/i/Hikaye

Herkesin bir hikayesi var, ya senin hikayen nedir?
    başlık yok! burası bom boş!
  1. 7.
    +3
    Miras-"iyileştirme yöntemini pek beğenmiyorum. Onu orada korkutmak yerine direk olan biteni anlatabilirdin."

    Rıfat-"Bir ay sonra tekrar gelirdi. Korku herkes için aynıdır. Kendi gerçekliğini yıkar ve yerine başkasının gerçekliğini yerleştirir. Ben de kendi gerçekliğimi yerleştiriyorum."

    Miras-"Ama bunu diktatörler yapar. Ve yakın zamanda da bir diktatör ülkesinin yıkımına şahit oldum."

    Rıfat-"Geansi'den bahsediyorsan onlar aptaldı. Sadece paraya tapan kişi önündeki fırsatı göremez. Hem benim burada birilerini yönetmek gibi bir amacım yok. Özellikle krallık ile yönetilen bir diyarda. Neyse fazla konuştum. Neden geldin?"

    Miras-"Baban hakkında konuşmak için geldim."

    Rıfat-"Yine babana benim burda olduğumu söyleyelim diyeceksen hiç boşuna uğraşma."

    Miras-"Neden istemiyorsun? Bu onu sadece yıkıma zütürüyor."

    Rıfat-"Hayır. Yıkım mı yoksa yükseliş mi onu kendi seçmeli. Sen kardeşinin ölümünden sonra istesen kendini odana kapatıp sabah akşam ağlayabilirdin. Ama bana söylediğin kadarıyla yapmadın. Bu senin daha fazla şey görmeni sağladı. Babam da rahatlamamalı. O da senin gördüğünü görmeli."

    Miras-"Benim neyi gördüğümü düşünüyorsun?"

    Rıfat-"Bilmiyorum."

    Miras-"Bilmiyor musun? O zaman babanın bu acının sonunda bir şeyler göreceğinden nasıl emin olabiliyorsun?"

    Rıfat-"Emin değilim."

    Miras-"O zaman neden?"

    Rıfat-"Binlerce yıldır yaşıyorsun ama sadece izlemişsin. Noz nasıl tüm krallıkları bileştirdi sence?" Bacak bacak üstüne attı.

    Miras-"I. Noz çok zeki biriydi... "

    Rıfat-"Bence en aptal kral oydu. Eğer karşısında benim gibi düşünen biri olsaydı kesinlikle tüm krallığı elinden alırdım. O önemli bir şey yaptı. Denedi. Mesela şöyle düşün. Noz bir ejderha olduğuna dair söylenti yaymıştı. Eğer o ejderha söylentisini Aldmir duysaydı? Ve ona göre önlemini alsaydı? Güvendiği bir komutanını gönderseydi ve o savaşı yönetseydi? O zaman ne olacaktı? Savaşı kaybetmiş olacaktı. Daha sana bir yığın yenme taktiği söyleyebilirim. Ama Noz her şeyi tehlikeye atarak bir şeyi kazanma peşine düştü. Ve başardı da. Bu hayatta önemli bir şey tehlikeye atmadan başka önemli bir şey kazanamazsın. Ben de babamın akıl sağlığını tehlikeye atıyorum."

    Miras-"Umarım işler düşündüğün gibi gider. Hala geceleri sesler duyuyor musun?"

    Rıfat-"Artık sabahları da duyuyorum. Sanki biri beni çağırıyor gibi. Noz'un dediği ejderha gerçek değildi değil mi?"

    Miras-"Seni temin ederim. Gerçek değil."

    Rıfat-"O zaman kim bana seslenen? Veya acaba o portalin yan etkisi mi?"

    Miras-"Aklın hala karışık olabilir."

    Rıfat-"8 ay oldu. Aklımın karışık olması için aptal falan olmam lazım. Tarihinizi bile öğrendim. Kafam karışık değil."

    Miras-"Sana daha güçlü bir yatıştırıcı hazırlayım."

