-
26.
+29 -48Beyler bugünlük bu kadar. Sürç-i lisan ettiysek affola. Yarın devam ederiz. Kendinize iyi bakın.
-
-
1.
+2Eyvallah eline sağlık
-
2.
+2Ne demek bu kadar olaamaz olamaaz kessinlikle olamaz
-
3.
0Niye gavatlik yapiyorsun birader gececi tayfaya
-
4.
0Abi okadar heycanla okudum amk ne demek bu kadar neyse rezervasyon
-
5.
0Lann gececi tayfaya yarasir bi hikaye bu pnp napiyon sen
diğerleri 3 -
1.
-
27.
+21Kafamı çıkartmamla beraber Mustafa Abi’yi elinde poşetlerle koşarken görmem bir oldu. Hem koşmaya çalışıyor hem de eliyle “içeri gir” işareti yapıyordu. Mustafa Abi içeri girdiği anda kapıyı kapattım ve merdivenlerden hızlı hızlı çıkmaya başladık.
Eve girdikten sonra elindeki poşetleri yere atarak “Ben sana dışarı kesinlikle çıkma dememiş miydim!” diye bağırdı. O an biraz suçluluk duygusu hissettim ama bunun sırası değildi. Ona ne olduğunu, neden koştuğunu sordum.
Anlatmaya başladı.
-Kardeşim tüm marketleri yağmalamışlar her şeyi alıyorlardı insanlar çıldırmış gibiydi, herkes birbirini tehdit ederek yiyeceklerini alıyorlardı. Zaten pek bir şey kalmamıştı, ben de ne olduğuna bile bakmadan alabildiğim şeyleri poşetlere doldurup koşarak geldim. Poşetinden 4 tane ekmek, 8 tane çikolata, 2-3 paket kraker ve birkaç meyve suyu çıkmıştı.
Bunlarla ve evdeki diğer tüm yiyeceklerle yaklaşık 1 ay hayatta kalabileceğimizi tahmin ediyorduk. Ama suyumuz yoktu. Bu su bizi ancak 2 hafta kadar idare ederdi. -
28.
+17 -1Mustafa Abiyi sakinleştirmeye çalıştım ama ben ondan daha çok panikliyor, daha çok korkuyordum. Sadece bunu ona farkettirmiyordum. En azından farkettirmemeye çalışıyordum. Ortam durulduktan sonra güzel bir kahvaltı ettik. Onun caddeye bakan tarafı mutfaktı ve camları kırıldığı için her şeyi salonda yapıyorduk. Mutfağa sadece yiyecek ve içecek almak için giriyorduk.
Yemeğimizi yedikten sonra oturup konuşmaya başladık. Mustafa Abi’yi tanıyordum, ama eğer bu işten kurtulmakta beraber olacaksak onu daha iyi tanımam gerekiyordu. Ailesinin ne iş yaptığını, zamanını nasıl geçirdiğini, neden ailesinden daha farklı bir yaşam seçtiğini sordum ona. Anne ve babasının uzun yıllar boyunca memur olarak çalıştığını ve daha sonra devletin üst kademelerinde nüfuz sahibi olarak çalışmaya başladığını söyledi. Kendisinin neden farklı bir yol tercih ettiğini sorduğumda ise ayakları üstünde durmayı küçük yaşlardan itibaren öğrenmek istediğini söyledi.
Mustafa Abi zamanının çoğunu okuyarak geçiren kültürlü bir insandı. Okuduğu şeyler de genellikle tıp ve bilim üzerine olurdu. Ancak akademik başarısı zamanında o kadar iyi olmadığı için hastane görevlisi olmayı tercih etmişti. -
29.
+20 -1O günü de sürekli konuşarak ve birbirimizi daha çok tanıyarak geçirdik. Çünkü bundan başka yapacak bir şeyimiz yoktu. Devletin bize yardım etmesini ummaktan ve bunun için dua etmekten başka elimizden bir şey gelmiyordu. Gece uyumadan önce birkaç şey atıştırdık ve karşılıklı koltuklarda uykuya dalmaya çalıştık. Mustafa Abiye kendi yatağında yatması için ısrar etsem de bunun daha güvenli olacağını söyledi ve ben de onayladım.
