-
151.
+6seda suna sude bu nasıl bir üçlü amk rezerved
-
152.
+7 -1ananın dıbını şimdi tersten gördün olm sen http://haber.mynet.com/7-...ini-oldurdu-683504-yasam/
-
153.
+8 -2diğer 2 kişiden biri bir yandan okuyan diğer yandan çalışan biriydi. bencillik gözlerinden okunuyordu. yükselmek için gerekirse bizi bitirmeye hazırdı. son üye ise herkesin aradığı arkadaş tiplemesiydi. kolu her yere uzanırdı. adı murat olan bu çocuk neşeli biriydi. kızlarla arası iyiydi. ama sadece konuşurdu onlarla. size birçok yardımda bulunurdu.
bizim dışımızda kasa da bulunan kişiler de vardı. pek önem arz etmiyorlardı. asgari düzeydi
konuşmalarımız. sadece menüleri söylerlerdi.
kaşar olarak lanse ettiğim ve bu damgayı sonuna kadar hakeden melike çalışmaktan çok konuştururdu içeridekileri. ne yaptığımızı, ne yapmak istediğimizi sorardı. o konuşurken bir yandan içeriden menüler bağırılırdı. ve birkaç dakikalığına susardı.
ilk bir hafta sakin tempoda melike'nin kaşarlık ritüelleri murat'ın anıları ve bol köfteli şekilde geçti. evde durumlar sakindi. işten geldiğimde yorgun oluyordum. bazı geceler oraya buraya gidiyor yeni şeyler arıyordum.
ikinci haftamın ilk iş günü söylenen menü içeriden alınmadı. elimde iş bulunmadığı için menüyü tezgaha zütürdüm. karşı masada esra duruyordu tek başına. bir an göz göze geldik. öylece birbirimize bakakaldık. o bir ucubeye ben ise yok ettiğim bir varlığa bakıyordum. gözleri dolu dolu oldu. içeri girmeden önce son kez yüzüne bakarken gözyaşlarının düştüğünü gördüm. dünyaya bir pisliğimi daha bırakmanın utancıyla melike'nin kalçalarına bakmak arasında gidip geldim. kalçalar galip çıktı, her zaman ki gibi.
edit: annem dışında bana istediğiniz gibi küfür edin sorun değil. hakediyorum. -
154.
+7 -1murat'ın arkadaşının dairesine girdik. 20'li yaşlarda biriydi. içeride onun dışında 1 kız daha vardı. bizimle beraber 5 kişi olmuştuk. koltuklara oturup açık olan televizyonda taktan bir dizi izliyorduk. ne yapacağımızı merak ediyordum. melike dizi ile ilgili yorum yapıyordu. ardından murat'ın arkadaşı masaya 5 tane sigara getirdi. aslında kendine iki tane getirmişti ama melike gelince iş değişti. içinde esrar olduğunu sonradan öğreniyordum.
hafiften tribe girmişti çocuk ve kız. görende metamfetamin üretiyoruz sanırdı. alt tarafı basit bir haşhaştı.
daha önce sigara bile içmemiştim. kendi kendime içsem mi diye düşünürken adamlar çoktan yakıp ciğerine rüyayı solumaya başlamıştı. melike'de esrar elinde yaktı yakacak durumdaydı. "hadi sen içmiyor musun" dedi. bende alıp yaktım. nefesi içime çektikten sonra rahat 1 dakika öksürdüm. giderek güzel oldu yaşam. temizlendiğimi hissettim. annemle mutlu olduğumuzu hayal ettim. babam yoktu hayalde. yemek masasında annemleydik. aptal aptal gülmeye başladım. yanımda melike kahkaha atıyordu. murat yerde çocuk gibi tepiniyordu. esrarla bu hale geldiysek lsd'de büyük ihtimal kendi gibimizi koparırdık.
