-
3151.
+10Ertesi sabah alarmla uyandık.. inanılmaz bir mahmurluk ve yorgunluk var üzerimizde.. ayılmamız için duş ve çay şart..Tümünü Göster
Bu ayılmayı daha da hızlı ve etkili hale getirmek adına, birlikte duş yapmayı önerdim ebruya.. böyle şeylerden hala utanıyor…gene başta kabul etmedi ama sonunda ikna oldu.
Hayatımda aldığım en keyifli duştu..
11 e doğru ıslak saçlarla kahvaltı salonuna indik.. otelin devasa boyutunu bir kez daha hatırlamış olduk böylece.. abartmayayım ama herhalde 150-200 e yakın masa vardı geniş salon boyunca..
Açık büfeden tabaklarımızı ve en önemlisi de çay fincanlarımızı doldurup, bizden biraz önce geldiklerini söyleyen nilayların masasına geçtik, bizim sınıftan iki kız daha vardı masada, altı kişiyiz, pek konuşmadan kahvaltımızı ettik.. herkesin üzerinde dün geceki sersemlik vardı hala..
Nilay adettendir diye bir selam verdikten sonra yüzüme bile bakmadı..
Öğlen, bu kez havuzları ve kaydırakları test etmek amacıyla plajda değil, üst tarafta takılmaya başladık. Bizim sınıftan birkaç çocuk ve birkaç da ikinci öğretimden yine az çok tanıdığım eleman gelip bize otelde tur atmayı önerdiler, sap sapa, böyle grupça, otelin hamam, jakuzi, sauna ve püskürtmeli duş bölümlerini gezecektik..
Kızları ikna edip, boyunları bükük şekilde baş başa bıraktık.
Biz saplar heyecan ve coşkuyla, oradan oraya koşturmaya başladık..
Bir kere şunu söyleyeyim, hamam, süper…
Cayır cayır yanan göbek taşına sırt üstü ya da yüzükoyun uzanıyorsunuz, siz taşın üzerinde kavrulurken, arkadaşlarınız da dört bir yandan taslarla ılık-soğuk su bombardımanına tutuyorlar sizi, taslarla su savaşları yapılıyor (:
Jakuzili havuzda zütü ve gibi devridaim üreten deliğin üzerine yerleştirip kısa süreli gıdıklanma ve su basıncıyla uçma hissi yaşıyorsunuz.
Saunaya bir girdik, içerisi buhardan göz gözü görmüyor..iki tane kız varmış içerde, biz on tane sap aniden doluşunca korktular biraz kıyamam (:
Köze mentolü bir attılar birader, gözüm, ağzım, burnum, zütüm, her yerim yandı anasını satayım..bir nefes alıyorum, sanki aldığım nefes ciğerlere değil beynime doluyor.. bütün içim, dışım her yerim açıldı, viks sürülü kamaşullaha sakso çekmiş kadar olduk..
Oradan da çıkıp kendimizi püskürtmeli duşların altına attık, dört bir yandan su geliyor, köpükler geliyor.. kendimi araba gibi hissettim, bir dönen fırçalar ekgib.
Saat üç gibi, bütün bu koşturmacaya bir de büyük havuzda, ortalığı ayağa kaldırarak yapılan “birinci öğretimler vs. ikinci öğretimler su topu maçı” eklendi,
Bu güzel kardeşinizin maçın yarısından fazlasında kalesini koruduğu birinci öğretim takımı maçı son topta tek sayı farkla kazanmayı bildi ;) galibiyeti, havuz dışından bizlere destek veren birinci öğretim kızlarına, havuz dışına kaçan toplarımızı kibarca iade eden turistlerimize, montana çetesine, hayatı ve kadınları öğrendiğimiz şehir sokaklarına ve şehrin bütün kötü çocuklarına adıyoruz (: -
3152.
+8http://fizy.com/#s/16laltTümünü Göster
Dört buçuk gibi, geri dönüş yolculuğu için, apar topar araçta yerimizi almış, kalkışı bekliyorduk..
Dün geceki rezaletten sonra, ayşeni ilk defa gördüm..bizim otobüsün ön tarafında bir yerlerde keyifsizce oturuyordu..
Kalkıştan evvel nilay aracın dışında yanıma gelip,
“ebruyu iyi idare etmişsin” dedi alayla..
“anlattı mı sana?” dedim.
“evet..yalancılıkta epey yol almışsın, tebrikler”..
Meğer biz otel turuna çıktığımızda bunlar konuşmuşlar..yani, daha doğrusu ebru konuşmuş..ağlamış filan nilaya..
Nilay, yanımdan ayrılıp otobüse binmek üzereydi ki,
“en son söylediğimi hatırlıyorsun demi?” dedim..”sana şimdi ihtiyacım var asıl…dosta asıl şimdi ihtiyacım var…şimdi gidersen, daha önceki hiçbir şeyin kıymeti kalmayacak..”
Acıyla gülümseyip kafa salladıktan sonra bindi araca..
Yolculuk sırasında ebru başlarda biraz sıkıntılıydı..sonra ağzındaki baklayı çıkardı, benim zaten bildiğim (az önce nilaydan öğrendiğim) konu hakkında konuşacaktı..
“tsigalko..ben sana bir şey söyleyeceğim ama…kızmazsın değil mi?..çok kızma en azından..darılma ya da..”
“söyle hayatım? Her şeyi konuşabiliriz demiyoruz mu?”
“öyle de…inince söylesem..baş başayken…”
“yaa ne olacak söyle sen? hayret bir şeysin”
“aşırı tepki vermenden korkuyorum :/”
Gülümsedim..derin bir iç çektim,
“söylemez isen vereceğim aşırı tepkiyi ona göre bak! (:”
Biraz daha düşünüp tarttıktan sonra söyledi,
“ben…nilaya anlattım geçen gece bana söylediklerini..hani şu ayşen olayını…ya..o da senin kankan değil mi ama?..onun da bilmesi hakkı değil mi?..kızma ne olur..”
Sevgiyle okşadım saçlarını..
“kızmadım…sen söylemesen, belki de ben söylerdim zaten…içimizde tutmak en kötüsü bazen…eğer ayıp olduğunu bilmesem bütün okula duyururum şimdiki aklımla…”
“o kadar da değil :p” dedi sırıtarak..neşeyle sokuldu bana yeniden…omuz omuza, baş başa bitirdik yolculuğumuzu…
Otobüsler, herkesi inmek istediği yerlerde bıraktı. Biz de okulun önünden geçerken indik kısa bir vedalaşma yapıp diğer arkadaşlarımızla.