Sabah uyandım ama garip hissediyordum. Sanki vücudumu kontrol edemiyor gibiydim. Çantamı alıp aşağı indim ve apartmanın kapısını açtım. 3 adam bir kadını kovalıyordu. Yardım etmek istedim, ama vücudum buna izin vermiyordu. Beynimle bedenim ters hareket ediyor gibiydi. Kadın beni görünce yardım edin diyerek bana doğru koşmaya başladı ama kayıp yere düştü. Adamlar kadına saldırmaya başladı. Biri boynunu ısırıyor, biri kolunu almış ağzına zütürmeye çalışıyordu. Kadının ölmeden birkaç dakika önceki bana son bakışları, dehşet ve korku dolu yüz ifadesi beynime kazınmıştı sanki.
Bir anda kan ter içinde yatağımdan fırladım. Hepsinin bir rüya olduğunu anladığımda rahatlamam gerekiyordu ancak tarif edilmeyecek duygulara kapıldım. Kadının yemyeşil gözlerindeki çaresizlik aklımdan bir türlü çıkmıyordu. Suçluluk duygusunu bedenimin her tarafında, vücudumun en küçük zerresine kadar hissediyordum. Keşke kurtarsaydım o kadını. Belki de ölümüme neden olacaktı, ama yardım etseydim keşke. Pişmanlık nasıl bir şeymiş ve insana ne kadar ağır gelebiliyormuş o gece öğrendim.
O kadını kurtarabilir miydim? Bilmiyorum. Eğer deneseydim şu an hayatta olur muydum? Bilmiyorum. Ama bildiğim bir şey vardı. O da vicdanımla hesaplaşmam gerektiğiydi.
inanılmaz terlemiş ve susamıştım. Su içmem lazımdı. Etrafıma bakınıp tam yataktan kalkacakken bir şey farkettim. Mustafa Abi yatağında yoktu. -
30.
+26 -2Beyler akşam 10-11den sonra partları atmaya başlayacağım. Kimseden hiçbir beklentim yok ben yazarım isteyen okur.
-
-
1.
+2Simdi at o zaman amk beklentin yoksa
-
2.
-1Trend kalcak diye herkesin işi oluyor huur çocukları amk
-
3.
0Rerezve
diğerleri 1 -
1.
-
31.
+11Prim kokmaya başladı diyen arkadaşlar olmuş. Prim yapacak olsam hızlı ve taktan partlar yazıp atardım. Trennde 2. Sayfaya kadar düşmüşüz ama açıkçası umrumda değil. Eve geçince rahat kafayla yazmaya başlayacağım.
-
-
1.
0Devam et
-
2.
0Helal usta devam
-
3.
0Helal panpa devam #rez
-
4.
0Devam reisss
diğerleri 2 -
1.
-
32.
+13Onun da su içmeye veya tuvalete kalkmış olmasını düşünerek, hatta bunu umut ederek ayağa kalktım. Salonun kapısına geldiğimde fısıldaşmalar duydum. Yatak odasından geliyordu fısıltılar. Yavaş ve küçük adımlarla yatak odasının kapısına kadar geldim. Kapı kapalıydı ancak konuşmayı buradan duyabiliyordum. Sadece belirsiz sesler duyuyordum, kelimeleri seçemiyordum.
Cesaretimi toplayıp kapıyı açtım. Mustafa Abi yatağının üstüne oturmuş telefon görüşmesi yapıyordu. Ama telefonun şarjı bitmişti ki?
-Abi ne yapıyorsun burada? O telefonun şarjı bitmemiş miydi? Kiminle konuşuyorsun gecenin bu saatinde?
ilk birkaç saniye cevap vermedi. Bir şey düşünüyor gibi duruyordu. Kısa bir bekleyişin ardından şöyle söyledi: “Kardeşim bu telefon o telefon değil, bu acil durumlar için sakladığım telefon. Ailemin durumunu merak ettim o yüzden arayıp konuşmak istedim”
Telefona baktığımda gerçekten farklı olduğunu gördüm. Ama Mustafa Abi’nin yalan söylediği lafı gevelemesinden, cevap vermek için beklemesinden bariz bir şekilde belli oluyordu. Neden gecenin bu saatinde aradığını sorduğumda ise bir şey söyleyemedi.
