-
589.
0Rezerved
-
588.
+9Tüm besin maddeleri girişin birkaç metre önündeki raflarda duruyordu. Nöbet tutan askere aşağı inip o besinlerden almamız gerektiğini söyledim. Kafasıyla onayladı ve ayağa kalktı. Ben de bıçağımı ne olur ne olmaz diye kemerime taktım. O önde ben arkada aşağı inmeye başladık. Hava karardığı için önümü görmekte zorlanıyordum ki asker silahının altındaki feneri yaktı. Şans eseri fenerin ışığı çok parlak değildi. Zombiler ışığı görüp burada olduğumuzu anlayabilirler miydi bilmiyordum ama riske atmaya değecek bir şey değildi.
Merdivenlerden indikten sonra çömelerek yürümeye başladık ve girişe yaklaşık 5 metre kala görünmemek için emeklemeye başladık. Belki bizi görebilecek birkaç zombi vardı ancak onları öldürmek için sıkılacak tek bir mermi diğer zombileri de buraya çekebilirdi. Cam kapıdan baktığımda dışarıda yürüyen bedenleri görebiliyordum. Her adım attıklarında ayaklarının altında ezilen minik taşların yer değiştirerek çıkarttıkları çıtırtıları duyabiliyordum.
Sonunda rafa varmıştık. Kapıdan son bir kez bakıp buraya dönük olan bir yüz olmadığını umut ederek çok yavaş bir şekilde ayağa kalktım. Bir kutu karbonhidrat ve bir kutu protein tozu alarak yanımdaki askere verdim. Asker kutuları almak için silahını kemerinden kavrayıp tek bir hamleyle sırtına çevirdi ama fener hala açık olduğu için etrafı görebiliyordum. Ben de yanda duran su kolisinin üzerine bir kutu protein bar koydum sessiz bir şekilde kucağıma aldım.
Aynı şekilde yavaş ve küçük adımlarla ilerleyerek merdivene varmıştık. Asker önde ben arkada merdivenleri çıkmaya başladık. Su kolisini belimden güç alarak taşımak için biraz geri eğilmiştim ve hemen üstünde duran protein çikolatalarını hesaba katmamıştım. -
-
1.
0Rez hala burdayım
-
1.
-
587.
+8Hızlı adımlarla merdivenlerden çıkmaya başlamıştım ancak bir askerin sessiz olmamı söylemesiyle beraber adımlarımı küçülttüm. Neden diye sorduğumda “hastaların” sese duyarlı olduklarını söyledi. Bu askerlerin olaylarla ilgili epey bilgili oldukları belli oluyordu.
Tekrar soyunma odasına çıktık ve tekrar koltuklardan birine uzandım. Kafamı kurcalayan onlarca şey vardı ki…
Böyle bir durumda bu kadar soğukkanlı kalmayı nasıl başarmıştım anlayabilmiş değildim. insanlık duygularımı mı yitiriyordum? Bu hastalığın bir tedavisi olup olmadığını bilmiyordum ancak tüm o yaratıkları öldürmek bence yanlış bir seçimdi. Ben de onlardan biri olabilirdim...
Görünüşleri aklımdan çıkmıyordu. Akan salyaları, hırıltıları ve hiçbir şeyi umursamadan bize saldırmaları gözlerimin önüne gelip duruyordu. Evet, bu şey insanları gerçekten de bilinçleri olmayan, tek amacı yaşayanlardan bir parça et koparmak isteyen yaratıklara dönüştürüyordu.
Ben bunları düşünürken o günün yorgunluğu ve stresiyle uyuyakalmıştım. Uyandığımda Mustafa Abi yerde yatıyordu. 2 asker ve komutan üzerlerindeki çelik yeleklerini, kasklarını çıkarmış ve silahlarını hemen ulaşabilecekleri yerlere koymuş bir şekilde uyuyorlardı. 1 tanesi ise sırtını duvara yaslamış, elinde silahıyla kapıyı izliyordu. Sanırım aralarında nöbet dağılımı yapmışlardı. Susadığımı ve acıktığımı hissettim. Çantamdaki konserveler hala duruyordu ancak şu anda karbonhidrat ve protein tozu gibi farklı seçenekler varken onları yemek pek akıllıca olmazdı. Konserveleri daha acil olan ve yiyecek bulamayacağımız durumlar için saklamayı planlıyordum. -
586.