Eşyaları ebrunun arabasına attık, önce beni bıraktı eve, ardından da kendi evine sürdü.
Odama çıkınca, tolganın “nasıldı lan?! x)” sorularından kaçıp, yorgun olduğumu, akşama konuşsak daha iyi olacağını söyledim..anlayış gösterdi sağ olsun..
Yorgun filan olduğumdan değil..kendimle biraz baş başa kalmak istiyordum aslında…çantaları odanın ortasına attım, kendimi de yatağa..
Gözlerim tavanda, o çok acı veren vicdan muhasebelerimden birini daha yapmaya başladım…
Önümde, kala kala, dört gün sonraki kep atma töreni kalmıştı ve ben, giderayak, en değer verdiğim insanlardan, varlıklardan birini daha kaybetmek üzereydim şimdi…
Ebru ile ilgili olan tehlike geçmişti ama, bu kez de nilayı ikna etmeliydim..
Ne yapıp, ne edip, kep töreninde kalbini yumuşatmalı, içten bir sarılmadan birbirimize, ayrılmamalıydık… -
3153.
+7http://fizy.com/#s/1d7av2Tümünü Göster
Sadece bizimkine mi özel bir durum yoksa genelde mi böyle bilmiyorum ama, üniversitemizde iki farklı mezuniyet töreni yapılırdı, biri, tüm bölümlerden birkaç öğrencinin katıldığı temsili ortak tören ve bir de ondan daha ileri bir tarihte bu kez sadece fakülteye özel olan ve herkesin katıldığı bir diğer tören daha.
Temsili mezuniyet törenine sınıfımızdan altı kişi seçildi, gecelerce ettiğim duaların kabulü olsa gerek, nilay ve ben de seçilenler arasındayız. Ancak ebru ve Necati yok ,o kadar da şanslı değilmişim.dört kız, iki erkek , kapalı spor salonunda yapılacak olan törende bölümümüzü temsil etmek üzere hazır bulunacağız. Benim aksime, nilay listeye beraber seçilmemize pek hoşnut olmadı..hala kızgın..oldukça da inatçı.
Aileme törenin nerede ve nasıl yapılacağını söyledim, “isterseniz bu seferkine gelmeyebilirsiniz, asıl ortak törenimiz daha sonra olacak” dedim.
“olsun oğlum ikisine de geliriz ne var yani?” diyerek beni yalnız bırakmayacaklarını söylediler.
Törenden bir gece önce, ebru ile odamda koyun koyuna uzanmış laflaşıyoruz,
“ne güzel iki kere mezun olabilirdik ama kısmet..” dedim üzüntüyle..
“olsun napalım, yüzde on filan şansım vardı zaten”
“keşke benim yerime sen gitseydin ne güzel nilay da orada olacak..acaba hakkımızı devredebiliyor muyuz?” dedim pek samimi olmayan bir şekilde..
“saçmalama ya, ben istemiyorum ki, sanki ne kaçırıcam allahını seversen..bizimki artık eylüle kaldı (:”
“eylülde mi olacak ortak tören, ne alaka?”
“daha bile geç olabilirmiş bu sene bilmiyorum, sürekli oynuyorlar tarihleri”
“e abi dünyanın etkinliği oluyor her sene, üniversite değil panayır alanı mübarek (: mayısta bir başlıyoruz, temmuza kadar (:”
“eh işte son son tadını çıkarmışsındır inşallah (:”
“sen yanımdayken her anın tadını çıkarabiliyorum sonuna kadar..(:”
“ben olmasam da tadını çıkar bu sefer..hem..ne o öyle nilayla yüzleriniz bir karış asık dolanıyorsunuz? Sanki ölümüne ayrılıyorsunuz ha..”
Ebru arada bir gerginlik olduğunu fark etmişti…
“ya..üzülüyoruz doğal olarak..onca zaman bir aradaydık..”
“e olsun, gene bir arada olursunuz? Onun benden ne farkı var? Benle bir arada olmayacak mısın? Onunla da olursun?”
“vaoow..ne kadar cömert bir sevgilim var (:”
“ne alaka? Paylaşmıyorum ki ben seni..onunla aranızdakiler ayrı, bizimki ayrı bir boyut ;)”
“tabi canım..orası öyle de..yine de kıskanan kıskanırdı..”
“kıskanayım mı istiyorsun? (: başka herkesten kıskanabilirim ama nilaydan…cık…melek gibi bir şey o kız..bunu bir hemcinsim için söyleyeceğim hiç aklıma gelmezdi ama (: ..hakikaten öyle..onun çabaları sayesinde belki de yeniden bir araya gelebildik..seninkiler, sana olan kızgınlığım yüzünden pek etkili olmazken başlarda, o ikna etti resmen beni…”
“vaay be..ben de kendi başarım diyordum..iyi yalvarmışım demek ki diye (:”
Sarıldı..
“bu konuları açıp, canın sıkılsın istemiyorum..kusura bakma..” diye özür diledi..
“sorun değil..ben artık sadece bu günümüze ve önümüzdeki güzel günlere bakıyorum..senin de öyle yaptığına inanıyorum..o yüzden rahatım..ama bu demek değil ki, arada bir eskiyi düşünüp aldığımız dersleri tekrar etmeyeceğiz…hatta bence zaman zaman bunu yapmak faydalı bile olabilir..nelerden geçtiğimizi, neleri yendiğimizi hatırlamalıyız..aklımızdan çıkmalarına hiç izin vermemeliyiz..ki daha da bilelim birbirimizin kıymetini..”
“yarın gidin ve doyasıya eğlenin…kim bilir belki ben de bir sürpriz yapabilirim size ;)”
“aa..nasıl yani?”
“bilmem? Belli olmaz işte (:” -
3154.
+4o vermudayı ilk ben fark ettim ama bozmak istemedim, çok üstüne gidildi çocuğun bu gece (x
-
3155.
+7http://fizy.com/#s/1ai68vTümünü Göster
Ertesi akşam önce bölüm temsilcileri olarak bir araya geldik. Toplamda on kişi..neyse ki ikinci öğretimlerden hoşlaşmadığım bir karakter yok grupta..ben kesin mine olur diye düşünmüştüm, aksilik bu ya..
