+1
-1
Başlığa bakıp hemen geçmeyin okuyun bir şey kaybetmezsiniz. Evet beyler bu sorunun cevabı aslında tarihimizde yatıyor. Bu bilgiler aslında çoğu kişi tarafından bilinmeyen tarihin tozlu sayfalarında kalmış bilgilerdir. Aslında bu cevabın altında yatan 1945-1950 seneleri arasında Türkiye-Abd antlaşmalar bütününde mevcuttur. 1945 de Türkiye ile Abd vergi muafiyeti konusunda anlaştı o zamanın Başbakanı Adnan Menderes'ti. Bu antlaşmada Abd Türkiye'ye ağır yükümler bırakıyordu. 1946 da Abd Türkiye hükümetine 2.Dünya savaşından kalan artıkları bağışlamayı önerdi. Bu ilk bakışta çok karlı bir antlaşma gibi gözükebilir aslında öyle değil. Antlaşmanın tek şartı ülkede 50 boyunca demiryolu faaliyetlerini Abd izniyle yürütülecek. Bu ne demek oluyor biliyor musunuz Abd bizim demiryolu faaliyetlerimize el koydu.
Ne mi oldu. Avrupa ve Abd son 60 yıl içinde ülkelerininin hemen hemen her yerine ulaşımı sağlayacak demiryolu sistemleri kurdu. Hatta Avrupa ülkeler arası demiryolu sistemini kurdu. Peki Türkiye , sadece şehirlerarası 2 trenlik bir demiryoluna sahipti. Şehirlerarası da diyorsam her yere gitmiyor. Avrupa ve Abd iyice işi ilerletti ve ülkelerinde neredeyse araç ihtiyacı duyulmadı. Mesela Avrupa sokaklarına bakın neredeyse araç trafiği olmaz 3 4 tane araç geçer(Rusya hariç). Peki burada bitti mi hayır. Türkiye ulaşım için sürekli araca ihtiyaç duydu. Peki araçları kim üretiyor. Teknik malzemeyi Abd arabayı Avrupa. Yani işin gerçeği şu ki adamlar inanılmaz bir ileri görüşlülükle Türkiye'yi açık bir pazar haline getirdi. Şu an mevcut hükümet metro ve yerli araba projelerini yürütüyor. Aslında şimdi buradan baktığımızda hükümetin bu projeleri çok haklı.