hayal gözümün önünden çekildikten sonra melike'nin nefesini hissettim yüzümde. öpmeye başlamıştı beni. elimi alıp pantolonunun içine soktu. "neden yapıyorsun, kendin gibi güzel birini bul" dedim. "ben güzel olmayanları seviyorum" dedi. genelde böyle olurdu zaten. çiftler birbirinin zıttıdır. tadını çıkardım bende. her ne kadar güzel olmadığımı bilmek hüzünlendirse de elimi içinde gezdirmem mutluluk vericiydi. vajinası traşlıydı. her an biriyle gibişebileceği ihtimali aklındaydı kızın. elimi göğüslerine zütürdüm. onun eli ise penisimin üzerindeydi. mayışıktı hareketlerimiz. kalçalarını sıktığımda murat "hop hop kalkıyoruz" diyip güldü. "başka zaman" dedim melike'ye. aptal bir kahkaha savurdu. ardından hafif baygın vaziyette daireden çıktık. evlerin yolunu tuttuk. -
155.
+8 -2sen bu hikayeyi yazana kadar yemin ederim 2karı gibtim sen hala gibemedin. şu üvey anneni gib önünde domalalım diyorum. ulan yannanım yamuldu elimde tuta tuta gib ulan artık gib lan delirdim at yatağa yavaştan gir içine tokatla kendini kaybet duvardan duvara at boğazından sıkıca tut nefessiz bırak öldür ama yeterki gib. am kısmını jiletle hatta keskin bıcakla yüz tam ortasına çivi çak duvara as ama yeterki gib şu karıyı be kardeşim. gibte boşalalım sende kurtul bizde
-
156.
+8 -2murat yine bizi o arkadaşının dairesine zütürdü. Dünkü kız yine yanındaydı. Sevgilisiydi sanırım. Veya öyleymiş gibi davranıyordu. Yine önümüze sigaralar verildi. Adam bunun daha kaliteli olduğunu söyledi. Neye göre kalite belirleniyordu bilmiyordum. Sorgulamadımda . adam benle melike ye istersek diğer odaya geçebileceğimizi söyledi. Birisi bana daha önceden “bak hayatta böyle şeyler var, senin kızla beraber olman için diğer odaya gidebileceğini söyleyen, yan odada gibişmenizi umursamayacak adamlar var”dese koca bir gibtir çeker burası amerika mı tarzında klişe bir laf söylerdim. Meğer oluyormuş.
melike gülerek yan odaya zütürdü beni. Ardından esrarı yaktık. Ki yakmak için diğer odaya gidip çakmak almam gerekti. -
157.
+8 -2(orta boylu biriyimdir ben. konuşurken rahatımdır. istesem de gerçek anlamda karşımdakini önemseyemem. sanki gerçek değilmiş gibi gelir bana. bir yere kadar onunla ciddi bir konuşmanın içinde bulunabilirim. tipim konusunda ben birşey söyleyemem. nasıl kendime yakışıklıyım ya da değilim diyebilirim ki? sadece kevaşeleri çekerim üstüme. zaten çok güzel kadınlar hep ekgibtir. sadece zamandan çalarlar.)
insanlarla etkileşimim dışında olanlar monotondu. işe gidip geliyordum. evde seda'yı iyiden iyiye ellemeye başlamıştım. sinirleniyor gibiydi ama her kadının içinde gizli bir kaltak vardır. o'da istemese de o kaltağı görmemi sağlıyordu.
işin bilmem kaçıncı haftasında sıkılmaktan ciğerimin solduğu bir günde mutfağa yeni bir eleman geldi. gelen kişi kızdı. ama dilsizdi. bizi duyabiliyor ama yanıtlayamıyordu mecburen. bir tanıdık vasıtasıyla girmişti söylenene göre. 19 yaşında üniversite öğrencisiydi. part time çalışıyordu. elemanlar biraz acıyarak bakarlardı ona. o ise hissettirmeden her zaman bir öfke nöbetinin içerisinde gibiydi. -
158.