Ama yoktu..iyi..
Nilayın zütünden ayrılmıyorum tabi..o da tanıdıkların arasındayız diye mecburen bana katlanmak zorunda kalıyor..bir kaç kere kayboldu gözümün önünden ama buldum her seferinde..öyle kolay atlayamazsın beni nilay hanım..
Salonda heyecan dorukta..yeni rektörümüz, dekanlar, proflar, aileler, öğrenciler doluşmuş durumda..
Bizimkilerle zaten öğleden sonra buluşmuştuk, şimdi tekrar yanlarına gidip merhaba diyeceğim, o kalabalığın arasından onları bulup, yanlarına ulaşmak kolay olmayacaktı ama deneyeceğiz artık..
“seninkiler geldi mi?” dedim nilaya..
“hayır..ekimdekine gelecekler..”
“ekimde miymiş diğeri?”
“bilmem..sürekli değiştiriyorlar” dedi soğuk soğuk..
“gel seni annemlerle tanıştırayım..”
“yok..gelmiyim..” dedi şaşkın ve tereddütlü bir şekilde..
“nilay..bak..ben hata yaptım..çok büyük hata…çok büyük ayıp…ama sen de aynı şekilde karşılık verme bana..söyledim onlara, “sizi meşhur nilayla tanıştıracağım” diye o kadar..(: mahcup etme beni onlara karşı..hadi nolur..bu kadar ketum olma…dostluğumuzun hatrına..”
Sinirle, tripli tripli sağa sola bakındı..sonra da pes ederek,
“iyi..bir merhaba derim sadece işte onlara ayıp olmasın diye..yoksa senin için değil..”
Sarılıp öptüm hemen neşeyle..
Kızgın bir bakışla uzaklaştırdı beni..saçının perçemini agresif bir şekilde geriye attı..
Üzerimizde cübbeler, Harry potter gibi dolanıyoruz..
Babamları tribünde buldum, önde ben, arkamda da eline yapışıp sürüklediğim nilay, yanlarına vardık.
“napıyonuz (:”
“iyi oğlum..” dedi babam sırıtarak..
“güzel yer bulmuşsunuz hadi” dedim..”kimi getirdim size bilin bakalım” diyerek sırıttım,
Nilay yanımda karmaşık duygularla, gülümsemeye çalışarak dikiliyor..
Annem tanıdı hemen,
“aay nilay mı yoksa?” dedi neşeyle,
Nilay onaylar şekilde kafa sallayıp gülümsedi,
“merhaba teyzecim..” deyip yanına yaklaştı, elini öptü annemin, babamın, kız kardeşimle de sarılıp öpüştüler..
Anneannemi bilerek yorulmasın diye getirmediler, asıl fakülte mezuniyetine gelecek o da.
Herkesin ağzı kulaklarında... bilhassa kardeşim ve babam çok komik bakıyorlar, gece sonunda bazı esprilere maruz kalacağım orası kesin.
Beş-on dakika klagib, kibar bir sohbetten sonra, bizimkilerden müsaade isteyip aşağıya indik tekrar. Nilayı gene kolundan yakaladım bırakmadım, hem düşmesin, hem de kaçmasın diye (: -
3156.
+4son altı part bu arada
-
3157.
+10http://fizy.com/#s/3y6315Tümünü Göster
Zemine ulaşınca bizim çocuklara yakın bir yere ilerledik..kolunu kurtarmaya çalıştı belli belirsiz ama bırakmadım yine..
“teşekkür ederim geldiğin için, çok mutlu oldular” dedim içten bir şekilde..
“önemli değil..” dedi…hala ve hala tavırlı bir şekilde..”ne kadar iyi insanlar ailen..”
Güldüm..”hiç onlara çekmemişim öyle mi?”
imalı bir gülümseme geldi yüzüne..ama yine anında soğutmayı başardı onu da..
Bölüm adı okunup sahneye çıkana kadar sabırsızlıkla bekledik..konuşmalar, konuşmalarrr, konuşmalar…
Alkışlar, bağırışlar çığırışlar, tezahüratlar..marşlar..
Sahnede ilk kez rektörümüzü görme hatta elini sıkma şerefine nail oldum. Gerçi, daha bir aylık rektör bile değilmiş bu, yeni yani..olsun eskisini de görmediydim zaten. Hatta basketbol maçımıza seyirci olarak geldikten sonra birkaç tesadüfü karşılaşma haricinde dekanı bile görmüşlüğüm yok..idari yönetimle pek samimi olduğum söylenemez (:
Tören sonunda balonlar, konfetiler, kepler havada uçuştu. Herkes coşku ve hüzün karışımı duygularla birbirine sarıldı..kendi bölümümdekilerle, inşaattan ve endüstriden orada olan dostlarımla sarıldım.
Nilay ısrarla kaçıyordu benden..en sonunda karşı karşıya gelmeyi başardım..yapmacık bir şekilde sarıldı, ben onu tüm içtenliğimle kucaklamıştım oysa..hemen bıraktı kollarını..hatta neredeyse dönüp gidecekti bile, ama yine engelledim..artık burama kadar gelmişti..yeter ya..düşmanın mıyım ben senin? Bu kayıtsızlık niye peki?..
“nilay…böyle mi sarılıyorsun bana…böyle mi ayrılacağız?”
Bir şey söylemedi..
“inanmıyorum sana ya..ya..nedir yani…düşman mıyız artık..ha..kusura bakma ama sen benden daha vicdansızsın..ve abartıyorsun artık..kızım…bitti işte..gidiyoruz…bir daha ayda yılda, o da ancak plan yaparak görebileceğiz birbirimizi…ayıp değil mi ya…bu mudur yani..son sarılman bu mu? son vedalaşman bu mu?..söyleyeceğin son sözler yok mu?..”
Sesim titredi..gözlerim dolmuştu…artık iyice bozulmuştu sinirlerim..nilayın da yüzü allak bullak oldu…sağa sola kaçırdı yüzünü..gözlerini..bir bakış attı bana..ağlamak üzereydi şimdi..nemlenen gözlerini elinin tersiyle sildikten sonra..yavaşça arkasını
dönüp ağır adımlarla soyunma odalarına doğru ilerlemeye başladı..
Peşinden gittim.. -
3158.
+11http://fizy.com/#s/3y7pal
Koridorun sonunda durdu..dönüp arkasına baktı..
