Sorularınızın hepsine birden ilaç olmaz ama ben girişi yapayım.

Hayvanlarda koruma ve vücut ısısını görevi var demişsiniz mesela. Burada şöyle bir açıklama var. Afrika orijinli olan türümüz, uzak mesafeler kat etmeye başladığında mesela güneşin fazla olduğu bu bölgede yiyecek aramak için dolaştığında veya avlanmaya çalıştığında kılsız olmak bir avantaj haline geldi. Araştımacıların yalancısıyım, şöyle diyorlar; Kıllar ter bezleriyle yapılan su buharlaşmasını engelliyor, ısı yalıtımı yapıyor. Mesela aslan ve çita gibi hayvanlar ne kadar hızlıda olsa uzun mesafe koşucusu değiller ve güneşte uzun süre koşturmaları ısı yüklendikleri için teknik olarak mümkün değilmiş. O yüzden kısa ve ani ataklar yapıyorlar. Rakibi yorulana kadar koşmayı tercih etmiyorlar. Sözün kısası kıllı olmak ısı kaybını engelliyor. Kılsız olunca uzun mesafeleri kat etmek, güneş tependeyken dolaşmak daha kolay. insanlarda ter bezleri diğer canlılara göre çok daha fazla. Bu da terleme işlemenin bizim türümüzde önemli bir seçilime uğradığının işareti gibi.

Buna karşın nerelerimizde kıl var. Dikkat edersek insan dik durduğunda, güneşin direk vurduğu yerler çoğumuzda göreceli olarak daha kıllıdır. Saçlar, ve omuz başları gibi ama esas olarak baş. Burada fazlaca var. Haklı olarak "neden oralarda terleme daha hızlı çalışsın diye kılsızlık olmamış" sorusu gelecektir. Kesin ve tek açıklama olarak bakmak yanlış olmakla birlikte. Kar zarar hesabına bakmak gerekir. Dikey olarak durduğumuzda güneşe maruz kalan bu bölgelerin yüzeyi azdır. Dolayısıyla buralardan ekstra terleme yüzeyi kazanmanın bir anlamı olmayabilir, zaten vücudun geri kalanı çok çok daha geniş. Dolayısıyla özellikle beyinde ani ısı yükselmesi engellenir ve bu arada vücudun ultraviyole ışınlara maruz kalan ana kısmı bu ışınlardan korunmuş olur.

Bacak arasındaki ve kol altı kılları ise farklıdır oradaki ter bezlerinin cinsel feromanlarla ilişkili görevleri var diye biliyorum.

Neden bazı insanlar az kıllıyken diğerlerinde çok fazla kıl var meselesine Bu konudaki genetik kalıntılar eşit olarak dağılmamış denebilir.

Hiç bir referens veremeyecem şu an, güzel referanslar bulursam gönderirim. Şu an çıkmak üzereyim. Ama kıllanma değil kılsızlığa doğru bir gidiş olduğunu ve bunun başlangıcıyla ilgili açıklama yapmaya çalıştım.