1. 1.
    +2 -1
    evet beyler, hikayeme geçmeden önce belirtmek isterim ki, hayati tehlikem var. her an zütümden kan alabilirler, cebren ve hile ile bütün tersanelerime girebilir, bütün deliklerimi doldurabilirler. ve ayrıca anlatacaklarım +25'tir, zaman zaman -30'dur, iler tutar yanı yoktur, bu yediğim taktur. baştan uyarıyorum; bu taka ortak olmayın.
    ···
  2. 2.
    +2 -1
    sene 1995, burak kut'un, benimle oynama-çılgınım albümü yok satıyor. tarkan'ın dişleri olabildiğince ayrık, kıl olmamak mümkün değil, ve kenan doğulu, insanları, roma'yı yakmakla tehdit ediyor. mavi önlüklü ve sümüklü masum çocukların okulları önünde meybuzlar, leblebi tozları, ve gibik jelatinleri bir eczane lastiğiyle tutturulmuş paket kaymaklar satılıyor. tansu çiller başbakan, fenerbahçe şampiyon (şikesiz amk)
    ···
  3. 3.
    +1 -1
    sosyo ekonomik durum, siyasal tablo ve genel detay doku gözünüzde canlandıysa hikayemize geçelim.
    biz üç kişiydik; bedirhan gökçe henüz meşhur değildi, sol yanı ve zigon sehpası henüz kimsenin beynini gibmemişti.
    ömer, kuzey, afakan, akif ve ben.. oha amk, üç kişi değilmişiz meğersem. neyse panpalar. kayseri'nin bir kenar mahallesindeyiz, fakat paranormallik bu ya, olay arabistan'da geçiyor. hayati tehlikem var, anlatmakta tereddüt ediyorum...
    ···
  4. 4.
    +1 -1
    ömer, yurttan oda arkadaşım. kuzey ise mahalleden, o da arkadaşım. akif, ömer'in arkadaşı, kuzey akif'i tanımıyor, ama akif, afakan'ı kuzey'in arkadaşı olduğu için tanıyor gibi. ömer çok iyi bir çocuk, fakat biraz tuhaf. yazları sıcak ve kurak, kışları tam bir pesimist. kuzey, işinde gücünde, etliye sütlüye dokunmayan, kafasına vur ekmeğini al, saçma sapan bir çocuk. akif, akıllı uslu görünse de pgibopatın allahı, sürekli 'az önce 8 kişiyi öldürüp gömmüş' gibi bakıyor.
    afakan denen anası gibişmiş ise tam bir muamma. mavi gözleri çakmak çakmak, yürüdü uçurumun başına kadar, eğildi durdu. bıraksak, ince uzun bacakları üstünde yaylanarak, ve karanlıkta akan bir leylek gibi kayarak, beni giben yok mu? diye bağıracak.
    ···
  5. 5.
    -1
    bu afakan bini çok içerdi, her zaman böyle dağıtırdı zütü başı, zor zaptederdik. yine böylesi bir günün sonunda aldım bunu bizim eve zütürdüm. ömer'le eryaman'da eve çıkmıştık. kayseri'de başlayan ve arabistan'da geçmesi gereken olay, nasıl oldu da eryaman'a geldi, biliyorsam ağzıma versinler. paranormallik bu ya amk...

    neyse beyler.