“peşindeyim” dedim buruk bir gülümsemeyle..göz yaşlarımı zorlukla engelliyordum..”bana de ki, tsigalko..senden nefret ediyorum..artık sana düşmanım..o yüzden defol git..” ve gözlerimin içine baka baka söyle bunları..hiç kaçırmadan, kırpmadan…ancak o zaman kurtulabilirsin benden..”
Sırtını duvara dayadı..ellerini yüzüne kapadı..iyice yaklaştım yanına..omuzlarlarından tutup kendime doğru çektim..ellerini çektim
yüzünden..göz yaşlarıyla beraber azar azar akmaya başlayan makyajı, perişan yüz ifadesi, iyiden iyiye dağıttı beni..
“söyle hadi” dedim fısıldayarak..ilk damlaları yanaklarıma doğru uğurladım..
“söyleyemem” dedi nihayet…sonunda konuşabilmişti..
“o zaman sarıl bana..benim sana sarıldığım gibi sarıl..”
Birkaç saniye daha mücadele etti kendiyle..sonra hıçkırarak kucakladı beni..ben de ona bıraktım kendimi..ağlaya ağlaya sarılıyoruz..sıksımı sardık birbirimizi..
“çok özür dilerim..” dedim..
“benden değil..kendinden dile..kendi hayatına yaptıklarından..ebrudan..”
Yeniden açılıp yüz yüze geldik..ellerini yanaklarıma koydu..ben de onu boynuna doladım kendiminkileri..
“senin söylediğin gibi..ben sonsuza kadar çekeceğim cezamı..asla tam olarak huzurlu olamayacağım…kafam rahat edemeyecek…hep..hep bir korku, endişe içinde yaşayacağım…pişmanlığım da cabası…binlerce kere özür diliyorum…zarar verdiğim herkesten ve her şeyden..sen yeter ki bana sırtını dönme..”
iç çekti ağlayarak..hıçkırarak, alnını dayadı alnıma…
“dönmem…dönemiyorum istesem de işte…” histerik, kısa bir gülüş koydu..”sana en kızgın olduğum, senden en nefret ettiğim zaman bile bir haftadan fazla küs kalamadım ben…ne sırt dönmesi..”
Ellerimiz, yanaklardan bir kes daha önce omuzlara, sonra sırta kaydı..yeniden sarıldık..göz yaşlarımız artık birbirine karışmıştı..öyle kaldık bir süre..yeniden ayrıldık..göz göze bakıştık bu kez saniyelerce..
Nilayın gözleri bir an için yan tarafa, koridora kaydı..sonra biraz irileşip orada takılı kaldı..hemen akabinde, ben de çevirdim kafamı..
Ebru, kaşları havada, yüzünde afallamış bir ifade ile birkaç adım ötemizde durmuş bize bakıyordu.. -
3159.
+6 -1son dört part..
-
3160.
+11http://fizy.com/#s/3xvl3hTümünü Göster
Nilayla ayrıldık birbirimizden..ikimiz de ebruya doğru ilerlemeye başladık..
Ebru tepkisiz, heykel gibi dikiliyor..gözlerini kırpmadı bile..
“canım?” dedi nilay iyice yanına yanaşıp koluna dokunarak..
Ben ebrunun tam karşısında, bana kilitlenmiş gözlerine direnmeye çabalıyorum..
Üzerinde görevli kartı vardı, demek ki dün gece bahsettiği sürpriz buydu. listeye giremese de, yine de bizimle bir arada olmanın yolunu bulmuştu.
Ama bizimle bu şekilde bir arada olacağını düşünmemiş olmalıydı..
Korkunç bir yanlış anlaşılmanın eşiğindeydik ve durumu kurtarabilecek tek şey ebrunun sağduyusuydu.
O yüzden ben hiç sesimi çıkarmadan bakmaya devam ettim..
Nilay gene konuştu,
“ne..iyi etmişsin gelmekle, görevli mi oldun?..” dedi sesini neşelendirmeye çalışarak..ama gözler kıpkırmızı, makyajı akmış, darmaduman bir vaziyette olduğu için pek etkili olabildiğini söyleyemem..keza ben de perişanım..gözlerim, yanaklarım hala sırılsıklam..
Ebru yavaşça başını nilaya döndürdü..dip dibelerdi zaten..nilay, ebrunun koluna girmiş haldeydi..şimdi de göz göze geldiler..
Tüylerim diken diken bir halde, hiçbir şey yapamadan sahneyi izliyordum..
Kızlar birkaç saniye bakıştılar..ikisinin de yüz ifadelerinin an be an değişimi, adeta elmaya giren bir merminin mikro saniyelik fotoğraflarda görünen etkisi gibi, fotoğraflanıyordu beynim tarafından..
“bu kadarını düşünemedim” dedi ebru boğuk bir sesle..
“nasıl?” dedi nilay miyavlayarak..o dev gibi kız küçülmüş kalmıştı adeta ebrunun karşısında..
Ebru ağır çekim kurtardı kolunu nilaydan..kafasını bana çevirdi..bir kaç saniye bana baktı…zaman, zaten komple ağırlaşmış gibiydi..saniyeler, dakikalara dönüşmüştü..
Yeniden nilaya döndü…nilay, yeniden ebrunun koluna dokundu…
“anlatın bana..” dedi ebru renksiz bir sesle..
“ne..neyi?” dedi nilay…tekrar ağlamaya başladı başlayacak..
Ebru bu sorunun gereksizliğini ve nilayın başarısız salağa yatma girişimine tepki mahiyetinde sesini biraz daha yükseltip, rengini kırmızıya çevirerek konuştu,
“aranızdaki ilişkiyi..” dedi..”sizin olayınız ne?..zaten tam olarak anlayamamıştım hiçbir zaman..şimdi hiç anlayamıyorum…nesiniz siz?..”
Nilay korkuyla gözlerini irileştirdi..
“e..ebru…ama..farkındasın değil mi? farkındasın görüldüğü olmadığının?..yani…yanlış anlaşılabilir bir durum..bi..biliyorum ama..öyle
olmadığını sen bilebilirsin..sen yanlış anlamazsın..”
“yanlış ya da doğru değil..ben hiçbir şey anlayamıyorum….anlatın işte..” dedi ebru emreden bir sesle..