    Rıfat-"Bu sefer yatıştırıcı istemiyorum. Belki ne dediğini dinlersem zihnim cevabı bulur ve ben de rahatlarım."

    Miras-"Nasıl istersen. Ama eğer zihninin çok sıkıştığını hissedersen kesinlikle yanıma gel."

    Rıfat-"Tamam tamam." Annesinin öldüğünü söylediğimde sadece 1 gün ağlayıp hayatına kaldığı yerden devam etti. Gerçekten onun için içten içe endişeleniyorum. Eskiden olsa endişelenmezdim ama Noz'dan sonra nedense daha fazla halk ve Rıfat hakkında endişelenmeye başladım. Belki de Rıfat'ın bahsettiği gelişim budur. Bilmiyorum. Odadan çıktım ve odama yöneldim.
    Tümünü Göster
    ···
  2. 6.
    +3
    RiAN DiYARI (8 AY SONRA)

    MiRAS

    Rıfat burada olduğunu Bir Bine'ye söylememem hakkında beni tembihlemişti. Acaba neden? En azından babasını rahatlatırdı. Ama onun farklı planları var gibi. Halk onun kapısının önünde sıra oluyordu. Özellikle onunla konuşmak istiyorlardı. Gerçekten de geldiği ilk gün söylediği şeyi yaptı. Kendini insanlara tanıttı. Artık onun insan olmasını yadırgayan yoktu. Ama Rian'ların bir kısmı insanları suçlu görüyordu. Ülkenin bu hali onların suçuydu. II. Omnu Tier'in öldüren kişi Kim olsa da ölümünü ayarlayan kişi Bir Bine olarak görenler vardı. Sayıları fazla değil. Ülkeyi her ne kadar I. Noz Tier birleştirmiş olsa da iç karışıklık sürüyor. Şimdilik Lotus elinden geleni yapıyor. Ama ne zamana kadar yetecek kestiremiyorum.

    Yine Rıdvan'a ayırdığım odada sıra fazla. Herkes Rıdvan'dan tavsiye almak istiyor. Zaten onunla konuşmam gereken bir konu vardı. Odasına girdim. Rıdvan'ın elinde not defteri vardı. Ve kendi dünyasından getirdiği kalem. Karşısındaki kız beni görünce diz çöktü. Rıdvan hiç duruşunu bile bozmadı.

    Kız-"Tanrıça Miras. Bağışlayın. Geldiğinizi görmedim."

    Rıdvan-"Miras, hayırdır bir haber mi var?"

    Miras-"Bana direk adımla hitap etmemeni söylediğimi hatırlıyorum. Hem de çok kez."

    Rıdvan-"Ben de kabul etmediğimi hatırlıyorum. Hem de çok kez."

    Miras-"Kalkabilirsin. Diz çökmene gerek yok. Ben sadece astımı izlemeye geldim. Siz devam edin."

    Kız-"Nasıl isterseniz." Dedi ve ayağa kalktı. Üstünü çırptı ve tekrar koltuğa oturdu Gergin görünüyordu. Benden dolayı olsa gerek.

    Rıdvan-"Gergin olmana gerek yok. En son hiçbir erkeğin sana bakmadığından bahsediyordun. Devam eder misin?"

    Miras-"istersen ben yardım... "

    Rıdvan-"Gerek yok Miras. Ben yardım ederim. Siz anlatmaya devam edin."

    Kız-"Küçükken tanrıça Miras'ın hey heykellerini kırardım. Annem de büyünce çirkin olacaksın derdi. Dediği de oldu. Hiçbir erkek yüzüme bakmıyor artık. Tanrıça Miras. Sizden özür... "

    Rıdvan-"Böyle bir saygısızlık yapmışsın bir de geçmiş pişkin pişkin özür mü diliyorsun?"

    Kız-"Hayır ben... " Araya girecektim ama Rıdvan durmamı işaret etti. Sonunu merak ediyorum.

