1. 18651.
    0
    sonunda bende yetiştim lan gözler pert oldu tabi yarın yarın göz doktoruna sabahın köründe gitcem 23,00 de başlasan 3-4 gibi biter illk kez canlı yayını kaçırmış olurum amk :(

    bu arada yeni yılınız mübarek olsun panpalar *
    ···
  2. 18652.
    0
    rezerved lan
    ···
  3. 18653.
    0
    reserved
    ···
  4. 18654.
    0
    adam mod çıktı
    http://www.torrent-oyun.c...p?action=profile;u=110073
    ···
  5. 18655.
    0
    @dildo he amk he yaşta 17 zaten
    tsigalko nickini kullanan 50 kişi gördüm ben amk
    ···
  6. 18656.
    0
    @spindle abi (diyorum yaş 41 miş.) hoş geldin diyorum.
    yetiştiğine sevinme biz burda acı çekiyoruz * canlının en iyi tarafı güncel konularda yorum yapabilme . çünkü günde 10 sayfa okuyordum ben canlıya geldim yeri geliyor 2 günde 3 part atıyor şok havuzuna dalmış gibi oluyorsun. ama alışıyor insan koşulsuz sevdik biz bu bini (:
    teorim:hikayenin sonunda tsi nin babası çıkarsın diye korkuyorum (:
    ···
  7. 18657.
    +1
    @gibertmedengectim, evet ben de günde 30-35 sayfa okuduğumu bilirim, gözler kıpkırmızı. Şimdi akşamları beklemek zor olacak tabi, neyse o yokken ben de geyiklere katılırım vakit geçer bir şekilde *
    Teorine gelince, aslında çaktırmayayım dedim ama anladınız, güzel yazmış bizim eşşek sıpası ahahahh:)

    Şaka bir yana, 26 yaşında oğlum olması için 14 yaşında evlenmem gerekirdi, ya da ikinci seçenek var ama o tarihlerde o riski almak züt isterdi * Anlayacağın herhangi bir kovalent ya da iyonik bağımız yok malesef. Olsa olsa telepatik abi kardeş bağımız vardır kendisi de kabul ederse *
    ···
  8. 18658.
    +1
    beyler yeni yılımız kutlu olsun . Biraz geç oldu ama ancak bakabildim sözlüğe . Sevildiğinizi bilin . Öptüm gidilarınizdan .
    ···
  9. 18659.
    +2
    herkese iyi geceler,
    15 dakika sonra ilk part ile başlıyorum.. acayip gece olacak bu gece..(:
    ···
  10. 18660.
    -1
    ayyyyy çok heycanlı
    herkese iyi yıllar bu sene öncelikle paralı sonra karılı sonrada sağlıklı yıllar efenim *
    ···
  11. 18661.
    0
    15 dakika ? * tesadüfe bak
    ···
  12. 18662.
    +8
    Kafeye girdik.. yazın serinleten klimalar, kışın ısıtma (ılıtma diyelim) görevini üstlenmiş bu kez, içersi fena değil.

    Çalışan çocuk geldi, siparişimizi verdik.. sıcak bir şeyler içelim, içimiz ısınsın..

    “karşımda mı oturacaksın?” dedim yarı alayla..

    “kucağına mı oturayım?” diye soruma soruyla karşılık verdi, ciddi olmaya çabalayan bir tonla..ama alt dudağındaki o hınzır kıvrımı yakalamıştı gözlerim..

    “gel şöyle..(: üşüdüm diyordun hem, ısıtırım işte ;)”

    Kalktı yanıma geldi, sokuldu.. elimi beline doladım, üşümüş yanağına bir öpücük kondurdum..

    Başını omzuma yasladı..her hareket, her an, her anı öylesine kusursuz, öylesine içten ki..pürüzsüz.. düşme korkusu olmaksızın buzun üzerinde kaymak gibi..

    Baş başa saçmaladık biraz... acemice aşk sözcükleri fısıldadık birbirimize.. yaşayamadığımız çocukluk aşkımızı da yaşıyorduk sanki aynı anda, aradan çıkarıyorduk onu da..

    “merak ediyor musun hediyeni?” dedim sırıtarak,

    “evet çatlıyorum burda bir saattir..ama ver desem inadına vermezsin diye bir şey demedim (:”

    “hmm inatçı mıyım ki sence?”

    “öylesin..”

    “peki sana hiç inat ettim mi?”

    “eaa.. hatırlamıyorum ama kesin etmişsindir..”