Sonra bana döndü,
“neden hayatın boyunca kafan asla rahat olamayacak tsigalkocum?..neden hep ceza çekiyor olacaksın?..benim yüzümden mi?..gerçek…aşkın olan…nilayla aranıza sosyal engeller girdi..sen de bana diyet ödemek zorunda kaldın diye mi?... bana acıdığın ve kendine ceza olsun diye mi birliktesin benimle?..”
Yer yarılsaydı da içine girseydim diye bu kadar istediğim bir an daha olmamıştır…ciddi anlamda, tam ayaklarımın altında derin bir çatlak oluşup beni yutsun istiyordum şu anda..böylece her şey bitecekti..
Cevap veremedim..elim ağzımın üzerinde..şoke halde çakılı kalmıştım yerimde..
“hayır..hayır ebru lütfen” dedi nilay…artık yeniden ağlıyordu..”hiç öyle bir şey değil…tsigalkoya yüklenme…ben anlatırım sana her şeyi..biz konuşalım…o ne söylese zaten inanmayacak gibisin..”
“sana mı inanacağım peki?” dedi ebru..o da şimdi ıslak bir sesle konuşmaya başlamıştı…yeni göz yaşı dalgaları yoldaydı anlaşılan…
“bilmem?..anlatın dedin ya işte? Anlatacağım…sonra da tsigalko anlatır belki…o zaman, neye, kime istiyorsan ona inan ama, sakın az önce gördüklerine, düşündüklerine inanma..
“duyduklarıma?..tsigalkonun kendi ağzından duyduklarıma da mı inanmayayım?”
“seninle ilgili olduğunu nereden biliyorsun onların?..ben öyle olmadıklarını biliyorum..izin ver, anlatayım..”
Ebru kafa salladı onaylar gibi..
“gel..” dedi nilay..kızın koluna girip koridordan çıkışa yöneldiler.. -
3161.
+4son üç part..
-
3162.
+10http://fizy.com/#s/3wou5lTümünü Göster
Bir dakika daha orada sabit kaldıktan sonra, ayaklarım yürümeyi akıl etti..ben de yeniden çıktım salondaki hengameye..
Beş dakika sonra, babamların yanında, ruh gibi oturuyordum..
“neredeydin lan zibidi?” diye zılgıt da yedim bir posta..
“hadi, arkadaşlarınla vedalaştıysan arabaya gidelim..duracak mıyız daha?” dedi babam…
“ha?” dedim rüyalar aleminden uyanarak..
“bitmedi mi oğlum töreniniz?..hadi…yemeğe zütüreyim sizi ;)”
“haa…bi..bitti…”
Kardeşim üzerime atlayıp hoplaya zıplaya iteklemeye başladı beni çıkışa doğru..
“ne güzel, ben de böyle tören yapıcam..balonuzu da daha anlatmadın bana? hepsini duymak istiyorum” müthiş neşeli, abisine şımarıyor işte minik tavşan…ama abisinin beyninin yerinde, az önce mermiyle delinmiş olan elma var artık..delik bir elma olarak devam ediyor
hayatına..
Arabaya bindik, ruh gibiyim…ruhsuz gibiyim hatta..zombi gibi…
Az sonra babam beklenen geyiğe başladı,
“lan..tsigalko…o kız kimdi senin kankam dediğin kız mı?” dedi gevrek gevrek..
“hıı” dedim dalgın dalgın..
“o ne biçim kanka lan” deyip kardeşimle kahkahayı bastılar “o daha çok kankiş gibi? (x”, annem bile gülüyor yarım ağızla..sonra hemen kınadı tabi,
“aa ne var canım? Olamaz mı? üniversite orası, aferin oğlum güzel kızlarla gezersen öyle güzel kız arkadaş da bulursun ;) en iyisini yapmışsın (:”
“valla tsigalko..bana bak..hıyar…böyle kankaların iyi kapatmadı senin kısmetini ha…adamın ne kankası var be”
Gene koptu geyikçiler..
“ojeleri de çok güzelmiş” dedi kardeşim sırıtkan bir şekilde muhabbete parantez açarak..
Ben dalgın dalgın gülümsemeye çalışıyorum…aklım, koridorda kaldı…orada bıraktı beni..artık akılsız bir adamım..
“vay demek öyle ha…kız arkadaşın bozulmuyor mu böyle kankalara?” dedi peder bey geyiğe devam ederek..
Annem, “bozulmaz onlar niye bozulsun..senin de aklın fikrin anca bunlara çalışsın” diye payladı babamı..ama diyorum ya, o bile gülmemek için zor tutuyor kendini..
Ben konuşup cevap vermedim..
Ara ara takılmaya devam etti bunlar bana yol boyunca..hatta suskunluğum bile malzeme oldu,
“anlatsana abiiii” diye ısrar eden kardeşime (neyi anlatmamı istediğini hatırlamıyorum)
“tamam bırak çocuğu, yasta o şimdi..” diye müdahale edip gır gıra devam etti babam,
“tsigalko..sen bu kızı niye düşünmedin peki?..madem o kadar kankandı? Hem yakınmışsınız..”
Tip bir bakış attım aynadan öne doğru..
Annem benim yerime cevap verdi,
“ay uğraşma artık çocukla? Senin gibi elli tane kızla gezmemiş işte o, bak hemen ilk bulduğu kızla devam etmiş..aferin, sadık benim oğlum ;)”
Tabi.. -
3163.
+11http://fizy.com/#s/2b6wbb
Köfteci ramize zütürdü babam (rek-lam-lar) , oradan da biraz kordonda gezindik, güzel havadan istifade ettik..
Yavaş yavaş kendime gelmeye başladım..en azından sorduklarına cevap verebiliyordum…
Akşamüstü, nilaydan,
“sorun çözüldü” diye bir mesaj alınca derin bir oh çekip, yay gibi gerilen halet-i ruhiyemi nihayet biraz gevşetebildim..
“yavrum..sen ne zaman döneceksin şimdi? Başka işin kaldı mı burada?” dedi babam,
“yok..ama bir hafta daha kalırım..evi filan toparlıcaz..son son birkaç bir şey var işte..”
“hee…yok ben gelmişken seni de zütürürüz istersen diyecektim de..”
“yok ya…ben dönerim..”
“bu tören ne töreniydi böyle..”
“ya işte..her sınıftan birkaç kişi katılıyor…temsili tören…bizim asıl fakülte mezuniyeti ileri bir tarihte…o zaman mühendislikteki herkes katılacak..”
