milano da hatunla geçirdiğimiz efsane gece

sabah uyandığımda hayatımın en güzel sürprizlerinden birini yaşadım. taş gibi, ateşli bir hatun benim aleti ağzına almış, gülümseyen gözlerle bana bakıyordu. güzel bir sabah ciksinden sonra tekrar birlikte duş aldık, sonra giyinip, eşyalarımızı alıp o güzel odayı terkettik. resepsiyona indiğimizde ben odanın gecelik fiyatını hala bilmediğimizi farkettim ve verdiğim bilet parasının da düşüncesi geldi aklıma, bir korku kapladı içimi. anahtarı bıraktık, sonra ben kartımı uzattım, adam güldü. borcunuz yok beyefendi dedi, ben şaşırdım, nasıl yok falan derken laura elimden çekip beni dışarı çıkardı. durumu sorduğumda "bu kadar harika bir geceye dair başka paylaştığımız şeyler de olsun istedim" dedi bana, tam birşey söyleyecekken işaret parmağını alt dudağıma kondurup sonrasında güzel dudaklarıyla bir öpücük kondurdu.

geceyi orada geçirdim, sonra sabah 7 treni ile önce centrale'ye döndüm, sonra 8 treni ile trento'ya geri döndüm. döndüğümde benim arkadaşlar ve greta büyük merak içerisindeydi, kimseye en ufak açıklama yapmadan evime gittim. hatuna mesa attım, keşke hep benimle olsaydın, herşey çok farklı olurdu dedim. ne cevap verdi hatırlamıyorum. ne zaman beni ziyarete geleceksin litvanya'ya dedi, yakında diye kestirip attım. bugün o harika gecenin birinci senesi ve feysten arada sırada mesajlaşmak dışında hiçbir muhabbetimiz olmadı. o gece hakkında da hiç konuşmadık.

ve evet binler, hala otelin gecelik fiyatının kaç para olduğunu bilmiyorum. saygılar.

istikameti milano bergamo'dan vilnius'a, tarihi bulunduğumuz günden bir gece sonrasına girdim ve fiyat sorgulamasına geçtim. gidiş dönüş 120 euro fiyat çıkardı amkmun sitesi. ben de bi an düşündüm, çok geldi para, almasam mı dedim. sonra ulan hayatımda kaç defa böyle bir olay gelecek başıma dedi çıkarttım kredi kartını, girdim bilgileri satın aldım bileti. hatun ne yapıyor bu amk liselisi modunda bana bakıyor şaşkınlık içerisinde. işlem tamamlandıktan sonra biletini bana vermesini istedim. verdi, yırttım bikaç parçaya ayırdım ve nehre savurdum, bu gece birlikteyiz, yarın gece gidersin dedim.

anahtarı sokup çevirdim, kilidin açıldığını anladıktan sonra kapıyı açtım. ilk önce içeriye bir göz attım, odanın herhangi bir özelliği yoktu aslında ama hayatım boyunca girdiğim en huzurlu yerlerden bir tanesinde hissettim kendimi. laura'da girdi içeri, kapıyı kapattı. evet o beklediğimiz an gelmişti. gözgöze gelmemizle dudaklarımızın birleşmesi eş zamanlı oldu. deliler gibi öpüşmeye başladık. nehir kıyısında olduğunun aksine bu sefer dudaklarımızın hareketleri daha şehvetliydi. duyduğumuz arzu bedenimizin her santimetresine işlemişti adeta. yatağa geçtik, kend tshirtimi çıkardım, sonrasında laura'nın siyah gömleğinin düğmelerini bir bir açtım. sadece beyaz sütyeni ile kalmıştı, o halde kucağımdaydı ve deli gibi sevişiyorduk. o anda ilginç şekilde daha önce laura'nın göğüslerinin bu kadar büyük olduğunu daha önce neden farketmediğim geçti aklımdan sümultane şekilde. cevap bulamadım, bulmak da istemedim aslında. o anda keşfedilen herşey zevkli geliyordu bana.