    “beeen?..bir dediğini iki etmiyorum kız..ne inadı..sen gene gözün kapalı sallıyorsun bugün bana ama hayırlısı :p”

    “inatçısın.. inat ettin evet..o yüzden burada böyle yan yana oturabiliyoruz..o yüzden sana sevgilim diyebiliyorum..o yüzden hak ettiklerimizi nihayet yaşayabiliyoruz.. inatçısın evet..” dedi tatlı bir gülümse, alçak bir ses tonuyla.. gözleri dinginleşti..

    Ben de gülümsedim.. kıyıya vuran sakin dalgaların çıkardığı o tanıdık hışırtıyı hisseder gibiydim kulaklarımda.. gözlerimde, sanki buğulu, loş bir kandilden yayılan ışığın yarattığı baygınlık.. dudaklarım meyde..

    Eğilip öptüm dudaklarından.. kısa, şehvetten uzak ama sevgisi taşan bir öpücük..

    “bakalım beğenecek misin” dedim, başını yasladığı omzumu fazla kıpraştırıp rahatını bozmamak için azami özeni göstererek hediye paketine uzandım, ellerinin arasına bıraktım..
    ···
  13. 18663.
    +8
    http://fizy.com/#s/3xvl8q

    Kaldırdı kafasını,

    “hadi bakalım” deyip güldü..böyle aceleyle ve plansızca seçilmiş bir hediyeden fazlasını beklemiyordu belli ki..

    Ama benim asıl vermek istediğim, asıl hediyem montumun cebinde duruyor şu anda..az kaldı..o büyülü anı bekliyorum sadece…gerçi, onunla geçirdiğim her saniye büyülü, diğer sıradan zamanlarımdan çok ama çok farklı..yine de, özelin de özelini istiyorum…bunu ikimiz de hak ediyoruz diye düşünüyorum..

    Paketi elinde evirdi çevirdi..sonra açmaya başladı..fanuslu kısmı görür görmez anladı ne olduğunu, bana kısa, sevgi dolu bir bakış attı..sonra tamamen çıkardı paketin içinden müzik kutusunu..

    “tsigalko…bu çok güzel..” dedi yüzünde buruk bir gülümsemeyle..mutlu olmuş, duygulanmıştı..

    “bak o içindekiler biziz :p” dedim sırıtarak..hakikaten de hem erkek, hem kız figürü kumral, beyaz tenli olarak tasvir edilmişti..

    “hı hı..benziyorlar zaten (: ..çok teşekkür ederim…”

    “kursana bi?”

    “kurayım..” dedi çocuklar gibi şen bir sesle

    Kurdu..müzik çalmaya, simler uçuşmaya, fanusun içindeki çift dans etmeye başladı..bir kaç saniye onları ağlamaklı gözlerle, gülümseyen dudaklarla izledi ebru..sonra boynuma sarıldı..

    “sen bunu cidden beş dakika içinde mi seçtin?” dedi inanmaz bir tavırla, elinin tersiyle hafif nemlenen gözlerini sildi..

    “eveeet? Niye ki”

    “bilmem..sanki daha önceden ayarlamışsın gibi :p” deyip güldü..

    “yok valla hiçbir şey planlamadım..aslında bir şey planladım..ama tek bir şey…ama onu bu güne özel düşünmüyordum aslında..bu güne kısmet olacak (:”

    “hadi ya (: ..gene meraklandım bak şimdi..tam ne güzel hediyeyi açmış rahatlamıştım..pff..hiç huzur yok bana :p” diyerek yalandan astı yüzünü..

    “dozunda merak iyidir, ayık tutar” deyip gülmeye başladım..

    “hı hı..cingöz oldum bak şu anda (: ..bir de sulu göz oldum tabi..mızmız oldum hatta..ben büyüdü sanıyordum kendimi..bir daha ağlamam sanıyordum ama sürekli ağlıyorum gene bu aralar..neyse ki mutluluktan..”

    “ağlamak da güzeldir..o duygusuz, ifadesiz göstermeye çalıştığın yüzünün ardında nasıl biri olduğunu biliyorum ben..dünyanın en hassas, en duygulu, en narin kadını var bütün o cool duruşun ardında.Yanlış mıyım? ;)”

    “yoo o kadar da cool değilim..o kadar hassas da değilim ama evet..belli zayıflıklarım var belli ki..neyse ki sadece sen görebiliyor, sadece sen ulaşabiliyorsun”

    “ben zayıflık olarak görmüyorum onları..” dedim sevecen bir şekilde, yanağına dokundu elim..artık daha sıcaklar..”tam tersine, manevi yönden güçlü bir insanın alametleri onlar…ebru..seni çok..çok seviyorum biliyorsun değil mi?..bütün o duygularınla, düşüncelerinle, içindeki senle..dışındaki senle..her halinle..bir bütün olarak..çok seviyorum..”

