1. 101.
    0
    La süper süper süper kitap çıkartın la almayan... Helal olsun size be
    ···
  2. 102.
    0
    kayboluş
    dovhakiin - gün 17
    saat 06.00...

    sabah olmuştu ve biz bir ordu kadar çok zombinin homurdanmasıyla uyanmıştık. nöbet tutmam gereken yerde jasminle çırılçıplak yatakta uyuyakalmıştım, bu arada gece kokumuzu alan zombiler yerimizi bulmuş ve bize yaklaşmışlardı. bina zombiler tarafından resmen kuşatılmıştı. arada zombi bağırışları duyuyordum, bunun ne demek olduğunu biliyordum, diğerlerini çağırıyorlardı. ama zaten binlerce zombi altımızdayken daha ne kadar gelebilirdi ki. yanılmışım... istanbul gibi 20 milyon insanın yaşadığı bu şehir zombiler için bir kuluçka gibiydi adeta, hatta bir üs. pencereden yeni doğan güneşin ışıklarıyla aydınlattığı caddeye baktığımda nerdeyse metrekare başına 3 zombi düşecek kadar çok zombi vardı. buradan çıkamayacağız gibi sesler duymaya başladım diğerlerinden . bir an umutsuzluğa kapıldım. sonra birden aklıma bir fikir geldi. üsten arakladığım el bombaları... hemen diğerlerini de alıp apartmanın zemin katına indim. apartmana girerken bir balyoz görmüştüm onu da alıp kazan dairesine indim. herkese jip'e koşmaya hazır olmalarını söyledim. başta anlamadılar ama sonra beni durdurmaya çalıştılar aklımı kaçırdığımı düşünmüşlerdi, belki de kaçırmıştım ama bu canlı çıkabilmemiz için tek şansımızdı. ikna olmasalar da bana güvenmek zorunda kaldılar. balyozlarla apartmanın ana kolonlarından caddeye bakan taraftakileri epeyce zayıflattıktan sonra koşmaya halim kalmamıştı ama devam etmeliydim zombiler içeri girmeye başlamıştı bile. kolonların ortaya çıkan demirlerine 3 el bombasını da koydum. albayın evinden bulduğum sonuncu bombayı da yakıt kazanına bağladım. 3 el bombasını tek bir ipe baplayıp uzaklaştıktan sonra "koşun!" diye bağırdım. yollarına çıkan zombileri öldürerek binadan dışarı çıkan 4 kişiyi seyrederken bu yaptığımın ne kadar mantıklı olduğunu düşünmeye başladım. ama bunu denemek zorundaydım caddedeki onbinlerce zombinin arasından geçmemizin tek yolu buydu. işe yaramasa bile denemeden ölmeyecektim çünkü denemezsem zaten ölecektik... nefesimi tuttum, her şey o anda yavaşlamış gibiydi zaman çok yavaş ilerliyordu. o anda önce kolonlardaki bombaların pimini 5 saniye sonra da kazandaki bombanın ipini çektim ve koşmaya başladım. bombalar patladığında giriş kapısına ulaşmayı başarmıştım ve kendimi diğerlerinin yanına doğru attım. yerde birkaç takla attıktan sonra binanın yavaş ve gürültülü bir şekilde tam da istediğim gibi caddeye doğru eğilmaye başladığını gördüm, görmediğim şey ise diğerlerinin onlarca zombi tarafından ısırılmasıydı. 12 katlı bina caddeye devrildiğinde altında kalan zombilerin sayısını bilmiyorum ama fışkıran kanlar caddeyi kıpkırmızı yapmıştı. koskoca caddedeki belkide 10.000den fazla zombinin yarısı ezilmiş yarısıda çıkan toz bulutunun içinde kalmıştı. her şekilde bu bize kaçmamız için gereken yeterli zamanı vermişti. tam o sırada arkamı döndüğümde jasminin çığlıklar içinde ısırıldığını gördüm. bombaların patlaması kulaklarını sağır etmiş onların yardım çığlıklarını duyamamıştım. elime aldığım can yoldaşım m4a1 imle etrafımızdaki 17-18 zombinin beyinlerini tek tek patlatsam da artık onlar için çok geçti. tekrar tek başıma kalmıştım, yine yalnızdım. uzun zamandır değer verdiğim tek insan da artık yok olmuştu. ama aklıma birşey geldi belkide çok aptalcaydı ama yine de içimde bunu yapmam gerektiğini hissettim. jasmine onu sevdiğimi söyleyip zombiye dönüşmeden önce kafasına sertçe vurup bayılttım, daha sonra diğerısırılanlar zombiye dönüşmeden kafalarına sıkıp katana kılıcımla ısırıldıkları yerlerini kesip parça parça ayrıdıktan sonra (dexter stayla) hepsini jasminle beraber jipe yükleyip yan apartymanın bodrum katına sürükledim. jasmini içeri kapatıp diğerlerinin cesetlerini içerde bıraktım. böylece jasmin zombi olduğunda onları yiyecek ve belkide ben tedaviyi bulana kadar hayatta kalacaktı. bu hayatımda yaptığım en iğrenç şeydi. kapıyı kitleyip jipe doğru giderken 3 kere kustum. kendimi ve kim olduğumu unutmuştum. bu cehennemde hayatta kalmak adına insanlığımı kaybetmiştim...
    Tümünü Göster
    ···
  3. 103.
    0
    sonun başlangıcı
    dovhakiin - gün 17
    saat 16.50...