Bu olayla birlkte ona olan güvenim de azaldı. Neden yalan söyleme gereği duymuştu ki? Kimle konuşuyordu? Neden kısık sesle konuşuyordu? Benim duymamı veya bilmemi istemediği şeyler mi vardı? Belki de uzun bir süre boyunca birlikte olacağım insanı yanlış mı seçmiştim? -
-
1.
0Seri at pnp bekliyoruz
-
1.
-
33.
+10 -1Şüphelenmesini istemediğim için “tamam abi anladım” diyerek tekrar yatağıma döndüm. Sabah olunca onunla tekrar konuşmayı planlıyordum. O gün uykumda defalarca o kadını gördüm, ölümünü izledim. Sabah kalkınca bu pişmanlık ve suçluluk duygusunu bir daha yaşamamak için elimden gelen her şeyi yapacağıma dair kendime söz verdim.
Kalktım, Mustafa Abiyi de uyandırdım. Bir şeyler yedik. Ama bir gariplik vardı. Mustafa Abi garip davranıyordu. Sürekli terliyor, çok gergin görünüyordu. Bunun dün geceki konuşma ile ilgisi olduğundan adım gibi emindim.
Daha fazla dayanamadım ve dün akşam yalan söylediğini bildiğimi, gerçekte ne olduğunu anlatması gerektiğini söyledim.
O da “Tamam kardeşim anlatacağım, ama senden bir söz vermeni istiyorum. Diğer insanları düşünmeyeceksin. Arkana bile dönüp bakmayacaksın tamam mı?” dedi.
Bu da ne demek oluyordu? Neden diğer insanları düşünmeyecektim? Ne demek istemişti?
Mustafa Abi’nin anlatacağı şeyi o kadar merak ediyordum ki bu sorular aklımın ucundan bile geçmemişti. Tamam abi söz veriyorum dedim ve konuşmasını bekledim.
“Bak kardeşim biliyorsun babam güçlü ve aynı zamanda devlet işlerinde ve askeri işlerde sözü geçen bir adam. Dün gece gerçekten babamla konuşuyordum, ama arama amacım onları özlemiş olmam değildi. Sana hepsini tek tek anlatacağım ama şimdi hazırlanmamız gerekiyor. Birazdan burada olurlar.”
“Abi neden aradın o zaman babanı? Kim birazdan burada olur? Bana söylemediğin ne var?”
Ardı ardına bir sürü soru sıralıyordum ancak hiç birine cevap alamıyordum. Mustafa Abi sadece çantasını toplamaya odaklanmıştı. Bana dönüp “hazırlan artık, buradan gidiyoruz” demesiyle biraz ürktüm ve çantamın yanına, mutfağa doğru yöneldim. Hesaplama yapmak için çıkarttığım konserve yemekleri ve su şişelerini tekrar çantama koydum. Kıyafetlerimi zaten hiç çıkarmamıştım. Günlerdir aynı şeyleri giyiyordum. -
34.
+10Eve son kez bakmak ve gerekli bir şey varsa yanıma almak için Mustafa Abi’ye “Abi ben bizim eve geçiyorum, 5 dakikaya kadar gelirim” dedim. “Tamam ama çabuk ol” dedi.
Evin anahtarını ne olur ne olmaz diye yanıma almıştım ve hala cebimde duruyordu. Kapıyı açtım. içeri girdim. Mustafa Abi’ye hala güveniyordum ancak gideceğimiz yeri söylemediği için biraz huzursuzdum. Aslında gitmek bile istemiyordum, ama başka bir çarem yoktu. Bu durumda yalnız kalmak çok tehlikeli olabilirdi.
Koridordan geçip salona doğru yürümeye başladım. Yürürken gözlerim doluyordu. Buraya tekrar dönebilecek miydim? Gerekli olan her şeyi aldığıma emin olduktan sonra tekrar kapıya doğru yürümeye başladım. Gözüm koridordaki sehpanın üstünde duran fotoğraf çerçevesine ilişti. Fotoğraf 2008 yılında lunaparkta çekilmişti. Abim, ben, babam, annem. Hepimiz oradaydık. Hepimizin mutluluğu gözlerimizden okunuyordu ve o günü hala dünmüş gibi hatırlıyordum. -
-
1.