    Karmakarışık oldu gene yüzü..yutkundu..gözleri yüzümde dolaştı..soluk alışveriş hızı arttı..

    “biliyorum..bilmekten de öte..hissedebiliyorum…hele böyle konuşuyorsun ya..gözlerini dikip..kilitliyorsun resmen..nefes bile
    alamıyorum bazen heyecandan..ben…de..seni…çok seviyorum..çok..”
    Tümünü Göster
    ···
  14. 18664.
    +2
    gelmiş reyiz
    ···
  15. 18665.
    +8
    http://fizy.com/#s/1r5ne3

    Sarıldık..yine gözleri dolmaya başlayınca bunun, ben şakasına göz silme hareketi yaptım..güldü..gülmekle ağlamak arasında bir yerlerde..mutlulukla burukluk arasında hep..ama her zaman böyle..başka zamanlar da böyle..hep o tatlı melankolisi de var neşesinin üzerinde..geçmişte yaşadığı hüzünlerin izleri var..çikolatanın üzerine serpilmiş fındık taneleri gibi..onlarda da başka bir tat var..tada tat katıyorlar..

    Ben, böyle seviyorum ebruyu..belki kendim de böyle bir olduğum içindir..hafif acılı şekerlemeler gibi..dilinizi tatlandırır..bir yandan genzinizi yakar belli belirsiz..hem en soğuk havada sizi sıcak tutan , hem de boynunuza dalan, tatlı tatlı kaşındıran yün kazaklar gibi..

    “ben de vereyim hediyeni sana” dedi..

    “sen de mi aldın?” dedim saf saf,

    “tabi ki aldım !?” dedi “mal mısın amk” der gibi bir tonla..”daha doğrusu aldım demeyelim de..yaptım diyelim ;)”

    “aa bana kazak mı ördün yoksa? x)”

    “hehe (: yaklaştın..yalnız önce bir soru sormam lazım sana?”

    “bilirsem mi vericen hediyeyi?..eyvah gitti kazak :p”

    “hahaha..yok bilmeli değil..sadece doğruyu söylesen yeter..”

    “tamam..hazırım (:”

    “sana, bana günlüğünü gösterdikten sonra artık yazmak yok demiştim, hatırlıyor musun?”

    “ee..evet?”

    “peki gerçekten yazmayı bıraktın mı? yoksa gizli gizli yazdın mı? doğruyu söyle tsigalko inan kızmayacağım..ama doğruyu istiyorum..olur mu?”

    Şaşırmıştım bu soruya biraz ama bozuntuya vermedim..bana hala ve haaaala güvenmekte zorlanması, zoruma gitmeye başlamıştı..yüzümü toplu tutmaya çalışarak cevap verdim,

    “bıraktım ebru?..yazmamı istemiyordun, yazma dedin..ben de tamam yazmayacağım dedim ve yazmadım..tek bir cümle bile yazmadım o günden sonra..niye sordun ki böyle bir şey..”

    “peki..sen öyle diyorsan öyledir ;) sana güvendiğimi biliyorsun..artık hediyeni açabilirsin”
    ···
  16. 18666.
    +8
    Kafam karışık, gözlerim, hala sorgulayan bakışlarla ebruya bakar bir haldeyken, paketi elime tutuşturdu.. sonra da gözleriyle “hadisene?” der gibi işaret etti..

    Dalgın dalgın açtım poşeti.. yumuşak bir şey var gibiydi içinde ama ağırdı aynı zamanda.. allah allah..dur bakalım..

    Paket açılınca, oldukça kalın örgülerle işlenmiş siyah bir kaşkol ile göz göze geldim.. dokusu çok hoştu.. parmaklarımı üzerinde gezdirdim.. yalnız, bir şeye sarılı gibiydi.. ağırca bir şeye..

    “aa..çok sağ ol bitanem..sen mi ördün bunu? (:”

    “evet x) ilmeklerin iriliğinden belli olacağı üzere :p..atkıyı da aç?”

    Atkıyı, dolalı olduğu şeyin üzerinden ayırmaya başlayınca, hem atkının devasa boyutta uzun olduğunu hem de sarılı olduğu şeyin kalın ciltli bir defter olduğunu anladım..

    Pitonvari atkıyı komple sıyırıp yan tarafa koydum.. ellerimin arasında duran deftere baktım anlamaya çalışarak..