    Rıdvan-"Böyle bir saygısızlık kabul edilemez. Fare'ye dönüştürülmeliydin. Ve her ay farklı bir erkek fare ile üreyip tarafından 20 fare doğurma ile lanetlenmeliydin."

    Kız-"Hayır. Ben o zamanlar küçüktüm. Bilerek yapmadım."

    Rıdvan-"Diğerleri de küçüktü ama hiç kimse Miras'ın heykellerini kırmadı. Sen kırıyordun ama. Senden iğreniyorum." Kız korkmaya başlamıştı. Ağlamaklı olmuştu. Ben de sinirlenmeye başladım. Rıdvan'a döndüm. Tam kızmak için ağzımı açmıştım ki:

    Rıdvan-"Miras'ın gözlerine bak şimdi. Kime bakıyor kızgın kızgın. Sana mı, yoksa bana mı?"

    Kız-"Si size bakıyor."

    Rıdvan-"Heykelleri kıran sendin. Ama Miras bana kızıyor. Neden?"

    Kız-"Bilmiyorum." Anlamaması Rıdvan'ı biraz hayal kırıklığına uğratmıştı.

    Rıdvan-"Çünkü ben seni eleştirdim. Seni korkuttum. O yüzden bana kızgın kızgın bakıyor. Eğer seni sevmese sana bunları söylediğimde bana hak verirdi. Şimdi bana bak. Bana kızmasına rağmen bende çirkinlik görüyor musun? Veya herhangi bir lanetlenme belirtisi?"

    Kız-"Hayır."

    Rıdvan-"Demek ki Tanrıça Miras her kızdığı kişiyi lanetlemiyormuş. Sen sadece yıllarca lanetliyim diye kendi özgüvenini kırdı. Onu geri toparlamamız lazım. Yarın da buraya gel. Seni biri ile tanıştıracağım. Tanıştıracağım kişi de senin gibi özgüvensiz bir erkek. Bir süre beraber buraya geleceksiniz. Benim önümde sohbet edip geri döneceksiniz. Düzeldiğinize karar verdikten sonra eğer birbirinizden hoşlanırsanız evlenirsiniz, hoşlanmazsanız da zaten özgüven sorununuzu halletmiş oluruz. Başka kişiler bulursunuz." Kız heyecanla kalktı ve:

    Kız-"Çok teşekkür ederim."

    Rıdvan-"Rica ederim. iyi günler." Dedim ve kız benim önünde eğilmeyi ihmal etmeden dışarı çıktı.
    Tümünü Göster
    ···
    1. 1.
      +2
      Rıfat burada olduğunu
      Rıfat? Alem değiştirmiş benim seri patladı :D
      ···
      1. 1.
        +1
        Yok knk bu Rıfat'ın küçüklüğü, büyüyünce o hale geliyor :D
        ···
      2. 2.
        +1
        Spoiler alert! ileride zombiler giriyor devreye benden söylemesi. Neyse sen bana bakma yaz ama aklıma fikir getirdin vay amk. Hikaye bitsin söyleyeceğim
        ···
  3. 5.
    +4
    Berkecan-"Senin bundan sonra yapacağın tek şey kendini toparlamak. Çocukların geldiğinde seni bu halde görmelerini istemeyiz. Ve evini de bu halde görmemeleri daha iyi olur."

    b-"Onlara gerçeği anlatacaktım... "

    Berkecan-"Artık onlar gelince anlatırsın. Şimdi öncelikle şu evindeki evsizler ile ilgilen."

    b-"Peki şirket ne oldu? Ne zamandır gitmiyorum."

    Berkecan-"Hatırlamıyor musun? Cenazeden sonra vekaleti bana vermiştin. Ben ilgilendim bir süre şirketle ama artık yetişemiyorum. Neyse ki yardımıma Halis bey yetişti de şimdi o ilgileniyor. Ama senin de şirketin başına geçmen lazım."

    b-"Peki kumarhane ne durumda?" Aslında ilgisini çekmiyordu ne durumda oldukları. Sadece kafası dağılsın istiyordu artık. Her insanın içinden gelen doğal bir istekti.