+8 -2babam sabahtan işe gitmişti her zamanki gibi. seda salona girdiğimi görünce yine homurdanmaya başladı. Artık dayanamamanın eşiğindeydim. Ona dönüp “bana karşı en ufak hakaretinde gebertirim seni” dedim. Vücudum titriyordu bunu söylerken ardından odama gittim. Seda geldi odaya. “ne biçim konuşuyorsun benimle” dedi. istediğim gibi konuşacağımı söyledim. “ben annene benzemem” dedi. “evet annem bir huur değildi” dedim. Yanıma gelip suratıma bir tokat attı. Ayağa kalktım. Yine içimde ki huur çocuğu bedenimin sahibi oldu. Masanın üzerinde olan kameranın düğmesine bastım. Ardından seda’yı yatağa ittim.Tümünü Göster
“ne yapıyorsun” diye kısık şekilde bağırdı. Cevap vermden üzerinde ki tişörtü yırttım. Göğüsleri karşımda duruyordu. Oldukça büyük ve dirilerdi. Eliyle beni itmeye başladı. Ama çok şiddetli değildi itmesi. Sityeninin kopçasını açmaya fırsatım yoktu. aşağı doğru indirdim sütyeni. Göğüslerini yalamaya başladım. Seda’da inlemeye başladı ama ahlaklı biri taklidi yapması gerektiği için dur yapma demeyi de ihmal etmedi. Zaten bu lafları da bir yere kadar sürdürdü. Göğüslerini yaladıktan sonra altında ki eşofmanı indirdim. ilk başta hafif direndi ama daha sonra karşı koymadı. Vücudu gördüğüm en sıkı bedendi tartışmasız. Tabi o anı anlatmak biraz zor. Odanın atmosferini solunan nefesleri. Mecburen basit bir ciks hikayesi gibi anlatılabiliyor.
eşofmanını indirdikten sonra iç çamaşırıyla kaldı. Hızlı bir şekilde çekip kafamı vajinasına yumdum. inlemeleri neredeyse bağırma düzeyine geldi zevkten. Yastığı alıp ısırmaya başladı sesinin duyulmaması için. 5 dakika kadar yaladıktan sonra penisimi çıkardım. Saçlarını hafifçe toplayıp penisime yaklaştırdım. Hızlı bir şekilde olmasa da yalamaya başlamadı. Elbette isteksiz görünmeliydi bu halde. Ama yalamaktanda geri durmuyordu. Ardından penisimi vajinasının içine soktum. Hızlı hızlı gidip gelmeye başladım. Elimle ağzını kapatıyordum. Ardından bacaklarıyla vücudumu kavradı. Gidip gelmelerimin sertliği artmaya başladı. Ardından penisimi içinden çıkardım. Arkasını dönmesini söyledim.
Bu yaptığımızın doğru olmadığını söyledi. Ben de onun babamla evlenmesinin doğru olmadını söyledim. Ardından harekete geçmediğini görünce çevirdim vücudunu. Deliği açmak çok bir genç kızın ki kadar zor değildi. Ama yine de masa da duran kremlerden birini kullanmak zorunda kaldım. Ardından içine girdim. Ellerim göğüslerinde gidip geliyordum. Hadi, derken bir yandan da inliyordu. 10 dakika kadar dayanabildim. Ve içine boşaldım. Boşaldıktan sonra sırtı dönük şekilde yatağa uzandım. Seda demin istekli olan kendisi değilmiş gibi bana yanlış yaptığımı söylüyordu. Odadan çıkarken bana dönüp “herşeyin bir bedeli vardır” dedi. Yavşaklığına “ben müslüm gürses dinlemem” dedim. Sinirli bir yüz ifadesiyle odadan çıktı. Kaçıncı pisliğimdi bu artık düşünmüyordum. Biri yaptıklarım için bana sövse onu kimse suçlayamazdı ben de dahil.
kamerada ki görüntüleri izledim. Yüzümde şeytanı kıskandıracak bir gülümseme vardı. Ardından meleklerin de beni izlediği duygusuna kapıldım inançsız olmama rağmen. Kamerayı masanın üzerinde bırakıp dışarı çıktım. -
159.
