1. 1.
    0
    Kurtuluş Savaşı'nda ilişkiler [değiştir]
    Kurtuluş Savaşı'nın başladığı dönemde Sovyet Rusya'sıyla diplomatik ilişkiler geliştirildi. Kurtuluş Savaşı'nı manevi düzeyde olduğu gibi, para ve silah yardımı gibi maddi düzeyde de destekleyen Sovyet Rusyası'yla Batılı emperyalist devletlere karşı savaşım noktasında işbirliği yapıldı.[1] Meclis'in açılmasından üç gün sonra Atatürk, Lenin'e bir mektup yazarak siyasi ve askeri nitelikli bağlaşmadan söz etti. Sovyet Dışişleri Bakanı Çiçerin tarafından verilen yanıtlarda dostluk ve diplomatik ilişkinin kurulup geliştirilme dileği belirtildi.11 Mayıs 1920'de TBMM Moskova'ya Dışişleri Bakanı Bekir Sami Bey başkanlığında bir heyet gönderdi. Moskova'daki görüşmeler sonucu iki ülke arasında Mart 1921'de bir Dostluk Antlaşması imzalandı. Kars ve Ardahan Türkiye'ye; Batum, Sovyetler Birliği'ne bırakıldı. Bu antlaşmanın siyasal yönden önemli noktaları şöyle sıralanabilir:
     Bu antlaşma yeni Sovyet rejiminin yaptığı ilk uluslararası antlaşmadır.
     iki ülke arasındaki ilişkiler resmileştirlimiştir.
     Türkiye, doğusundaki savaşı ve sınır düzenlemelerinin sonuçlandırmış ve bütün gücünü Batı'ya çevirmiştir; Böyle bir antlaşma yapılması, Batı'nın Ankara'yı dikkate almasında önemli bir rol oynamıştır.
     Türkiye ve Sovyetler Birliği arasında iyi bir dostluk oluşmuştur.
    Kurtuluş Savaşı'ndan ikinci Dünya Savaşı'na Kadar Olan Dönem [değiştir]
    Türkiye Lozan Barış Antlaşmasında sınırlara dahile edilemeyen bölgeler, 12 Adalar ve Boğazlar vb sorunlar Batılı devletler ile Türkiye'nin ilişkilerini bir süre daha olumsuz etkilemeye devam etti. Boğazlar konusunda kimi farklılıklar taşısa da, Türkiye'ye en yakın görüşü Sovyetler Birliği savundu. 1919'dan başlayarak yirmi yıl boyunca SSCB'yle ilişkiler belli bir düzeyin üstünde tutuldu. 1928'de Cenevre'de toplanan Silahsızlanma Konferansı'na SSCB'nin önerisiyle Türkiye'de çağrıldı. Kurtuluş Savaşı'ndan sonra Türkiye'nin ilk kez katıldığı uluslararası konferansta Türkiye temsilcisi topyekün silahsızlanma konsusunda Sovyet tezini destekledi. Türkiye Avrupa'daki gruplaşmalar karşısında 1933-1936 yıllarında SSCB'yle işbirliğini korudu. 1935'de Dostluk ve Tarafsızlık Antlaşması on yıl süreyle uzatıldı. Türkiye Balkan Antantı'na SSCB'yle savaşa sürüklenmeyeceğine ilişkin çekince koydu.