    itfaiye meydanı'ndan alınmış 2. el eşyalardan müteşekkil, klagib bir öğrenci eviydi bizimkisi. sadece tost yapılan bir ütümüz, makarna pişiren bir ketılımız, yumurtalık kısmında kurumuş yarım limonuyla, sürekli olarak kapağını açıp saatlerce bakıştığımız bomboş bir buzdolabımız, ve çalışırken evin her tarafını dolaşan gezegen bir çamaşır makinemiz vardı.
    ···
  6. 6.
    -1
    boş sigara paketlerinden yapılmış sehpaya benzer şeyleri, ve şarap şişelerinden bozma şamdanları da sayarsak, ev baştan aşağı paranormaldi amk. normal olan tek şey televizyondu diyeceğim, ama onun da anteni, bildiğin yemek çatalıydı. çanak olarak da bir tencere kapağı uydurmuştuk. anasını gibeyim, bu eve cin girse şeytan çıkardı, o derece.
    ···
  7. 7.
    +1 -1
    evin içi bayram yeri gibi. içiyoruz her gece, her gece başka bir eğlence. pis yedili, king, batak, papaz kaçtı, pişti, okey ve türevlerini bilmeyenleri eve almıyoruz. eve almadığımız gibi de rencide ediyoruz beyler, hor görüyoruz, eziyoruz amk. her gün eve hatunlar geliyor, finallere çalışıcaz ayağına yiyişmeler, gibişmeler gırla... bu arada bir parantez açalım ( gerçekten çalışmamız gereken final dönemlerinden birinde, bizim elemanlardan biri, uyumamak için her öğrencinin farkına varmadan yaptığı kimyasal karışım-şuursuz bilişim çalışmalarından birinde, kolaydı, nescafe'ydi derken, bir şeyleri birbirine karıştırırken tuhaf bir şey icat etti. kanserli hücrelerde kalıcı çözüm üreten bir madde dediler, isviçre'den birkaç iyi adam gelip aldılar çocuğu. işletme 2. sınıftı, şimdi bilimadamı oldu amın feradı. paranormallik bu ya... ) neyse biz hikayemize dönelim.
    ···
  8. 8.
    -1
    afakan zil zurna sarhoş, boynuma boğazıma dolanıyor it oğlu it. neyse zor bela zütürdüm bunu eve, fırlattım benim yatağa, salona çıkıp bi sigara içeyim dedim. bizim salonun lambası sıkıntılı, bazen yanar, bazen yanmaz. bir de düğmesi benim odaya çok ters, taa alt komşunun mutfağında. paranormallik bu ya, yapan müteahhit muallaksi oraya koymuş düğmeyi.
    neyse, allah'tan evin içini ezbere biliyorum. zifiri karanlıkta salonun en sonundaki ikili koltuğa doğru usul usul ilerledim. evin parkeleri çok eski, bastığın yer gıcırdıyor. bizim elemanlar uyanmasın diye üç buçuk saate vardım koltuğun oraya. koltuğa zütümü koymamla sıçramam bir oldu. homurtu ve inilti karışımı bir şey duydum.
    ···
  9. 9.
    -1
    benim odanın kapısının önüne nasıl vardım bilmiyorum. nefes nefseyim, soluğu bir tarafımdan alıyorum, ama bir yandan da meraktan ölüyorum. az önce resmen birinin üzerine oturmuştum. salona tekrar kafamı uzatıp koltuğun oraya doğru baktım, fakat bir şey seçilmiyordu. sadece karanlığın içinde ayrı bir karaltı vardı. hızlanan nefesimi bir müddet zor bela tutup, sessiz sedasız bakmaya devam ettim. tam kendime gelmiştim ki, sessizliğin en koyu olduğu anda, gördüğüm koyu karartı yine bir homurtuyla kımıldadı.
    ···
  10. 10.
    -1
    o an içimden geçenleri size anlatamam. ya da dur lan, anlatayım;

    büyük bir korku ve heyecanla, bir yandan kendimi sakinleştirmeye çalışıp, bir yandan da hızlı düşünüp en doğru olan şeyi yapmaya çalışıyordum. bizim elemanların odalarını tek tek dolaştım, hepsi de mışıl mışıl uyuyordu. evde fazlalık olan bir tek afakan'dı, onu da az önce benim yatağıma yatırmıştım. peki o zaman bu koltuktaki huur analı kimin nesiydi?

    kafayı yemek üzereydim, fakat karanlıkta zütüm yemediği için tekrar salona gidip bakamadım. tekrar odama girdim ve yatağıma yatıp batteniyeyi sonuna kadar üstüme çektim.
    ···
  11. 11.
    0
    o an bi dakka lan dedim. ananskymmm! afakan nerde? ben bu bini daha demin buraya yatırmamış mıydım?
    beynimin içinde uğultular başladı, kalbim ağzımdan fırlayacak gibi atıyor, ne yapacağımı ne düşüneceğimi bilemedim o an, sanki zaman durmuştu.

    sonra yavaşça başımı battaniyeden çıkarıp odanın içine baktım. kimse yok... demin buraya yatırdığım koca adam ortadan kaybolmuştu, ve salondaki koltukta biri vardı. ben bu adamı yatırdıktan sonra doğru salona gittim, eminim. ben salona gidene kadar, bu tekrar kalkıp benim yanımdan geçip gitmiş olamazdı. böyle bir şey mümkün değildi.

    e peki o zaman salonda kim vardı, ve bu dıbına koduğumun afakan'ı nereye gitmişti?
    ···
  12. 12.
    0
    yatağın içinde çıldırmak üzereydim. bari bizim elemanlardan birni arayayım dedim, elimi cebime attım, cep telefonum yok. kapıdan içeri girerken portmantonun oraya bıraktığımı hatırladım, içimden deli gibi sövdüm. hemen başka bir şeyler düşünmeye çalıştım, yoksa kafayı yiyecektim. ama korkudan aklıma hiçbir şey gelmiyordu.