“iyi bakalım..o ne zaman..ona da geliriz..”
“eylül-ekim gibiymiş…”
“niye öyle?”
“bilmem…her sene değiştiriyorlar…”
Gece, beni eve bıraktılar. Gelin kalın dedim ama “yok sıkışmaya ne gerek var” deyip öğretmen evine kaçtılar..
Kendi başıma kalınca odada..ilk iş önce nilayı aradım..
Konuştuk..
Nilay da, kendi aklından bir senaryo üretmişti..pot kırmamam için bana birkaç şeyden bahsetti, ama tam olarak ne konuştuklarını, onu nasıl ikna ettiğini asla öğrenemedim..
Zavallı ebru..yalanlar içinde geçiyor hayatı..
Ama söz….şu cehennemden bir kurtulalım..bir daha asla….asla… -
3164.
+9final gecesinin final partı 4.10 da,
öncesinde bir şeyler söylemek istiyorum,
öncelikle malumunuz, hepinizden geniş yorumlar ve değerlendirmeler beklemek hakkımdır diye düşünüyorum.
lütfen yorumlarınızla beni mesut edin ;)
hikayenin gerçekliği konusunda daha önce elimden geldiğince açıklama yapmaya çalıştım. bunu sizin değerlendirmeniz lazım yani, çünkü benim objektif olmam beklenemez.
casting bölümünü duruma göre 2-3 gün içinde yayınlayabilirim, hiç yazmaya da bilirim ama, hatta en iyisi hiç yazmamak sanırım.
sonuçta ben sözümü tuttum, üzerime düşeni yaptım, "bu hikayeyi" hikayemi sözlüğe "kazıdım"..
değer veren, ilgi gösteren tüm panpalarıma teşekkürler, sevgiler.
"şimdi nasılsın? ne yapıyorsun?" diye soranlar olacaktır,
iyiyim çok şükür..ve iyi bir insan olmaya çalışıyorum.
tanısanız severdiniz (:
son entry i girdikten sonra yatacağım, epey yoruldum pc başında, artık havadisleri yarın öğrenirim ;)
şimdiden iyi geceler, tatlı rüyalar ;) -
3165.
+17 -1http://fizy.com/#s/1aitwbTümünü Göster
Ertesi gün ebru ile büyük parkta buluştuk..
“teşekkür ederim” dedim..
“ne için?”
“dinlemeden, yargısız infaz yapmadığın için..”
“doğru mu nilayın anlattıkları?” dedi bana..doğruluğunu sorgular gibi değil de, sanki bana da onaylatmak ister gibiydi soruş şekli,
“nilay yalan söylemez” dedim net bir sesle…
“peki sen söyler misin?”
“eğer senin mutluğun söz konusu ise evet…senin için her şeyi yaparım..her şeyi söylerim…senin mutlu olman için…yalan söylemek ne ki…adam keserim…dünyayı yakarım…bu konuda anlaşalım yani..kafanda soru işareti kalmasın.”
Miroğlu terk… (:
“zaten senin problemin de bu tsigalko…benim mutluluğum için yaşadığını söylüyorsun…ya senin ki? Ya ortak mutluluğumuz..”
Kolunu yakaladım..sıktım hafifçe..
“kızım…senin mutluluğun, benim mutluluğum…benim olan her güzel şey de, aynı zamanda senindir..anla artık bunları..sorgulama…”
Belli belirsiz gülümsedi..
Aramızdaki o sıkı fıkı, hem sevgili-hem arkadaş kıvamında olan ilişkiye, son yaşananlar biraz resmiyet getirmiş gibiydi..belli bir mesafe vardı yani..ama bunu kısa zamanda kapatacağımıza inanıyordum yeniden…biz, nerelerden geçmiş, neleri çevirmiştik birlikte…
“özür dilerim” dedi..
“ne için?” dedim bu kez ben..
“size öyle söylediğim için..gizli aşk vesaire…”
Güldüm..
“daha önce söylemiş olmalıyım sana…ben, kadınların arasında büyüdüm ebru…anneannem..annem..kız kardeşim…akraba kızları..sürüyle…hala kızları, amca kızları..kuzenler..mahallemde, sınıfımda, okulumda…hep kızlar vardı etrafımda..her on arkadaşımdan yedisi, sekizi kız olmuştu..tesadüf işte..ama bunun sayesinde, kadınlarla sadece “sevgili” olunmayacağını, onlara sadece “ciks, sevişme” gözüyle
bakılmayacağını öğrendim pek çok hemcinsimin aksine..
Nilay çok güzel bir kız…sıradan-standart ve aslında normal kafa yapısındaki bir adam için, “kanka ayağı” yapabilmek için fazla güzel…böyle kızlarla kanka filan olamazsın normalde yani..zaten ben de kanka değilim nilayla…ama, çocukluğumdan beri içinde yetiştiğim ortam ve bunun şekillendirdiği, anormal olan kafa yapım sayesinde, ben nilayı sevgili değil de, neredeyse bir kız kardeş olarak görebilmeyi başardım…anladın mı?..hem…güzeller çoktur ama, meyil birine olur…her güzele gönül versek halimiz nice olur…
Benim seçtiğim, istediğim sevgili, hayat arkadaşı sensin..sadece sen…ne büyük şans ki sen de beni seçmişsin…nilay ise,benim bir diğer kız kardeşim…ne büyük şans ki, o da beni erkek kardeşi gibi görmüş…”
Anlattıklarımı dinledi..sindirdi…sonra da kafasını yukarı aşağıya salladı nihayet içten bir biçimde gülümsemeye başlayan dudaklarıyla..
Sonra sarıldı bana…ben de ona sarıldım…
“hayat arkadaşı ha..” dedi nemlenen gözlerini silerek..güldü..
“yoldaş…dost…hem sevgili, hem arkadaş…” dedim…
“yine söylüyorum bak,bütün bu iddialı laflarından ötürü, benden asla kurtulamayacaksın tsigalko okoronkwo” dedi gülümseyerek..göz yaşları bu kez mutluluktan damlıyordu..
“dünyanın en güzel mahkumiyeti bu ebru xxxxxxx” dedim duygusal bir gülümsemeyle..
Sarıldık yine..
Bir haziran sonu akşamında, başka hikayeleri başlatmak üzere, burada bitti üniversite günlerimizin hikayesi..