    ikinci Dünya Savaşı [değiştir]
    25 Eylül 1939'da, Polonya'nın işgalinden sonra SSCB'yi ziyaret eden Dışişleri Bakanı Şükrü Saraçoğlu, ingiltere ve Fransa ile imzalanan deklarasyonu ve Almanya ile SSCB'nin imzaladığı saldırmazlık antlaşmasını görüştü. Buna karşılık SSCB, Almanya'yla antlaşmasına bağlı olarak, Türkiye'yi, Fransa-ingiltere ikilisi yanında savaşa girmekten kaçınmaya; Boğazları da savaş gemilerine kapalı tutmaya çağırdı. Türkiye ile varılan eski antlaşmayı değiştirerek kimi önerilerde bulunan Sovyetler'in bu istekleri şu biçimde özetlenebilir:
    1)Boğazlar'ın ortak savunulmasına dair bir paktın imzalanması
    2) Türkiye ile imzalanacak antlaşmanın Sovyetler Birliği'ni hiçbir biçimde Almanya'yla silahlı bir çatışmaya sürüklenmeyeceğini öngören, Almanya lehine bir kaydın antlaşma metnine eklenmesi
    3) Montreux Sözleşmesi'ne göre, Karadeniz'e kıyısı olmayan devletlerin savaş gemilerine Boğazlar'ın her zaman ve mutlak surette kapatılmasını öngören bir değişikliğin getirilmesi.
    4) Sovyetler Birliği'nin Beserabya'yı, Bulgaristan'ın ise Dobruca'yı ellerine geçirmeleri karşısında Türkiye'nin tarafsızlığı.
    Bu öneriler Saraçoğlu tarafından reddedildi ve karşı istek olarak Türkiye, kendisini ingiltere ve Fransa'yla savaşa sürüklenmeyecek bir kayıt üzerinde ısrar etti. Türkiye, Fransa ve ingiltere ile imzaladığı ittifak antlaşmasında(19 Ekim 1939) Sovyetler Birliği'yle savaşa sürüklenmeyeceği hakkında bir kayıt koydu. Türkiye'nin böyle bir kaydın antlaşmaya konmasının nedeni, Sovyetler Birliği'yle ilişkilerini bozmak istememesidir. Çünkü aynı yıllarda, Sovyetler Birliği'yle bir pakt imzalanmış olmakla birlikte, iki ülke arasındaki iyi ilişkiler sürüyordu. 24 Mart 1942'de Türkiye Sovyetlerle bir saldırmazlık deklarasyonu imzaladı. Almanya'nın Sovyetler'e saldırmasından sonra Moskova Konferansı'ndaki Stalin-Eden görüşmelerinde, ingiltere'nin SSCB'yle Türkiye aleyhine uzlaşabileceğinden korkuluyordu. Bu konferansta, Stalin Bulgaristan ile Suriye'den kimi toprak parçalarıyla 12 Ada'nın Türkiye'ye bırakılmasını önerdi. ingiliz-Sovyet ittifak metninin açıklanması, Türkiye'nin kuşkularını görece giderdi.
    Soğuk Savaş Dönemi [değiştir]
    Savaşın bitiminden sonra Sovyet dışişleri Bakanı, süresi dolan 1925 tarihli Dostluk ve Tarafsızlık Antlaşması'nın Dünya Savaşı sırasında oluşan derin değişiklikler nedeniyle yenilenmeyeceğini, 7 Kasım 1935 tarihli prtokol hükümlerine uygun olarak feshi konusundaki isteğini Türkiye'nin Moskova Büykelçisi Selim Sarper'e bildirdi. Türkiye, 30 yıldır Türk dış siyasetinin temeli olan bu pakta çok önem vermekteydi. Türk Hükümeti 7 Nisan'da verdiği yanıtta, Sovyet hükümetinin ne gibi önerileri olduğunu sordu ve iki tarafın da çıkarına uygun yeni bir paktın yapılabileceğini bildirdi. Türk hükümetinin bu mektubuna Haziran ayına kadar yanıt gelmedi Haziran ayında Türkiye'nin Moskova Büyükelçisi ile Sovyet Dışişlei Bakanı arasındaki görüşmede Molotov, bir yeni paktın imzalanmasından önce iki ülke arasındaki kimi sorunların çözümlenmesi gerektiğini söyledi. Bu sorunlar şunlardır:
    1) Türk-Sovyet sınırında değişiklik yapılarak Kars, Ardahan ve Artvin'in Sovyetler Birliği'ne terk edilmesi;
    2) Herhangi bir saldırı karşısında ortak savunmayı sağlamak üzere Boğazlar'da Sovyetler'e askeri üs verilmesi;
    3) Montrö Sözleşmesi'nin yeniden gözden geçirilmesi ilkesi üzerinde iki hükümet arasında bir antlaşma.
