saçma ama devam et bin

Okuyan varmı beyler ?

melis ertesi gün de gelmeyince
ben akşdıbına mesaj attım,
"bugün neden gelmedin" diye.
"hastayım" yazdı.
"neyin var" dedim.
"boşver, uyumam lazım canım, iyi geceler" dedi.

o mesajda canım yazmasa ben de o gece uyuyabilirdim beyler.
ama ben sabaha kadar "canım" diye mırıldandım amk.

ertesi fevzi geldi elinde 100 kontör kart yazan bişey var.
dedim bu ney amk, şimdi diyorum ne kadar cahilmişim.
adem dedi ki
"bunu yükleyecez işte senin telefona herkese mesaj atacaksın"
50 mesaj atabilirsin dedi fevzi de.
dedim olum bu ne kadar, gibtir et dedi fevzi, sonra hesaplaşırız.
aldık, bozuk parayla kazıdık üstündeki şeyi, yükledik.
ama melis o gün okula gelmedi.

ben adem ve fevzi oturmuş konuşuyorduk.
hikmet benden uzaklaşmıştı o olaydan sonra.
namım da duyulmuştu biraz.
ben de üzerimdeki ezikliği atmaya başlıyordum.
ama şimdi mami yannanı çıkmıştı başa bela.
"nasıl kurtuluruz" beyler dedim.
kızdan uzak duracaksın, o da senden uzak duracak dediler.
ama benim durumu biliyorlardı.
adem dedi ki
"olum kızla ne tak olduğunuz belli değil
hadi sevgilin olsa bu gibik hiç bi tak yiyemez o zaman sıçarız ağzına
ama şimdi gidip dövsek, ne diye dövelim. bence sen ilk önce
kızı tamamen tavlamaya bak."
e dedim konuşamıyorum ki dıbına koyim bi mesaj atıyordum işte ona da
kontör bitti.
"kontör bitti" dediğim anda fevzi ye bakıp güldük
"tamam binler hallederiz dıbına koyim" dedi.

zaten 6 kontör kalmıştı gibtiğimin telefonunda.
ne arayan vardı ne soran, sadece mesaj atmak için kullanmıştım.
o gece fevzi'ye mesaj attım.
"kardeş mami kim bugün beni dövecekti?"

hemen cevap geldi.

"dıbına koyim bişey demeseydin, melisin eskisi"

sonra bir mesaj daha

"kimseye söyleme, yarın okulda anlatırım gerisini."

ben de

"tamam kardeş iyi geceler yazdım."

2 kontör kalmıştı
giberim böyle aşkın ızdırabını diyip, son kontörle melis'e mesaj çektim.

"iyi geceler canım."

çocuk benle konuşmaya başladı.
"ne ayaksın oğlum sen, melisin zütünde geziyosun."
"arkadaşım, sınıf arkadaşım o yüzden."
"ben anlamam oğlum arkadaş falan giberim zütünü"
ne takun içinde olduğumu bilmiyordum,
sadece olayı geçiştirmeye çalışıyordum o an.
"şimdi gibtir git bi daha melisin yanında görmiyim seni."
ben de başımı tamam abi ayarında sallıyodum, sonra baktım
bu beni bıraktı uzaklaşmaya başladım.

arkamdan bağırdı
"beni sor söylerler, mami desen yeter"

servis okulun kapısından çıktı, gitti.
filmlerdeki gibi bi sahne yaşadım o an servis çıkınca arkasında
bi çocuk belirdi
benden uzun ve kalıplı.
sivildi.
"hişt koçum bak buraya bi" dedi.
"efendim" dedim.
"gelsene seninle biraz konuşalım" dedi.
o sırada bana doğru yürüyordu.
okuldan çıkıp yürümeye başladık
"hayırdır" dedim.
"onu sen söyleyeceksin aslanım" dedi.

okul çıkışında konuştuk öyle ayakta.
yok bi parka gidelim
gel şuraya gidelim
gel buraya gidelim yoktu bizde.
zaten konuşamadık da.
melis konuştu ben dinledim,
nutkum tutuluyordu kızın karşısında.
en son "hem konuşalım diyosun hem de susuyosun" dedi
ben de ben böyle konularda pek iyi değilimdir dedim.
güldü, "çattık ya" dedi.
"neyse servis kalkacak" dedi ve gitti.