    hava kararıyor yine. daha önce hiç bu kadar karanlık ve karamsar bir hava görmemiştim. yada yaptığım insanlık dışı şeyler benim böyle hissetmeme sebep oluyordu, bilmiyorum. sanırım artık pek birşey hissedemiyordum. şoka girmiş olmak için dua ediyordum çünkü eğer bu hissettiğim şok değilse pigibolojim tamamen bozulmuştu ve bundan sonra neler olabileceğini tahmin etmek bile beni yeterince korkutuyordu. arkamda bıraktığım onbinlerce cesetin ve cansız bir şehrin sesleri bir daha asla kulaklarımdan silinmeyecek miydi? tüm bunları düşünürken 2. boğaz köprüsüne yaklaşmıştım. gaza yüklendim ve köprü yoluna girdim. tek tük zombiler vardı girişte. her birini jasmini ısıran zombi gibi ezip yok ediyordum. bir süre sonra cana yapışan zombi parçaları önümü görememi zorlaştırmıştı silacekler bide artık temzilemiyordu bu pisliği. bir süre durup temzilemem gerektiğini düşündüm ve yavaşlayıp durdum. ön camdeki kemik ve et parçalarını temzilerken hiçbir şey hissetmediğimi, iğrenmediğimi, tiksinmediğimi farkettim. duygularım tamamen yok olmuş gibiydi. tam bu sırada arkamı döndüm ve bir zamanlar sarıyer halkı olan insanların enfeksiyon kapmış yaratık sürüsünün bana doğru geldiğini fark ettim. birşey onları yönlendiriyor gibiydi, tıpkı beyoğlundaki zombi işgali gibi ama ne olduğunu anlayamamıştım henüz...
    hemen jipe atladım ve köprüye doğru sürmeye başladım. köprüye vardığımda hava neredeyse tamamen kararmıştı. ışıkları yakmam gerek diye düşündüm. ışıkları açtığım anda tekrar kapattım ve aniden frene abandım. çünkü az ileride dev zombilerden tane 3 tanesi duruyordu. bu köprüyü geçebilmem için büyük bir engeldi bunu hesaba hiç katmamıştım... el bombalarını harcadığım için elimde onlara karşı kullanabilecğim çok güçlü bir silahım yoktu. sadece tabancalar, pompalı tüfekler ve bir kaç tane uzun menzilli tüfek. r700 sniper elimdeki en güclü silahtı o yüzden onu kullanarak akıllıca bir plan yapmam şarttı...
    onlara karşı yayan olarak kaçamaz yada saldıramazdım ama jip bana hız ve koruma açısından avantaj sağlıyordu. köprünün yanlarına çekebilirsem belki onları aşağı atma şansım olurdu ama bu hiç de kolay olmayacaktı. ışıkları açtım, gaza abandım ve tam gaz üzerlerine sürmeye başladım. beni farkettikelrinde yanlarından geçmek üzereydim. el freni ve frenle ani bir manevra yaparak önlerinden köprünün yanına doğru ilerledim. tam kenarda durduğumda 2 tane dağ gibi zombi bana doğru koşuyordu diğeri biraz salak olacak ki helan etrafına bakınıyordu. bana doğru gelirlerken geri vitese alıp tam gaz bir tanesinin üstüne sürdüm ve çarptığım gibi yere yıktım. kafamı direksiyona çok sert vurduğum için kaşım açıldı ve akan kanın kokusundan olacak zombiler daha da saldırgan olmaya başladılar. hemen kendimi toparlayıp tekrar köprünün kenarına çektim jipi diğer iki zombi de bana yöneldi ve homurdana homurdana üzerime koşmaya başladılar. hayatımda bu kadar pis bir nefes konukus hatırlamıyorum. kaşımdan akan kan bana çok büyük bir şans verdi. kan kokusu yüzünden zaten olmayan akılları başlarından giden bu devasa tak cuvalları hedefe kitlenmiş füze gibi üzerime geliyordu. jipten inip parmaklıklara koştum hemen arkamda zombiler. köprünün parmaklıklarına tutunup kendimi aşağı sallandırdım. aşağı bakmamaya çalışıyorum ama o anda yaşadığım korku anlatılamaz. bütün gün boyunca hissettiğim tek şey buydu zaten, korku. ama ona da zamanla alışmıştım, eskisi kadar hareketlerimi kısıtlamıyordu korkmak sadece hızlı düşünmemi sağlıyordu. üzerime koşan bu iki tak çuvalı düşünmeden peşimden atladıklarını sanarak 80 metrelik boğaz köğrüsünden suya çakıldılar. onların düşüşünü izledikten sonra tam geri çıkmaya çalışırken 3. ve son dev zombiyi hatırladım. hazır baygınken kafasını kesip onu da yok etmeliydim. son bir çabayla köprüye çıkmayı başardım. elime kılıcımı aldım ve son gücümle zombinin yanına gittim. vardığımda kendine gelmeye başlamıştı. hemen yanına koşup son bir güçle kılıcımı savurdum ve kafasını bedeninden ayırdım. fışkıran kanlar zaten pigibolojimi bozan bu güne tuz biber oldu. ama artık hiçbirşey hissetmiyordum kanla ilgili, sadece sıvı bir maddenin verdiği garip hissi veriyordu. benim için sudan farksızdı kan artık. son gücümle jipe bindiğimde arkamdan gelen zombi sürüsünü farkettim. tam gaza basıp ilerlerken dikiz aynasından yerde duran laptopumu gördüm! 3. zombiye çarptığımda yere düşmüş olmalıydı ama geri dönüp alcak zamanım yoktu. nasıl olsa içinde zombilerin ilgisii çekecek birşey yoktu belkide bu salgın bittiğinde dönüp alırım diye düşündüm ve umutsuzca gaza basıp anadolu yakasına doğru yola koyuldum...
    aklımda bugün hayatta kalmak için yaptığım şeyler varken araba kullanmak çok zordu. özellikle yollar alevler, boş arabalar ve cesetlerle doluyken. aklımı bir anlığına toparlayıp yola devam ettim. ta ki benzinim bitene kadar...
    Tümünü Göster
    ···
  4. 104.
    0
    tanıdık yabancı
    dovhakiin - gün 25
    saat 18 civarı (güneş yeni batıyor)