çılgınca öpüşmeye devam ettik. dudaklarımız bir aradayken, vucudumuz dudaklarımıza özenip birleşmek için adeta kıvranıyordu. ben o güzel göğüslerini daha yakından görmek, onlarla bütünleşmek istiyordum ve hemen sütyenini çıkardım. dünyanın en güzel göğüsleri önümde duruyordu adeta. yumuldum, deli gibi öpmeye, yalamaya başladım. laura'nın bundan ne kadar zevk aldığını hissedebiliyordum. ben göğüsleriyle oynarken o da üzerinde oturduğu, taş gibi olmuş aletime kendisini sürtüp duruyordu. beni göğsümden doğru itti ve yatağa uzattı. pantolonumun düğmelerini açıp, bacaklarımdan aşağı indirdi. penisimin şahlanışını gördüğü anda daha da kendinden geçti, kilodumu indirip aleti ağzıma aldı ve deliler gibi yalamaya başladı. iki saat önceki masum güzellik artık azgın bir sokak kadını olmuştu ve ben bundan inanılmaz büyük keyif alıyordum. tam bir profesyonel gibi, kusursuz oral yapıyordu. ben kendimden geçmiş halde yatakta uzanmış, kendimi onun marifetli ellerine ve dudaklarına bırakmıştım. kocaman malafat, o küçücük ağzında önce kaybolup, sonra küllerinden yeniden doğuyordu.

biraz daha bu şekilde devam ettikten sonra artık çılgına dönmüş bir şekilde hatunu ters çevirip pantolonunu çıkardım. kalçaları hayatımda gördüğüm en diri, en güzel kalçalardı, yine nasıl daha önce farketmedim diye düşünüp bundan keyif aldım. biraz sonra başına geleceklerin bilincinde olmanın verdiği heyecanla kollarını iki yana açıp uzandı laura. kilodunu indirdim ve kılsız, harika kıvamdaki vajinasını ısırmaya başladım. ben dil attıkça hatuna elektrik vermişler gibi bir hissiyata kapılıyordum. adeta kendinden geçiyordu. acaba kaç aydır ciks yapmadı diye düşündüm, cevabını bilmediğim için bu da mutlu etti beni. ben o harika amcığı dillerken o kafamdan tutup beni kendine doğru bastırıyordu. o kahvaltıda suratına bakmadığım kızın dıbını milano'da ismini dahi bilmediğim bir otelde dilleyeceğim aklıma bile gelmezdi, hayat ilginç. biraz daha bu pozisyonda devam ettikten sonra artık bedenlerimizin birleşme vakti gelmişti. oturup laura'yı kucağıma çektim, deliler gibi öpüşürken çıplak amcığını aletime sürtüp beni deli ediyordu. güzel dudaklarını güzelce yedikten sonra aleti alıp laura'nın güzel vajinasından içeri soktum. o anda duyduğum inleme hala kulaklarımda çınlar.

o andan itibaren olanları tam hatırlamıyorum bile, o kadar kendimden geçmişim ki, kaç pozisyon değiştirdik hatırlamıyorum. aklım başımdan gitmişti. bitkisel hayattakiler için hisseder, ama düşünemez derler ya, ben de öyleydim adeta. aklım başımdan gitmişti, ama aldığım zevki kelimelerle tarif etmem imkansızdı. tüm bunların, türlü şekillerde şiddetli pompalamanın 10 dakika kadar sürdüğünü tahmin edebiliyorum sadece. sonra sanki içimden bir yaratık çıkarcasına bir hisle şoka uğradım. laura altımdaydı, dudakları emilmekten kanar hale gelmişti ve gözleri kapalı inim inim inliyordu. içimdeki yaratığın çıkışı birkaç saniye boyunca sürdü. o kadar şiddetli boşalıyordum ki laura'nın belini kopartacak gibi sardığımı farkettim. tir tir titremesinden bu orgazmı eş zamanlı yaşadığımızı anladım. tarihin en şiddetli orgazmını yaşamış ve sonucunda çocuklarımı laura'nın içine bırakmıştım. heyecan bırak kondom takmak, kondom diye bir şeyin varlığı dahi gelmemişti aklıma. sarsıntı geçtikten sonra ellerimi gevşettim, laura ile göz göze geldik ve öpüşmeye başladık.