    “ebru?..ne bu?”

    “bak bakalım neymiş? (:”

    Kapağı kaldırdım..ilk sayfayı çevirdim..

    Turuncu keçeli kalem ile yazılmış “ilk ve tek aşkım tsigalko’ya…” yazısıyla karşılaştım.. kafamı refleks olarak ebruya
    döndürdüm.. yüzünde, benim şaşkın ve ambale halimden memnun bir ifade, gülümseme vardı..

    “devam et?” dedi..

    Sayfayı çevirdim..

    Ve çevirir çevirmez de anladım..

    Bu bir günlük…ebru tarafından tutulmuş.. onun el yazısıyla.. mavi tükenmez-ya da pilot- kalem ile, inci gibi yazılmış bir günlük tutuyordum elimde..

    “biraz da sen beni oku istedim” dedi..

    Başlangıç tarihine baktım..15 temmuz.. doğum günümden birkaç gün önce..

    “aklımıza yazarız demiştin?” dedim hala şaşkın bir halde dalgın dalgın..

    “ben hem aklıma, hem kağıda yazdım işte..sen de rahat rahat okuyabilesin diye..(:”

    15 temmuzda başlamıştı belki günlüğü tutmaya evet, ama gayri ihtiyari okumaya başladığım birkaç cümle sonunda, süreci biraz geriden aldığını fark ettim..
    ···
  17. 18667.
    +9
    http://fizy.com/#s/1ajcsx

    Kafam bir prese sıkışmış, iki yandan bastırılıyor, eziliyor gibiydi..kalbim yine dört nala..

    “ebru..bu..bir hazine benim için” diyebildim zorlukla..”çok teşekkür ederim..her günü yazdın mı? yaşadıklarımızı?”

    “hem de her günü” dedi.. “yaşadıklarımızı..düşündüklerimi..bana hissettirdiğin güzel şeyleri..arada belki bazı şeyler hoşuna gitmeyebilir ama mazur gör onları da..ne düşünüyorsam onları yazdım ve 7 ay önceki düşüncelerimle şimdikiler arasında farklar var..o yüzden belki başlarda biraz fazla tereddütlü gibi gelebilir sana yazdıklarım..hepsini okursan, zamanla yaşadığım değişimi de fark edebilirsin belki ;)”

    Sarıldım, boynuna gömdüm dudaklarımı..oradan da kulağına tırmandım..fısıldadım..

    “bu güne kadar aldığım en güzel hediye bu..bitanem..”

    Ayrıldık..saçlarımı okşadı..omzuna yatırdı beni..

    Ben ise bayram harçlığına yapışan çocuklar gibi, bırakmıyorum elimden günlüğü..araladım tekrardan..rastgele bir sayfa seçtim..

    Okumaya başladım..o da okudu benimle beraber..kurduğu cümlelerin sırtlandığı anlamlar gözlerimi doldurdu..

    Beyler bu..gerçekten bir kadından alınabilecek en güzel hediye olmalıydı..

    Hani hep diyoruz ya, “kafaları nasıl çalışıyor?” “aslında ne düşünüyorlar?” “ne hissediyorlar?” diye..hah işte, onların hepsi vardı burada..gerçek bir hazine…tam manasıyla bir hazineydi bu günlük..ebrunun günlüğü..

    Ve bir kadının günlüğünü size hediye etmesi(aslında kalbini hediye etmesi), adeta bir şehrin anahtarının ellerinize teslim edilmesi gibiydi..savaşın, aşktaki karşılığı..
    ···
  18. 18668.
    +6
    Atkıyı yeniden kitaba dolamaya başlamıştım ki..

    “e boynuna alsaydın ya onu (:”

    “olur.. günlüğü koruyayım diye şey ettiydim :p”

    “çelik yelek değil atkı o x)…gözlerin mi doldu senin? :p”

    “olabilir?..olamaz mı? (: ..görürsün sen..” dedim sesimin çatallığını saklamaya çabalayarak..

    Görürsün sen ebru..bu gece daha bitmedi..son gülen iyi güler..ben de seni mutluluktan hıçkıra hıçkıra ağlatmazsam adım tsigalko değil..tam kordonda, bankın birine oturtacağım.. önüne de diz çökücem ondan sonra.. çıkarıcam vurucam kutuyu ortaya x) ..alıcam sonra elini ellerimin arasına.. parmağına geçirivereceğim yüzüğü.. sonra da kendiminkini takacağım.. görürsün..(:

    Günün geri kalanını orada geçirdik.. sinemaya gidelim filan dedim ama istemedi.. uzun saatler, sanki dakikaymışçasına doyumsuz, tadına varamadan geçti..