    Berkecan-"Oraya geçici bir müdür atamıştım. O ilgileniyordu işlerle. Dün gittim sorun yoktu. Ama Süleyman abi bu durumdan hoşnut değil."

    b-"Onun hoşnut olması şu an pek umurumda değil. Ama korkuyorum. Hem de çok korkuyorum. ilk kez bu kadar çok korkuyorum. Çocuklarım geldiğinde ya yine koruyamazsam? Ya yine kaçırılırlarsa?"

    Berkecan-"O zamanlar babandan dolayı hazırlıksız yakalanmıştın. Ama şimdi hazırsın. Bunu söylemeyi istemezdim ama artık babanın senin düşmanın olduğunu biliyorsun." Gözlerini soğuk bir bakış aldı. Ayağa kalktı ve:

    b-"Bir daha onu görürsem yemin olsun ki sorgusuz sualsiz öldüreceğim. Berkecan. ilk şirkete gidelim. Sonra da kumarhaneye uğrayalım."

    Berkecan-"Sonunda kendine geldin."

    b-"Daha gelmedim. içgüdümü hala kullanamıyorum. Nedenini de anlıyorum. içimin soğuması lazım."

    Berkecan-"Zaman her şeyin ilacıdır. Çocukların da bulunacak buna eminim. Şimdi şu çöplükten çıkalım. Burada durmak gerçekten sinir bozucu." dedim ve önden yürümeye başladım. O da arkamdan geliyordu.
    ···
    1. 1.
      +3
      Çocuklarım geldiğinde ya yine koruyamazsam? Ya yine kaçırılırlarsa?
      Kaçırılmazsa hikaye olmaz ki. Rez
      ···
      1. 1.
        +1
        Dur daha çocukları geri getirebileceği belli değil :D
        ···
      2. 2.
        +1
        Eheheheh
        ···
    2. 2.
      +4
      Oha Orijin oha. Orası mı yakalanılınır?
      ···
    3. 3.
      +1
      Biraz geç geldim ama geldim reis. Eminim çok güzel olmuştur. Başlıyorum hemen okumaya.
      ···
      1. 1.
        +2
        Umarım beğenirsin. Hoşgeldin.
        ···
    4. diğerleri 1
  4. 4.
    +3
    Yaz panpa hukukçu söyledi geldim
    ···
    1. 1.
      +1
      Hoşgeldin panpa. Keyifli okumalar.
      ···
  5. 3.
    +2
    Haber etsene kaçırdım ya
    ···
    1. 1.
      +1
      Söyledim ya saat 1 de atacağım diye.
      ···
      1. 1.
        +2
        Başladığın an tepki verirsin diye şeettim aslında
        ···
  6. 2.
    +1
    sen bu hikâyeyi atıyorsun da biz serinin öncesini unuttuk be panpa arada hatırlatmalar vardır umarım

    yerimi de alayım şöyle
    ···
    1. 1.
      0
      Yani ara ara var.
      ···
  7. 1.
    +9 -1
    BU HiKAYE DiYAR SERiSiNiN 5. HiKAYESiDiR. SERi iÇiN (bkz: bir bine bende binem hikaye serisi)

    Hepinize merhabalar. Uzuuuuuuuuuuuuuuuuuuuuuuuuuun süre sonra sonunda diyar serisine yeni hikaye paylaşıyorum. Hadi bakalım, keyifli okumalar.