birkaç saniyelik aradan ve biraz soluklanmadan sonra elinden tutup banyoya zütürdüm. duşta dakikalarca seviştik. laura'yı duvara dayayıp içine girdiğimde cennet-ü ala'nın kapılarından içeri tekrar girmiş gibiydim. bu zevk hiç bitmeyecek mi acaba diye düşündüm ve bitmemesi için dua ettim. duştan çıkıp yatakta tekrar seviştik, bu sefer suratına boşalmamı istedi ve bunu gerçekleştirdim. ah bu kızla aynı yerde yaşasaydık diye düşündüm, lanet ettim kadere içimden. tekrar birlikte duşa girdikten sonra artık mecalimiz kalmamıştı. birbirimize sarılıp çıplak şekilde uyuduk. hayatımın en tatlı uykusuydu desem yalan söylemiş olmam.

önceki gün yaptıklarımızı tekrar etmeye karar verdik. milano centrale'ye gidip bavulu bagajcı dayıya bıraktıktan sonra önce castello di milano'ya gittik. sonra pizzeria castello'da pizza margherita yiyip yanında ugo içtik. sonra duomo'ya gidip katedrale girdik, sonra çıkıp merdivenlerde oturup insanları seyrettik. akşam olunca navigli'ye gidip aynı masaya oturduk, el ele tutuşup şarkı söyleyen insanları dinledik. bir önceki günkü kadar keyif alamadım hiçbirinden. artık hayatımın hatununun birkaç saat sonra ellerimden kaçacağının vermiş olduğu üzüntü müydü, yoksa akşam ne olacağını tahmin edebilmenin verdiği bilinmeyenin yoksunluğunun iticiliği miydi bilmiyorum amk. saat gece 1.30 oldu, artık kalkma vakti gelmişti. önce istasyona gidip bavulu aldık, sonra hemen önden kalkan shuttle'lara binip bergamo havaalanına doğru yol aldık. pek fazla konuşmadık gidene kadar. sonrasında hatunu uçağına bindirdim ve bir sigara yaktım.

iki veya üç gün sonra doğumgünümdü. akşama kadar feysteki mesajlarla falan uğraştım, ama ne yakın arkadaşlarımdan, ne de yurtta takıldığım insanlardan kimsenin giblediği yok amk. saat oldu akşam 8, arkadaşım geldi hadi gel kahve içmeye gidelim cerenler merkezdeymiş dedi. dedim tamam amk, bi yandan da diyorum ki dalyarak insan bi doğumgünümü kutlar. içimdeki buruklukla giyindim, hazırlandım, otobüse bindim çıktık yola. otobüste baya samimi olduğumuz polonyalı hatunlar da vardı, ulan bi tanesi bile demedi ki doğumgünün kutlu olsun arkadaşım. benim iyice sinirim bozuldu amk. merkeze indik, otobüsten indik, birer kahve içtikten sonra arkadaş bizimkiler başka biyerdelermiş dedi, çıktık oraya gittik, bir de ne göreyim, otobüsteki polonyalılar dahil neredeyse bütün yurt orada. iyiki doğdun nidalarıyla beni karşıladılar. greta ve arkadaşının da orada olduklarını belirtmeme gerek yok sanırım. herneyse kutlamalar, fotoğraflar falan derken, ceren geldi yanıma. laura senin yanına gelecek birazdan, kaçırma zütür bunu dedi. laura hatunun ismi bu arada yazmayı unuttum amk. ben şaşkınlık içinde tabi amk ceren ne bilir laura'yı, bizim aramızda geçenleri diye düşünürken bir de baktım ki laura yanımdaki boş sandalyeye geldi ve oturdu. ben hala şaşırıyorum tabi, bir yandan sohbet ediyoruz, birer tekila çaktık falan, en sonunda hatun ben yarın gidiyorum dedi. üzülsem mi sevinsem mi bilemedim amk.