    Saat gece 12 ye doğru kafe artık kapanış moduna geçtiği vakit biz de kalktık.. herhalde böyle müşteri görmemişlerdir (: mübarek kaç saattir oradayız, yedik içtik, resmen koca günü orada geçirdik..ama güzel mekandı ya..listeye aldım yani..;)

    Ebru arabayla gelmişti..bu gece evine dönmesi gerekecekti çünkü malum, öyle “anne ben Mervelerde kalıcam” geyiğini yutmazdı bu sefer ebeveynleri (:

    Önce beni bırakacak, oradan da evine sürecek, planı bu..

    Kordon boyunda yürümeye başladık aheste adımlarla.. önce denize yakın yola indirdim bir bahane bulup..”denizden soğuk esiyor ama” dedi, “ben seni ısıtırım boş ver, gel diğer tarafıma geç” dedim..

    Yürüdük.. yürüdük…boş banklardan birini görünce,

    “gel oturalım şuna” dedim enerjik bir şekilde..

    “niye?” dedi tip tip gülerek “öpüşecek miyiz? :p”

    Eh o banklar artık öpüşme bankı olmuştu zaten.. hani, aralarında bir seviyeli bir ilişki olan bir sevgili çift dahi otursa,
    öpüşemeden ayrılamazdı oradan.. öyle özel bir büyüsü vardı o bankların (:

    Güldüm, “onu da yaparız (:”

    “ya olm üşütme bizi arabada öpüşürüz bol bol (:” dedi şakacı bir ses tonuyla, ben sözde şaşkın, “vay vay vaay” çeken bir bakış atınca anında utanmış tribine girdi.. gözlerini kaçırdı..

    Tuttum oturttum bunu banka.. öfledi pöfledi bir yandan gülerek..
    ···
  19. 18669.
    0
    kendi hikayeme bi kaç part attım geldim panpa okuyorum şimdi
    ···
  20. 18670.
    +11
    http://fizy.com/#s/12525t

    Ben yanına oturmadım.. geçtim karşısına..

    Aynen size de az önce bahsettiğim gibi, tek dizimin üzerine çöktüm..yaklaştım..bir elimle ellerini tuttum..

    Tek kaşı havada, şaşkın şaşkın bakındı yüzüme,

    “napıyorsun?” dedi saf bir gülümseme eşliğinde..

    Diğer elimi attım montun cebine..peluş yüzeyli kutuyu çıkardım..aldım avucuma…

    “ebru…sevgilim…hayatımın anlamı..diğer yarım..bunu ömrümüzün geri kalanını yan yana geçirme yolunda bir başlangıç adımı olarak düşün..birbirimize verdiğimiz sözlerin fiziksel yansıması olarak kabul et…sana sormadım..fikrini almadım…bu yüzden belki bana kızacaksın ama sürpriz olsun istedim..seni mutlu edebileceğine inanmasam zaten böyle bir şeye hiç kalkışmazdım…aslında yıl başında verecektim ama..bu güne kısmetmiş..”

    Kutuyu kaldırdım..tek parmağımla açtım (alıştırmasını yapmıştım daha önce oluumm ne sandın ya ;) )..

    “bunu benim için..bizim için kabul eder misin?” dedim tedirgin bir ses tonuyla..

    Açılan kutunun içinde parıldayan yüzükle karşılaşınca irkildi ebru..elimdeki elinin titreşimini hissettim..donakalmış bir halde, sabitlenmiş gözlerle bakakaldı birkaç saniye..sonra gözlerini ağır ağır benimkilerle buluşturdu..

    Ben ise gözlerime soru anlamı yüklemiş bir yandan da “lütfen kabul et?” diyordum bakışlarımla..

    “kabul ederim” dedi mekanik bir sesle..kafasını yukarı aşağı sallarken gözlerini yumdu..derin bir nefes aldı..verdi..

    Benim kalbim yerinden çıkacak..yüzüğü kutudan çıkardım, parmaklarımın arasına aldım, parmağına geçirmek için ama, ellerim titriyor resmen…oha..inanabiliyor musunuz? Yüzük takıyorum?..ben? tsigalko?..

    Benim gibi bir adam bile bunu yapabiliyor lan?..hani, kim yapsa yadırganmaz ama, tsigalko?..bu bir mucize olmalı..ve bu mucizenin müsebbibi ebrudan başkası değil, bütün marifet, bütün maharet onda..
    ···