    ---

    DÜNYA

    BERKECAN

    Bir Bine'nin evinin önündeyim. Aklımdan ne geçiyor ki? Onu teselli edecek hiçbir şey yok. 6 aydır evinden çıkmıyor. Aşağıda tadilat olurken yukarıda Bir Bine tek bir dakika bile odasından çıkmamış. Ne de olsa ölümsüz. Acıkmıyor susamıyor... Ama acı çekiyor. Her insan gibi o da karısı öldüğü için acı çekiyor. Ve çocukları kayıp olduğu için. Detayları tam olarak bilmiyorum ama çok kötü bir durumda olduğunu biliyorum. Kapı açıktı. içeri girdim. Ve şaşkınlığa uğradım. Aşağı katta evsizler ve ayyaşlar kalıyordu. Duvarlarda hep grafitiler çizilmiş, yerde uyuyanlar, aralarında tartışanlar... Ev ev değil resmen çöplüğe dönmüş. Yukarı kata yöneldim ve biri benim kolumdan tuttu. Yaşlı biriydi. O da evsizdi.

    Evsiz-"Sen yukarıdaki çocuğun babası mısın?" He amk. Babasıyım. Şu amk kelimesi bana Bir Bine'den kaldı. Ne zaman kullansam gıcığıma gidiyor arkadaş.

    Berkecan-"Hayır. Bir dostuyum."

    Evsiz-"Bence yanına çıkma. Yalnız kalmaya ihtiyacı var." Ev de size kalsın değil mi? Gerçekten çok zekisiniz ya.

    Berkecan-"6 aydır zaten kendi başına kalıyor. Artık kendini toparlaması lazım."

    Evsiz-"Çektiği acı normal bir acı değil. Hem karısı gözleri önünde öldürülmüş hem de çocukları kaçırılmış. ilk baş yalan söyledi sandım. Ama gözlerine bakınca anladım. O acı çeken gözler yalan söyleyen birinin gözleri değil. Bu kadar genç yaşta o kadar şey yaşamış."

    Berkecan-"Ama artık hayata dönmesinin zamanı geldi. Ben yukarı çıkıyorum." dedim ve yukarı kata çıktım.

    Yukarıda da birileri vardı. Sadece ofisinin kapısında kimse yoktu. Ve muhtemelen ofisinin içine de kimse girmemiştir. Kapıyı ittiğimde açıldı. Ben kilitli olur diye bekliyordum. Kapı açıldığında her yerde kesici ve delici aletler vardı. Yoksa kendine bir şey mi yaptı?

    b-"Size bu odaya girmeyin dedim. Kimsen hemen çık dışarı."

    Berkecan-"Bir Bine benim. Berkecan. Benim geldiğimi hissetmedin mi?" Ben daha çökmüş, zayıflamış vs durur diye düşünüyordum ama ölümsüzlüğünden dolayı her zamanki gibi duruyordu. Ama üstü başı hep kirli, yere çökmüs dizlerine kolunu yaslamış gözlerini kapatıyordu.

    b-"içgüdümü artık kullanamıyorum. Duygusal olarak çok yoğunum. Ne için geldin?"

    Berkecan-"Seni dışarı çıkarmak için geldim. Kendini toparlaman lazım."

    b-"Kendimi toparlamak mı? Neden toparlayacakmışım ki? Karım öldü, Yuri öldü, çocuklarım bilinmeyen diyarlarda, babam bana ihanet etti. Ölümsüzüm ve sarhoş dahi olamıyorum. Hayatımda ilk kez ayyaş olmak istedim. içip içip unutmak istedim. Onu bile yapamıyorum. Kendimi öldürmek istedim. Ölemedim. Bu acıyla yaşamaya mahkum gibiyim. ilk kez kendimden nefret ettim. Anlıyor musun? Kurtaramadım. Kimseyi kurtaramadım."

    Berkecan-"Biliyorum. Belki ben senin halinden anlamam ama hala çocukların var. Onları kurtarabilirsin."

    b-"Geçen Miras geldi. Çocuklarımı bulmak için yardım edecekmiş. Kendi çocuklarımı bile kurtaramıyorum. Bana sadece beklememi söyledi ve gitti."

    Berkecan-"Ne güzel işte. Miras önemli biri değil mi? Onları daha kolay bulur."

    b-"Peki ben ne yapacağım? Kendimi boşlukta gibi hissediyorum. Huriye... Öldü... " Tekrar ağlamaya başladı.
    Tümünü Göster
    ···