0Seri be aq
-
2.
0Seri be aq
-
1.
-
35.
+10– 8 Yıl Önce –
-Baba tırtıla da binebilir miyim lütfeen
-Tamam oğlum ama başka bir şeye binmek yok tamam mı?
-Tamam baba seni çok seviyorum. Pamuk şekerim daha bitmedi, tutar mısın inince yerim kalanını
-Ver bakalım. Ama sen gelene kadar bunu yememeye dayanabilir miyim bilemiyorum
-Yaaa babaaaa
-Hahaha şaka yapıyorum oğlum hadi git sen
Ah o tırtıl, o lunapark. O günlere dönmek için, o pamuk şekerin tadına tekrar bakabilmek için neler vermezdim ki? Ailemi şimdiden çok özlemiştim. Onların yüzlerini unutmamak, sürekli hatırlamak ve güçlü kalmak için onunla beraber birkaç tane daha fotoğraf aldım elime ve onlara uzun uzun bakmaya başladım.
Fotoğraflara, geçmişe o kadar odaklanmıştım ki 5 dakikanın çoktan geçmiş olduğunu farketmemiştim bile. Fotoğrafları çantama attım ve hızlı adımlarla kapıya doğru yöneldim. -
-
1.
0Hizliiiii
-
2.
0Seriiiii pls
-
1.
-
36.
+12Kapıyı açıp tekrar Mustafa Abi’nin dairesine çıktım. Kapıyı tıklattım. Kapıyı açtı ama beni içeri almadı. Birazdan burada olacaklarını, aşağıda, apartmanın zemin katında beklememizin daha iyi olacağını söyledi. Hazırladığı çantasını sırtına taktı ve beraber aşağı inmeye başladık.
Acaba dışarıda neler oluyordu? Birkaç gündür pencereden bile bakmamıştım. Bu sorunun cevabını almak istediğimden de o kadar emin değildim aslında. Ama başka çarem yoktu. Mustafa Abi’yi takip etmem gerekiyordu.
Apartman kapısının kırık camından caddeyi izliyordum. Etraf çok sessizdi. Tam o sırada bir korna sesi duyuldu. O korna sesini duyduğum anda nedense bir rahatlama hissettim. Buralarda bizden başka insanların olduğu gerçeği yüreğime su serpmişti. Fakat o suyun bir aleve dönüşmesi de uzun sürmeyecekti. Babam beni evden çıkmamam için defalarca uyarmıştı. Bunun doğru bir karar olup olmadığını çok yakında öğrenecektim. -
-
1.
0Hizliiiiii
-
2.
0Hızlı olurmusun lütfen
-
1.
-
37.
+7Mustafa Abi “Zaman geldi” dedi ve derin bir nefes alarak kapının kolunu çevirdi. Ben de hemen arkasında bekliyordum.
Dışarı çıktık. Kafamı sola çevirdiğimde askeri bir konvoyun yaklaşmakta olduğunu gördüm.
Önde ve arkada birer tane zırhlı ve ağır silahlarla donatılmış araç, ortalarında ise 2 tane üstü açık askeri kamyon olduğunu gördüm. Kasaların içinde insanlar vardı.
Konvoy kapının önüne yanaştı ve durdu. Önden giden zırhlı aracın sol kapısından elinde oyunlardan öğrendiğim kadarıyla tam otomatik silah tutan, tam donanımlı bir asker indi. Mustafa Abinin yanına yaklaştı ve Mustafa Bey? Dedi.