    Türk hükümeti SSCB'nin ilk iki isteğini reddetti. Sovyetler yeni bir nota daha yolladı. Bu notada ilk istekler tekrarlanıyordu. Türkiye notadan ABD ve ingiltere'yi haberdar etti. ABD, Türkiye'den önce Sovyetler'e nota yolladı. ABD notasından sonra Türk notası da yollandı. Nota alışverişi böylece kesildi.
    Sovyet önerileri karşısında Türkiye, 1945-1947 yılları arasında ordusunu savaş sırasındaki mevcudunda tutmak zorunluğu duydu. Türkiye'nin demokratik düzene geçme beyanını gösteren ve1946 yılında yapılan tartışmalı genel seçimlerden sonra, 1947'de ABD Başkanı Truman, Harvard Üniversitesinde yaptığı tarihi konuşmada ABD sınırlarının doğuda Kars ve Ardahan'dan başladığını belirtti ve Truman Doktrini'ni ilan ederek ilk defa Sovyetler Birliği'ne meydan okudu. Türkiye'nin Truman Doktrini'yle ABD'den askeri yardım alması, Sovyetler Birliği'nin tepkisine yol açtı, fakat Stalin Doğu Avrupa'da olduğu gibi Türkiye'de askeri tepki göstermedi. Stalin'in ölümünden sonra Sovyetler Birliği'nin dış ve iç siyasetinde önemli değişiklikler oldu. Türkiye 1952 yılında NATO'ya tam üye olarak kabul edildikten sonra Sovyetler Birliği 30 Mayıs 1953'de Türkiye'ye bir nota vererek Ermenistan veGürcistan Sovyet Cumhuriyetleri'nin 1946'da istedikleri topraklardan vazgeçtiklerini, bunun sonucu olarak da artık Sovyetler Birliği'nin Türkiye'den hiçbir toptak isteği kalmadığını bildirdi.
    1964-1965 yıllarında Türkiye ile Sovyetler Birliği arasındaki ilişkilerde gözle görülür bir iyileşme oldu. 1964'den başlayarak bu iki devlet arasında üst düzey görüşmeler yapıldı. 1964 sonlarında Dışişleri Bakanı Feridun Cemal Erkin, 1965'de Başbakan Suat Hayri Ürgüplü Sovyetler Birliği'ni ziyaret ettiler. Bu yakınlaşma 1965 seçimlerinde işbaşına gelen Adalet Partisi iktidarı döneminde de sürdü. 1965 Eylül'ünde Ankara'ya gelen bir Sovyet heyetiyle görüşmeler 12 Kasım'da bir ön protokol'un imzalanmasıyla sonuçlandı. 20-27 Aralık 1966'da Sovyet Başbakanı Aleksi Kosigin Türkiye'yi ziyaret etti. Ziyaret sonunda yayınlanan ortak bildiride iki ülke arasındaki siyasal ve ekonmik ilişkilerin geliştirilmesi üzerinde duruldu. Ancak bu gelişme öncelikle ekonomik ilişkilerde sağlandı. 23 Haziran 1978'de Bülent Ecevit'in, Sovyetler Birliği'ne yaptığı gezi sırasında iki ülkenin uluslararası sorunlarda görüş alışverişinde bulunmasını öngören bir Siyasal Belge imzalandı.[2]
    ···
  1. 2.
    0
    kopyala yapıştır yaptım wikipedi gibecek beni beyler
    ···
  2. 3.
    0
    olum sen manyak mısın bu ne lan
    ···
  3. 4.
    0
    iyi ki söyledin la, ben de bu kadar yazıyı üşenmemiş de yazmış salak diyordum.
    ···
  4. 5.
    0
    @4 ananı giberim ha 2 dk oku da bilinçlen amk cahili azcık oku oku bin, resimlere bakma
    ···