+9 -2akşam olmuştu. açlık bedenimi ele geçirirken cidden yere yatıp kıvranmamak için zor duruyordum. sokaktan geçerken teknoloji marketing ya da adına her ne deniyorsa bu tarz bir yeri gördüm. televizyonlardan birinde beyaz show açıktı. vitrine dönüp izlemeye başladım. konuklar seyirciler herkes mutluydu. o an hepsinden nefret ettim. ben mutsuzsam onlar en azından buna saygılı olmalıydı. diğer insanlara karşı da saygılı olmalıydılar. o stüdyoyu patlattığımı düşündüm bir an. daha sonra dükkan sahibinin "vitrinin önünden çekilirsiniz iyi olur" lafıyla kendime geldim. o gün bugündür beyaz show'u izlemem.
gece yarısıydı artık. sokak müzisyenleri gece de çalıyordu. barların olduğu sokaklar tıklım tıklımdı. kaldırımlardan birine oturdum. rocker fucker stiliyle bezeli kızları izledim. omzuna dökülen saçlarıyla hiç duymadığım rock gruplarından bahseden adamlara kulak misafiri oldum. adamın biri led zeppelinden bahsediyordu. söylediklerine midemin gurultuları eşlik ediyordu. kızın biri yanıma oturdu. taş çatlasa 18'indeydi. bira uzattı bana. içmediğimi söyledim. "ne işin var o zaman burada" dedi. yorulduğum için oturduğumu söyledim. al bari gofret ye dedi gülerek. sanırım almayacağımı düşünüyordu. gofreti alıp yedim. boğazımdan geçerken bir an boğulacaktım. zar zor yutkunuyordum. -
160.
+7 -1istanbul'da hayat gerçek anlamda gece başlar. sabah ve öğlen çocuklar içindir. ikindi ve akşam vakti kendini büyük zannedenler için. akşamları ise ergenlerin. gecelerse ölmüşlerin. öldüğünün farkına varamayanların. antalya'da da durum böyledir. geceleri başka bir muhabbet dönmeye başlar etrafta. herkes parıldayan gözlerle ciks, alkol ve kalitesiz esrardan medet umar.
yavaş yavaş hava aydınlanırken gözlerim kararmaya başladı. şaka maka hiçbir şey yememiştim. yeni açılan bir pastaneyi gördüm.iki poğaça dedim adama. meğer tanesi 60 kuruşmuş. adama 20 kuruşum olmadığını söyledim. o zaman bir tane alırsın dedi. uzatmadan 1 tane poğaçımı alıp pastaneden çıktım. ilk ısırışımda poğaçanın gitmediğini farkettim boğazımdan. uzun süre çiğneyip öyle yutkundum. gidip bir şadırvandanın musluğundan su içe içe yedim poğaçayı. su için allaha teşekkür etmeyi unutmadım. ardından işine okuluna gidenlerin arasına karıştım sokakta. -
161.
+7 -1hala nasıl olupta bayılmadığımı anlayamıyordum. vücudumu o kadar güçsüz hissediyordum ki mastürbasyon bile yapamayacak gibiydim. eğer iyi biriyseniz her zaman geçmişi hatırlarsınız. iyi biri olmadığımı o an düşünmeye başladım. geçmiş için o kadar umursamazdım ki. herhalde beni bir zaman makinesiyle geriye zütürseler ve yapacaklarımdan sonra başıma bunların geleceğini söyleseler yine aynı hataları yapardım. ama hergün babamın cebinden 50'şer kağıt alıp stoklardım aç kalmamak için.
sabah 9'da kütüphanenin birine girdim. oradan çıktığımda saat öğlen 1 olmuştu. güneş tepeden vuruyordu suratıma. o değilde ben bu zamanın adamı değildim. sanırım bu sözlüktekiler de bu zamanın adamı değil. eğer eski tarihli dizi ve filmleri izleyip keşke o zamanlarda yaşasaydım diyorsanız bu zamanın adamı değilsinizdir.
üstüm başım toz içindeydi. kütüphanenin tuvaletinde üzerimi değiştirmiştim daha önce. seyyar olarak kıyafet satan adamların birinin yanına geldim. kıyafetlerim ikinci eldi ve tozluydu. ama adam yine de 7 lira vereceğini söyledi. ki o pantolonun gerçek değeri 40 lira civarıydı. ama uzatmadan 7 lirayı alıp tozlu ve kirli durumda ki kıyafetlerimi verdim. -
162.