Mustafa Abi de kafasıyla onayladı ve öndeki kamyonun kasasına doğru yürümeye başladı. Ben de evimin girişine son bir kez dönüp bakarak peşine takıldım. Bir askerin desteğiyle öndeki kamyonun kasasına atladık. O kamyonun kasasına attığım adım hayatımın en önemli adımlarından birisiydi. Çocukluğumun geçtiği, oyunlar oynadığım, komşuların ziline basıp kaçtığım, arada camisine uğradığım, bakkalından çikolata, fırınından ekmek aldığım, ilkokulunda 5 sene öğretim gördüğüm mahalleyi terk ediyordum. Ve ne için gidiyordum? Ne kadar süreliğine gidiyordum? Bu soruların cevaplarından hiç emin değildim ama o an için yapılabilecek en mantıklı şey buradan ayrılmak gibi geliyordu. Son kez evimin kapısına, kırılmış camlarına baktım. Sanırım kırılan tek şey o camlar değildi… -
-
1.
0iyi yazıyon aga seri seri
-
1.
-
38.
+16Bir an için kalbimin dediklerini boşverip gözümün gördüğüne, kulağımın duyduğuna odaklanmaya çalıştım. Çok da kolay olmadı çünkü o an hissettiklerim hafife alınacak şeyler değildi. Yine de aldım, almak zorundaydım.
Kamyonun kasasını çevrelemiş bankların en ucuna Mustafa Abi ile beraber oturduk ve çevremdeki insanları incelemeye başladım. Giyimleri böyle zor bir zaman için fazla düzgün ve temizdi. Kimdi ki bu adamlar? Neden onlarla aynı yerdeydik? Sanırım bir fikrim vardı. Mustafa Abi’nin o gece babasını ne amaçla aradığını anlamaya başlamıştım. Peki hayatını, mesleğini seçerken babasının en küçük yardımını bile elinin tersiyle iten bir adam, böyle bir durumda babasından yardım bekleyebilir miydi? Muhtemelen beklerdi. Fakat bu yardımdan ben ne kadar yararlanabilecektim?
Bu düşüncelerime son veren konvoyun arkasından gelen bir kadın çığlığıydı. O kadın çığlığını duyduğum anda aklıma tekrar ölüme terk ettiğim kadın ve kendime verdiğim söz geldi.
Ayağa kalkıp etrafıma bakmaya başladım. Konvoyu gören insanlar evlerinden dışarı çıkıp “Bizi de alın” diye yalvarıyorlardı. Ama konvoy hızını bile kesmiyordu. Aklıma o kadının ölümü tekrar geldi ve öfkeyle demire tutundum, ayağa kalkıp karşımda oturan askere “neden onları da almadınız?” diye bağırdım. Daha asker ağzını açmadan Mustafa Abi beni yerime oturtmaya çalıştı. O kadar sinirlenmiştim ki o askeri yerle bir edesim geldi. Ancak bana bunun bir görev olduğunu, sadece belirli insanlar için geldiklerini söyledi. Bunu hazmedemesem de, yerime oturup sessiz olmaktan başka yapacak bir şeyim yoktu. -
-
1.
+6Ne atar yapiyon lan askere yavsak
-
2.
0Hadi çabuk bi bitiremedin
-
3.
0Hadi çabuk bi bitiremedin
diğerleri 1 -
1.
-
39.
+12insanların dehşet verici çığlıkları hala kulaklarımda yankılanıyordu. Birkaç dakika sonra nedenini bilmediğim bir şekilde çığlıklar sona erdi ve karşımda oturan asker ayağa kalktı, konuşmaya başladı:
“Yaklaşık 5 dakika sonra stadyuma gireceğiz ve sizi 2 gruba ayıracağız. Her bir grup için 10 dakika arayla sizi şehrin askeri üssüne zütürecek helikopterler gönderilecek. Lütfen aykırı bir davranışta bulunmayın ve kesinlikle hastalıklılardan uzak durun. Herhangi biriniz onlardan biriyle bir temasta bulunursa hemen orada öldürülecektir.”
Hastalıklılar mı? Ne hastalığı? Ben bunları düşünürken araç birden sallanmaya başladı. Etrafıma bakmak için tekrar ayağa kalktım ve gittiğimiz yolun tamamen terk edilmiş arabalarla dolu olduğunu, sadece konvoyun geçebileceği kadar küçük aralıklar kaldığını gördüm ve o konvoyun oradan ilk defa geçmediğini, yolun sırf onlar için açıldığını anladım. Aynı zamanda etrafta sendeleyerek yürüyen insanlar vardı. Ya da ben o sırada onların insan olduğunu düşündüm. En sonunda stadyumun girişine gelmiştik. -
-
1.