taktan beterdim.

ademin ve fevzinin verdiği akılla
akşam melise mesaj attım

"bak ben bugün sana cevap veremedim,
ama beni yanlış anlama istersen yarın
okul çıkış biraz konuşalım"

bu mesaj 2 mesaj sayılmıştı ve 6 kontörüm kalmıştı.

cevap geldi "peki, olur" yazıyordu sadece.

ama bu bana "peki aşkım, olur bitanem, seni seviyorum" gibi geldi.

o durumu bilirsiniz beyler, hani onun hayatındasınızdır da
aslında değilsinizdir...
neyse gibtir edin çok kötü bir durum.

ertesi sabah melisin yüzü hiç gülmüyordu
yan yana oturuyorduk ama hiç konuşmuyorduk.
birden bana döndü.
o son attığın mesaj neydi.
dondum kaldım, mal gibi
"hangi mesaj" dedim
"melis çok güzelsin." dedi.
neydi bu şimdi?
değil misin dedim.
tepkisizce baktı.
salak, onu demiyorum dedi.
sen beni anlıyosun ama anlamak istemiyosun dedi.
ben sustum.

olanların hepsini ademe anlattım
oğlum bu kız seni harcar dedi.
benim meleğimdi ama o hala.

gece uyuyamadım bir türlü kız alt tarafı ders programı vermişti
ama numarasını verirken ki gülüşü, tavrı
konuşmaları sanki herşey beni sevdiğine bi kanıt gibiydi
bana öyle geliyordu işte, mal kafaydım amk.

gece 12-1 gibi mesaj attım.

"melis çok güzelsin."

kalan kontör 10 olmuştu amk bu da 5 mesaj ederdi.
şimdiki binler gibi ayda 10 bin sms miz yoktu böyle hesap yapıyorduk

akşam eve geldim, annem o nerden çıktı dedi.
arkadaşınmış kullanmıyormuş bana verdi dedim.
üstelemediler fazla, zaten sorunlu bi tiptim
babam üstüne gitmeyelim ne yaparsa yapsın takılırdı ama
bi dersimi zayıf görse zütümden kan alırdı.
sarı kağıtta yazan numaraya mesaj attım
"selam"
-kalan kontör 18
cevap geldi "kimsin?"
"ben karayara. nasılsın"
-kalan kontör 16

kontörler çifter çifter gidiyordu amk
bir de kontör bulma derdi çıktı başımıza

"iyiyim sen"
"iyiyim, ben ders progrdıbını soracaktım."
".. .. .. bunlar var yarın.
"sağol melis teşekkürler"

12 kontör kalmıştı.

hattın için 20 kontör vardı beyler hoşgeldin işi mi ne.
ben ilerleyen saatlerde melise çıtlattım durumu.
telefon cebimde duruyuordu ama daha alışamamıştım.
melis dedim.
bir efendim diyişi vardı görmeliydiniz.
kızla hiç kötü bişey düşünemiyordum.
eridim, tekrar efendim dedi.
ya şeey dedim senin telefonun var mı?
güldü, tabi vaar dedi.
ben ders progrdıbını hep karıştırıyorum dedim
ne alaka der gibi baktı.
yani numaranı verir misin akşam sorarım belki dedim
sıçmıştım resmen, anladı.
ders progrdıbını değil de numarayı istiyosun dedi.
kızardım
verdi numarayı, neyse ben tenefüse çıkıyorum dedi.
elimdeki sarı kağıtta numarası yazıyodu.
bizim çocuklar yanıma geldi "aldım aldım" dedim terlemiştim.
hikmet pis pis bakıyordu bize

ertesi sabah fevzinin yüzünde güller açıyordu
yanıma geldi, noldu lan dedim.
al şunu dedi.
baktım telefon, nokianın ilk çıkan renkli ekranları var ya
onlardan.
kardeş verdiğin 20 tl ye hat aldım koydum içine dedi numarası da şu
bi kağıt verdi bana
peki telefonu nerden buldun olm dedim
abimden aldım dedi, parayı sordum.
gibtir et o bunun yokluğunu farkedene kadar sen biriktirir yenisini alırsın
bunu da yerine koyarız dedi.

