yürüyen başörtülü kıza: Pek hayâlı bir yosmaymışsın, kırk bir kare maşaallah! Tüh tüh tüh... Hak tuuu!
On birinci telgraf:
Geçen günkü kahvaltı sofrasında bir kuş sütü ekgibti. Misafirler nefis nevaleleri yerken Suriye'de, Arakan'da, Somali'de ve daha nice ülkede Müslümanlar tavuk gibi boğazlanıyordu ve sizin iştihanız hiç kapanmadı. Ne yaman Müslümanlarmışsınız!
On ikinci telgraf:
Tecavüze uğrayıp hamile kalan ve çocuğunu doğurup sokağa atan kızın annesine ve babasına: Dövün bakalım şimdi dizlerinizi...
On üçüncü telgraf:
Elli bin liralık oto senin ihtiyacını görürdü. Gittin yüzelli bin liralığını aldın.
israf ettiğin yüz bin liranın zekatını vermelisin.
On dördüncü telgraf:
Yalakanın ve yağcının birine: Senin suratına toprak saçmak lazım ama sen de boş durmazsın, kova kova çamur dökersin.
On beşinci telgraf:
Haftada en az bir gün lüks otomobilinle sabah namazına camiye gitme kararını duydum. Tebrik ediyorum. Bu fakir için de ne olur dua buyurunuz.
On altıncı telgraf:
(Kendime:) Son tahlillerin kötü çıktı. Hemen sıkı perhize girmelisin.
On yedinci telgraf:
Sekiz katlı apartmanın bir katında yangın çıkar ve yayılırsa, bir kat değil, sekiz kat da yanar.
On sekizinci telgraf:
Ben ihlaslıyım diyenin ihlassız olduğunu bilmiyor musun?
On dokuzuncu telgraf:
Şeyhim beni kurtarır diyormuşsun, peki şeyhini kim kurtaracak?
Yirminci telgraf:
Ağla, belki açılırsın.
Yirmi birinci telgraf:
Çok acele üç fakir bul ve onlara ucuz da olsa bir lokantada Allah rızası için yemek yedir. Sana bu telgrafı niçin gönderdiğimi ileride anlayacaksın.
Yirmi ikinci telgraf:
Sadaka vermediğin gün olmasın. Evde veya büroda bir sadaka kutun bulunsun, içine her gün imkanına göre para koy, biraz birikince gerçek bir fakire ver. Sadaka parasıyla sigara alana, telefonuna kontür koydurana veya külüstür otosuna benzin alana verme.
Yirmi üçüncü telgraf:
Bulaşık ve şüpheli işlerden uzak dur. Durmazsan yanarsın, ileride uyarılmadım deme.
Tümünü Göster