0burda bıraktım hayırlı geceler yarın devam ederim
-
-
1.
0Nasil becerdin amk dövlet puan veiyomu
-
2.
0youtubede öyle bi video vardı kardeş başıma geldiğinden almadım nicki *
-
1.
-
1.
-
40.
+9Stadyumun itfaiye ve ambulans gibi araçların girmesi için yapılan kocaman kapılarının önünde konvoy durdu. Kamyonun yan tarafında olduğum için önde ne olduğunu tam olarak göremiyordum ancak kapıların açıldığını buradan bile görebiliyordum. Konvoy yavaş bir şekilde içeri girdi ve kapılar arkamızdan hızlı bir şekilde kapatıldı.
Kaleyi geçtikten sonra araçlar durdu. Sahanın ortasındaki helikopterin sesini rahatlıkla duyabiliyordum. O an neden stadyumu seçtiklerini anladım. Bu büyük saha helikopterlerin rahatlıkla inip kalkabilmesi için yeterli alana sahipti.
Kamyonun arka kapağını bir askerin açmasıyla beraber herkes sırayla aşağı inmeye başladı. En sonunda da Mustafa Abiyle ben indim. Bizi orada bir asker timi ve onlardan daha yetkili gibi görünen, askeri üniformalı bir adam karşıladı. Dedikleri gibi bizi gruplara ayırdılar. Mustafa Abi, ben ve 2 adam daha bir gruptaydık, diğer grupta da aynı şekilde 4 kişi vardı.
Bizi sıraya soktular ve beklememizi söylediler. Arkadaki kamyonla beraber toplam 4 grup olmuştuk ve en son sırada biz vardık. Bu yaklaşık 40 dakika demekti. Biraz düşünmek ve kafamdaki soruları olabildiğince cevaplandırmak için yeterli bir süreydi bu. -
-
1.
0Rezxz fena sardi qumqi
-
1.
-
41.
+11Çığlıklar neden bir süre sonra sona ermişti? Yoksa orada yaşayan başka bir insan kalmamış mıydı? Stadyumun da o gün yanından geçtiğim hastaneye yakın olduğunu hatırlayınca en mantıklı cevap bu gibi geldi.
Peki neden hastalıklılarla en ufak temasımızda bile bizi öldürmek için emir almışlardı? Hastalık bulaşıcı mıydı? Temas yoluyla mı bulaşıyordu? Bulaşan şey insanları neye dönüştürüyordu böyle? O filmlerdeki yaratıklara mı dönüştürüyordu? Duygularını yok ederek geriye sadece yürüyen ve avlanan bir et parçası mı bırakıyordu?
Ben bunları düşünürken 2 grup ayrılmış ve 3. Grup helikopterlerinin gelmesini beklemeye başlamıştı.
Tekrar düşüncelere daldım. Tahminim doğru çıkmıştı. Evet, Mustafa Abi babasını arayarak yardım istemişti. O gün paranın ve pozisyonun gücünü hayat acımasız bir şekilde yüzüme vurmuştu. Belki de ben kurtulacaktım ama geride kalanlar ne olacaktı? Sırf devlette daha yüksek yerlerde olmadığı için kaderine terk ettiğimiz onca insan ne olacaktı? Sınıf arkadaşlarım, babam, onun iş arkadaşları, öğretmenlerim, mahallemin berberi.. Onlara ne olacaktı?
3. grubu almak üzere gelen helikopterin sesiyle tekrar kendime geldim. Helikopterden bir tane asker inip komutanının yanına gitti ve bir şeyler söylemeye başladı. Duyabilmek için biraz daha yaklaştım.
“Efendim itfaiye dairesindeki tüm personeli başarıyla çıkarttık. Şu an güvendeler”
Bu cümleyi duyduğum sırada öyle bir rahatlama ve mutluluk hissettim ki. Belki bir daha hissedemeyeceğim kadar. Babam kurtulmuştu… -
42.
+11Bizden önceki son grup da helikoptere binip gözden kayboldu ve beklemeye başladık. Anladığım kadarıyla tüm siviller gönderildikten sonra askerleri almak için helikopterler gönderilecekti.
