0
@4 e ithafen
Yine, yeni,yeniden bir ramazan daha bitmiş güzel bayram günleri başlamıştı... kimisi evinde hafiften başlayan kış ile sobasının başında çocuklarını bekliyor, kimisi ise görevinden dönecek olan asker babasını... ama kesin olan bir şey vardı ki,o da şüphesiz bu günde herkesin mutlu olduğu gerçeğiydi. fakat hiç evlenmemiş olan ve 60 lı yaşlarıma gelmiş olan ben,ne evladımı bekleyebilirdim ne de ben daha 8 yaşımdayken bizi terkeden babamı. garip geliyor insanın 60 lı yaşlara gelip de ana babasını özlemesi, çocuklar anlam veremiyor, niye özlüyorsunuz ki siz dedesiniz, dedelerin annesi babası olmaz diyen gözlerle bakıyorlar yüzüme... özlüyor işte be evlat, insan 10 yaşında da olsa,60 yaşında da olsa,100 yaşında da olsa özlüyor... diyemiyorsun daha dünyanın gerçeklerini görmemiş çocuklara.
herkesin mutlu olduğu bu günde ben ise televizyonumun başına oturmuş, hüzün havası hakim olan sıcak evimde haberleri izliyordum. gideceğim benden büyük hiçbir akrabam yoktu, zaten diğer akrabalarımla da uzun süredir görüşmüyorduk. kısacası hiç ziyaretçim yoktu. kendi kendime yıllarca düşündüğüm şeyi niye evlenip çocuk sahibi olmadım cümlesini defalarca aklımdan geçiriyor adeta kendime hesap soruyordum... ama tabii ki hiçbir cevap da bulamıyordum kendime itiraf edecek.tam o sırada zilin tatlı tatlı çalışını duydum. ziller pek tatlı çalmaz ama bu seferki öyleydi sanki. kapıyı açtığımda ise 3 tane ufaklıkla karşı karşıyaydım. sevimli tombiş yanakları, bayramlık kıyafetleri, ellerinde çantaları ve poşetleriyle şeker istiyorlardı. çocuklardaki bu yaşam sevincini gördüğümde 10 saniye önce düşündüklerimin bir kelimesini bile hatırlamıyordum...
vesaire vesaire