0
ey doğa, tanrıçam sensin benim.
ben senin yasalarının kulu, kölesiyim.
bir kardeşten on beş ay sonra doğdum diye niçin göz yumayım o baş belası göreneklerin bana kıymasına?
niçin izin vereyim beni mirastan yoksun bırakan insanların o eleştirel bakışına?
binmişim, sefilin, alçağın biriymişim, ne hakla?
ben de namuslu bir kadının evladı kadar boyluboslu, soylu ve düzgün değil miyim?
niçin binlik damgası vuruluyor bize?
niçin alçaklık, niçin binlik, niçin yasadışılık öyleyse?
evliliğin bayat, soğuk ve bıkkınlık veren düşeğinde uyku ile uyanıklık arasında peydahlanan o ahmaklar sürüsünden
bizler, kafaca ve bedenen daha dinç, daha özlü, daha ateşli niteliklerle yoğurulmadık mı doğanın o gizli şehvet anlarında?
meşru kardeşim edgar; benim olacak toprakların.
babamız bin oğlu edmundu seviyor meşru oğlu edgar'ı sevdiği kadar. "meşru oğlu" eseslı laf!
hele şu mektup istediğim etkiyi yapsın, hele yalanım başarıya ulaşsın;
o zaman görürüz, nasıl alt edermiş bin oğlu edmund, meşru edgar'ı!
büyüyorum artık, açılıyor yolum,
haydi tanrı'lar, binleri koruyun!