    derken bir gıcırtı duydum. sanki salonda biri yürüyordu. bütün tüylerim dimdik oldu, bir an nefes alamadım. kafamı benim odanın buzlu cdıbına cevirip baktım. az bir ışık hüzmesi gördüm. çok güçlü değil, ama iyi kötü belli oluyor. ve sanki gıcırtıyla birlikte hareket ediyordu. korkudan ölmek üzereydim, nefesimi tutup buzlu cama kilitlendim, ve zor bela yavaşça yutkundum. ışık benim odaya doğru büyyerek geliyor, ve duyulan gıcırtı yaklaşıyordu...
    ···
  13. 13.
    0
    abartmıyorum, o an pencereden atlamayı falan düşündüm. fakat kımıldayamadım tabii. sadece kapıya kilitlenmiş nefes almadan bakıyordum. kapı yavaşça açıldı, ve afakan içeri girdi. elindeki cep telefonunun ışığıyla yolu bulmaya çalışıyor. inanılmaz derecede bir rahatlama geldi, kalp atışlarım normale döndü, derin bir nefes aldım, ve deminki korkumu hiç çaktırmadan; napıyosun birader gecenin bi vakti? dedim. e ne diyeyim, korkudan altıma sıçtım hayvan oğlu hayvan mı diyeyim?

    neyse, bu sarhoş muallak ayakta zor duruyor, sallana sallana baktı bana, yeeaa dedi, tuvalete gittiydim amk, sonra odanı bulamadım dedi. kaltım ve hemen odanın lambasını yaktım. gel yat şuraya dedim, tekrar yatırdım bunu yatağa. gözleri kıpkırmızıydı, ne kadar içtiyse. neyse, bunu yatırdım, ben de lambayı söndürüp kıvrıldım yanına. korkum tam geçti derken, salon geldi aklıma, salonda hala biri vardı.

    ama tabii gidip bakmayı bir türlü zütüm yemiyordu. yavaşça uykuya daldım...
    ···
  14. 14.
    0
    gözümü açtığımda hissettiğim tek şey açlıktı. açlıktan ölüyordum. afakan'ı uyandırmadan yavaşça kalkıp mutfağa gittim. ketılı yarısına kadar doldurup içine çıbık makarna attım. kaynamasını beklerken gözüm mutfak pencesine ilişti. o an bir tuhaflık olduğunu hissettim, saçma, anlamsız bir ölüm sessizliği vardı. pencereye doğru yaklaşıp dışarıya baktım. tüm gökyüzü eflatundu, ve dışarda kimsecikler yoktu. sanki dünyadaki bütün insanlar yok olmuştu da bir tek ben kalmıştım, böyle saçma bir his içimi kaplamıştı.
    derken dışarda birini fark ettim, karşı apartmanın dibinde, peçeli bir arap kızı bana bakıyordu. bu gibtiğimin kızının camdan bakması, ve yağmur yağıp seller akıyor olması gerekmiyor mu amk? diye düşündüm. paranormallik bu ya.. olayda resmen bir mantık hatası vardı.
    ben bunları düşünürken kız peçesini indirdi, o güzel yüzü ve dolgun kırmızı dudakları ortaya çıkmıştı. uzun uzun bana baktı, sonra hafif bir tebessümle 'yalarım' mahiyetinde bir dil attı ve arkasını dönüp hızla o eflatunluk içinde kayboldu.
    ···
  15. 15.
    0
    vay amk, neler oluyor hayatta diye düşünerekten yeniden ketıla döndüm. açlıktan karnım gurul gurul gurulduyordu, çok yavaş kaynattığı için içimden ketıla sövüyordum. derken ensemde bir nefes hissettim beyler... tam olarak ense çukurumu yakacak kadar yakın bir nefes. arkamda biri vardı...
    elim ayağım titremeye başladı, tüylerim diken diken oldu. dün geceki korkuyu aynen içimde hissediyordum. ne elimin ayağımın titremesini durdurabiliyor, ne de arkamı dönmeye cesaret edebiliyordum. ne tak yiyeceğimi bilmez bir halde, öylece tirtir titriyordum. zor bela, içimden üç gulfü bir elham okudum. ben sureleri okurken makarna sonunda kaynamıştı. bir iki çıbık alıp tadına baktım, tuzu biraz ekgibti, biraz da yağ koymuş olsaydım böyle birbirine yapışmazdı amk.
    derken kendime kızdım, lan arkanda biri var, senin düşündüğün şeylere bak manda gibi! diye söylendim. paranormallik bu ya, insan böyle durumlarda ne düşüneceğini, nasıl davranacağını bilemeyip saçmalıyor işte.
    neyse beyler, tüm cesaretimi toplayıp arkamı dönmeye karar verdim. derin bir nefes aldım, allahım sen soktun sen çıkar, hadi bismill.. dedim, tam dönücem, arkamdaki nefes homur homur bir şeyler fısıldamaya başladı; mavi yazma tez solar... mavi yazma tez solar...
    ···
  16. 16.
    0
    beyler paranormallik bu ya, giblenmediğimi hissediyorum. eğer takip eden varsa 'paranormallik bu ya amk' yazsın lütfen.
    ···
  17. 17.
    0
    tuhaf bir gecenin sonunda, kendi yatağımda sığıntı olarak yatmışım, doğru düzgün uyuyamamışım. açlıktan ölecek vaziyette uyanmışım, karnım zil çalıyor. salondaki ikili koltukta muhtemelen biri var, dışarsı eflatun, az önce bir arap kızı bana uzaktan dil atıp kaçmış, tam arkamda biri dikilmiş mavi yazma tez solar deyip duruyor, ve etrafı inanılmaz bir sarımsak kokusu kaplamış... ben nereye düştüm dıbını yolunu gibeyim ya? diye düşündüm.