+6lan bu kızı da gibersen yeminle varımı yoğumu fakirlere dağıtıp istanbula giderim lan bu nedir arkadaş hayır ben de istanbulda kaldım bi ara ama 31 çekmekten elim nasır tuttu amk hiçö kafama am falan yağmadı amk
özet: anlat panpa dinliyorum -
163.
+7 -1suzan daha da çok gülmeye başlıyor.
-ciddi misin sen?
+evet.
-nasıl yani. dur dur bekle. nereden geldin sen.
+istanbul.
-bari ankara falan olsaydı. nasıl denize girmez bir insan. o zaman sen yüzme de bilmiyorsun.
+hayır bilmiyorum.
iyice kahkahaya atmaya başlıyor.
-ya bir insan nasıl yüzme bilmez. kaç yaşındasın sen.
+18 ime gireli çok olmadı.
-18, koskoca 18 ve yüzme bilmiyorsun. tamam yüzme bilme ama bari denize deyseydin.
iyice gülmeye başlıyor. zaten kahkahalar eşliğinde konuşuyor.
-hadi gel benimle.
gel benimle dedikten sonra elimden tutup denize sürüklüyor beni. hayatım boyunca denizden daha asil birşeyle karşılaşmadım. ki gecenin karanlığıyla birleşince tapılacak bir mabet halini alıyor.
suzan beni denize fırlatıyor. üzerimde giysilerimle sırılsıklam hale geliyorum. benim ardımdan suzan'da atlıyor denize. denizdeyken hala ağzında esrar var. bir yandan dumanını fırlatıyor yüzüme.
- hadi açılıyoruz gel. diyor.
bırak açılmayı kıyıda bile ayakta duruyorum. elimden tutup önde gidiyor denizde. bende yürüyerek suyun içinde arkasından ilerliyorum. giderek su seviyesi artıyor. hafiften bir ürperme basıyor vücudumu. korkmuş halimi görünce keyifleniyor suzan. su seviyesi iyiden iyiye artınca bırakıyor beni ve uzağıma gidiyor. "hadi yüz" diye bağırıyor bağırmasına da yüzme bilsem yüzemiyorum deme. "bak benim yaptıklarımı yap" diyor. onun kulaçlarını taklit ediyorum. fakat benim kulaç bilgim sagonun bir kulaç daha atsam karadayım şarkısından ibaret. o bir yana ben cidden hiç böyle bir denize dalmadım. -
164.
+8 -1cemil’in takıntısıydı arjantin. “Yakın diyordu gibtirip gideceğim buralardan, güzel değil ki bu ülke. Her yerde ahlak bekçileri her yerde amsalaklar. Komple am yapsınlar şu ülkeyi de kafasını soksun hanzolar.” Ahlak kavrdıbını istediği gibi yorumlardı. Ama ahlak denen şey heryere çekilebilir. Ahlaktan nefret eden bir adam bir kıza 12 kişinin tecavüz ettiğini gördüğünde bunu ahlaksızlık olarak değil karaktersizlik olarak yorumlar. Yanında ki kişi ise ahlaksızlık. Bu yüzden ahlakın olmamasını isteyen biri hep bu ikilemde kalır. Ve kendi ahlak kurallarını belirler. Kendi gibince normal karşılar olması gereken bu der. Kendi kardeşi gibilince ortalığı ayağı kaldırır. Bir eşcinselin haklarını korur yeri geldiğinde, 2 saat sonra ana avrat söver kardeşinin eşcinsel olduğunu öğrendiğinde.
cemil’le muhabbet ettikten sonra işe gidiyoruz akşama doğru. Ve bir anda ortalığı oradan oraya savrulan rengarenk ışıklar ve müzik dolduruyor, Birkaç barmende bardakları. Barmenler en fazla bahşiş alanlar doğal olarak. onlarda bir yerden sonra havaya giriyorlar. Gaza gelip patronu kovabileceğinden şüpheleniyorsunuz adamların.
