-
351.
0yeni başladıgım romandan bir kesit daha:
"Alo"
"Şey. beni hatırlamışsındır sesimden."
"Evet hatırladım. fakat saat sabahın 3'ü. Neden aradın? "
"Belki ben tokyo saatine göre yaşıyorum. hehehe"
"komik değil, ne oldu? Umarım önemli bir şeydir."
sinirlenmiştim. anlamsız bir gerginlik vücudumu ele geçirmişti. sesim gürleşti.
aniden ciddiyet ve aşk aynı anda aynı deliğimden vücuduma girmiş ve ağzımdan telefonun hoporlerine doğru koşmuştu.
"Pardon ama gözlerinde cennetin bir köşesinde saklanan pırlantalardan mı saklıyorsun?" diye sordum.
"Ne alakası var? Nerden çıktı bu konu? Hem bu konuyu Türkiye saatlerine uygun bir vakitte konuşsak olmuyor mu?"
"Ancak bu kadar değerli şeyleri benden saklamana anlam verebilirim. Gerçi gözlerin, onlardan da değerli ya o da ayrı bir mevzu."
sol elimde bulunan birayı duvarda kırıp, etrafa dağılan cam parçalarının tenime batmasını,
elimde kalan bira şisesinin kırık tarafıyla ise şah damarımı kopartmak istiyordum.
Utancım ancak bu şekilde diner herhalde.
"Hiç saklamadım gözlerimi senden," diyerek az önce kafamda kurduğum intihar projemi mecazi bir şekilde gerçekleştirdi aslında.
kafam ardı arkası kesilmeyen dialogların kurbanı olmuştu.
"senin göğsün sadece göğüs değil. aynı zamanda hem şefkat, hem şehvet yuvası... Artık kapatmalıyım herhalde, iyi geceler." diyerek, ilk cümlemdeki utancımı
son cümlemle bastırmak istedim. kapatmak istemiyordum dur deseydi dururdum çünkü sesi telefondan bile saçlarımı okşuyordu sanki...
"bazen seni anlıyamıyorum. Gerçi çoğu zaman anlıyamıyorum, hakaret mi ediyorsun, iltifat mı. ben mi çok gerideyim, sen mi çok ileride.."
uzunca bir nefes aldı. konuşmasına devam edicek, konuştukca canımı yakıcaktı belli ki. lafa girdim,
"diyorum ki, tanrı seni yaratırken fazla mesai yapmış. gecelere kadar çalışmış. Tabii o uykusuzluk hali, duygularını unutmuş."
üst dudağım ile alt dudağımı bir tutup konuşmamam için bir kanca gerektiğini konuştukca anlıyordum.
aslında çok kızgındım. Benim olmayışına, bana gülmeyişine, bana gelmeyişine... kızgındım işte. -
352.
-1hikayeye devam etmeyeceğim beyler.
-
353.
0şimdi aslında buna devam ederim de, bana da size de yazık
-
354.
0olum okumayanlar felan. gibtir et başlama diyinde başlamayayım. bir heves geldi bana. anlatmak için. ama 30 sayfa yazmısım simdi okumayanlar 30 sayfayı okuyacakta bana yetişcek. he bir de kendi kendine anlatma durumu var. şizofreni gibi. napsam bende bilemedim ki
-
355.
+1pazartesi akşam 6 dan sonra başlıyorum. ardından her gün akşam 6 da atmaya başlıyorum partları. kendinizi sevin dostlarım.
-
356.
0beyler işten geldim yorgun argınım. partları bu akşam kesin atıcam. ama simdi atmayabiliirim.
kendime not: ne beyleri lan. ben yazcam ben okucam -
357.
0başlıyorum geldim
-
358.
0sanıyorum en son krizler geçirdikden sonra
huur cocugu komşunun gazabına uğrayıp
polisle birlikte merkeze gittiğimizi anlatmıştım.
polislerle beraber gittikten sonra nezarethaneye aldılar bizi.
zaten yasal olarak en fazla bir gün tutuluyordu sanırım.
aşağı yukarı yarım saatlik insan gibi geçen bir sorgudan sonra
yani öyle behzat ç gibi uçayım kaçayım gibeyim anasını
mentalitesinde bir sorgu yoktu. olanları anlattım.
sinirlendim kavga çıkardım. doğrudur.
herşeyi ekgibsiz anlatıp suçumu kabullendim fakat
evde kadın ahalisi herifle konuşup şikayetini geri almasına
ikna etmiş. ve bir gün kaldıktan sonra o
binbir derdin döndüğü ceza evinden çıktım.
taksiyle eve kadar gittik. inerken ben sevcanı tuttum.
- gelmiyorum dedim
- ne demek o? dedi.