    benzinim bitip de yolda kalalı 1 hafta oldu. şu anda kocaeli sınırında olduğumu tahmin ediyorum. 1 haftadır ordunun istanbula müdahale etmesini bekliyorum ama bulduğum cep radyosundan yapılan acil durum yayınlarına göre dünyanın 3 te 2 si bu hastalığın etkisi altına girmiş durumda. yani buraya yardım etmek için biraz fazla meşguller. ben de işe yarayan bir plan bulana kadar buradayım. laptopumu kabettiğim için ordan burdan bulduğum kapıtlara insanlığımın son zerrelerini unutmamak için notlar alıyorum. günlüğüme devam etmeliyim. eğer ölecek olursam bildiğim sırlar benimle beraber mezara gider ve insanlığın belki de son kurtuluş umudu benimle beraber ölür. günlerdir insana rastlamadım, etraf değişik şekillerde zombi barınaklarıyla dolu. ilkel bir kabile gibi aralarında anlaşmaya başladıklarını düşünüyorum. sanırım virüs bunu yapıyor, insanın hayvan içgüdülerini ve algılarını en vahşi şekilde ortaya çıkartıyor, ama neden? burda olduğum süre boyunca sarıyerde yaptıkalrımı düşündüm ve kendimi suçlamaktan vazgeçtim nede olsa ben bunu yapmasam hayatta kalamayacaktım. 1 haftadır çıktığım keşiflerde 200den fazla zombi öldürdüm 200 den sonra saymayı bıraktım ama 300 ü bile bulmuş olabilirim. sonuçta saymanın ne önemi var ki 10 milyon zombiyi öldüremeyeceğime göre...

    --günlük dip notu--
    yılbaşından sonra devam edeceğim, bu gecenin çok değil bir yıl önce insanlar tarafından mutlulukla kutlandığını hatırlıyorum. sanırım anılarımla yalnız bir yılbaşı geçireceğim. orada hayatta olanlara mutlu yıllar diliyorum, tabi eğer mümkünse...
    ···
  5. 105.
    0
    @26 yanlış anons panpa
    ···
  6. 106.
    0
    güzel bence.
    ···
  7. 107.
    0
    devam beyler
    ···
  8. 108.
    0
    iyi lan güzel yazıyonuz panpalar devam edin
    ···
  9. 109.
    0
    up lan up güzel başlık bu yazık olmasın
    ···
  10. 110.
    0
    @91 bi sen ekgibtin amk. Ama şukunu verdim. BAşla bakalım. çok klişe olmasın ama...
    ···
  11. 111.
    0
    yan yatır panpa
    ···
  12. 112.
    0
    Reserved
    ···
  13. 113.
    0
    sürükleyiciymiş yazmaya devam et ben okuyorum panpa

    up up up up up
    ···
  14. 114.
    0
    bin güzel yazıon ha
    ···
  15. 115.
    0
    hayal dünyanı gibeyim liseli
    ···
  16. 116.
    0
    bi upta benden eğlenceliymiş amk
    ···
  17. 117.
    0
    ananı koru liseli
    ···
  18. 118.
    0
    beyler başlıkta zombi var amk ölü taklidi yapın
    (bkz: @45)
    ···
  19. 119.
    0
    beyler bu tarz roman ismi bilenler mesaj atsınlar.
    şuku+nick altı

    ayrıca devam et oc
    ···
  20. 120.
    0
    Oğlum süper yazıyorsun la keske gercek olsa diyeceğim tuttu ise bak
    ···