bir tane genişçe odaya dj kabini koymuşlar, ışıklar falan, baya bir ortam yaratmış elemanlar. ama takılan tipler tam efsane amk. bildiğin zenci partisinin içinde bulduk kendimizi. bi eleman ateist'miş, hristiyan'lığa geçiş yapmış, onun için verilen bir partiymiş. ama kim organize ediyorsa amk, hayvan gibi yemek var, bedava şişelerce içki var, ama beş kuruş para ödemiyorsun, bedava yiyip içiyorsun. biz de sağdan soldan zütürüyoruz devamlı. kutu kutu bira içiyoruz, şaraplar falan cabası. tabi alkolün de etkisiyle yavaştan eğlenmeye başladık. cember halinde dans ediyoruz hatunlarla. benim hedefimde karina var tabiki, onun o sarı, sütun gibi bacaklarını dillemekten başka bir düşünce geçmiyor aklımdan. yavaşça hatunu süzerken bir de baktım ki tam karşımda duran greta'nın arkadaşı bana bakıyor. biraz bakıştık, sonra ben kafamı çevirdim, ilgilenmiyormuş gibi yaptım, dans etmeye devam ettim. otuz saniye sonra bir daha baktım, hatun hala bana bakıyor amk. bu sefer ben de inatla baktım, pes etmek bilmiyor, gözümüzle gibiyoruz birbirimizi. yanımdaki arkadaşım dahi fark etti ki biraz sonra beni kenara çekti ve kız felaket derecede seni kesiyor, dikkat et dedi.

bu olay bütün akşam devam etti beyler, ben ona baktım, o bana baktı, sonra ilerleyen saatlerde sıkılıp her beraber bizim yurda gitmeye karar verdik. dairelerimize ayrılırken yine hayvan gibi bakıştık hatunla, sonra herkes evine dağıldı. ben evde düşünüyorum acaba gibsem mi gibmesem mi diye, karar veremiyorum çünkü greta'nın böyle bir olaya ne tepki vereceğini bilmiyorum. bi am yüzünden arkadaşlarımla aramı açmak tarzım değildir. ertesi gece çarşamba gecesi idi. çarşamba geceleri bizim yurt ahalisi için kopmak anldıbına gelirdi. şehir trento adında ufak bir şehirdi, bir tane adam gibi gece kulübü vardı. son otobüs gece 11.20'de idi ve o otobüs bizim yurdun insanları tarafından hınca hınç doldurulurdu. otobüsü beklerken baktım bizim litvanya tayfa da orada, gittim yanlarına, hepsine tek tek selam verdim. bizim kızla hiç konuşmamıştım o ana kadar, orada ayaküstü biraz muhabbet ettik, sonra otobüse binip mekana gittik. o akşam mekanda samimiyeti biraz daha ilerlettim, hatta birlikte dans ettik, ama yine gece bitince olaysız şekilde ayrıldık. hatunun beni deli gibi arzuladığını adım gibi biliyordum.

evet binler tamamen gerçektir. ben bu tarz hikaye pek yazmam, fi tarihinde yine başımdan geçen bir olayı yazmıştım da millet ağzı sulanarak okumuştu, bilen bilir. olayın gelişimine kadar olan süreci de anlatacağım için vakti olmayan bulaşmasın, evet başlıyoruz.

edit: capsler gelecek panpalar yetiştirmem gereken bi çizim, huur evladı bir müşterim var, onla uğraşıyorum, hikayeyi yazarken çok zaman kaybettim şimdi taciz ediyor züt. tek tek yollayacam hepinize müsait olunca merak etmeyin.