- gelmiyorum ben. hem yüzüm yok. hemde artık istanbula dönücem dedim.
- gitme dedi.
- ne biliyor musun? seni bekledim. her sabah, öğlen, akşam, yatsı, ikindi, kuşluk. hep bekledim ben seni.
gelmicektin. gelmedin de. yüzümün şekli şemali değişti seni beklerken gülme rolü yapmaktan.
ulan hiç gülmedim ki! hiç gelmedin ki sen. senin yaptıgını yapayım bende.
bir kere de ben gideyim. senin değil ama, bu sana değil. hepinize bu!
ulan bir kez de ben gideyim bu dıbına kodugumun gezegeninde. ben gidiyorum. dedim.
bunu söylerken sesim gürleşmişti. hiç olmadığım kadar kararlı ve sinirliydim.
kızgınlıgım sadece sevcana mıydı? değildi tabii ki.
herkeseydi. denizeydi. selineydi. eneseydi. kurban gittiğim o iddaaydı.
her şeye ve herkeseydi.
gibtirip gidenlereydi. ve ağzımdan kelimeler dökülüp
onun kulağına eli bıçaklı bir katil gibi giderken,
en büyük katil; bendim. duygularını ve sevincini öldürmüştüm sevcanın.
bunu yüzünden okuyabiliyordum. hiç suçlu hissetmiyordum.
ben kaldırabilip yeniden sevmişsem, o da yapabilirdi.
döndüm sırtımı ve yürümeye başladım... -
359.
0Nereye gittiğimi biliyor muydum?
cebimde beş kuruş para olmadan nasıl gittimi biliyor muydum?
nereye gidiceğimi biliyor muydum?
bu bir film değildi. geriye alıp replikleri değiştiremezdim.
istemiyordumda zaten.
sokağın sonuna geldim. bir kaç saniye durdum
ardımda beni bekletmeye değer bir şeyler varmıydı diye düşündüm.
ses...
-gitme diye yankılanan bir ses neden yoktu?
neden bu gibtiğimin toz parçacıgında lanet bir çukurdan başka birşey değildim?
arkama baksam pişmanlık duyucak mıydım?
arkama baksam görmek istediğim güzelliği görücek miydim?
peki arkamda olsaydı ve gitme deseydi gitmiyicek miydim?
arkamı döndüğümde boş bir kaldırım ve sokaktan başka hiçbir şey görmedim.
kalbimin üzerinde yol çalışmaları vardı adeta.
içimdeki gürültü beni sağır etmeye yeterdi.
yürüdüm.
biraz daha yürüdüm.
yürürken ağladım.
buğulu kalmış gözlerimden beni garipsiyen insanları gördüm.
hiç ağlamadılar sanki dıbını gibtiklerim.
belki de eve gittiğinde yastığını gözyaşlarıyla boğan
bir sürü insan dışarda ağlamamı garipsiyordu.
bu durum beni rahatsız etti.
ama gözyaşlarımı silmedim.
kimseye birşey demedim.
yoluma devam ettim.
garip bir dünyaydı, çok garip. -
360.
0"şimdi ölsem en fazla kahvede çaylar soğur" demiş üstad.
beni anlatmış. taksiye vericek param yoktu.
otobüs desen akbil yok. olsa ne gib yicen mersin orası
cepte vallahi 5 kuruş para yok.
otostop çektim bir şeyler yaptım ve gittim
tekrardan lanet olası o
şehirler arası otobüs terminaline.
istanbul otobüslerinden birinin şöförüyle konuştum.
- abi istanbula gidicem dedim
- napak kardeş al biletini zütüreyim dedi
- abi para pul yok dedim
- o zaman sen sağ ben selamet dedi
ulan senin sağını solunu giberim derdim de,
gitmek lazımdı istanbula.
ne gib yiyceğim muammaydı.
- abi yalvarırım. istanbula gitmem lazım. izin ver bi anlatayım neler oldugunu dedim.
- anlat bakalım dedi.
olanları baştan sona anlattım. herif biraz daha yumuşamıştı.
- kardeş elimden bir şey gelmez alamam seni yolcu gibi dedi
- muavin olurum abi sana dedim. su zütürürüm servis yaparım millete kek poğaça zütürürüm dedi
- be dıbına koyim zaten var onlar dedi
türk insanı işte. bulduğu deliği tıkıyor
- abi bari boş koltuk kalırsa yap bi kıyak dedim
- bakarız dur sen hele bi dedi
gitti.
otobüsün yanında bekledim.
bir saat oldu yok.
iki oldu yok.
kaçta kalkıyor bu gibtimin aracı derken geldi.
- kardeş gel muavin olarak bu gece beni uyutma dedi
- tamam abi dedim
gibtimin gece otobüsünü yakalamışız. bir önceki gece
nezaharethanede uykusuz ben.
seni nasıl uyutmayayım??