• **son*** -
3166.
+17selamlar herkese,Tümünü Göster
akşam beşiktaşa bi koyalım da keyifler yerine gelsin :p
panpalar, söylemek istediğim bir kaç şey var tepkilerinizle ilgili.
öncelikle şunu belirteyim, benim bu hikayeyi yazarken ki amacım neydi?
"üniversitedeki 4 yılımı anlatıp, olumlu ve olumsuz örneklerle insanlara bir şeyler katabilmek ve kendimi rahatlatmak"
peki ben bunu yaptım mı? yaptım. final partının olduğu gün, benim şehirde, üniversite okur durumda olduğum son gündü.
belgelerimizi aldık, evimizi toparladık, 3-5 gün sonra da bursaya döndüm,
taa ekimin sonunda geldim ondan sonra da son tören için.
"final gibi final olmadı" deniyor, ama ne bekleniyordu ki? bu bir film, bir dizi ya da kitap değil ki? hikayeyi, kesmem gereken noktada kestiğimde, yani bittiği noktada bıraktığımda böyle bir durum mevcuttu ve dolayısıyla da final bu olmuş oldu.
anlattığım, geçen dört yılda, öyle anılar ve anlar oldu ki, "işte bu kadardı, bu final" deyip bıraksam, çok daha sükseli olurdu evet. mesela ebruyu aldattığım gece, buseden ayrıldığımız gün, ebruya geri döndüğüm gün, nilayla küsüp barışmalarımız vs.
ama 2008 haziranının sonunda olan şey buydu yani..ne yapabilirim ki? sırf sonu heyecanlı bitsin, final gibi final olsun diye element mi uyduraydım zütümden?
yorumlarınız küfürlerden ibaret (ki bu da hoşuma gidiyor aslında, samimi binler sizi (: ) ben analizler beklerdim oysa ki..bu durumda casting yapmamı istemiyormuşsunuz gibi algılıyorum ben.
caps caps diye tutturanların şaka yaptığına inanmak istiyorum, 100 sayfa yazı yazdım, ciddi ciddi iki tane caps in peşinde olan varsa ayıp ediyor.
grubumuzun stüdyo kayıtlarını paylaşabilirim. ancak o da sırf bana bağlı değil biliyorsunuz, orada olan diğer insanların da rızası lazım. bir şekilde o işi çözebilirsem buralar linkle dolacaktır emin olun.
castingi yapmak konusunda çekingen davranmamın sebebi, olayların ucunun taaa bu güne, şu öğleden sonrasına kadar bile dayabiliyor olması.
ayrıca, finalin ucunun açık kalması aslında daha çok işinize gelmeli.
sonunu sizin yorumunuza bırakıyorum, acıdan hoşlananlar kötü bitirebilir, kıyamayanlar böyle bırakırlar.
kötü-acı-mutsuz sonlar bizim türk halkının hastalığı biraz. illa ki acı çekeceğiz, drama bizim kadar prim veren başka kitle daha yoktur herhalde.
buradaki eğlenceli ve kafası rahat takılan siz binler bile aslında içten içe dram, kan ve gözyaşı müptelası bireylersiniz (ben de öyleyim tabi.. diyorum ya, toplum olarak öyleyiz).
ama arada mutlu sonlara da ihtiyacımız var,
bu sözlükte pek çok hikaye okudum ve pek çoğu da kötü sonla bitti, kimisi sonlanmadı bile.
bence hepimiz bu sonu hak ettik, yeterince acı çekmedik mi?
ben, yeterince acı çekmedim mi sizce hikaye boyunca?
lütfen mutlu sonuma dokunmayın ;)
son olarak,
casting olmayacak demiyorum, olabilir, bir kaç gün içinde, aniden çat diye atmış bulabilirsiniz beni. ama çok dikkatli davranmam gerekecek, yani o casting in sonunda yaşayacağınız hissiyat, şu an yaşadığınızı söylediğiniz memnuniyetsizlikten daha da büyük olabilir.
ciddi yorumlar ve analizler beklediğimi ve castingin biraz da buna bağlı olduğunu (bir anda pisleştim demi eheheh) söylüyorum tekrardan.
aslında kafamda başka kriterler de var ama, onları yazıp ilgi arsızı gibi görünmek ve çocukluk etmek istemiyorum.
bir daha böyle bir "hikaye" yükü altına gireceğimi sanmıyorum.
belki, eğer gerçekten anlatmaya değer, ilginç anılar yaşarsam, askerlik anılarımı paylaşabilirim.
özelden gelen mesajları cevaplamak için telef oluyorum, güzel dilekleriniz için de sonsuz teşekkürler, mahcup edip duruyorsunuz (:
başlık altında da konuşulabilir, muhabbet döndürülebilir tabi ama artık hikaye bitti yani, temcit pilavı gibi devamlı başlığı hortlatıp ilgi beklemek benim tarzım değil, kötü hissediyorum o zaman kendimi.
bu hikayenin kanıtladığı bir şey daha var, "özet geç bin" mottosuyla tanınan incicilerin samimiyeti hissettikleri zaman nelere tahammül edebileceklerini gösteriyor. aylarca, yıllarca kahrımı çektiniz, daha ne diyebilirim ki, kelimeler yetmiyor.
bir abiniz, kardeşiniz, panpanız olarak hepinize sevgilerimi sunuyorum. -
3167.
+9ve tabi bir de, hikayeyi word ve html olarak toparlayan, e-book haline getirmeye çalışan panpalarıma da sonsuz teşekkürler. sayelerinde daha da kalıcı hale gelecek ve daha fazla yayılacak hikayemiz.
görüşmek üzere (: -
3168.