+2 -1Sakin acmayin iceride huur cocu bir yazar var
-
585.
+6Beni gören askerler de aynısını yaptı. Komutanla bir asker koltuklara oturdu, Mustafa abi ve diğer iki asker ise yere oturup sırtlarını duvara yasladılar. Hiç kimsenin tek kelime edecek dermanı kalmamıştı. Herkesin yorgunluğu yüzlerinden okunuyordu. Askerlere soracak çok şey vardı ama önce biraz dinlenmem gerekiyordu.
Unuttuğumuz bir şey vardı. Alt katı kontrol etmemiştik. Askerlerden birisine alt katı da kontrol etmemiz gerektiğini söyledim. Ben sadece onun gelmesini beklerken hepsi birden ayaklandı ve yavaş adımlarla yürümeye başladılar. O an anladım ki bu adamlar görevlerini ve birbirlerini korumayı her şeyin önünde tutuyorlardı.
Çantamdan yanıma aldığım avcı bıçağını çıkarttım ve onları takip etmeye başladım. Karşıma bir şey çıksa hiçbir şey yapamayacağımdan, korkudan kendimi ona teslim edeceğimden adım gibi emin olduğum halde çıkarttım bıçağımı.
Neyse ki korktuğum şey olmadı. Alt kat da temizdi. Marketler yağmalanırken salonun hiçbir zarar görmemiş olmaması beni bir anlığına şaşırttı ancak biraz düşündükten sonra bunun normal olduğunu anladım. Çoğu insan buradaki toz halinde bulunan besinleri bilmiyordu ve marketten gidip ekmek, su almak varken buraya gelmek saçma bir seçenek olurdu. -
584.
+7Artık önden ben gidiyordum ancak yaklaşık 20 metrede bir karşımıza çıkan hastalıklı insanların, “zombi”lerin, arkamdaki askerlerin tuttuğu silahlardan çıkan kurşunlarla vuruluşunu ve yere düşüşünü görüyordum.
Sonunda spor salonunun kapısına varmıştık. Giriş kapısı ve kapının hemen yanı cam olduğundan içerisini görebiliyordum. Spor salonunun hastaneye çok da uzak olmadığını düşününce camların kırılmamış olması biraz garibime gitti. Ama salon dar bir sokaktaydı ve etrafı tamamen binalarla çevriliydi. Bu yüzden bombadan etkilenmemiş olabilirdi. içeri baktığımda hiçbir şeyin ellenmemiş, her şeyin yerli yerinde olduğunu gördüm. Hemen arkamdaki asker silahının arka tarafıyla cama güçlü bir darbe indirdi ve cam tuzla buz oldu. Hepimiz seri bir şekilde içeri girdik.
Salonun girişindeki ayakkabı dolabını 3 asker bir çırpıda kırılan camın önüne çekti. Ancak bu yeterli değildi, arkadan gelen bir baskı dolabı devirmeye rahatlıkla yeterdi. Bu yüzden oradaki koltukları ve masayı da dolaba destek olacak şekilde arkalarına yerleştirdiler.
Spor salonu çok büyük değildi ve 3 katlıydı. Üst katta soyunma odaları ve duşlar, zemin katta giriş ve kardiyo araçları, bodrum katta ise vücut geliştirme aletleri bulunuyordu.
Zombilerin bizi kapıdan görme ihtimallerini göz önünde bulundurarak zemin katı kolaçan ettikten sonra merdivenlere doğru yürümeye başladım. Diğerleri de beni takip ediyordu.
Soyunma odasına geldiğimde kendimi oradaki koltuklardan birine attım. O kadar yorulmuştum ki. -
-
1.