öyle ya da böyle uyumadık ve uyutmadık.
o konuştu. ben konuştum.
gelininden bahsetti. oyundan buyundan derken istanbula geldik. -
361.
0servislerle birlikte eve en yakın konuma ulaşmış bulunmaktaydım.
sabahın körü ak.
eve gidip girdim. bir uyku çekicektim ki kendime telefona gitti
elim. neden gitti bilmiyorum da
bir mesaj falan.
arama.
her ne olursa.
telefonda gördüğüm tek şey şu yazıydı;
şarj bitiyor.
eh dedim bana yar olmayan bu devri devranın izzeti ikrdıbını gibeyim
yoktum.
var olmamış gibiydim
geçtim ve yatağıma uzandım.
düşündüm.
düşündükce düşündüm.
aşağı tükürsem sakal yukarı tükürsem bıyık derler ya.
aynı o hesap.
her yol taktandı.
çıkış yollarımda çıkış kapalı tabelası.
Lizam yok.
-nabıcaz be patron dedim kendi kendime.
- nereye gidicez? kiminle gülücez? gitmesek yaşayamayacaktık da,
gittik yine yaşayamıyoruz. kaldım öyle evde yek başıma.
yarım kalmış kitap gibiydim.
bunca ayrılığın üzerinden yine aynı acıyı mı hisseder bi insan
hissediyor işte.
ister maymun iştahlı diyin. ister salak.
ister niye gittin be o zaman dıbına kodugumun aptalı diyin
vericeğim tek cevap; haklısınız dan başka bir şey olmaz.
sadece gitmem gerektiğini hissettim ve gittim. -
362.
0edebiyata vurmadan özet geçmek gerekirse yaşamıyordum.
akşam kalktım.
gerçi sabahı akşamdan ayıran tek şey
sabahları insanlar daha bir çoktu sokaklarda.
uyku düzenim yoktu.
bazen 2 gün uyuyordum
bazen 2 gün boyunca uyumuyordum
dışarı sadece sigara almak için çıktım
telefonu şarza takmadım herhangi bir mesaj gelir diye.
eğer mesaj gelirse ona geri dönme ihtimalim vardı
yaşamamayı tercih ederdim.
dostlarım beni hala mersinde sanıyordu.
annem bile belki geldigimden habersizdi.
açıp girmezdi annem odamı.
bende odamdan dışarı çıkmazdım.
pc den bir kaç dizi izliyip kapatırdım
kitap filan da okumazdım öyle yazardım durmadan
şiir yazardım
roman yazmaya çalışırdım
kafamda senaryolar oynatıp bir çok insanı öldürdüm
annem geldi bir gün odama.
- tugay dedi
dedim evde olduğumu biliyormuş annem.
- efendim anne dedim
- bugün selçukla karşılaştım seni sordu dedi
- ee dedim
- öldüğünü falan sanmışlar. ulaşamıyorlar sana dedi.
- ulaşmasınlar dedim
bir kaç anne nasiyatıyla beynime girdi ve telefonu açmaya ikna etti
ama açmamaya kararlıydım.
bir kaç gün daha geçti böyle.
ve en sonunda telefonu açtım.
yaklaşık 20-30 mesaj vardı sanırım.
arkadaşlardan
sevcandan
ve onca mesajın arasından tek bir mesaja kalbim hızlandı
derya nasılsın yazmıştı. -
363.
0yarın anlatırım kalanını. kendinize iyi bakın. öpün kendinizi, sağlıcakla kalın, bari siz..
-
364.
0oğlum yazıcaktım ben buraya da kimse giblemiyor diye gücüme gitti. yazmıyım mı çelişkisine girdim. ama yazıcam
-
365.
0telefonu giblemedim. giblemek istemedim.
biraderlere yaşıyorum içerikli mesajlar
atıp sevcana da aşağı yukarı şöyle bir mesaj çektim;
- sen gittin. ben geldim. benimle her yere gelceğine inandıramadın beni.
ben de gittim. ödeşmiş bile sayılmayız ama. ben 5 öğün aç susuz bekledim seni.
biraz da uykusuz... ama öyle olması gerekiyormuş, öyle oldu.
yokum ben artık. adlı bir mesaj attım.
şu vardır insanda;
ne kadar gider yapsan da bir mesajda
geri dönsün olur içinizde.
siz onu gibin
ama o hep sizinle kalsın.
öyle değilmiş beyler.
gibmeye çalıştığınla kalıyormuşsun.
bu dünyada tek akıllı siz değilmişsiniz
donu indirmenizle kalıyormuşsunuz.