+7 -7@kadygrad panpa 6-7 kere filan okudum ama hala ne demek istediğini anlayamadım lan, kızılderili dili mi bu amk? (:Tümünü Göster
bu arada iyi geceler herkese ;)
casting işini düşündüm panpalar bir kaç gün boyunca,
şöyle bir durum var, yaparsam, çok yüzeysel ve üstünkörü bir şey olacak, sizleri tatmin etmeyeceği gibi, daha da fazla sövdürtecektir muhtemelen. daha fazlasını isteyeceksiniz, verilmesi gereken, istenen detayların sonu gelmeyecek.
ipin ucu bir kere kaçınca, her şeye bir delil, her şeye bir kanıt istenir olacak.
quanttum un hikayeyi yarım bırakıp kaçması, her üç entryde bir onu yalancı çıkarmaya çalışan hazımsız insanlar yüzündendi.
ben hikaye boyunca, çok da fazla bir şey vaat etmediğim için, bu tip durumlarla karşılaşmadım tabi, zaten öyle olağan üstü olgular içeren bir hikayem de yoktu (cinler periler vs.).
neyse, diyeceğim o ki,
insan oğlu doymaz bir varlık, elini verip, kolunu kaptıracağın cinsten.. hepimiz öyleyiz, siz, biz, ben..
bunca detayı ve yaşanmışlığı hatırlayan (hatırladığını iddia eden) ben, zaman-mekan-kişiler hakkında çok daha detaylı veremez miydim sizlere? elbette verebilirdim.
iki tane sokağın, beş tane apartmanın, takıldığım barın, kafenin, okuduğum okulun, bölümün, semtimin, hocamın, sınıf arkadaşımın ismini yazmakta ne var ki?
inanın bunlar çocuk oyuncağı, şimdi iki dakika içinde hepsini sayar dökerim buraya.
ama mesele bu değil ve eğer bir yerinden bu "ifşa" ,"şöhret olma" vb. tufanına yakalanırsam, hikayenin muadillerini ve muhataplarını evimin (konakta bir apartman dairesi, 3+1, deniz manzaralı) kapısının önünde bulabilirim.
bu da hoş olmaz.
verdiğim sözleri tuttum ve önceki yazımda da belirttiğim gibi üzerime düşeni yaparak, anlatmam gerekeni anlattım. ben rahatım artık, rahatladım yani.. içimdekileri, anneme, bababa, hatta en samimi arkadaşlarıma bile anlatamayacağım şeyleri burada anlattım ve bir nevi zehrimi attım.
ayrıca, ben size spoileri zaten hikayenin başlığında vermiştim (bkz: nasıl bin oldum anlatıyorum).
casting yapmayacak oluşum da size son binliğim olsun ;)
başlık altına çok nadir yazacağım, özelden gelen mesajları sıra sıra cevaplıyorum, epey gerilerden başlamam gerekti, sıra gelecek hepsine.
artık başka başlıklarda takılma, geyik yapma ve günün stresini atma vakti,
hepinize sevgilerimi sunuyorum..
* * * * * * * -
3169.
+13selamlar herkese (:
özel mesajları cevaplamaya devam ediyorum, ancak çok direkt gelen sorulara karşı yapabilecek bir şeyim yok. misal @gülünmeyenespri den çok güzel sorular geldi, o tarzda geldiği takdirde yanıtlamaya hazırım. kendisini özelden taciz ederek neler sorduğunu ve nasıl sorduğunu öğrenebilirsiniz.
yazın askere gideceğim malumunuz.
döndükten sonra (şayet kısa dönem yaparsam tabi) bir sonraki yaza kadar kullanıma açık bir vakit olacak önümde (bir sonraki yaz tahmin ettiğiniz şey var sırada, inşallah, maşallah, amin).
o vakti bir şekilde değerlendirmeyi düşünüyorum, casting yapmadığım için teşekkür edebilirsiniz o değerlendirme sonrasında ;)
castingden çok daha fazlası olabilir.
arada buraya da uğrayıp sizlere allahın seldıbını vereceğim,
özel mesajlarda gözden kaçırdığım şeyler olabilir, eğer "taa ne zaman attım, hala yanıtlamadı o.ç" şeklinde düşünceleriniz varsa tekrar sorabilirsiniz sorularınızı, final sonrası her şey çok karıştı ve dağıldı. o yüzden bu günden itibaren biraz daha düzenli bir sırayla cevaplamaya devam edeceğim, fazla birikmesine izin vermeden.
hepinizi sevgiyle kucaklıyorum panpalar, çok güzel günlerimiz, gecelerimiz oldu başlık altında, bazen gülmekten karnıma ağrılar girdi yorumları okurken, bazı özel mesajlarda gözlerim doldu..ne diyeyim valla, inci sözlük gibi, alabildiğince kötü sıfatla yaftalanmış bir ortamda bile böylesine bir oluşum meydana getirebildik ya, çölde açan çiçek misali, o "yaftalara" doyurulamayan incici binlerin aslında nasıl ince ruhlu, sağlam karakterli, düşünceli, vizyonlu ve baya baya sabırlı (102 sayfayı okumak, boru değil) adamlar olduğunu görmüş olduk çıplak gözlerimizle.
insanlar, başlangıçta yaşadıklarımı burada paylaşmamı yadırgamıştı,(sözlük içinden ya da başka platformlardan insanlar yani) ama ben ısrar ettim bu paylaşımda ve şimdi ne kadar doğru bir iş yaptığımı görebiliyorum,
başka neresi olsa, hangi sözlük, hangi forum, hangi sanal platform olsa kabullenemez, sindiremezdi yazdıklarımı,
ama inci bana kucak açtı, sahip çıktı, kabullendi söylediklerimi,
o yüzden bir kez daha sonsuz teşekkürlerimi sunuyorum. içinizden bana sövmeyi geçirdikçe, aklınızdan da "finalin son cümlesi" ni geçirip "dur hele bakalım" demenizi umuyor ve toz oluyorum. (: -
3170.
+11 -1maazallah lazio kupayı filan alırsa, trabzonlular kesin kupanın kendilerine verilmesi için aihm e giderler,
erkenden durdurmamız lazım x)
iyi sabahlar bu arada
-
vinovat li ya selamm ne habeerr
-
gelenler direkt caylak veya silik amk
-
acayip ve tuhafin nicki mi degismiz
-
sevdiklerinize bir çicek alın
-
kadın milli voleybol takımı oyuncusu
-
entiriye resim ekleme
-
acayip tuhaf ve yamuk
-
bütün kpop böyle olsa
-
en sonunda dayanamayıp bıçaklıyordu
-
inci sözlügün bitik bir yer olduğu gerçeği
-
aşk sizin icin ne demek
-
giyim mağazalarına gidip
-
emel1971
-
beyler maaştan maaşa yasıyorum
-
beyler bitkiler reçine dökerek sıçıyormuş
-
beyler bu karıyı dövmüşler
-
memati femboy musun
-
aziz sokie penisi
-
sözlük bitmeş
-
vikings caliyo ama yapıyor abi
-
sözlüğe femboy getirin abi
- / 1