arada suzan masaları dolaşırken tacizlere maruz kalıyor hafiften. Tatlı bir ses tonuyla edilen tacizler. Suzan yine de dönüp gülümsüyor adamlara. Sonuçta müşteri velinimetimizdir. Suzan’ın takıldığı çocuk mehmet’se sinirleniyor bu durumlara benim gibi. Ama ben tecavüzleri gördüm, binliğin derinliklerine indim. O yüzden ne kadar sinirlenirsem sinirleneyim yüz ifadelerim normal karşılıyor durumu. O ise hr an patlayabilir durumda. -
165.
+6plaja indik jülide ile birlikte. yanında çantasıyla gelmişti zaten. havlusu falan vardı çantasında. bu arada plajların olduğu semtte aç olarak yaşasanız da kendinizi hafiften mutlu hissedersiniz. hayır açken mutlu hissetmezsiniz abartı oldu. ama plaj olan bir yerde mutsuz olmakla etrafı taktan çöplerle ve yapım hatası yollarla çevrili binalar arasında mutsuz olmak farklıdır. plaj bir seviye daha azaltır o mutsuzluğu. sanki bir anda mutlu olacakmışsınız gibi düşünmenizi sağlar altını andıran kumlar.
plaja giderken cemil'i arayıp nerede olduğunu sormuştum. yakınlarda olduğunu öğrenince plaja çağırdım. jülide ile kuma otururken onun gelmesini bekliyorduk. çalıştığımız yerde çalışan adamların tek kötü yanı az uyumalarıdır. biz de az uyuyorduk. bu da günün her anında belli oluyordu. her saniye esneyebilirdik.
bir süre oturduktan sonra jülide denize gireceğini söyledi. ardından üzerindeki fazlalıkları çıkarıp mayosuyla kaldı. ya da bikini. hiç anlamıyorum neye ne dendiğinden. zaten ortada kadın bedeni varsa gerisi teferruattır. vücudu tahrik ediciydi jülidenin. çok güzeldi. çok çok güzeldi vücudu. aslında plajda yüzen birçok insan gibiydi bedeni. düzgün hatlar biçimli bir kalça fena sayılmayacak göğüsler. çok daha iyileri de vardı ama bana yakın olan jülideydi. denize girişini izlerken yanıma cemil geldi. 3. selam verişinde gözlerimi jülidenin kalçalarından çevirip ona döndürdüm. -
166.
+6cemil'le konuşuyorduk ama benim gözlerim jülidedeydi. cemil iyice ses tonunu yükseltince ister istemez muhatap oluyorduk. yine o bol porfavor'lu kıtadan bahsediyordu.
-bak arjantin böyle değil...
+dünya üzerinde ki her taktan kıta her gibik coğrafya aynıdır. farklı diller konuşulur sadece. rüyadan uyanmalısın bence.
-dil farklıysa insan ve koşullarda farklıdır. hem buraya bak. hep aynı insanlar aynı kurallar sıkılmadın mı?
+çok daha berbat durumları gördüm.
-ben görmedim ve görmeye de niyetim yok. doğru an geldiğinde gideceğim.
+iyiymiş.
-arjantin bir yana da sen neden suzan'a bir tuhaf bakıyorsun. hoşlanıyor musun ondan?
+cemil şu hoşlanmak kelimesinin geçtiği cümlelerden nefretimi anlatacak insan yok.
-ne diyeyim hoşlanmak yerine yannan mı diyeyim?
+bir şey deme.
- iyi. dün olanlarda berbattı zaten. çocuk kovuldu yok yere.
+evet. hepimizin sonu o. mevsim bitince gibtir olup gideceğiz herhalde.
- evet bende yeni şeyler araştırıyorum.
ardından jülide denizden çıkıp sırılsıklam yanıma geldi. penisim dar pantolon değilde eşofmanın altında olsaydı çoktan kepaze olmuş, önümde ki kabarıklıkla yürüyor olurdum. neyse ki pantolon penisimin duygularını gizliyordu. gib veya yannanta iyidir. ama penisi kullanmak daha iyi oluyor. -
167.
