sevmek nedir bilirmisiniz piçler

@8 sana hak veriyorum bin. can yücel ne güzel yazmış,
bağlanmayacaksın:
Bağlanmayacaksın bir şeye, öyle körü körüne. “O olmazsa yaşayamam.” demeyeceksin.
Demeyeceksin işte. Yaşarsın çünkü.

Öyle beylik laflar etmeye gerek yok ki. Çok sevmeyeceksin mesela. O daha az severse kırılırsın.
Ve zaten genellikle o daha az sever seni, Senin o’nu sevdiğinden…

Çok sevmezsen, çok acımazsın. Çok sahiplenmeyince, çok ait de olmazsın hem. Çalıştığın binayı, masanı, telefonunu, kartvizitini…

Hatta elini ayağını bile çok sahiplenmeyeceksin. Senin değillermiş gibi davranacaksın. Hem hiçbir şeyin olmazsa, kaybetmekten de korkmazsın. Onlarsız da yaşayabilirmişsin gibi davranacaksın. Çok eşyan olmayacak mesela evinde. Paldır küldür yürüyebileceksin.

ille de bir şeyleri sahipleneceksen, Çatıların gökyüzüyle birleştiği yerleri sahipleneceksin. Gökyüzünü sahipleneceksin, Güneşi, ayı, yıldızları…

Mesela kuzey yıldızı, senin yıldızın olacak. “O benim.” diyeceksin. Mutlaka sana ait olmasını istiyorsan bir Şeylerin…

Mesela gökkuşağı senin olacak. ille de bir şeye ait olacaksan, renklere ait olacaksın. Mesela turuncuya ya da pembeye Ya da cennete ait olacaksın. Çok sahiplenmeden, Çok ait olmadan yaşayacaksın. Hem her an avuçlarından kayıp gidecekmiş gibi, Hem de hep senin kalacakmış gibi hayat.

ilişik yaşayacaksın. Ucundan tutarak…

sevmek nedir aşk nedir bilirmisin binler, aşık oldunuz mu siz hiç?
sevmek, seni gibmekten beter etsede vazgeçememktir.
sevmek,
mide bulantısıdır binler.
sinir, kıskançlık krizleridir.
gözünün sadece o'na odaklanmasıdır.
kalbinde kelebeklerin uçuşmasıdır.
yemekten içmekten kesilmektir binler.
aynı şeyleri beraber düşünmektir.
aynı şeyleri aynı anda söylediğinde afallamaktır.
yanında değilken en ufak şeylerin o'nu hatırlatmasıdır.
her sabah belki o'nu görürüm ümidiyle heyecanlarak kalkmaktır.
farkında olmadan, etrafa aptal aptal sırıtmaktır sevmek.
sabah akşam o'nu düşünmektir.
göz göze gelince elinin ayağına dolanmasıdır sevmek.
geceleri o'nsuz uyuyamaktır binler.
kalbinin yerinden çıkacakmış gibi çarpmasıdır.
saçma sapan bahaneler bularak o'na telefon etmektir.
gördüğün bütün güzel kızları o'na benzetmektir.
eli uzatmak dokunmak o'na dokunmak istemektir.
ondan sıkılmamak, ona doymamakttır.
kalabalıkta gözlerinin onu aramasıdır binler.
tanıdığın kızlara yanlışlıkla onun adıyla seslenmektir.
dalıp gitmektir uzaklara sevmek, binler.
7 gün 24 saat onu düşünmektir.
ona bakınca yanaklarının kızarmasıdır.
dersin olmadığı halde okula gitmektir.
sabah kalkınca ilk düşündüğün kişinin 'o' olmasıdır.
kim ne derse desin, hayatta yapmayacağınız, tamamen kişiliğinize ters ama sırf o üzülmesin, kırılmasın diye söyleyeceklerinizi içinizde tutmaktır.
hergün 31 çekmektir.
o'nun dışında başka bir konu konuşamamaktır.
tüm gün ondan bahsedip yine de sıkılmamaktır.
telefonda konuşmak, sms yollamak, yani onunla kontak kurmak, ona ulaşmak için bahane aramaktır.
yanındayken bile delicesine özlemektir.
acı ve mutluluğu aynı anda yaşamaktır.
yaa binler işte böyle.

sevmek,
cevaplamak için binlerce yıldır ademoğlunun hüzünlendiği, uykusuz kaldığı sorudur. bazen basit görünen birkaç dize ile ya da yüzlerce sayfa, bazen tek fotograf karesi, bazense bir şarkı ya da film olur sorunun cevabı. soru hep aynı şekilde anlaşılır, oysa cevaplar sayısızdır. ne de olsa bir insanı sevmekle başlar herşey.

@5 şu hataları görmekten son derece sıkıldım zaten birde sen gözüme gözüme sokma bin.

@3 çok mutluyum şu anda ellerim vucudünda son defaymış gibi kaybederken kendimi en ucuz şaraplarda.

Tam gece yarısı Hasan Bey, düşman ordugahını tarumar etmeye başladı. "istanbul’dan Barbaros, belki Büyük Türk gelmiş!" diye feryat eden kafirlerden üç bini, leventlerin palaları altında can verdi. Kafirler sabaha kadar uyuyamadılar. Bitkin bir halde güneşin doğduğunu gördüler. Ancak yeni gelen gün, haklarında daha hayırlı akıbetler getirmiyordu. Kral Karlos, asabiyet, tereddüt ve korku içindeydi. Her an Donanmay-ı Hümayun ufukta görünür telaşındaydı. Ancak oğulluğum Kara Hasan Bey’in vaziyeti de iyi değildi. Cezayir halkı, birkaç yıl önce Tunus şehri halkının başına gelenleri hatırlıyor, Türkler’i teslime zorlamak istiyordu. Hangi taraf sebat gösterirse, o taraf kazanacaktı. Kral Karlos, bu sebatı gösteremedi. Gittikçe bozan hava, yabancı topraklarda bulunan kafirlere, Tanrı’nın bir gazabı gibi görünüyordu.

@2 sevmek hergün defalarca 31 çekmektir. oldu mu?

sevmek güzel ama insan kendini kaybetmemeli neticede karşımızdaki olgunlaşmamış bir insansa sevdiğinle kalırsın. severken abartıp kendi sevginizin ağırlığı altında hayatınızı gibmeyin

özet geç bin.

okuyanı gibsinler

okuyun var mı lan biri özet geçsin amk

olay gönülde geçiyor beyler.