0
selfridge oxfordda büyük bir mağazaya adını veren şirketin adıymış. gitmedim tabi gidenlerden duydum. inanılmaz tanınan ve büyük bir mağazaymış bu arada. mr. selfridge ise bu şirketin, alış-veriş merkezinin gerçek kuruluş sürecini anlatıyormuş. ilk bölümünü biraz izledim.
ticarete ilgi duyanları, ayrıca sıcak satış deneyimi olanları ilgilendiren bir konu aslında. günümüz mağazacılık sisteminin temellerini atan o altın fikirleri göstermeye çalışmışlar galiba biraz da. tabi dediğim gibi daha ilk bölümünü bile bitirmedim.
umarım iyidir. ön yargısız başladım.
edit: eveet 3. bölümü devirdikten sonra anlayabildiğim kadarıyla cahilane yorumlarımı yapayım.
jeremy, yani mr. selfridge, bence doğru tercih. bu adamın bu enerjisi, diziye yakışıyor ve oyunculuğu şüphesiz ekgibsiz. karakterlerden anri ve misiz lav da benim için doyurucu ve yeterli. ancak dizide ekgib olan şey, olayların o ana çok fazla yüklenmesi bence. karakterlerin geçmişlerine biraz daha inilmeliydi. bu sorun bende 3. bölümde dahi ilerisini tahmin edebilmek gibi iğrenç bir duruma neden oldu. geçmişin kokusunu, eski londrayı yakalamak için iyi yer ve doğru bir yönetmen, doğrudur. ancak bayan selfridgein anında ressamla yakınlaşması yerine şu amerikada geçen mr selfridge vakalarını işleselerdi daha da ilgi çekici olurdu. tabi izlerim, belki beni şaşırtıp bu şekilde daha başarılı bir çizgi yakalarlar.
özet: sezon sonuna kadar önyargısız devam.