Mustafa Abiye baktım. Normal, hatta olumlu bir yüz ifadesiyle gökyüzüne doğru bakıyordu. Her şey sona mı eriyordu? Kurtuluyor muyduk? Öyle olmasını umuyordum.
Evet! işte orada. Siviller için gönderilen son helikopter de sahanın ortasına iniş yapmaya çalışıyordu. Tam ilerleyecekken arkamızdaki kapılardan bir ses geldi. Bu, kapıların açılma sesiydi. içeriye yine aynı şekilde zırhlı bir araç ve askeri bir kamyon girdi. Ama kamyonun içinden bu sefer siviller değil, tam tersine bir grup asker inmişti.
Zırhlı aracın arka koltuğundan ise takım elbiseli 2 adam inmişti. Adamlar indiği anda askerler onları ortalarına aldı ve hızlı adımlarla yaklaşmaya başladılar. Bu adamlar da kimdi? Neden sivil oldukları halde onları zırhlı araca bindirmişlerdi ki?
Onları görünce bindirildiğimiz kamyondaki bizden sorumlu asker de hemen yanlarına koştu. Bir diğeri ise bizim yanımıza gelip bir sonraki helikopteri beklememiz gerektiğini söyledi.
Mustafa Abiyle ben sadece sessiz bir şekilde birbirimize bakmakla yetindik ancak grubumuzdaki diğer 2 adam öyle yapmadı.
“Hani bizim helikopterimizdi lan bu? Ben daha fazla beklemek istemiyorum, çıkarın beni buradan artık!” diye bağırmaya başlamışlardı.
Komutan onları duyunca hemen yanlarına geldi ve onları sakinleştirmeye çalıştı. “Efendim sizin için de bir helikopter gelecek merak etmeyin sizi oraya güvenle ulaştıracağız” gibi cümleler kuruyordu ve adamları sakinleştirmeye çalışıyordu.
Emrinde silahlı askerleri olan bir komutana bu tarz cümleler söylemek o kadar kolay bir şey değildi. Hele öyle bir ortamda. Bu adamlar cidden çok güçlü veya devlet için çok önemli olmalıydı. -
43.
+10–7 yıl önce–
- Ya baba sana o kadar söyledim futbola ilgim yok diye. Neden buraya geldik ki şimdi?
- Berk bak iyi vakit geçireceğini garanti ediyorum. Buradan çıkınca somurtuyor olursan dile benden ne dilersen, tamam mı?
- Offf….
Onları özledikçe birlikte yaşadağımız hatıralar gözlerimin önüne geliyordu. Babamla ve abimle birlikte gittiğim ilk maç. 90 dakika boyunca sıkılacağımı düşünürken tüm bu süre boyunca hoplayıp zıpladığım, bağırdığım ve atmosfere kendimi bıraktığım o anlar, orada yediğimiz ilk köfte ekmeğin tadı.. Şimdi o “offf” kelimesini tekrar söylemek için, ailemin yanında olmak için her şeyimi vermeye hazırdım.
Daha 1 hafta önce bile inanılmaz coşkulu ve gürültülü olan stadyum, şu an bomboştu. Davul ve insanların tezahürat seslerinin yerini helikopter pervanelerinin sesi almıştı.
Ama şimdi eskileri anmanın zamanı değildi. Gözlerimi tekrar adamlara diktim. Birkaç askerle birlikte helikoptere binmiş kalkmayı bekliyorlardı. Pervanenin hızlanmasıyla birlikte helikopterin tekerleri yerden kesildi ve helikopter yükselmeye başladı. O, büyük bir gürültüyle stadyumun duvarlarını aştığı sırada ben de Mustafa Abiyle konuşmaya başladım.
-Abi sence diğer helikopter ne zama--- -
44.
+3 -20Beyler benim için cidden çok yorucu bir gündü ve uyumam gerekiyor. Bu gecelik bu kadar. Yarın aynı şekilde devam ederiz. Hepinize iyi geceler.
-
45.
+4 -1Gece yazmayı planlıyorum beyler.
-
-
1.
0Hadi amk
-
2.
0Bekliyoz
-
1.
başlık yok! burası bom boş!