0Devam panpa dassani yerim
-
1.
-
583.
0Rez devam
-
582.
0Yaz pampa yaz
-
581.
0Seri yaz biraz kaç part kaldi
-
580.
+5Uzun koridorun sonundaki kapıyı görebiliyordum. En önden giden asker kapıyı açtı ve herkes tek tek dışarı çıkmaya başladı. Dışarı çıktığım anda içeride olanların şokunu üzerimden atmaya çalışırken komutanın “Koşun! Bir yere sığınmamız gerekiyor!” sesiyle kendime geldim.
Stadyumun girişinin olduğu cadde boyunca tek sıra halinde koşmaya başladık. Köşeyi döndüğümüzde soluk tenli, boş boş bakan kankırmızı gözleriyle bir grup insan bizi bekliyordu. Bazılarının kıyafetleri yırtılmış, bazılarının ise vücudunda derin yara izleri vardı.
Bizi gördükleri anda üstümüze koşmaya başladılar ancak en öndeki askerin namlusundan çıkan kurşunlarla hepsi tek tek yere serildiler. Bunlar benim kaldırabileceğim şeyler değildi. Daha 1 hafta önce gününü bilgisayar oynayarak veya spor yaparak geçiren bir insanken, şimdi sorgusuz sualsiz önüne çıkan her şeyi öldüren bir grup askerle birlikteydim.
Koşuyorduk, nereye olduğunu bilmeden. O an aklıma geldi, spor salonum. Evet, orada bir insanın hayatta kalmasını sağlayacak mikro besinler ve bol miktarda su vardı.
-Beni takip edin! Bir yer biliyorum!
Yapacak başka bir şeyleri olmayan ve ellerindeki en iyi şansın bu olduğunu düşünen askerler ve Mustafa Abi beni takip etmeye başladı. -
-
1.
0Rezerved
-
1.
-
579.
+8Cümlemi bitiremeden bir patlama sesiyle birlikte şok dalgası etrafa yayıldı. Kulaklarım çınlıyor, stadyumun seyirci koltuklarından tekerlenerek inen helikopter enkazını izliyordum.
Şok dalgasıyla beraber düştüğüm çimlerin üzerinden kalktım ve şaşkın bir şekilde etrafa bakınmaya başladım. Daha ne olduğunu bile anlamadan silah sesleri duymaya başladım. Etrafımda çimlerin üzerinden seken mermileri görebiliyordum. Mustafa Abi’yle beraber var gücümüzle yedek kulübesine doğru koşmaya başladık.
Kulübenin arkasına geçtiğimizde sahada kalan tüm askerlerin çatışmakta olduğunu gördüm. Ama kimle çatışıyorlardı? Hepsinin namlusu yukarı doğru bakıyordu. Gözlerimi yukarı çevirdiğimde bir şok daha yaşadım.
Siyah giyimli ve siyah kasklı adamlar stadyumun yüksek duvarlarından askerlere ateş açıyordu. Bu adamlar kimdi böyle? Amaçları neydi?
Bu soruları sormak için çok erkendi. Bir şey yapmamız gerekiyordu. işte o anda komutanın sesi beni kendime getirdi. Evet, bizi görmüştü ve yardıma geliyordu.
-Asker! Geri çekiliyoruz! Yedek kulübesine doğru koşun!
Ne? Sadece 3 asker ve bir komutan mı kalmıştı?
-Acele edin! Kapalı bir yere gitmemiz gerek!
Reklam panolarından atlayıp yedek kulübesinin gerisine, stadyuma giriş yapılan koridorlara doğru koşmaya başladık. -
578.
0Hadi aq neyi bekliyon ln
-
577.
0Rezarvatullah ayraç 42
-
576.
0Yav ananı gibeyim yaz şunu
-
575.
0Nietzsche
-
574.
0Akıt gelsin panpa
-
573.
0Rez42222
-
572.
0Rezervatullah
-
571.
0Rezervasyon
-
570.
0Rezerve
başlık yok! burası bom boş!