öyle kolay değilmiş adam gibmek.
bizim gibi sevgi fakirleri için kolay değilmiş...
diğerleri işin piiri kesilmiş.
üstad olmuş adamlar.
deryaya da mesajına cevap verdim.
ve telefonu fırlattım koltuğa.
televizyon izledim.
biraz daha televizyon izledim
mesaj varmı yok mu diye kontrol etmedim
biraz daha izledim
telefona bakmak için can atıyordum
ama bakmamak için can çekişiyordum.
bakmak istemesem de
o can sıkılmasıyla mecburen uzanıp aldım telefonu
tabii ki vardı bir kaç mesaj.. -
366.
0oha saat kaç olmuş lan. yarın atıyorum, sözüm olsun
-
367.
0öncelikle dostlar şunu söylemeliyim size;
hayat hiç bir zaman umduğunuzu vermez.
ummadığınızı da vermez.
bir şey beklersiniz, gelmez.
bir mesaj belki o beklediğiniz.
bir kapı zili...
gelmez işte.
hayat size
insan olmak için bile fırsat vermez.
o kadar çabuk geçer ki.
bir o kadar iz bırakır,
kanatır,
size merheminizi, dermanınızı, devanızı vermez.
umutlanmayın.
içimde beni neredeyse körelten bir hevesle açtım
mesajları ve arkataşlaklarımdan( arkadaşlığa pek inanmam)
mesajlar vardı.
telefon elimdeyken titredi.
heveslendim.
ve size şunu da söylemeliyim;
hayatın size verdiği tek şey
hayal kırıklıklarına +1
sevcanın mesajında şunlar yazıyordu;
- bakire olmayan bir kızı napıcaksın dimi? kandırılmış bir kızı.
hevesdi dimi senin ki. intikamdı. allah belanı versin. yazıyordu
ölü gibi serildim koltuğa
o gün günlerden perşembe günüydü.
o günün unutulmaması gerektiğini anlamalıydım. -
368.
0öyle miydi sahi?
intikam mıydı benim ki...
mesaj yazmaya gitmedi elim çünkü
içten içe bu anı biliyor gibiydim.
bende birilerini yüz üstü bırakmalıydım
çünkü düşmüştüm.
kötüydüm.
kirlenmiştim ve çocuk değildik artık.
büyüyorduk.
büyümüştük
bazen sokaklarda, bazen okulda, bazen yediğimiz yumrukda bile
bizi olgunluğa bir adım yaklaştıran bir parça vardı.
kırılmıştık
çünkü tanrı, dolayısıyla hayat öyle istemişti.
"Olgunlaşmak" başlığı altında
ne tak varsa çekmiştik dünyanın.
aşkını da meşkini de
dost kazığını da
aile ayrılığını da her bir taku yaşamıştık.
beynimdeki bütün düşünceleri bir an dağıtmak istedim
fakat o an gelip düşüncelerim dağıldığında
hava kararmıştı.
sonmunda yazdım bir mesaj.
- seninle oynamadım. böyle olması gerekiyordu.
arkadaşlarada yazdım.
arkadaşlar yazdı anında bir kaç mesaj
gel dışarı çıkalım
nerelerdesin olum sen
falanlar filanlar.
dağılmıştı günüm.
iğrenç bir perşembe günüydü sonuçta. -
369.
0olum yazıyorum yazıyorum gitmiyo deli oldum ya. yarın aq
-
370.
0
-
banane olm
-
bazi insanlar sadece dunyanin
-
turkiyede dogmak
-
bozdun mu ulan kızı
-
niye yaşıyoruz harbi
-
bu evrende ölürsek diğer evrenlerde de
-
dua lipa travlara benziyor
-
abi karı milleti sevilmez zaten
-
çoook sıkıcı
-
sabahtan beri kakılmışa kakıyom
-
sozluge gelen tum trafik ferredan geliyo aq
-
sozlugun yavaslik
-
vajinanın sidikli tadı ve kekremsi kokusu
-
buraya uğrayınca
-
allah dünya hayatına müdahele etmiyor
-
benim bi akrabam var kıçında don yok
-
sözlüğe 1 gigolayt ram vermişler amg
-
çaylak olan adam niye sinyal atar
-
karının makata aparat taktırnak istiyorum
-
ateistlere de bise demiyorum
-
simetrik olmayan yüz ve göz
-
travesti ile el ele gezen incici
-
muallak taşı gerçekten havada duruyor mu
-
sıradan bir incici cuck aile fotosu
-
beyler geelin re cep tayyibe neden oy verdiklerini
-
a101 den hadi kart alırken kimlik gerekiyor mu
-
izmirde yine grev mi var
-
incelller benim kardeşimdir
-
habiscan niye caylak laa
-
metroda katledilen kizin odasi
- / 2