    bütün korku ve gerilim, yerini bir anda öfkeye bıraktı, resmen burnumdan soluyorum, ketılı metılı bıraktım, ve eeeeh eytere beaa diye arkamı döndüm.
    ···
  18. 18.
    0
    doğmamış çocuklarını gibeyim.. bülent serttaş'la burun buruna geldik... tombul yüzünde hafif bir gülümsemeyle bana bakıp türkü söylüyor; mavi yazma tez solar anam ciğerimi dağlama... gözlerinin etrafı kıpkırmızı, yüzünün yarısı sarı, dişleri beyaz, saçları uzun ve siyahtı. napıyon lan? dedim, maça gidiyom panpa dedi. elini yüzünü kendi boyamış amın evladı. üstünde forma, bir elinde acılı, yarım lahmacun, içine basmışlar sarımsağı, basmışlar sarımsağı...
    neyse, ben duruma bir anlam vermeye çalışırken, koca herif çotank diye kayboldu. şöyle bir irkilip geriledim, nereye gitti lan bu derken, hafiften kulak kesildim, sesi salondan geliyor. korkulu çekingen adımlarla yürüdüm salona. baktım, üç tekerlekli bir çocuk bigibletine binmiş bana doğru yavaş yavaş geliyor. arapça bir şeyler söylüyor; ay van tu piley geym.. amk herif arapça konuşuyor, ben ingilizce duyuyorum, fakat lö de fransızca yorumlayıp türkçe anlıyordum. o an çince gülesim geldi, paranormallik bu ya, sinirlerim alt üst olmuştu çjhxclblödsajkskösdkjv...
    ···
  19. 19.
    0
    aynen şu an zütümden uydurup yazıyorum bin kardeşlerim. maksat geyik olsun. son zamanlarda artan paranormal hikaye furyasını, ve büyük talep görünce arz konusunda ukalalık yapan anası gibişmişleri hedef almış durumdayım. burdan o amcıklara ve onların zütünü yalayıp bana özenti diyenlere seslenmek istiyorum; lan bu sözlükte hikaye anlatma olayını biz başlattık zamanında dıbını gibtiklerim. gelmiş bi de bana taklit diyo dalyarak. ayrıca biz öyle zütü kalkık huur çocuklarına benzemeyiz. bir şey yazıyorsak, ve bu beğeniliyorsa bunu kullanmayız. yazıyorum işte, gibime oku, gibime okuma.

    bu arada okuyanlar 'paranormallik bu ya' yazsın beyler. sloganımız bu.
    ···
  20. 20.
    0
    çince gülerken uyanmışım.. bi baktım afakan uyanmış, bomboş gözlerle bana bakıyor. noldu lan ne bakıyosun? dedim. olum sen nece konuşuyordun la az önce? dedi. konuşmuyordum olum gülüyordum, tuhaf bi rüya gördüm de dedim. konuyu hemen geçiştirip kalktım, doğru banyoya gittim. soğuk suyla elimi yüzümü yıkadım, ve az biraz kendime geldim. aynada uzun uzun kendime bakıp, dün geceden beri olan biteni kafamda toparlamaya, ve her şeyi açıklığa kavuşturmaya çalışıyordum ki, aynada bir karartı gördüm. banyonun kapısı açıktı ve dış kapıya giden koridor, banyonun önünden geçiyordu. eğer aynada yanlış görmediysem iri yapılı biri hızla kapının önünden geçmişti. bu kim amk? diye düşünürken dış kapının kapanma sesini duydum. şimşek gibi fırladım, fakat yetişemedim. sonra yine aynı hızla salon penceresine gidip aşağı baktım, bekledim bekledim, ama apartmandan çıkan olmadı. kafayı yemek üzereydim. afakan da telaşlanmış, kedi gibi peşime düşmüştü, kanka noluyo? iyi misin deyip duruyordu. hiç ona cevap vermeden bizim elemanların odalarına baktım, ikisi de odasında uyuyordu. delirmemek elde değil...

    afakan dedim, az önce biri evden dışarı çıktı, gördün mü? duydun mu? dedim, paranormallik bu ya, yok kardeşim kimse çıkmadı dedi.
    ···