+7 -1ben hiç sormadım zaten yanımdan gidenleri. Hep bekledim onların aramasını. Bazıları beni gibtir ederken yanından ben herkesi gibtir ettim. Sadece bazıları bana kötülük yapmaya cüret ederken ben herkese kötülük yaptım. Ama en çok kendimeydi öfkem. Her seferinde hayatımın içine bıraktım boşaltım organımdan tuvalete akanları. Hep mahvettim birşeyleri. Bana yardım etmeye çalışanların uzattıkları eli kesip geri verdim. Beni koruyan öğretmenimin karısıyla ilgili fanteziler kurdum. En çok yardım edenlerden biri olan sude’yi giberek ödedim borcumu. Her seferinde bir anlığına pişman oldum. O andan sonrada onları düşünüp soluğu banyo ya da tuvalette aldım. Biri beni tuvalete atıp sifonu çekmeyene kadar yok edecektim. Neyse ki atıldığım tuvalet hep alaturkaydı. Bir türlü sığmadım o delikten. Ve kafamı ıslatım pislikle tekrar yüzeye çıktım.
mekanda bahşişlerden çok ciddi para kazanıyorduk. Herkes iyi kazanıyordu. Barmenler kadında kazanırlardı. Biz ise aldığımız şikayetlerle yetinirdik. Barmen olabilirdim aslında elimde ki şişeleri önümdekinin kafasına atma potansiyeline sahip olmasaydım. -
168.
+7 -1biri de demiyor ki arjantin avrupada mı?
kızla tarzanca misali konuşuyoruz. gerçekten güzel kız . ama burada yabancı olan herkes karşısındakinin tipinden çok konuşması ve hareketleriyle ilgilenir. fazla abaza bir yaklaşımda bulunmazsanız illa ki yatarsınız birileriyle. kız bana daha sonra görüşebileceğimizden bahsediyor. çaktırmasam da seviniyorum. ama fazla mutlu gibi gözükmek istemiyorum. kız gittikten sonra tekrar işimize dönüyoruz. millet birbirine ispanyolca küfürler savuruyor. genelde futbolla ilgili oluyor tartışmalar. özellike river plate lafı varoşlarda geçmemeli. çünkü boca fakirlerin river zenginlerin takımı gibi bir algı var. varoşlarda boca'lı olmalısınız.
sakin sakin zaman geçerken bir patlama oluyor sokakta. alışık değilim bu duruma panikliyorum birden. cemil ve bende dahil herkes dışarı çıkıyor. söylenilene göre metamfetamin üretilen bir evde yangın çıkmış. zaten güney amerika da varoşlarda çıkan yangınların yüzde 80'i metamfetamin üretimi sırasında gerçekleşir. ayrıca buradan walter white ve jesse pinkman'a sevgilerimi gönderiyorum. -
169.
+6yolla panpa
edit: yolladı beyler. Pm atın gönderiyim
edit 2: Pm atanlar var, mk ben sizin -
170.
+6protezle gibmişler
-
vinovat li ya selamm ne habeerr
-
gelenler direkt caylak veya silik amk
-
saksocektiren
-
acayip ve tuhafin nicki mi degismiz
-
entiriye resim ekleme
-
sevdiklerinize bir çicek alın
-
kadın milli voleybol takımı oyuncusu
-
acayip tuhaf ve yamuk
-
giyim mağazalarına gidip
-
aşk sizin icin ne demek
-
bütün kpop böyle olsa
-
emel1971
-
inci sözlügün bitik bir yer olduğu gerçeği
-
en sonunda dayanamayıp bıçaklıyordu
-
beyler maaştan maaşa yasıyorum
-
beyler bitkiler reçine dökerek sıçıyormuş
-
beyler bu karıyı dövmüşler
-
memati femboy musun
-
aziz sokie penisi
-
sözlük bitmeş
-
vikings caliyo ama yapıyor abi
-
sözlüğe femboy getirin abi
- / 1