tam hatunu didikleyemeden gidiyor diye düşünürken, yarın işin var mı diye sordu bana. ben de olmadığını söyledim, neden sorduğunu merak ettim. uçağının milano'dan kalkacağını, sabahtan greta ile milano'ya gideceğini, ancak greta'nın ertesi sabah sınavı olduğu için onu milano'da bırakıp akşam son trenle dönmek zorunda olduğunu söyledi. hani ne istediğini de tam anlamadım ama net bir cevap vermedim kıza, işim olabilir falan diye bişeyler geveledim, sonra millet geldi yanımıza, evde devam edelim dediler tamam dedik eve gittik amk. bizim ev çatı katı, dubleks, üç kişi kalıyoruz. ışıkları falan kapadın mı tam bir party house oluyor. deli gibi içiyoruz, içtikçe daha da sersemleşiyoruz amk. saatler daha da ilerlediğinde sağda solda sevişenler mi dersin, köşedeki kırmızı kanepede uyuya kalanlar mı dersin, neler neler amk. ben de fırsattan istifade laura'nın yanına gittim, dans ediyoruz, bi yandan konuşuyoruz. kafam güzel saçmalıyorum, "i have a secret" dedim. merak etti neymiş dedi, kulağına "you are very pretty, i like you" diye fısıldadım. bi süre tepki vermedi, sallandık öyle, biraz uzaklaşır gibi oldu, ben şaşırdım tabi amk beklemiyorum böyle bi tepki. bi on saniye sonra elimden tuttu, kulağıma eğildi "i like your secret" dedi. öyle diyince ben de gaza geldim, hatunun dudaklarına yapıştım. ateşli şekilde öpüşmeye başladık amk. bi süre sonra bizimkilerin, en başta ceren olacak binin kıkır kıkır güldüğünü farkettim, akşam vuruş var diye bağırıp duruolar amk, benim de bütün konsantre kayboldu, sinirim bozuldu hatunu bırakıp gittim yanlarına. bi süre sonra greta geldi, arkadaşımdan hoşlanıyorsun dedi, o da benden hoşlanıyor dedim. yarın gidicek, birşey yaşamanız mümkün değil, zaten tek gecelik hatun değil dedi kevaşe. ben de iyice sinirlendim, gittim laura'nın yanına, sabah 7'de görüşürüz dedim ve odama gittim kafayı vurdum yattım.

san bartolomeo diye bir yurt vardı. bizim kaldığımız yurttan nispeten uzaktı. arada sırada partiler falan verildiğinde, biz de davet edildiğimizde giderdik ancak. kahvaltı'nın ertesi günü akşamı yine bartolomeo'da parti vardı. gitsek mi gitmesek mi derken benim uyuşuk arkadaşlarım evde kalma kararı aldı. ben de tek başıma ne yapacam amk deyip bigibletimi aldım ve merkeze indim. bi pizza margherita yedim, yanında spritz içtim. tam kalkacaktım ki bir de baktım yanımdan greta, karina ve greta'nın arkadaşı geçiyor. karina letonya'lı, ama anlatılmaz derecede taş bir hatun. biraz konuştuktan sonra ne yapacaksınız diye sorduğumda bartelomeo'ya gidiyoruz dediler, benim gidip gitmediğimi sordular. ben de bizimkiler evde olduğu için tek başıma gitmek istemediğimi, ancak onlara takılabileceğimi söyledim. tamam dedik çıktık yola, yolda başka bir bayan arkadaşıma daha rastladık, onu da aldık hep beraber elimizde içkilerimizle yurdun yolunu tuttuk.

o caps inbox a gelecek

reserved gozlerimden uyku akıyo amk yarın okuyacam

okudum yalansa bıle güzeldi şuku

@38 sen ne dion amk

rezerved