sağol dostum dedim.
çocuk benim için resmen hırsızlık yapmıştı.
dostum kelimesinin manasını anladım...

tenefüste fevzinin yanına gittim
lan fevzi dedim, benim telefonum yok.
ne alayım diye mi soruyosun olum dedi,
abimin dükkanı var bak zütüriyim bak dedi.
ya dükkanına koyim, param yok olum dedim.
yani var da bi telefon alamam.
20 tl var mı dedi. var dedim çıkartıp verdim direk
sanki bana anında telefon verecek.
tamam bu bende dursun dedi, dursun dıbına koyim dedim
ne yapacaksan?
ben sana ayarlıycam sen rahat ol dedi.
rahat olduk

iyiyim dedim, sadece gözüm biraz acıyor.
o hayvana neden bulaştın ki sen dedi,
ben bişey yapmadım kendi kaşındı dedim.
ama havamdan geçilmiyor,
melis gözüme dokundu
"uff çok kötü olmuş" dedi
bişey olmaz ya neyse boşver dedim.
gülümsedi, hadi dersi dinle, sus da hoca tekrar kaldırmasın dedi
ben de güldüm sonra, adem ve fevzi de bana bakıp
"vay çakaal" der gibi göz süzüyorlardı

bizi toparlayıp müdür yardımcısının odasına zütürdüler.
benim sadece sol gözüm morarmıştı hafif,
hikmetin ağzı burnu gibilmişti.
hocalar benim gibi zayıf bi binin hikmeti döveceğine inanmıyolardı.
saf, masum ayağına yattım.
hocam gittim yanına arkadaşım burdan göremiyorum yer değiştirelim mi dedim.
olmaz dedi, sonra küfür etti dedim.
hikmetin daha önceden vukuatları olduğu için
tamam gibtirin gidin dediler.
ben de gidip melisin yanına oturdum.
bu kargaşa bi seslenmeyle bitti, ses melise aitti.

"iyi misin"

ertesi gün okula erken gidip çantamı melisin sırasına bıraktım.
sonra aşağı törene indim, yukarı çıkıp yerime oturdum
hikmet gelip başıma dikildi ama benim züt 3,5 atıyor çaktırmıyorum. olum sen laf anlamıyor musun la
kafamı kaldırmadım.
lan gevşek sana diyoz, gaksana la yerimden.
sesimi tonladım, bana mı diyosun dedim.
hele şükür yavşağın sesi çıktı dedi hikmet bini.
ağzını topla dedim.
o sırada içeri adem ve fevzi girdi.
toplamazsam naparsın oğlum gaksana bu dıbına goyduğumun sırasından
insan gibi konuş dedim, oradan ben tahtayı falan göremiyorum.
o muallak hoca değiştirdi diye, orda mı oturacam, gibtir git yerine dedim.
bu gibtir git kelimesi ağzımdan öyle bir çıktı ki
sanki o an bütün istanbul hikmeti gibti.
hikmet gerildi gözümün üstüne bi yumruk indirdi yere yığıldım.
sınıfa yavaş yavaş geliyordu herkes,
hikmetten çok zayıftım.
kalktım, karnına bir iki yumruk indirdim, beni kolunun altına aldı
tam liseli kavga stili, kafama kafama vurmaya başladı. taşaklarına vurup kurtuldum
üstüme gelince de şakağının üstüne tüm gücümle geçirdim
yere devrildi ayı oğlu ayı üstüne çıkıp kafasına yumruklar indirmeye başladım.
o an melis geldi içeri,
zaman durdu amk.

sonra bi çocuğun sesini duydum
"hocam koşun yeni gelen çocuk, hikmeti öldürecek."

boş dersdeki muhabbetlerimiz şöyle devam etti.
benim memleketi anlattım ben adem ve fevzi'ye
onlar da benim gibi gariban çocuklardı çabuk kaynaştık
onlar aşklarını anlattılar.
olum ben hiç böyle olmamıştım dedim.
sanki kalbimde asfalt delme makinası var
nasıl yapıcaz?
ilk önce şişko bini ordan kaldırmalıydık.
bu arada şişkonun adı hikmetti.
ve hikmet, binin tekiydi.